loading
close
SON DAKİKALAR

'Türkiye’nin geleceğini, zorbalığa karşı sessiz kalmayanlar belirleyecektir'

'Türkiye’nin geleceğini, zorbalığa karşı sessiz kalmayanlar belirleyecektir'
Tarih: 13.05.2017 - 09:39
Kategori: Söyleşi

TKP Genel Başkanı Erkan Baş, ''Bize ulaşan bilgiler Hayır oyunun en az 52-53 civarında olduğunu gösteriyor. Bu sonuç, olağanüstü koşullarda gerçekleşen, eşitsizliğin en üst düzeyde hissedildiği bir referandum sürecinde mucizevi bir başarıdır'' dedi.

Türkiye Komünist Partisi (TKP) Genel Başkanı Erkan Baş, Cumhuriyet'ten Ali Açar'a konuştu. Referandumdan çıkan yüzde 48.6’lık oy oranının aslında yüzde 53 civarında “Hayır” lehine olduğunu belirten Baş,  sonucun olağanüstü koşullar ve eşitsizliğin en üst düzeyde hissedildiği bir süreçte alınan mucizevi bir başarı olduğunu söyledi. Muhalefetin sokak eylemlerine destek vermemesini de eleştiren Baş, “CHP merkezi seçim akşamı itibarıyla hakkını korumak için sokaklara çıkan milyonlarla arasına bir ayrım koymak için büyük bir çaba içinde. Türkiye’nin geleceğini, bu açık zorbalığa karşı sessiz kalmayanlar belirleyecektir” dedi.  

-Referandumda çıkan sonucu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bize ulaşan bilgiler Hayır oyunun en az 52-53 civarında olduğunu gösteriyor. Bu sonuç, olağanüstü koşullarda gerçekleşen, eşitsizliğin en üst düzeyde hissedildiği bir referandum sürecinde mucizevi bir başarıdır. Referandum süreci ilk gündeme geldiği andan bugüne kadar bir bütün olarak en temel hukuk ilkelerinin bile ihlal edildiği bir süreç olarak yaşandı. YSK’nin bir hata yaptığını düşünmüyorum. Planlanarak, bilerek ve isteyerek kanundışı ve gayri meşru bir adım atılmıştır. Tarih, bu değişiklik girişimini, baskışiddet- zor kullanılarak, her türlü hukuksuzluğa başvurularak, devletin gücü seferber edilerek, kanunsuz bir biçimde ve halka rağmen hayata geçirilmek istendiği bir süreç olarak yazacaktır.

-CHP için sine-i millete dönme çağrısı yapıldı ancak bu parti yönetimi tarafından kabul edilmedi. Siz bunu nasıl değerlendiriyorsunuz. Meclis’te sizin partiniz olsaydı ne yönde bir karar verirdiniz?

Referandum sürecinde Hayır cephesi içinde yer alan partilerin hiçbiri ile tartışmaya girmemeyi tercih etmiştik. CHP’yi eğer ismi gibi Cumhuriyetçi, halkçı bir parti olarak değerlendirecek olursak referandum sürecinin başından beri yanlış bir noktada durduğunu söylemek gerek. İktidarın zorba, hukuku tümüyle ayaklar altına alan girişimlerine karşı “gerilimi düşürme” stratejisi ile kazanılacağını düşünmek temel yanlıştı.

Kuşkusuz, gerilim yükseltmek de bir taktik konusudur, ancak haksız hukuksuz biçimde halkı ezen iktidarın karşısına sadece “gerilim çıkmasın” stratejisi ile çıkarsanız, yenilirsiniz. Bir taraftan bu referandum sonuçları gayri meşrudur demek diğer taraftan fiilen bu gayri meşru sonuçları kabul edip hareket etmeye başlamak pek anlaşılır bir durum değil. Yapılması gereken, bunca zorluğa ve baskıya rağmen Hayır oyu veren milyonlarca yurttaşın iradesine sahip çıkmak, halka güvenmek ve bundan sonrasında bu yurttaşlarımız ile birlikte fiili meşru bir mücadele hattı oluşturmaktır. Bunun için Meclis’ten çekilmek, çalışmalara katılmamak da dahil olmak üzere her yolun değerlendirilmesinden doğal ne olabilir?

'Türkiye bölündü'

-Özellikle Batı kesimlerinde Hayır oyları yüksek çıkarken, İç Anadolu ve Karadeniz’de Evet oyunun yüksek çıktığını gördük. Yine doğu bölgelerinde Evet oyunun 1 Kasım seçimlerine oranla yüksek olduğu görülüyor. Toplumda bir kutuplaşma oluştuğu algısına katılıyor musunuz? Buradaki oyların yüksek çıkma nedeni nedir?

Kutuplaşmanın ötesinde, AKP iktidarında Türkiye fiilen bölünmüş durumda. En önemlisi, iktidar büyük kentlerde, muhalefetin asgari düzeyde bir gücü örgütlü kılabildiği yerlerde ağır bir yenilgi almıştır. Buralarda sadece yüksek Hayır oyu kullanılmamış, aynı zamanda oylar korunmuş ve hilelere karşı örgütlü bir duruşla bu sonuca ulaşılmıştır. Harita tarikatların, cemaatlerin örgütlülüğü ile “evet” oyları arasındaki bağlantıyı açık biçimde ortaya koyuyor.

-Sokak eylemlerini nasıl değerlendiriyorsunuz? Siz CHP’nin sokağa çıkmamasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

AKP iktidarının 16 Nisan öncesinde de meşruiyet sorunu vardı, ancak 16 Nisan akşamı YSK’nin açık kanun maddesine rağmen aldığı karardan itibaren sorun sadece meşru olmama sorunu değil, artık açık açık kanunsuzluk/ hukuksuzluk aşamasına geçtik. Türkiye’nin geleceğini, bu açık zorbalığa karşı sessiz kalmayanlar belirleyecektir.

-Siyasi yelpazenin solu, sosyal demokratı, sosyalisti, komünisti, milliyetçisi, muhafazakârı kısaca toplumun çeşitli kesimleri başkanlık sistemine hayır dedi. Bu birlikteliği nasıl değerlendirmek lazım. Bundan sonrası için nasıl bir siyasi yol izlenmeli...

Kestirmeden tüm bu güçlerin yan yana gelmesi üzerine bir siyasal gelecek kurgulamanın gerçekçi olmadığını görmemiz gerekiyor. Türkiye’nin önündeki temel sorun, mümkün olan en kısa sürede AKP/Saray iktidarından kurtulmaktır. Görünen o ki düzenin sınırları içinde hareket eden siyasal oluşumların bunu gerçekleştirmesi mümkün değil. Türkiye’de, emekleriyle geçinip onurlarıyla yaşamak isteyenlerden oluşan ve AKP/Saray rejimine tam da bu nedenle karşı çıkan çok geniş bir toplum kesimi var. Tam da bu yüzden, mesele mevcut siyasal oluşumların tek tek veya yan yana gelmesinin ötesinde bu büyük gücün, bağımsız bir halk hareketi olarak örgütlenmesindedir. Türkiye Komünist Partisi olarak, örneğin Birleşik HAZİRAN Hareketi gibi bu doğrultuda atılan adımları geliştirerek, ekmek ve su kadar büyük bir ihtiyaç olan böylesi bir örgütlenmenin oluşturulmasına yoğunlaşacağız.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları