loading
close
SON DAKİKALAR

Dokunulmazlık meselesi: CHP kendi kalesine gol atıyor

Dokunulmazlık meselesi: CHP kendi kalesine gol atıyor
Tarih: 19.04.2016 - 00:00
Kategori:

Mehveş Evin; İstenen bir ‘suç’un tespitiyse dokunulmazlıkları kaldırıp üzerine bir de Anayasa Mahkemesi’ne gitmeyi engeleyecek yasa değişikliği yapılmaz.

Herkesin bildiği, dokunulmazlık tartışmasıyla bir kez daha tescillendi: Tek adam rejiminin güçlenmesinde muhalefet partilerinin beceriksizliği, eski kafalılığı ve demokrasiden uzak kültürlerinin rolü büyük.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yönetimindeki kukla hükümetin dokunulmazlık zırhını kaldırma hamlesinin ardında hakiki bir adalet arayışı yok. Vekillerin yolsuzlukları ya da ‘terör’le bağlantısının hesabının sorulması da yok. Bu eşyanın tabiatına ters, çünkü AKP hakikaten Meclis’teki ‘çürükleri’ ayırmaya kalkması, kendini yok etmesi anlamına gelirdi.

Maksat, HDP’yi siyaset dışına itmek, 7 Haziran başarısının intikamını almak ve yıllardır planlanan tek adam rejimini garantilemek.

CHP ve MHP sayesinde başaracak da. Maşallah ikise de AKP’nin yanında sıralanmayı ve böylelikle kendilerini tamamen bitirmeyi garantileyecek.

MHP sahayı çoktan ‘büyük abi’ye bıraktı

Devlet Bahçeli yönetimindeki MHP, yıllardır üçüncü parti konumunda olmaktan fevkalade memnun. En kritik anlarında AKP’ye destek çıkıyor ya da ortalıktan kaybolarak sahayı büyük abisine teslim ediyor. 7 Haziran sonrası ‘koalisyon performansı’, siyasi olgunluk ve vizyondan yoksun tavırlarıyla Tayyip Bey’e güçlendirilmiş cumhurbaşkanlığını bizzat altın tepside sunan, Devlet Bey…

Eh, hükümet de milliyetçilerden çaldığı rolün hakkını fazlasıyla yerine getirdi. 90’larda üstü kapalı, kontragerilla yöntemiyle yapılan operasyonları devlet, kanunsuz sokağa çıkma yasaklarıyla alenen gerçekleştirdi. AKP, 1 Kasım sonrasında “Taş üstünde taş, baş üstünde baş” bırakmama kararlılığıyla azılı ülkücülere rahmet okuttu.

Dokunulmazlıkların kaldırılması için AKP’ye arka çıkmasıyla MHP, bir kez daha figüran rolünün hakkını verdi. ‘Bir daha barajı geçebilir miyim’ hesaplarıyla uğraşsın bakalım… Bari partiyi lağvedip AKP’yle birleşseler de herkes rahat etse. MHP’liler de nihayet iktidarın nimetlerinden faydalanır…

‘Topumu çaldılar’ diye ağlayan çocuk

Gelelim CHP’ye… Yılların daimi ana muhalefet partisi, hem stratejiden, hem sağlam bir demokrat duruştan yoksun olduğunu daha ne kadar açık edebilir ki?

Üzülmemek mümkün değil, çünkü Kemal Kılıçdaroğlu iyi bir insan ve kötü olmaya çalışınca üzerinde üç beden büyük ceket giymiş gibi oluyor. Birkaç akıllı, vicdanlı, demokrat isim haricinde CHP, ayakları üzerine basan bir siyaset yürütemiyor.

Sokaktaki algı, CHP’nin en ballı pası bile auta sallayan, hatta bazen kendi kalesine gol atan bir parti olduğu… Parti içi demokrasi, her partide olduğu gibi ana muhalefet partisinde de içler acısı. Sınıfta ‘benim topumu çaldılar’ diye devamlı ağlayan çocukları hatırlatıyor. E top kucağına geliyor!?

CHP, Ensar Vakfı ve çocuk istismarı rezaletini bile ciddiyetle, esaslı bir şekilde ele alma şansını kaçırdı. Yeri gelmişken, Kılıçdaroğlu’nun Aile Bakanı’na sözü cinsiyetçi değildi ama çirkindi. Bari siz bu çirkin jargonu kullanmayın!

Ayrıca çocuk istismarı gibi siyaset üstü bir sorunu, siyasi bir malzeme yapmak yerine hakikaten işe yarar, etkin, ezber bozan bir politika geliştirme şansı da kaçırıldı.

Ölüm makinesini beslemek

MHP zaten etnik milliyetçilik üzerinden prim yapan, AKP’in artçısı görünümünde bir parti. Ya CHP? Mesele Kürtlere gelince nasıl da fabrika ayarlarına dönüveriyor… Oysa 7 Haziran öncesi en çok telaffuz edilen endişe, HDP’nin AKP’ye başkanlık sistemi için arka çıkmasıydı. İş Kürtlerin siyasetten uzaklaştırılmasına gelince CHP, AKP’ye nasıl da arka çıkabiliyor!

Anlaşılan o ki “Daimi ana muhalefet pozisyonunu kaybedeceğim” kaygısıyla, Meclis’te etkin muhalefet yapabileceği yegane ortağını harcamaktan geri durmayacak.

Dokunulmazlıkların kaldırılmasının sadece ve sadece HDP’lileri hedef alacağını, AKP’lilerin burnunun dahi kanamayacağını çocuklar bile biliyor. Demokrasiyle hiçbir şekilde bağdaşmayan, Erdoğan’ın elini daha da güçlendiren bu hamleye ortak olarak CHP’nin kendine hazırladığı yer belli: Barış görüşmelerinin gündeme getirilmesi ve demokraside ısrar etmek yerine, cihatçı örgütleri besleyen, bombalı saldırılara karşı vatandaşlarını uyarmayan, çocuklarını ‘şehit’ olmaları için teşvik eden bir ölüm makinesine yol verecek.

HDP’lilerin hapse atılması neyi değiştirecek?

HDP’nin de acemilikleri, beceriksizleri, hataları var. Ancak sadece Kürtlerin değil, bu ülkedeki tüm vatandaşların hakları için alternatif siyaset yapan tek parti HDP.

İstenen bir ‘suç’un tespitiyse dokunulmazlıkları kaldırıp üzerine bir de Anayasa Mahkemesi’ne gitmeyi engeleyecek yasa değişikliği yapılmaz.

Tarhan Erdem’in pek yerinde anlattığı gibi, 83’üncü madde, ‘devre sonuna kadar tutuklama ve infaz hükümleri dışında’ yargılamanın yapılmasına izin verecek bir metne çevirilebilir: “Dokunulmazlık kararı kolaylaştırılır, yargılama durdurulmaz, yargı kararını verir, kararın infazı dönem sonuna, milletvekilliğinin bitmesine bırakılır; mesele de biter.”

Ama mesele, HDP’li vekilleri hapse atmak, sadece Kürtlerin değil toplumun eşitlik ve demokrasi talebini ortadan kaldırmak.

CHP bu tuzağa düşerse sadece kendi ayağına kurşun sıkmış olmayacak… Bu toplumun daha barışçıl, eşitlikçi, demokratik gelecek hayalini karalayanlarla birlikte anılacak.

Mehveş Evin - Diken

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları