CHP Başakşehir Belediye Meclisi bütçe görüşmelerine ilişkin görüşlerini açıkladı...
CHP
Başakşehir Belediye Meclis Grup Başkan Vekili Bektaş Ulusan'ın
Başakşehir Belediyesi 2013 mali yılı bütçe görüşmelerine ilişkin görüşleri:
"Bilindiği gibi içinde bulunduğumuz Ekim ayı, belediyeler için bir sonraki mali yıl bütçelerinin mecliste görüşülerek karara bağlandığı ve bütçeye bağlı olarak hazırlanan bütçe performansının hedef ve değerlerinin yer aldığı performans programının da mecliste onaya sunulduğu aydır.
Başakşehir Belediye meclisinin 11 Ekim tarihli oturumunda görüşülmek üzere biz meclis üyelerine dağıtılan Performans programı kitabının belediye başkanı tarafından hazırlanan sunuş bölümünde başkan belediyenin yönetim anlayışından bahsederken öyle sözler etmiş ki insanın okuyan herkesin
Başakşehir Belediye sınırları içerisinde yaşayası gelir... Saydam yönetimden mi dersiniz, halkla birlikte yönetmekten mi dersiniz, halka hesap vermekten mi dersiniz. Yani aklınıza gelebilecek tüm güzel süslü kelimeleri bir araya toplamış… Hatta başkan hızını alamayıp, Başakşehir’i anlatırken, model bir il olduklarını da açık seçik yazmış… Yanlış duymadınız Belediye Başkanı Mevlüt Uysal Başakşehir’i il yapmış. Gözün aydın
Başakşehir artık Mevlüt Uysal’ın "İl"isin…
Bu nedir biliyor musunuz
AKP nin kamu kurumlarına tüm işleri taşeronlara ve işin uzmanı olmayan ellere yaptırmasının bir sonucudur , kopyala yapıştır ile bu işleri yapanların ellerindeki hazır formatı ve süslü söylemleri her kurum için kullanıyor olmalarındandır. Ama bu durum başkan için vahim bir hatadır ve belediye de ki başka işlerinde nasıl yürütüldüğüne dair bir gösterge aslıda… Gerçi biz alıştık belediyenin sehven yönetiliyor olmasına…
Daha vahim olanı da performans programına ait bu kitap belediye çalışanları, müdürler ve meclis üyeleri tarafından okunuyor. ama bu kadar büyük hata ne personel ne de iktidar meclis üyeleri tarafından fark edilmiyor. Çünkü herkes Kazan kazan modeliyle kendinin ne kazanacağını düşünmekle meşgul, halkın temsilcisi AKP'li meclis üyeleri dört yıldır komisyonlarda yoklar mecliste uyuyorlar… Sonra hatalarını ortaya koyduğumuzda çıkıp sehven olmuştur diyorlar Başkan da özür dilemek zorunda kalıyor.
Bütçe görüşmelerine başladığımız meclis oturumunda Cumhuriyet Halk Partisi meclis grubu adına bütçe üzerinde konuşmak üzere söz aldığımda, öncelikle mecliste bulunanların dikkatini geçen yılki ülkenin içinde bulunduğu durum ve bu güne geldiğimizdeki duruma dikkatlerini çekmek istedim. Geçtiğimiz yıl bütçe görüşmelerinin yapıldığı güne denk gelen ve bütün ülkeyi yasa boğan 24 şehit haberinden bu yana ne yazık ki her gün şehit haberleriyle uyanmaya devam etti bu ülke. Daha da kötüsü ülke ve toplum olarak, şehit ve savaş haberlerini kanıksar bir hale getirildik. Toplum içinde ki ötekileştirme de hiç bir dönemde bu kadar bariz yaşanmamıştı. Terörü lanetlerken, ş
ehit haberleri almadığımız, dünyada ve özellikle ülkemizde komşularla savaşın olmadığı, barış ve huzurun hakim olduğu, toplum içinde ötekileştirmenin olmadığı ve daha çok barışın hakim olduğu bir ortamda yapılması temennisiyle başladık bütçe görüşmelerine.
Uyumlu çalışıyoruz söyleminizin içi boştur sayın başkan
Başkan Mevlüt Uysal bütçe ile ilgili açıklama yapmak üzere kürsüye çıktığında aslında çok şey duymayı bekliyorduk bütçeye dair, ama ne yazık ki ekibi gibi kendisi de bütçeyi çalışmadan gelmişti. Bütçe kitabından kalem kalem hangi müdürlüğe ne bütçe ayrıldığını okudu, belediye ye ait gayrimenkulleri, lojmanları nasıl satacağını anlattı, belediyenin 30 milyona dayanan vergi borçlarının aslında yaptıkları kamu binalarından kaynaklı mahsuplaşma işlemlerini sonuçlandıramamış olduklarından kaynaklandığını anlatmaya çalıştı. Okudukları meclis üyelerine masal gibi gelmiş olacak ki meclise uyku havası hakim oldu.
Özellikle belediye meclisinin uyum içinde çalıştığını dile getirmesi de hiçbir anlam ifade etmeyen bir cümleydi.
Nitekim başkana ilk olarak net bir şekilde şunu söyledik, biz hiç şekilde uyum içinde çalışmıyoruz. Çünkü siz belediyeyi yöneten iktidar partisi olarak, halkın oyuyla seçilmiş bizleri dört yıldır yok saydınız. Plan ve proje ve gündem hazırlarken kendinizden başkasının fikrini almadınız, sivil toplum kuruluşlarına danışmadınız, halka sormadınız, biz yaptık doğru budur deyip, komisyonlarda incelemeden imzaladınız, meclis gündemine getirip el kaldırıp el indirip onayladınız. Oysa biz yüzlerce önerge verdik, her gündem maddesi için doğru olduğuna inandığımız somut gerekçeleri söyleyip olması gerektiği şeklini ortaya koyduk, bir tane bile mi doğru söylemimiz yoktu ki tarafımızdan getirilen her öneriyi oy çokluğunuza güvenerek reddettiniz. Şimdi gelmişsiniz mecliste biz uyumlu çalışıyoruz diyorsunuz bumudur sizin uyum anlayışınız. Eğer selam alıp vermeyi uyumdan sayıyorsanız o bizim edebimizdendir sayın Başkan…
Belediyeyi şeffaf yönetmekten bahseden siz, medyayı meclise almıyosunuz
Türkiye’nin dört bir yanında belediyeler meclis görüşmelerini canlı yayınlıyor, siz lafa gelince çarşaf çarşaf şeffaflıktan, halkla birlikte yönetmekten, hesap vermekten dem vuruyorsunuz ama icraata gelince her faaliyetimiz kapalı kapılar ardında yürüsün istiyorsunuz. Basın meclise girmesin diye her engeli koyuyorsunuz. En basitinden medya mensuplarının mecliste görüntü alması için yıllardır mücadele veriyoruz ama yasaklarınız bir türlü kalkmıyor. Siz yasaklarınızı kaldıramazsınız şeffaf olamazsınız çünkü; siz yönetemeyenler yönetemediğiniz görülmesin kamu mallarını nasıl israf ettiğiniz anlaşılmasın diye saklamak ve saklanmak zorundasınız size oy veren halkın sorgulamasından korkuyorsunuz…
Çünkü dört yıldır yönetemediniz yönetemiyorsunuz, meclisi de bir noter gibi onay makamı olarak kullanmak istediniz, hesap vermeyi sadece satır aralarında yazı olarak yazabildiniz. “Biz bu mecliste yıllardır ne hesap gördük ne de hesap veren…” Ama yıllardır sizden hep aynı hikayeyi dinledik.
Bizi izlemeye devam edin. Maç doksan dakika sonucu bekleyin. İdarecilik ciddi bir iştir.
Ve tabi ki Sehven olmuştur düzeltiriz… gibi içi boş kendi başarısıyla övünemeyen, kendi varlığını liderinin iktidarda kalmasına bağlayan yönetici söylemleriydi bunlar. Ama unutmamalısınız ki; “insan sadece bir haktan korkmalı birde haksızlıktan…”
Korku imparatorluğu kurup belediye çalışanları üzerinde baskı kuruyorsunuz
Halk Başakşehir’de size iktidar olma yetkisi verir iken neredeyse sizinle aynı oyu da bir diğer partiye vererek kendilerinin Belediye’de muhalefet olarak temsil edilmesi yetkisini vermiştir. Oysa sizler belediye içinde çalışanlar üzerinde tam bir iktidar baskısı yaratmış durumdasınız, herkesin sizin gibi düşünmesini istiyorsunuz. Ne yazık ki sizin gibi düşünmeyenler o belediye de her gün işini kaybetme kaygısıyla çalışıyorlar.
Bakın bu baskıyı size çok somut bir örnekle anlatayım. Biliyorsunuz belediyenin en önemli karar organı meclistir seçilmiş meclis üyeleri var. Belediyede de 19 Müdürlük ve bu müdürlüklerde çalışan yüzlerce personel var. Gidip sorun bakalım kaç tanesi seçilmiş CHP'li meclis üyelerinin adını bilir. Söyleyelim, hiçbirimizin adını bilmezler niye biliyor musunuz? Birincisi hiçbir arkadaşımız kendisi için Belediyenin kapısını çalmamıştır, ama asıl önemlisi Belediye içinde kimse Cumhuriyet Halk Partili bir meclis üyesi ile yan yana görünmek istemez bunun adı korku imparatorluğudur…
Yalnız, korkunun ecele faydası yok biliyorsunuz, kurduğunuz korku imparatorluğunu halk ilk seçimde yıkacak…
Başakşehir’de artık ne denk bütçe var ne de borçsuz belediye
Başakşehir Belediyesi dört yıldır borçsuz bir belediye olmakla övünüyordu. Tabi bunun çeşitli sebepleri vardı mesela; 2009 da belediye borçsuz devir alınmıştı, ülke genelinde en yüksek emlak vergileri Başakşehir’deydi, belediyeye ait gayrimenkul fazlaydı ve en önemlisi de Bahçeşehir ve
Başakşehir gibi planlı yapılaşma olan yerlere belediyenin fazla bir hizmet götürmesi gerekmiyordu yani bir orta bölge vardı hizmet götürmesi gereken.
Ama 2010 yılından başlayarak, bütçedeki gelir hedefleri gerçekleşme oranları beklenenin altına kalıp da cari harcamalar artınca belediye ilk kaynak yaratma yöntemi olarak bütçede karşılığı ayrılmış olmasına rağmen vergi borçlarını ödemedi, 2010 ve izleyen yıllarda yatırım bütçesi yapmadı ve nitekim 2012 de baktı ki bütçeyi tutturmaya ışık görünmüyor, yasal sınırın en yükseğinden meclisten borçlanma yetkisi istedi. Nitekim de iktidar partisinin meclis üyeleri desteğiyle o borçlanma yetkisini aldı ve 15 milyon artı faiz yüküyle borç bulmaya çıktı… Borç almasın ne yapsın Ekim ayı olmuş neredeyse yıl bitecek açın bakın belediyenin resmi internet sayfasına 2012 bütçesindeki gelir gerçekleşme oranı sadece % 63.
Belediyenin gayrimenkulleri günü kurtarmak adına bir bir satılıyor
Bizler gayrimenkullerin satılmasına karşı değiliz. Eğer ki bir gayrimenkul satışıyla artı değeri yüksek, kalıcı olacak yatırımları yaparak refahı arttırmak amacıyla satılmamalıdır. Bunları satarken, tek kriter en fazla parayı kazanmak değil, çevre şartları da göz önünde bulundurularak çarpık yapılaşma ve aşırı yoğun yapılaşmaya sebep olunmamalıdır. Bahçeşehir’de villalarına arasına 42 katlı gökdeleni olan 400 bin metrekarelik bir yapının yapılmasına sebep olunmamalıdır.
Başakşehir Belediyesi dört yıldır kaynak yaratmada en kolay olanı seçip, sahip olduğu gayrimenkuller üzerinde önce rant yaratacak imar değişiklikleri yapıyor sonra da babalar gibi satıyor baba malını. Oysa belediyeyi idare edenlerin kaynak yaratmak için hazırı satmak değil farklı gelir kaynakları yaratacak projeleri üretmeleri gerekir.
Başakşehir Belediyesi vergi borçları yüzünden gelir idaresinin vergi yüzsüzleri listesinin başında
Bütçe açığını kapatmak için bir taraftan kaynak yaratmak için gayrimenkullerini satan belediye bir taraftan da her yıl bütçede karşılığı ayrılmasına rağmen 2009 dan bu yana vergi borçlarını ödemiyor. En son yayınlanan en çok vergi borcu olan Belediyeler listesinde yedinci sırayı alan Başakşehir’in vergi borçlarının 30 milyona ulaştığı görülüyor. Her ne kadar Sn. Başkan kamu binaları yaptık bunların karşılığı Gelir İdaresi ile mahsuplaşacağız dese de veriler pek bu söyledikleriyle örtüşmüyor. Şöyle ki:
Belediye vergi borcunu 2009 yılının son aylarından itibaren ödememeye başlamış, kamu için yaptım dediği bina Bahçeşehir’deki karakol daha yakın dönemde yapıldı.
Hem diyorsun ki alacağım var mahsuplaşacağım hem de vergi borçlarını taksitlendirip dünya kadar gecikme zammı ve tecil faiziyle halen ödüyorsun.
Görünen o ki Belediye bir gayrimenkulünü de vergi borçları için Gelir İdaresine yakın zamanda vermiş olacak çünkü bu konuda 6183 sayılı amme alacaklarının tahsili kanunu gayet açık ve tahsilatın nasıl yapılacağını açıkça söylüyor.
Olimpiyat bölgesi Başakşehir’de mağara turizmi
Hepinizin bildiği gibi İstanbul olimpiyatlara aday bir şehir ve Başakşehir’de olimpiyatların kalbinde bir ilçe. Ama bütçeyi incelediğinizde olimpiyatlara ait bir çalışma ne yazık ki bütçede görünmüyor.
Oysa hem olimpiyatlarla bağlantılı olabilecek hem de bölgemizin turizme açılmasını sağlayacak Yarımburgaz mağaraları ile ilgili diğer kurumlar la da görüşülerek ortaklaşa bir proje geliştirilebilirdi. Bu proje ile yıllardır ihmal edilen ve 750 metre gibi ciddi bir uzunluğa sahip, Kara Murat, Muhteşem Yüzyıl gibi bir çok ünlü filmin çekimlerine de sahne olan bu önemli mağaraların turizme kazandırılmasıyla bölgede önemli bir mağara turizmi başlatılabilir böylece de hem İstanbul hem de bölgemiz için turizm çeşitliliği adına pozitif zenginlik sağlayan bir gelişmeye imza atılmış olurdu.
Yaratılacak mağara turizmiyle binlerce turist bölgeyi ziyaret eder böylece hem ilçemiz uluslararası alanda tanıtılır hem de Belediyemize ciddi bir gelir kaynağı yaratılmış olurdu. Bu projeleri hayata geçirmek proje üreten ekip işidir, ama ne yazık ki Başakşehir Belediyesinde ekip çalışması değil, iktidar partisinin örgüt çalışması var…
Unutmayalım ki israf haramdır
Bu güne kadar ki
Başakşehir Belediyesinin bütçe açığının temel sebeplerinden ikisi de iyi yönetememek ve israftır.
Öyle ki belediye sadece bir spor merkezinin girişi için gerekli giriş kartını göndermek için gösterişli yapacağım diye bir dünya para harcayarak, adeta karton kutu yapmış içine de basit bir zarfa konularak gönderilebilecek yada elden verilebilecek bir kart koyup göndermiş ki belediyenin diğer birimlerinde yapılan israfın hesabını varın siz yapın. Eğer küçük şeyler için yapılan bu kadar büyük harcamalar israf olarak değerlendirilmiyorsa o zaman da yapılan, halkın parasının halk yararına değil, yandaş payına aktarılması söz konusudur.
Performans göstergeleri ve ayrılan bütçeler incelediğinde söylemlerimizi doğrulayacak öyle rakamlar var bu kadarı da olmaz dedirtecek türden. Bakın sünnet kıyafeti alımıyla ilgili bir bütçe ayrılmış, sünnet kıyafetinden yararlandırılan kişi sayısı 215 bu kişilerin kıyafetinin alınması için ayrılan bütçe tamı tamına 250.000 TL sı. Varın siz çıkın hesabın içinden.
Bunun gibi başka bir örnek de Hukuk İşleri Müdürlüğünde
Performans programında Belediyenin açacağı dava sayısı olarak 30 rakamı verilirken, idareye karşı aleyhte açılacak dava sayısı 300 olarak verilmiş. Toplamda dava sayısı rakamı 2 000 olarak geçmiş kayıtlara. Bu tablo gösteriyor ki Belediyemizin çok fazlaca uğraşacağı dava var ama işin garibi açılacak davaların çoğu da Belediyeye karşı yani haksızlığa karşı…
Peki bu davaların takibinin 2013 bütçesine getirdiği yük ne kadar biliyor musunuz? Sadece dava takip ve danışmanlık hizmeti alım bedeli için ödenecek rakam 420.000 TL Yanlış anlaşılmasın bu tazminat yada kamulaştırma bedeli değil bir yıl içindeki hizmet bedeli…
Belediyenin 2013 mali yılı bütçesi incelendiğinde bütün müdürlüklerde bunlara benzer bol sıfırlı rakamların nasıl harcama kalemlerine konulduğunu göreceksiniz. Mesela:
• Uluslararası suç ve ceza film festivali gibi üç beş seyirciyle yapılan festival için 1.000.000 TL
• Toplumun talepleri göz önünde bulundurulmadan ve kim için yapıldığı bilinmeyen Kültür ve Sanat Etkinlikleri için harcamaları tamı tamına 5.000.000 TL
• Sadece Ramazanda yapılan ve toplumun diğer inanç kesimlerinin iftar programları için bir kuruş harcama ayrılmayan Sokak İftarları için 1.200.000 TL
• Bilgi evlerini açıyor ve buraların sadece işletilmesi için de yıllık 8.000.000 TL harcama yapıyor. Bilgi evlerinin önemini de Şahintepe de sadece 61 çocuğun Anadolu lisesi kazanmış olmasını övünerek anlatıyor Başkan.
• Yemek Yiyen Belediye personeli sayısına bakıyorum yemek ihtiyacı için ödenecek 2.500.000 TL ye bakıyoruz, kişi başına düşen yemek fiyatı birçok lüks lokanta da yok.
• Mevcut Belediye binalarının temizlik, bakım, onarım, malzeme alımı ve olağan tüketim ihtiyaçları için ayrılan bütçe 12.874.000 TL
• Bilgi Evlerine sadece 2013 de alınacak kitaplar için 580.000 TL
• Başak Kart basılması ve dağıtımı 501.500 TL
• Adı Kent Konseyi işlevi Belediye Konseyi olan "Bağımsız Kent Konseyi" için 521.500 TL
• Afiş ve Tanıtım, yani sokaklarda görüntü kirliliğini yaratmak için 3.475.500TL
Bunun gibi her satırını okuduğunuzda bu kadarı da olmaz dedirten bol sıfırlı bütçe kalemleriyle ne yazık ki halktan toplanan vergiler hesapsızca ya harcanmakta yada birilerine hizmet yada mal alımları karşılığında Belediyenin bol kesesinden aktarılmakta…
Harcamaları denetleyecek belediye içinde bir iç denetim birimi yok
Bütün bu denetimsiz harcamalar yapılırken belediye norm kadrosunda, 3 iç denetçi, 6 uzman, 6 müfettiş, 2 müfettiş yardımcısı, 6 mali hizmetler uzmanı ve 3 mali hizmetler uzman yardımcısı ihdas edilmiş olmasına rağmen belediyede hiçbir iç denetim birimi kurulmamıştır. Tek bir denetim var oda yıla bir kurulan Denetim Komisyonu. O komisyonda aslında beş kişiden olabiliyorken iktidar partisi yetkisini kullanarak onu da üç kişiye düşüyor, iki iktidar partisinden bir muhalefetten yani denetim yapmamak üzere Denetim Komisyonu kuruluyor. Çünkü tek denetim yapmak isteyen bizim arkadaşımız çünkü iktidar partisi denetim üyelerinin öyle denetim yapmak gibi bir gayesi yok ayrıca meslekleri de denetçilik değil. Bizim komisyon arkadaşımızın tespitlerini de kayıt altına almamak için her yolu deneyen bir belediye idare anlayışı…
Yatırım var ama bu yatırım başka bu seçim yatırımı
Fen İşleri Müdürlüğünün, Belediyenin asli görevleri arasında yer alamıyor olmasına rağmen bir arsa karşılığı bedeli 63 milyon lira olan
Başakşehir bölgesindeki bir İmam Hatip Okulunu yapacak olması okul karşılı alınan arsadan beklediği geliri elde etmeden yapacak olması her açıdan düşündürücüdür. Kaldı ki orta bölgelerin okul sorunu nu da düşündüğümüzde insan Başkana şu soruyu sormadan edemiyor.
Sayın Başkan, Bir dersliğin maliyeti 116 000 TL., ortalama bir okulun maliyeti ise 4 milyon 600 bin TL civarında yani 80 milyon lira gelir beklediğin arsa ile Başakşehir'in 80 kişilik sınıflarının olduğu bölgelere 700 sınıf veya 18 okul kazandırılabilecek iken Sn. Uysal bütün bu kaynağı tek bir projeye harcamakta hiç bir sakınca görmüyor. Nedenini anlamakta zorlanıyoruz.
Aslında bu sorunun cevabı da bütçede ki kalemlerde görünüyor. Şöyle ki; bölgedeki tüm okullar için yıllık tamir bakım ve ihtiyaçlarının karşılaması için 1 milyon 800 bin ayrılmışken sadece bahsi geçen bu okulun tefrişat alımı için 10 milyon ayrılmış durumda.
Müdürlüğün diğer harcamalarına da bakıldığında tamamı yine sokaktaki vatandaşın gözünü boyamaya yönelik yol , kaldırım ve asfaltlamanın ağırlıklı yatırımlar olarak yer aldığını görüyoruz.
Bu kadar bütçe hangi basın yayın için?
Basın Yayın Halkla İlişkiler Müdürlüğünün bütçesi bir önceki yıla göre % 100 arttırılarak, 4 milyondan sekiz milyona çıkarılmış, Bu durum açıkça şunu ifade etmektir. Sayın basın siz avuçlarınızı ovuşturmayın size yönelik bir çalışmamız yok biz bu bütçeyi Basın Yayın Halkla İlişkiler Müdürlüğümüz seçimler için halka bol bol ulaşsın halkla ilişki kursun diye böyle abarttık.
Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü de bütçeden aslan payını alanlardan
Bir önceki yıla göre bütçesi % 70 arttırılan müdürlüğün bütçesi 23.milyonun üstünde bir rakam ki bu bütçe Anadolu da bir çok ilin ve ilçenin toplam bütçesinden daha fazla. E ne olacak bu bütçeyle tabi ki hizmet alınacak ne hizmeti mi? Başkanımızın danışmanı var Ömer Döngeloğlu hocamız, toplumun taleplerine bakacak toplum kimi istiyor ona göre kültür hizmetlerini
Başakşehir için satın alacaktır. Ama bu sene inanıyoruz bütçe bu kadar arttırılmışken halkında talebi varken Sn. Mevlüt Uysal Başakşehir’e kültür hizmeti olarak, Grup Kızılırmak’ ı mutlaka getirir.
Seçim dönemine girilmiş olması nedeniyle olsa gerek Sosyal Yardım yani hane halkına yapılacak yardımlarda da yine çok ciddi bir artış olmuş. Bu yardımların verilmesi gerektiğine inanıyoruz ve Belediye yönetimini aldığımızda, ihtiyaç sahiplerine Belediye olarak her türlü desteği vermeye devam edeceğiz.
Başak Pazar belediyenin başarısız olduğu bir projedir Hepinizin bildiği gibi Belediye Başakşehir’de Başakpazarı yaptı. Yaptı yapmasına ama ne tabir yerindeyse ne alan memnun ne satan. Belediye de projesi ayakta dursun diye en uzak mahalle olan Boğazköy’den bile otobüsle müşteri taşıyor sanki Boğazköy’deki esnaflar bu memleketin esnafı değil. Bu defa 2013 bütçesinde Bahçeşehir’de Pazar yeri yapımına 3 milyon 500 bin bütçe ayrıldığını görüyoruz. Aslında burada asıl amaç Bahçeşehirliye pazar yeri yapmak değil, Pazartürk’ü boşaltarak oradaki pazara başka bir alana taşıyarak Pazartürk’ün yerini satmak… Ama görünen o ki planları yetiştirilememiş ve Pazartürk’ün yerinin satışı bir sonraki yıla kalmış. Ama umutlanmasınlar iman yarabbi diyerek aldıkları Başakşehir’de dört yılda imar yarabbi diye diye satmadık yer bırakmayan AKP'nin bir daha
Başakşehir Belediyesi’ni alabilme şansı olmayacaktır.
Bütçe gelir hedeflerinde imar ya Rabbi'ye umut bağlanmış görünüyor
Bütçe hazırlama tekniği gereği önce müdürlükler gider bütçelerini hazırlar sonrada belediyeyi idare edenler o giderleri karşılayabilmek için gelir arayışına girerler. Yani; “ayak uzatılmış, yorganda uzanmış ayağa denk getirilmeye çalışılıyor ama nafile …”
Bütçenin temel gelir kaynağını oluşturması gereken vergiler tahsil edilemiyor, her geçen yıl tahakkuk tahsilat oranı bir önceki yıla göre düşüyor. Bunun en somut örneği de yine bütçe kalemlerinde kendini gösteriyor şöyle ki; zamanında ödenmeyen vergilerin faizlerinden, gecikme zamlarından, ve diğer cezalardan beklenen gelir 8,5 milyon gibi oldukça yüksek bir tutar. Bu durum aslında şu demektir, belirlenen vergiler halkın ödeme gücünün üstünde, halk bu vergileri ödeyemeyecek Belediye’de cebir yolu ile tahsil yoluna gidecek. Oysa olması gereken verginin adil ve tabana yayılmış olması gerekir. Hal böyle olunca Belediyeyi yönetenler kaynak yaratmak için en kolay yolu seçip hayırsız evlat misali kendilerine bırakılan ve belediyeye ait olan hazine arazilerini bir bir satıyorlar. Çünkü:
Bütçede vergi gelirlerinden beklenen rakam bütçenin % 22 sini oluştururken, Taşınmaz satışlarından beklenen gelir ise 194 milyon lira gibi ciddi bir rakamla bütçenin % 49 unu oluşturuyor. Bu kadar hazine arazisi satıyorsun bari yatırıma dönüştür ama nerede. 4 milyonluk lojman satışları da cabası.
Varsa yoksa satmak…
Belediye bir taraftan da hepinizin bildiği gibi orta bölgede proje yaparak rant yaratmaya çalışıyor. İki yıldır Şahintepe’de arsa alım satımına izin vermiyor çünkü, bütün arsaları kendi topluyor . Sonra da projelendirip bu defa dönecek bölge halkına kat kat fazlasıyla satacak . İşte bu satışlardan da önemli bir gelir rakamı hedeflemiş durumda. Ama unutmayalım ki Şahintepe projesi yargıda çünkü Belediye projeyi hazırlarken bölgede ki yapılaşmayı yok saydı, hiçbir şekilde bölge halkının onayını almadı, mecliste paylaşmadı ben yaptım oldu dedi. Amacı bölgede rant yaratmak yarattığı rantı da kurduğu Başakkent A.Ş. ile kendine aktarmak. Çünkü bölgede ada bazlı öyle bir plan yaptı ki her adada Belediye hissedar Belediyeden habersiz hiçbir şey yapamazsın, çoğunluğu da 200 metrekare olan vatandaşın arsasından % 40 kamu alanları için kesinti yapıldı kalanına da inşaat sığmıyor sığsa da o da maliyetini kurtarmıyor, o zaman da ya Emlakçılık yapan Belediyeden gidip yer alacaksın ya da arsanı alıp kuzu kuzu Başakkent A.Ş.ye yada AKP'nin bölgede konuşlandıracağı başka müteahhitlere teslim olacaksın. Yani sizin anlayacağınız Belediye Şahintepe’de yaptığı planla birlikte o bölgeyi planlı bir şehir haline getirecek ama o planlı şehrin sahibi bu gün ki Şahintepeliler olamayacak.
Son yıllarda TOKİ'nin hasılat paylaşımı yolu ile hazine arazilerini sattığına hepimiz şahit oluyoruz. Artık Başakşehir Belediyesi de TOKİ'den aşağı kalmıyor hasılat paylaşımıyla satışlarda. Orta Bölge, Bahçeşehir ve Başakşehir'den sonra İşte siz bir hazine arazisi satış hikayesi daha…
İki resim arasındaki tek farkı da bulsanız yeter
Mall of İstanbul’un hikayesini hepiniz biliyorsunuz. TOKİ'nin, metrekaresine 300 lira değer biçtiği, sonrada pazarlıklar sonucu fiyatı 600 liraya anlaşarak halktan topladığı arazi için aslında kamu gücünü kullanarak Torunlar Gayrimenkul Yatırım Ortaklığının emlak danışmanı gibi çalıştığını bilmeyenimiz yoktur. İşte o gün halkın malına ve rantına göz diken Mall of İstanbul şimdi de kamu malına göz dikmiş durumda. Bakın yukarıda projeye ait iki tane fotoğraf var. Birisi projenin başladığı dönemde projenin lansmanının yapıldığı fotoğraf , diğeri ise binaların yükseldiği normal bir ofisin 1 milyon liranın üstüne çıktığı yani yakın dönemdeki fotoğraf. Peki iki fotoğraf arasındaki farkı görebildiniz mi? Aslında o fark
Başakşehir Belediyesi'nin 2013 mali yılı bütçesinde açık bir şekilde ortada. Projenin yanında bulunan eğitim tesis alanı, birinci fotoğrafta gri renkte proje dışı tutulmuş ikinci fotoğrafta ise yeşil alan yapılarak projeye dahil edilmiş ve satışlar da bu yeşil alan projeye dahilmiş gibi yapılıyor. Oysa burada yeşil olarak gösterilen 12 dönümlük alan halen
Başakşehir Belediyesinin mülkiyetinde ve eğitim tesisi için ayrılmış bir alandır. Ama ne yazık ki
Başakşehir Belediyesi 2013 mali yılı bütçesinin gelir hedefleri arasına bu arsanın satışından elde edeceği geliri de koymuş durumda ve 80 ila 100 milyon lira gibi de bir satış geliri öngörülmüş bütçede...
Öngörülmüş öngörülmesine ama belediyeyi yönetenler her şeyi para olarak gördüklerinden olsa gerek belediyede son yılları olmasına rağmen hala idareciliğin ciddi bir iş olduğunu anlayamamışlar. Bakın bütün veriler ortada. Mall of İstanbul'un güneyinde TEM Otoyolu var, diğer tarafları ise sanayi alanları, burada 123 dönüm alanda 762.000 m2 kapalı inşaat alanı üretiliyor. Bu inşaat alanının 121.000 metrekaresinde, 1 114 konut üretimi yapılıyor. Bu durum Mall of İstanbul’da yaklaşık 5 000 kişinin ikamet edeceği anlamına gelir.
Buradaki boş görülen arazi, halen planlarda eğitim tesis alanı olarak görülürken, daha şimdiden Mall of İstanbul tarafından MOİ Proje Genişleme Alanı olarak tanıtılmaktadır. Daha bırakın satışa çıkmasını, satılacağı bile belli olmaz iken gelecekte ne olacağına karar verilen bir yerde akla bir sürü soru işaretinin gelmesi kaçınılmaz oluyor. Bu alan veya bir kısmı ileride satılacak olsa bile, nasıl oluyor da MOİ Proje Genişleme Alanı oluyor, onu anlamış değiliz. Bu alan satılacak ise ihale ile satılmayacak mı?
Kamu malının birilerine nasıl rant sağlar hale getirdiği ortada, tabi birde olayın diğer tarafı var yani buradan ev alanların durumu. Projeden ev alan binlerce insan çocuklarını okula nereye gönderecekler? Burada yapılması gereken, arazinin imar planındaki gibi eğitim tesis alanı fonksiyonu korunmalı veya önemli bir bölümü eğitim tesis alanına bırakılmalı, böylece hem bölgeye bir okul kazandırılmış olur, hem de bölgedeki yapılaşmanın yoğunluğu azaltılarak, zaten yoğun olan bölgede ki trafik akışı bir nebzede olsa ferahlatılmış olur. Ama nerde…
Başakşehir Belediyesi’ni yönetemeyen idarecilerin kaynak yaratmak için tek bildiği şey kamu mallarını haraç mezat satmak…
Bizler dört yıldır bu konuda doğru olduğuna inandığımız duruşu her platformda sergiledik sergilemeye de devam edeceğiz. Bu satışla ilgili yargı dahil her yola başvuracağız.
Bütçenin önemli bir gelir kalemini oluşturan bu 12 dönümlük arsanın imarının değiştirilerek satışı, bu bölge açısından uygun da değildir, mümkün de değildir, buradan beklenen gelir elde edilemeyecektir. Mecliste de açık bir şekilde ifade ettim bir kez daha söylüyorum bu güne kadar bütçe hedeflerini tutturamayan Sn. Mevlüt Uysal idaresindeki
Başakşehir Belediyesi 2013 yılında da ne yazık ki bütçe gelir hedeflerini gerçekleştiremeyecek ve yine
Başakşehir halkı borçlandırılacaktır…
Bu bir seçim bütçesidir
Bütçenin bütünü incelendiğinde açık bir şekilde görülecektir ki; Yatırım payı yetersiz, cari harcamalarının plansız bir şekilde gereğinden fazla arttırıldığı, Gelir hedeflerinin hasılat paylaşımına dayalı olması nedeniyle, tamamen beklentiler üzerine planlanmış olan, kamu kaynaklarının Belediye eliyle seçimler için kullanılacağı bir bütçedir.
İktidar partisi meclis üyelerinin oylarıyla kabul edilen 2013 mali yılı bütçesi açık verecek ve denk bütçe olmayacaktır. Belediye borçlarını ödeyemediği gibi yeni yılda da borçlanmaya devam edecektir. Bizden 2009 da borçsuz ve gayrimenkulleriyle devir aldığı belediye idaresini, iyi yönetemediği için borçlu ve gayrimenkullerini satmış bir şekilde 2013 seçimlerinde devretmek zorunda kalacaktır.
Bektaş Ulusan
Vişne Haber Ajansı