loading
close
SON DAKİKALAR

Eğitim-İş; Emek ve Laik Mücadelemiz engellenemez

Eğitim-İş; Emek ve Laik Mücadelemiz engellenemez
Tarih: 19.11.2015 - 21:02
Kategori: Sendika

Eğitim-İş Merkez Yönetim Kurulubir basın açıklaması yaptı. Açıklamada; Genel Başkanımız Veli Demir’in de bulunduğu 90 arkadaşımız hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca iddianame düzenlenerek kamu davası açılmıştır.

Eğitim-İş Merkez Yönetim Kurulubir basın açıklaması yaptı.

Açıklamada; Genel Başkanımız Veli Demir’in de bulunduğu 90 arkadaşımız hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca iddianame düzenlenerek kamu davası açılmıştır.

2014 yılı 17 Aralık’ta, Muğla Yatağan’dan başlattığımız “Laik Eğitim ve Emeğe Saygı” yürüyüşü, 20 Aralık 2014’te Türkiye’nin dört bir yanından gelen Eğitim-İş üyelerinin Ankara Tandoğan meydanında toplanması ve Kızılay Güvenpark’ta kitlesel bir basın açıklaması yapılarak son bulacaktı.

Eğitim-İş bu eylemi, kuruluş felsefemizin en önemli dayanağını oluşturan laik eğitime, Cumhuriyetimizin değerlerine, Atatürk’e yönelik gerici saldırıları protesto etmek; iş cinayetleri, özelleştirme, taşeronlaştırma ve esnek çalışmaya karşı çıkmak, eğitim emekçilerinin demokratik, akademik, sosyal, ekonomik özlük hak ve taleplerini vurgulamak amacıyla düzenlemişti.

Ülkemizde karma eğitimin ortadan kaldırılmaya çalışılması, okullarımızın imam hatipleştirilmek istenmesi, pedagojinin temel ilkelerine aykırı bir şekilde ilkokul 1.sınıftan itibaren din eğitiminin öncelikli ders, Arapça’nın ilkokul 2.sınıftan itibaren 1. ve 2. kademede ayrıcalıklı seçmeli ders haline getirilmesi dayatmalarına karşı Eğitim-İş’in sessiz kalmayacağını ve mücadeleyi sürdüreceğini bilen AKP iktidarı, bunu engellemek için Anayasal bir hak olan ve tamamen barışçıl amaçlı düzenlenen gösterimize müdahale etmiştir. Dönemin başta İçişleri Bakanı olmak üzere Ankara Valisi ve Emniyet Müdürünün emir ve talimatıyla Tandoğan Meydanı’nda toplanan ellerinde taşıdıkları döviz ve Türk bayraklarından başka bir şey bulunmayan emekçilere polis tarafından, tomalarla, tazyikli sularla ve gaz bombalarıyla saldırılmış; çocuklarını emanet ettikleri öğretmenlerimiz yerlerde sürüklenmiş, ters kelepçeler takılarak 90 arkadaşımız haksız ve hukuksuz bir şekilde göz altına alınmıştır.

Olaylar tüm basının ve kamuoyunun gözü önünde cerayan etmiştir. Tamamen barışçıl amaçlarla düzenlenen, idari makamların ve kolluğun önceden bilgilendirildiği bu toplantı ve gösteriye yönelik saldırı birçok demokratik kitle örgütünce de kınanmıştır. Ülke tarihinin en büyük yolsuzluğunu unutmadığımızı ve unutturmayacağımızı göstermek için 17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonunun yıl dönümünde gerçekleştirdiğimiz eylemde iktidarın yasakçı tavır alması, eylemi orantısız güç kullanarak dağıtması bir nevi suçluluk halinin belirtisi olmuştur. Nitekim bu hassasiyetler nedeniyle ülkede adeta hırsıza hırsız denmesi yasaklanmıştır. Bu olay, tıpkı Yıldız Sarayı’nda oturan ll. Abdülhamit’in burnunun büyüklüğü alay konusu olduğu için “burun” ve oturduğu sarayın adı olması nedeniyle “yıldız” sözcüğünü yasaklamasını çağrıştırmaktadır.

Olayların yaşanmasından yaklaşık 11 ay sonra aralarında Genel Başkanımız Veli Demir’in de bulunduğu 90 arkadaşımız hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca iddianame düzenlenerek kamu davası açılmıştır.

Yaşananlar bu ülkede hırsızların, zalimlerin değil; zulme ortak olmayanların, demokrasi talep edenlerin ve ifade özgürlüğü gibi en temel hakkını kullananların cezalandırılmak istendiğini göstermektedir. Siyasi iktidarın, hukuksuzluklara, adaletsizliklere, hak gasplarına karşı çıkanlara yönelik uyguladığı şiddet, politikasının kendi gibi düşünmeyenlere yaşam hakkı tanımaz bir duruma geldiğinin açık göstergesidir.

Sendikalar, demokratik kitle örgütleri, yasaların kendilerine tanıdığı temel haklar gereği ülkemizi, mesleğimizi ilgilendiren konularda düşüncelerini açıklar, karşı olduğu konularda da demokratik tepkilerini gösterirler. Sendikal eylemlere katılmaları gerekçe gösterilerek, haklarında dava açılan arkadaşlarımızın aslında ne amaçla cezalandırılmak istendikleri herkes tarafından bilinmektedir.

Ancak unutulmamalıdır ki, gün demokrasi, hukuk ve özgürlük mücadelesi yürütenlerin günüdür. Bizler eğitim emekçileri olarak her şeye rağmen eskisinden daha kararlı bir şekilde ülkemizin tam bağımsızlığını, eğitim emekçilerinin ekonomik ve demokratik taleplerini, laik eğitimi, Cumhuriyetin değerlerini, Atatürk ilke ve devrimlerini savunmaktan asla vazgeçmeyeceğimizi, demokratik ve meşru zeminde sendikal mücadelemizi daha da etkin bir şekilde sürdüreceğimizi vurguluyoruz.

Eğitim-İş baskılara, tehditlere boyun eğecek, teslim alınabilecek bir örgüt değildir. Eğitim-İş hiçbir vesayeti kabul etmez. Eğitim-İş, Bolu Beyi’ne karşı Köroğlu, Hızır Paşa’ya karşı Pir Sultan Abdal, emperyalizme karşı Mustafa Kemal’dir.

Eğitim İş Merkez Yönetim Kurulu

Vişne Haber Ajansı - Dilfiraz Değerli

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları