loading
close
SON DAKİKALAR

CHP, stratejide iki önemli yanlış ve çokseslilik hatası-3

CHP, stratejide iki önemli yanlış ve çokseslilik hatası-3
Tarih: 24.04.2017 - 00:00
Kategori:

Orhan Bursalı: Referandumda, CHP bu kez akıllı bir politika izledi, cephenin karşı tarafı olmaktan şiddetle kaçındı, konuya odaklandı...

CHP milletvekili ve referandum sürecinde dikkat çekici şekilde aktif çalışan bir dostumla sohbette, hayır çıkabilecekken neden evet çıktığı konusunda bazı iddialar öne sürdü.
Bir veriye dayanmaktan çok genel bir siyasal gözleme dayanmasına rağmen, tartışmakta geniş yarar var.
RTE ve iktidar liderliğinin, bugüne kadar tüm kampanyalarını cepheleşme, korkutmaca, ötekileştirme, hatta lanetleme ve terörist diye adlandırmaya varıncaya kadar, “düşman yaratma” üzerine kurduğunu biliyoruz.

Akıllı politikada hatalar

Referandumda, CHP bu kez akıllı bir politika izledi, cephenin karşı tarafı olmaktan şiddetle kaçındı, konuya odaklandı. AKP’ye oy vermekte olan seçmene yakınlaştı... Bu doğru strateji, RTE ve adamlarına son düzlükte iki önemli gedik verdi.
İlki, “kontrollü darbe” konusunu açtı Kılıçdaroğlu. Bunu niye yaptı bilmiyoruz. Boş mu bulundu, birileri buradan da vuralım ve yıkarız diye mi önerdi?
CHP’li dostum, “Tamamen yanlış oldu, kontrollü darbe konusuna çok hassas olan, Başkanlığa hayır diyebilecek konumdaki AKP seçmeni yeniden kenetlendi” diyor. Bunu ben de dile getirmiştim. Peki, etkisi ne oldu? 1-2 puan diyor...

‘Denize dökeriz’ saçmalığı

İkinci büyük hata, Konya Milletvekili Hüsnü Bozkurt’un Halktv’de ve tüm sosyal medyada yayımlanan “denize dökeriz” konuşması... Dostum diyor ki, “Bu söylem, duyarlı AKP seçmeni için korkutucu oldu... Seçmen, eyvah bunlar iktidara gelirse... diye düşündü.” Avucunuzun içindeki bir serçenin tedirginliğiyle açıkladı. Pırr...
Bu konuşma tepeden tırnağa yanlış, tam RTE ekibinin “ötekileştirme, düşman yaratma” politikasına uygun türde bir konuşma. Ayrıca bizim dilimiz olamaz. Bunu kime yapıyor? Zaten Hayır oyu verecek halka; onların karşısında konuşmanın ve isteklerinin derin şehvetine kapılırsan, gözün bir şey görmez. Bozkurt’un sonradan düzeltme yapmasının etkisi sıfır...
Bir partinin stratejisi olur. Tüm ilkeleri belirlenir. Tüm milletvekilleri buna uyar. Bu toplu ve tek dille konuşmanın ve bütünsel davranmanın gereğidir. Bu yapılamadı. CHP bu politikayı uygulayamadı, nerede parti disiplini? Dostum diyor ki, Halktv’deki Bozkurt’a benzer şehvetli konuşmalar da Kılıçdaroğlu’nun genel tutumu ile uyumlu değildi ve söz konusu seçmen için ürkütücü idi.

Kurmaylık eksikliği

Eğer bir genel stratejiyi demir disiplinle uygulayamazsanız her yönde, başarısız olursunuz, biriktirdiklerinizi toptan harcarsınız.
Sözünü ettiğimiz bu söylemlerin, başkanlığa hayır diyecek AKP seçmeni üzerinde olumsuz etki yaptığını söyleyebiliriz. İki puan gerçekten de böyle kaçmış olabilir.
Nitekim, AKP’ye hizmet eden çeşitli kamuoyu şirketleri de bu duruma işaret ediyor.
Başka bir nokta, seçimleri belirlemede büyük kentlerin rolüdür. Mesela, İstanbul’a özel, planlı programlı büyük bir Hayır yığınağı yapılsaydı, fark açılamaz mıydı?
Bütün bunlar inceden inceye ve kamuoyu şirketleriyle de planlanması gerekir.
AKP kaç şirketle çalıştı? 3 mü, beş mi?

Her şey çok önemli

Muhalefet bunu yapamazsa ve “paramız yok” gibi gerekçelere sığınırsa, kitle iletişim çağında, bilimsel çalışma yürütmede başarısız olur. Denk kuvvetlerin çatışmasını etkileyecek her şey çok önemlidir.
Her ne kadar, AKP’nin tüm iletişim ortamını etkileyecek ve her şeyi Evet ile donatacak gücü olmasına rağmen, sandık oyunlarını da katarsak kıl payı bir zafer ilan etmesi karşısında, “demek ki bütün bunların etkisi o kadar da fazla olmuyor” değerlendirmesi ne kadar doğru?
Bunun tersi daha kuvvetli olamaz mı? Tam da bu sayede Evet’i yükselttiği söylenemez mi?
Yarın AKP stratejisine döneceğim...

BİR KİTAP: Cumhuriyet Işığında

Özlem Özdemir, tanınmış, Cumhuriyetçi, toplumda etkili 21 değerli insanla güzel söyleşiler yaptı. Hepsi kendi alanlarında üretken ve başarılı. Kendisi olan insanlar. Meltem Arıkan’dan tutun, Muazzez İlmiye’ye, Emre Kongar’a Zülfü Livaneli’ye kadar uzanan geniş bir yelpaze... Tabii Fazıl Say da var! Mine Kırıkkanat da!
92’lik Hıfzı Topuz, hiç umudunu yitirmemiş, “yarınlara inancını” sürdürüyor. Ben de! Hem geçmişten zengin anılar var, hem bugüne ve geleceğe ilişkin düşünceler, geçmişe ve bugüne eleştirel bakışlarla da donatılmış zengin bir içerik.
KırmızıKedi yayını, okuyun lütfen.

Orhan Bursalı: Cumhuriyet

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları