loading
close
SON DAKİKALAR

CHP’de ‘Kriz Yönetimi’ ve İhraçlar

CHP’de ‘Kriz Yönetimi’ ve İhraçlar
Tarih: 21.12.2014 - 00:00
Kategori:

Genel Merkezin 'Disiplin Sopasını' kullanmasını gören il ve ilçe yöneticileri boş durur mu? Ön seçimler öncesi herkes eline 'bıçağı' almış soğan doğrar gibi 'üye' doğruyor…

Türkiye hızla “son seçim”e yaklaşıyor…

2015 Haziran’ına çok az bir süre kaldı…

AKP seçimleri yeniden kazanmak için her yola başvuruyor…

Bir yanda Cum-baş (Cumhurbaşkanı) Recep Tayyip Erdoğan bir yanda vekil Başbakan Ahmet Davutoğlu ülkeyi karış karış dolaşıyor…

Kamunun bütün imkanları AKP için seferber edilmiş…

Peki, bu süreçte ana muhalefet partisi CHP ne yapıyor?

***

CHP’nin gündemine 2015 seçimlerini alması gerekirken ne yazık ki CHP başka “işler”le uğraşıyor…

CHP, Türkiye’de “iktidar” olmayı gündemine alması gerekirken yine CHP’nin gündemi “parti içi iktidar”…

CHP yöneticileri “AKP nasıl yıkılır” derdinde değil…

Milletvekili olanlar “nasıl yeniden vekil oluruz” derdinde…

Milletvekili olmayanlarsa ‘’nasıl vekil oluruz” derdinde…

Herkes “kendine” kilitlenmiş durumda…

***

CHP yönetimine hakim olan anlayış “parti içi iktidar” anlayışıdır…

Bu nedenle gündeminde AKP yoktur…

Bu nedenle gündeminde Halk yoktur…

Bu nedenle gündeminde Türkiye yoktur…

Bu nedenle gündeminde seçimleri nasıl kazanırız yoktur…

Gündemlerinde kendi “kişisel siyasal kariyer” planları vardır…

Gündemlerinde “nasıl vekil oluruz” vardır…

Gündemlerinde kendilerine “biat” edecek örgütler yaratma istekleri vardır…

***

CHP “kriz”ler partisidir…

Ne yapsan CHP’de “kriz”e dönüşebilir…

Bunda iktidarı eleştiremeyen medyanın CHP’de olan biten her şeyi “köpürterek” aktarılmasında etkisi de vardır…

Ama esas neden, CHP’de “kriz yönetimi”nin olmayışıdır…

CHP’de bir yerde en küçük bir “sorun” çıksın…

CHP’de bir yerde en küçük bir “ateş” yansın…

O “sorun”u ve O “ateş”i yangına dönüştürmek için elinde “benzin bidon”uyla bekleyen çok sayıda kişi vardır…

Ne yazık ki, bunlar büyük çoğunluğu CHP’de “sorumluluk” mevkiinde olanlardır…

***

CHP’de bir “sorun” veya “kriz” ortaya çıktığında “sorumluluk” ve “inisiyatif” alacak kişi veya kişilerin olmayışı, olayları içinden çıkılmaz hale getirmeye yetiyor…

CHP’de kimse “sorumluluk” almak istemiyor…

CHP’de kimse “inisiyatif” almak istemiyor…

Alıyor gibi görünenlerde elinde bir “bidon benzin”le bekleyenlerdir…

“Sorun”ları sözde çözeceğim derken yangına dönüştürenlerdir…

Ya da bu “sorun”lardan ve “kriz”lerden beslenerek “siyaset” yapanlardır…

***

CHP’de genel başkanından MYK üyesine, parti meclisi üyesinden milletvekiline, il-ilçe başkanından belediye başkanına kadar ne yazık ki hiç kimse “parti içi sorunları” çözme iradesi göstermiyor/gösteremiyor…

“Sorun”ları çözmek yerine ya herkes “sorun”un kaynağı ya da “sorun”un bir parçası…

CHP, kendi “doğal lider”lerine sahip değil…

İster ilçede, ister ilde, ister belediyede, ister milletvekillikleri arasında bir “sorun” veya “kriz” çıktığında ağırlığını koyacak “doğal önder”lerle “Abi”lere ve “Abla”lara sahip değil…

“Durun kardeşim” diyebilecek kişilere sahip değil…

“Sorun”a el koyup, herkese bir adım geri durmasını sağlayacak “irade”ler yok…

***

Bunun böyle olması da çok “doğal”…

Eğer milletvekillerini örgüt seçmemişse…

Milletvekillerinin bir mücadelenin ürünü ve temsilcisi olarak meclise gelmemişse?

Eğer parti meclis üyelerinin bir kısmı bir gün önce üye-iki gün sonra parti meclisi üyesi olmuşsa…

CHP’de ve toplumsal mücadelede bir karşılığı yoksa…

Eğer il ve ilçe başkanlarının “demokratik” bir “yarış” içinde seçilmemişse…
Birilerinin dayatması ve atamasıyla seçilmişse…

Eğer belediye başkanlarını örgütün emekçileri değil de “birileri” atamışsa…

Hatta bazıları “paraşüt”le gelmişse…

Eğer MYK üyelerinin partide ve Halkta bir karşılığı yoksa…

O MYK üyeleri odalarında veya ancak “protokol sıralarında” oturur…

Bu durumda Partide de halkta da kimsenin bir “karşılığı” ve “itibarı” olmaz…

***

Emine Ülker Tarhan’ın istifa”sı geliyorum diyen bir istifaydı…

İstenseydi bu “süreç” önlenebilirdi…

Ve ya bu şekilde yaşanmasına “izin” verilmezdi…

Şimdi senin partinin 6 milletvekili Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi bir “tavır” alıyor…

Doğru “tavır” alıyor, “yanlış” tavır alıyor hiç önemli değil…

Toplumda ve kamuoyunda karşılığı olan insanlar…

Cumhurbaşkanı adayına ve adayın belirlenme yöntemine “tepki” koyuyorlar…

Ama daha önemlisi toplumda CHP’lilerin önemli bir bölümünde de bu “tepki” var…

Dolayısıyla ortada bir “kriz” var…

Olması gereken nedir?

Bu “kriz”i çözme değil mi?

***

CHP’nin genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu dahil hiç kimse bu “sorun”u ve “kriz”i çözmek için en küçük bir adım atmadı…

Tam tersine, herkes “sorun”u ve “kriz”i büyütmek için elinden geleni yaptı…

En son Kemal Kılıçdaroğlu’nun “tıpış tıpış sandığa gideceksiniz” sözü kıvılcımı yangına dönüştürüldü…

Olması gerekense partinin genel başkanı çağırır bu milletvekillerini oturur konuşur…

Eleştiri ve önerilerini alır…

“Sorun”u çözme iradesi gösterir…

Partinin diğer “ağırlığı” olan isimleri bu vekillerle konuşur bir “ortak akıl” yolu bulmaya çalışır…

En önemlisi “ortak” bir “yoldaşlık hukuku” kurmaya çalışır…

Olansa tam tersi…

Herkes yangına bir “bidon benzin”le gitti…

Sonuç ortada…

***

Gazetelerde çıkan bir “açıklama” veya “haber” dolayısıyla Süheyl Batum önce disiplin kuruluna verildi…

Sonra parti hukuku da çiğneyerek “ihraç” edildi…

Hem de Süheyl Batum’un “söylemedim” dediği bir “söz” yüzünden…

Hem de “disipline verenler” ve “ihraç edenlerin” bulup getiremediği/ispat edemediği bir “söz” yüzünden…

Peki “yöntem” bu mu olmalıydı…

Süheyl Batum, Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığıyla CHP’de siyasete başlamış…

Kemal Kılıçdaroğlu tarafından parti meclisi üyesi MYK üyesi ve milletvekili yapılmış bir isim…

Önder Sav-Kemal Kılıçdaroğlu “krizi” patlak verdiğinde Kemal Kılıçdaroğlu yanında yer almış bir isim…

Kemal Kılıçdaroğlu tarafından CHP genel sekreteri yapılmış bir isim…

Onun “ihraç” kararını verenlerin hepsinin toplamından daha fazla “halk”ta ve “kamuoyunda” karşılığı olan bir isim…

***

CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu “gel bir konuşalım, ne diyorsun Süheyl Batum’’ diyemez miydi?

CHP’nin hiç mi “akil” bir insanı yok…

“Gel kardeşim ne diyorsun niye diyorsun” diyemiyor mu?

CHP’de hiç kimse “arkadaş sen bu sözünden neden söyledin” diye soramıyor mu?

Bu kadar CHP yöneticileri ve milletvekilleri bir birbirinden kopuk…

CHP grup başkanvekillerinin görevi ne?

Neden disiplin kuruluna verilmeden önce bir grup başkanvekili oturup konuşmaz/konuşamaz?

Her şeyi genel başkanın yapması beklenemez…

Genel başkanında çalışmalarını kolaylaştırmak için mecliste “grup başkanvekilleri”, örgütle ilişkiliyse MYK üyeleri var…

Çok kolay ve basit çözülebilecek şeylerin yangına dönüşmesine neden izin verilir?

Gerçekten herkesin oturup düşünmesi gerekir…

***

“İhraç sopasıyla” “disiplin” olmaz…

Disiplin; irade ve rıza ile olur…

Bunun yoluysa ilkeli, adaletli ve itibarlı yönetimdir…

İlkeli, adaletli, itibarlı kadroların kararları disiplin sağlar…

“Sopa” yolu, partinin birliğini bozduğu gibi parti içi demokrasiyi de yok eder…

“Korku”, saygı ve itibar kazandırmaz…

Tam tersine, içten içe biriken “düşmanlık”ların oluşmasına neden olur…

***

Genel Merkezin “Disiplin Sopasını” kullanmasını gören il ve ilçe yöneticileri boş durur mu?

Yaklaşan genel seçimler ve olası ön seçimler öncesi herkes eline “bıçağı” almış soğan doğrar gibi “üye” doğruyor…

Hatta soğan doğramaktan beter…

Bari soğan doğrarken doğrayanın gözü yaşarıyor…

Bunların gözünde yaş bile yok…

Ne olacak yani şimdi?

Zehir hafiyeler facebook ve twitter hesaplarını “kontrol” ediyor…

Disipline vermek için “malzeme” arıyor…

Çoğunlukla buluyor; bulmasa da uyduruyor…

Yüzlerce üye disipline veriliyor…

Yüzlerce üye ihraç ediliyor…

Birbirinizi ihraç ederek belki örgüt içinde zoraki varlığınızı sürdürürsünüz…

Ama CHP bu “kafa”yla gittiği sürece sittin sene iktidar yüzü görmez/göremez…

***

CHP, yüzünü ve yönünü halka dönmeli…

Parti içi iktidar oyunlarından ve hesaplarından vazgeçmeli…

Kimin il – ilçe yöneticisi olduğunun hiçbir önemi yok…

Kimin parti meclisi veya MYK üyesi olduğunun hiçbir önemi yok…

Kimin milletvekili olduğunun veya olmadığının hiçbir önemi yok…

Kimin CHP genel başkanı olduğunun veya olmadığının bile hiçbir önemi yok…

Önemli olan AKP diktatörlüğünün yıkılması…

Önemli olan CHP’nin iktidar olması…

Ya “sorun”ları ve “kriz”leri çözün…

CHP’nin iktidar yolunu açın…

Ya da CHP’yi iktidara taşıyacaklara “yol”u açın…

“Sorun”ları ve “kriz”leri çözmezseniz…

“Yol”u açmazsanız…

Emin olun “yeni yol bir “yol” mutlaka açılır…

İmambakır Üküş
İstanbul Gerçeği Genel Yayın Yönetmeni

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları