loading
close
SON DAKİKALAR

Dokunulmazlıkta tarihsel eşik

Dokunulmazlıkta tarihsel eşik
Tarih: 05.05.2016 - 00:00
Kategori:

Çiğdem Toker; Eğer TBMM açıksa, çalışıyorsa; lokantalar da açık olur. Ve gelenektir: Uzmanlığa dayalı yapısı, uzun soluklu mesaileriyle bilinen İhtisas Komisyonları, çalıştığı günlerde en az bir kez yemek arası verir.

HDP Şırnak Milletvekili Faysal Sarıyıldız’ın “PKK’ye verilmek üzere, Suriye’den getirilecek silahları teslim alacak kuryeye yardım ettiği” iddia ve haberleri, AKP rejiminin HDP’yi Meclis’te kriminalize etme sürecindeki güçlü argümanlardan birisiydi.
İktidar kontrolündeki medyanın, bu argüman üzerinden rıza üretmesi zor olmadı. Akıllarda Sarıyıldız’ın bu iddiaları yalanlayan basın açıklaması değil, iktidar medyasının servis ettiği fotoğraf ve görüntüler kaldı.
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, dünkü grup toplantısında, Sarıyıldız hakkında, savcılıktan Meclis’e gönderilen fezlekeden bölümler okudu.
Silah ve mühimmatın Sarıyıldız’ın aracından çıkmadığını belirtiyordu savcı.
Sonuç bölümünde dokunulmazlığın kaldırılması yine talep edilse de, bir milletvekilinin “PKK’ye verilecek silahları taşıyacak kuryeye yardım ettiği gibi” çok ciddi bir iddianın çökmesi anlamına gelecek olan bu ifadenin, normal koşullarda derdi hukuk olan herkesi düşündürmesi gerekiyor.
Ama normal koşullarda değiliz.
Ve normal olmayan sanki normalmiş gibi yürüyor.
TBMM ortamından bir örnek verelim.

***

Eğer TBMM açıksa, çalışıyorsa; lokantalar da açık olur. Ve gelenektir: Uzmanlığa dayalı yapısı, uzun soluklu mesaileriyle bilinen İhtisas Komisyonları, çalıştığı günlerde en az bir kez yemek arası verir.
Geçen pazartesi, dokunulmazlıkların kaldırılmasını görüşen Anayasa Komisyonu saat 15.00’ten saat 23.47’ye kadar resmen sekiz buçuk saat çalıştı. Ancak bu süre zarfında, talep edilmesine rağmen yemek arası verilmedi. Sandviç getirtildi.
Komisyon Başkanı Mustafa Şentop, HDP’li vekillerin “Yarım saat de olsa yemek arası verelim, bir çıkalım diğer ihtiyaçları da karşılayalım” taleplerini duymazlıktan geldi. Israrlar, artık duymazlıktan gelemeyeceği bir noktaya ulaşınca da “Arkadaşlar zaman zaman gidip yiyip geliyor. Böyle olabilir” dedi.
Anayasa Komisyonu’nun gerçekten acelesi vardı. Başkan’ın yemek arası vermemesi, AKP’nin o salonda 28 Nisan’daki ilk oturumdan başlayarak kademeli olarak yarattığı psikolojik ve fiziksel baskının sayısız unsurundan sadece biriydi.
Büyük salona taşıma taleplerinin reddi, danışmanların çıkarılması, ertesi gün iktidar kontrolündeki medyadaki aşağılayıcı manşetler, sayısal çoğunluğun salonu doldurmak üzere taktiksel olarak kullanılması, havalandırmanın yeterince iyi çalıştırılmaması, konuşma sürelerinin emrivakiyle kısıtlanması gibi “incelikle planlanmış” bir dizi taktik, bu işin “ne pahasına olursa olsun, en çok iki oturumda” bitmesine adeta kesin karar verildiğinin belgeleri olarak kayda geçti.
Örtülü ödenek paralarıyla gazete kurdurduğu ithamına maruz kalan Başbakan Davutoğlu, Anayasa Komisyonu’ndaki milletvekili arkadaşlarına işte bunlar için teşekkür ediyordu. Polisin Gezi’de yazdığı destan gibi, AKP milletvekilleri de Anayasa Komisyonu’nda destan yazmıştı.
HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken’in tekmelenip kolunun çıkarılması, Garo Paylan’ın Mehmet Metiner tarafından saldırıya uğraması, Ali Aydınlıoğlu’nun, periskop yayını yaptığı için Ayşe Acar Başaran’ı “Vururum” diye tehdit etmesi, Hakan Çavuşoğlu’nun Başkan Şentop’un arkasında, ayakta HDP’li vekiller konuşurken durmaksızın gülmesi suretiyle yazılan bir destandı bu.
Teklifin işte bu koşullarda kabulü, Davutoğlu’nun “destan” diye tarif ettiği zorbalığa CHP-MHP desteğiyle meşruiyet kazandırılmasındana başka bir anlama gelmiyor. O nedenle, komisyondaki evet oylarıyla, dolaylı yoldan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başkanlık arzusuna da destek vermiş olan CHP milletvekillerinin genel kurul aşamasındaki tutumları tarihsel bir önem taşıyor.

Çiğdem Toker - Cumhuriyet

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları