loading
close
SON DAKİKALAR

Bir Cumhurbaşkanının Referandum Günlüğü (Azeri başkanın günlüğü)

Bir Cumhurbaşkanının Referandum Günlüğü (Azeri başkanın günlüğü)
Tarih: 26.02.2017 - 00:00
Kategori:

Azerbaycan Cumhurbaşkanı olmak pek rahat balam, lakin rahat batiir. Koca bir saray yaptirmişem yetmiir, Mihriban’ım kafami yiir; 'Bu Anayasa pek dardır' diir…

1 Yanvar (1 Ocak)
Azerbaycan Cumhurbaşkanı olmak pek rahat balam, lakin rahat batiir…
Koca bir saray yaptirmişem yetmiir, Mihriban’ım kafami yiir;
“Bu Anayasa pek dardır” diir…
O vakit genişletmek gerek diye düşünmüşem… Çünkü bizde adet böyledir; yer dar ise yer, yen dar ise yen genişler oynamak isteyene her bir imkân var çok şükür…

5 Yanvar (5 Ocak)
Mihriban’ım yetkilerin arttırasın; her bir şeyi sen belirleyesin, diiir…
Bugün başbakımı çağırdım, ben anayasaya uyamiirem o vakit sen bu anayasayı bana uydur diye talimat vermişem.
O da selamını çaktı “Battı balık yan gidiir, inceldiği yerden kopsun validesini satiirem” diye yan yan kapıya gitti…

15 Yanvar (15 Ocak)
Meclisten anayasa genişleme teklifi pek güzel şekilde geçti; mebuslar bana kolaylık olsun diye oylarını sarayıma yolladılar. Oyları Mihriban’ımla hiç üşenmeden tek tek saydık vallahi. Şimdi sıra referandumda, “evet mi, hayır mı” diye halkımıza soracağız.

20 Yanvar (20 Ocak)
Referandum çalışmaları epey hız aldı… Evet diyenler bakımından bir sorun yok, onlar neden evet dediklerini bilmiirler lakin hayır diyenler çok şey biliirler ; sorun çıkabilir…

23 Yanvar (23 Ocak)
Hayırlı işler, hayırlı günler, hayırlı cumalar, hayırlı sabahlar, hayırlı olsun, hayırdır inşallah, gibi sözleri yasakladım; ne olur ne olmaz…

2 Fevral (2 Şubat)
Hayır diyenler kampanya başlattılar; her yerde şu türküyü çığrıyorlar:
Aybalaaaam
Vallahi bala billahi bala tillahi bala
Harda bir yobaz görirem
Harda bir softa görirem
Harda bir molla görirem
Korkirem bala korkirem bala korkirem
Dalgalı fikirlerinden
Riyakâr zikirlerinden
Korkirem bala korkirem bala korkirem
Mihriban’ım “Yahu bunlar sanırsam bize laf çakıyor” dedi; hemen türküyü yasakladım…
Ama iş işten geçmişti, türkü dilime pelesenk olup takıldı; bir türlü kurtulamiirem sabah akşam sarayın içinde “Korkirem bala korkirem” diye dolanıp duriirem…

6 Ferval (6 Şubat)
Propaganda tüm hızıyla devam ediir. Ülkedeki hayırlı evlatları tespit edip içeri attırmaya ha-yırsız evlatlara da maaş bağlatmaya karar verdim. En azından referanduma kadar böyle…

20 Ferval (20 Şubat)
Anketçileri her bir yana saldım; lakin kimseden sağlıklı bir cevap alamiirler.
Millet “evet” diir ama gerçekten mi diir yoksa korkusundan mı diir bilemirem. İşte bu yüzden korkirem bala korkirem…

30 Ferval (30 Şubat)
Sinirlerim çok bozuk, ne olacağını bilemirem; korkirem bala korkirem…

1 Mart
Fevral 30 çekmiirmiş, 28’de biitiirmiş; ben hızımı alamayıp gitmişem. Mihriban’ım “Biraz sakin ol” diye beni ehilleştirmeye çalışiir…

15 Mart
Bu gün muhtarlarla toplantı ettim; hepiniz evet için çabalayın; dedim.

17 Mart
Memleketin değerli pezevenkleriyle toplantı eyledim. Aralarında Türkiye’den gelen bir kar-daşımız var; bu pezevenk lafından alıniir. Onların lisanında ayıp bir anlama geliyormuş.
O gönül komasın diye ona kendi lisanındaki anlamıyla “işadamı” diye hitap ediirim. Onların cümlesini evet konusunda ikna ettim…

2 Aprel (2 Nisan)
Epeydir günlüğe yazamıyordum, malum referandum yaklaşıyor. Evet diyenler külliyetli mik-tarda.
Otobüs işletmecisi bir kardaşım, evet diyenleri bedava taşıyacağını ilan etti. Lakin o firma biraz şaibeli otobüsleri nasıl desem bir garip çalışiir; kaza yapmadığı gün sayısı neredeyse yok. Kaza yapmadığı günlerde de muavinler uyuyan yolcuların ırzına tasallut etmeye kalkıyorlar. Ölü, yaralı, mağdur, maktul bilançosu çok fazla anlayacağınız.
Mihriban’ım “Yahu referanduma kadar bütün evet diyecekler telef olacak” diye uyardı da kampanyaya son verdik.

5 Aprel (5 Nisan)
Mafya atası denilen bir herif var, eveti destekliir; sarayıma gidip geliir. Doğrusu ben de biraz tırsiirim ama Mihriban’ım “idare et” diyor.
İşte o Mafya atası “hayır diyeni asirem kesiirem” diye haykıriiir.
Ben de bunun karşısında; görmirem, duymiirem, susurirem, bilmiirem diye üç maymunu oy-niirem…

6 Aprel (6 Nisan)
Dün yazdığımda bir hesap hatası yapmişem; Mihriban’ım uyandı. Maymun sayısı üç değil dört oluyor bu durumda. Görmiirem, duymiirem, susurem, bilmiiirem.
Lakin şu bir gerçek ki hepten maymuna dönmüşez…

8 Aprel (8 Nisan)
Bugün hayır diyeceğini tahmin ettiğimiz bazı akademisyenleri okullardan dışarı attık…

9 Aprel (9 Nisan)
Mihriban’ım ikaz eyledi; dışarı atmak yetmezmiş gidip gene oy kullanabilirlermiş; o dışarı attıklarımızı bu defa içeri aldık…

11 Aprel (11 Nisan)
Televizyonda Evet-Hayır yarışması yapan bir herif var. Onu bulup getirttim… Millete o ya-rışmayı yaptırıyorum… Kafasını emme basma tuluma gibi sallamadan cevap verecekler; yalnız bir kural değişikliği getirdim kazanmak için “evet” demeleri gerekiyor; “hayır” diyenler de cenaze marşıyla doğru kodese… Bu Mihriban’ımın fikrine geldi…

12 Aprel (12 Nisan)
Gazetecileri içeri aldık, bazı muhalif mebusları da aldık; lakin içerisi çok doldu yer kalmadı. Bu yüzendir ki artık vardiya usulü almaya başladık; beş kişi mi alacağız içerideki beş kişiyi bırakıyoruz. İçerideki ve dışarıdaki sayıyı sabitledik, kimseye hak geçmiyor. Zaten anayasada da hakkaniyet maddesi var…

13 Aprel (13 Nisan)
İçeridekiler içinde “evet” diyenler de olabilirmiş; zor bir durum insanın suratında yazmıyor ki ne diyeceği… Ne yapsak bilemedim…

16 Aprel (16 Nisan)
Bugün referandum günü beyhudesiyle heyecanlıyem. Mihriban’ımla birlikte gidip oyumuzu kullandık. Oy kabininde evet mi diyecektim, hayır mı diyecektim diye düşündüm; kafamı o kadar karıştırmışlar ki şaşırdım. İnşallah yanlış bir şey atmamışımdır…

17 Aprel (17 Nisan)
Sandıklar açıldı % 86 ile evet çıktı, pek bir güzel oldu… Yetkilerim arttı ama içimde bir piş-manlık da yok değil. Keşke yağmur, kar yağdırma, güneş açtırma, fırtına yaratma gibi yetkileri koydursaydım anayasaya diye düşünüyorum. İnşallah bir daha sefere…

5 İyul (5 Temmuz)
Referandum sevinci hâlâ sürüyor; anayasanın bana verdiği yetkilerle Mihriban’ımı birinci yardımcı yaptım; eğer bir gün nalları dikersem benim yerime, benim yetkilerimle geçecek…
O da pek sevindi bu duruma ve bana hemen mantar yemeği yaptı…

10 İyul ( 10 Temmuz)
Oğlanı, kızı, damadı, gelini, dünürleri ve enişteyi de diğer yardımcılıklara getirdim. Hepsi pek mutlu, Mihriban’ım bana gene mantar yemeği yaptı. Yardımcım olduktan sonra her gün dağ tepe dolaşıp mantar toplayıp bana yedirmeye çalışıyor nedense. Bir mantar aşkı ki sormayın… Doğrusu bir anlam veremiyorum…

12 İyul (12 Temmuz)
Bugün midemde hafif bir ağrı var; sanıyorum stresten… Hâlbuki her şey istediğim gibi oldu, yetkilerim arttı… Ama nedense hâlâ o lanet türkü dilimden gitmiyor bir türlü…
“Korkirem bala korkirem…”

Atay Sözer

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları