loading
close
SON DAKİKALAR

Diyanet’te o 23 milyon lirayı kim buharlaştırdı?

Diyanet’te o 23 milyon lirayı kim buharlaştırdı?
Tarih: 06.10.2015 - 00:00
Kategori:

Mustafa Mutlu; Kapatıveririz Sayıştay’ı, bir de yasa çıkarıp “Kamu kuruluşlarını soymak serbesttir. Devletin malı deniz, yemeyen de domuzdur” deriz, olur biter!

Çok sayıda bakanlığın toplamından daha fazla bütçeye sahip olan Diyanet İşleri Başkanlığı’nda 23 milyon lira buharlaşmış...
Olayı Sayıştay denetçileri ortaya çıkarmış...
Hazırladıkları raporda Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 2014’te döner sermaye kaynaklarından kullandığı 23 milyon liranın akıbetinin nerede olduğunun bilinmediğine dikkat çekmişler...
Diyanet’in konuyla ilgili yanıtı ise sadece, “Bilgileri gelecek yıl veririz” olmuş!
***
Düşünün; bu 23 milyon liracık (!) para diyelim ki CHP’li ya da MHP’li bir belediyede buharlaşsaydı ve o belediyenin başkanı aynı yanıtı verseydi; başına neler gelirdi?
Ben söyleyeyim; anında tutuklanırdı...
Olay da günlerce yandaş gazetelerin manşetinden inmezdi!
Oysa şimdi çıt çıkmıyor...
Çünkü; Diyanet, Cumhurbaşkanı’nın özel koruması altında...
***
Sadece Diyanet’te yaşanmıyor bu olay...
Sayıştay denetçileri, son 13 yılda aklınıza gelen neredeyse bütün kamu kurum ve kuruluşlarında binlerce kuşkulu işlemi rapor etti.
Dikkat edin onlarca, yüzlerce değil, binlerce...
Örneğin 2014’te;
Sağlık Bakanlığı’nın 830 milyon lirayı...
Tarım Bakanlığı’nın 556 milyon lirayı...
Ekonomi Bakanlığı’nın 17 milyon 504 bin lirayı...
Dışişleri Bakanlığı’nın 10 milyon lirayı...
Savunma Sanayi Müsteşarlığı’nın 139 milyon lirayı yasalara aykırı şekilde harcadığı belirlenmiş...
***
Tamam; Sayıştay bu usulsüzlükleri ortaya çıkarıyor da ne oluyor?
Hiçbir şey...
Hesap sorması gereken yer olan Türkiye Büyük Millet Meclisi, iddiaların tümünü sümenaltı ediyor.
AKP’li vekillerin kolları oylamalar sırasında eksiksiz inip kalkıyor; tüm usulsüzlükler atlanıyor, o kurumları yönetenler şakır şakır aklanıyor...
***
Bu durumda insanın aklına tek bir soru geliyor:
Madem müfettişlerinin hazırladıkları raporlar dikkate alınmayacak; o zaman biz neden Sayıştay’ı hâlâ ayakta tutuyoruz?
Neden dar bütçemizden her yıl milyonlarca lira aktarıyoruz?
Neden binlerce müfettişe boşu boşuna maaş veriyoruz?
Kapatıveririz Sayıştay’ı, bir de yasa çıkarıp “Kamu kuruluşlarını soymak serbesttir. Devletin malı deniz, yemeyen de domuzdur” deriz, olur biter!
***
Şimdi ne olacak biliyor musunuz?
Kimse Diyanet’ten hesap falan sormayacak!
Hatta gerekirse bu para örtülü ödenekten aktarılıp o açık kapatılacak...
Olan, bu raporu hazırlayan müfettişlere olacak...
Başlarına olmadık işler gelecek...
Çünkü; bu ülkede çalandan değil, sorandan hesap sorulur...
***
Madem Diyanet; Sayıştay falan takmıyor, laik devletin yasalarından korkmuyor, “Hesabı gelecek yıl veririz” diye dalga geçiyor... O zaman ben de anlayacakları dilden konuşayım:
Boğazınızdan haksız yere geçen her haram lokma; milyonlarca kez zehir zıkkım olsun!
Amin...

156+133!
Abdullah Gül neredeyse her gün bir yerlerde konuşuyor.
Konuştuğu yerlerde de onlarca gazeteci oluyor.
Ne ilginçtir ki bu gazetecilerin biri bile, “Huber’i işgal ettiğiniz günlerde sizin ve aileniz için yapılan masrafları ödediniz mi? Ödediyseniz; Mustafa Mutlu’nun 1 yıldır sorduğu soruları neden yanıtlamıyorsunuz?” diyemiyor...
Eminim; o gazeteci kardeşlerimin hepsi bu soruyu sormak için çıldırıyor ama soramıyor.
Çünkü işten atılmaktan korkuyorlar...
Oysa toplumsal yaşamın yazılı olmayan yasasıdır:
Haklıların korktuğu yerde, suçlular cesur olur!
Ve ne yazık ki biz bugün tam da böyle bir dönemden geçiyoruz.
Ben genç gazeteci kardeşlerimi suçlamıyorum.
Benim öfkem, onları bu kadar korkak hale getiren bu düzenin ta kendisine!
Yazıklar olsun...

GÜNÜN SORUSU
Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak, Ahmet Hakan’a saldıranları kast ederek, “Herkes köpeğine sahip çıksın” demiş... Sorum kendisine:
Siz hangi köpeğin bir partiye resmen üye olduğunu gördünüz?

Erdoğan neden susuyor?
Ahmet Hakan saldırıya uğradı; Başbakan Davutoğlu açıklama yapıp olayı kınadı.
Bakanlar üzüntülerini iletti.
Tüm parti liderleri benzer sözler söyledi.
Gazeteci örgütleri ayağa kalktı.
Hatta “potansiyel saldırgan” olarak görülen isimler bile sosyal medyadan tepki gösterdi.
Koskoca ülkede bu olayı kınamayan tek bir “yetkili” kaldı; o da Cumhurbaşkanı Erdoğan!
Çok değil daha 10 yıl önce yerlere göklere sığdıramadığı Ahmet Hakan’ın başına hiçbir şey gelmemiş gibi davrandı.
Çünkü kendisini ihanete uğramış hissediyor...
Bir yerde bulup sıkıştırsanız, “İyi olmuş” bile diyebilir!
Artık öğrendik; o, tek bir şey istiyor:
Kayıtsız şartsız, biat!
“Ama” diyen herkesle yollarını ayırıyor ve onlara kin besliyor.
***
Tamam; necip milletimiz öyle istedi de...
Böylesine “kin” dolu bir insan tarafından yönetilmeye artık gerçekten bu memleketin tahammülü kalmadı!

GÜNÜN İSYANI
İsyanım, kumpas davaları görülürken “Ben bunların savcısıyım” diyen Recep Tayyip Erdoğan’a:
Tüm kumpas davaları tek tek çöküyor. Son olarak Poyrazköy sanıkları beraat etti. Mahkeme, sahte belge üretenler hakkında suç duyurusunda bulunma kararı aldı. Her hafta muhtarları toplayıp ahkam kesiyorsun. Bu hafta da mağdur ettiğin Poyrazköy sanıklarını aileleriyle birlikte davet edip özür dilemeyi düşünür müsün? Bu yürek sende var mı?

Mustafa Mutlu - Aydınlık

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları