loading
close
SON DAKİKALAR

Eğitim İş'ten devlet taşınmazlarını Kur'an Kurslarına tahsis eden yönetmeliğe dava

Eğitim İş'ten devlet taşınmazlarını Kur'an Kurslarına tahsis eden yönetmeliğe dava
Tarih: 27.07.2017 - 14:44
Kategori: Sendika

Eğitim İş Sendikası, Resmi Gazete’de kamu taşınmazları üzerinde eğitim ve yurt faaliyetleri için üst hakkı tesis edilmesine ilişkin yönetmeliğe karşı dava açtı.

Eğitim İş Sendikası, Resmi Gazete’de kamu taşınmazları üzerinde eğitim ve yurt faaliyetleri için üst hakkı tesis edilmesine ilişkin yönetmeliğe karşı dava açtı. 

Eğitim-İş konuyla ilgili yaptığı basın açıklamasında yönetmelikte eğitim ve yurt temini faaliyetinde bulunan vakıflara, mülkiyeti Hazineye veya kamu kurum ve kuruluşlarına ait taşınmazlar üzerinde kırk dokuz yıl süre ile bedelsiz irtifak hakkı tesis edilmesi, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerler üzerinde ise bunlar adına bedelsiz kullanma izni verilmesi öngörüldüğüne dikkat çekildi.  

Devlet taşınmazlarının dinci vakıf ve derneklere devretme kararlılığının sürdürüldüğü belirtilen açıklamada "Bunun ne denli tehlikeli olduğu 15 Temmuz hain darbe girişimine kalkışan FETÖ yapılanması göstermiştir. Mesele bu yönüyle değerlendirildiğinde ortada aynı zamanda Milli Güvenliği ilgilendiren bir konunun olduğu da gözden kaçırılmamalıdır." denildi.

Eğitim İş'in konuyla ilgili yaptığı basın açıklaması şöyle:

"21/07/2017 Tarih Ve 30130 Sayılı Resmi Gazete’de Kamu Taşınmazları Üzerinde Eğitim Ve Yurt Faaliyetleri İçin Üst Hakkı Tesis Edilmesine İlişkin Yönetmelik Yayımlanmıştır.
Yönetmeliğe göre, eğitim ve yurt temini faaliyetinde bulunan vakıflara, mülkiyeti Hazineye veya kamu kurum ve kuruluşlarına ait taşınmazlar üzerinde kırk dokuz yıl süre ile bedelsiz irtifak hakkı tesis edilmesi, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerler üzerinde ise bunlar adına bedelsiz kullanma izni verilmesi öngörülmektedir.

Kamuoyunda anılan yönetmeliğe ilişkin yapılan değerlendirmelerde gözden kaçan bir husus olarak belirtmek gerekir ki, devlet taşınmazlarının tahsisi sadece özel okul ve yurt açacak vakıflar için olmayacak, Kur’an Kursları ve bu kapsamda faaliyet gösterecek yurtlara da aynı şekilde devlet taşınmazlarının tahsisi mümkün hale gelecektir.

Söz konusu Yönetmelik bütünüyle ele alındığında amacın özetle, Milli Eğitim Bakanlığına ortak olacak, devasa, tekel konumda yandaş vakıflar yaratmak olduğu anlaşılmaktadır. Taşınmaz için başvuracak vakıflara ilişkin getirilen koşullar arasında en az 5 ilde faaliyet gösterme şartı, ülke genelindeki yurtlarında en az 1000 kurum kontenjanının aranacak olması gibi şartlar belirli vakıfların yerine getirebileceği koşullardır. Bu şartları sağlayabilecek vakıf sayısının ülke genelinde kaç tane olabileceği kamuoyunca da gayet iyi bilinmektedir.

Ayrıca bu taşınmazlar üzerinde ticari faaliyette de bulunabilecek olan vakıflar bu kapsamda devlete herhangi bir hasılat payı da ödemeyecektir. Hem öğrencilerden alacağı ücretler hem kar getirebilecek ticari faaliyette bulunabilecek bu vakıflarla diğer özel okul ve yurtların kısa bir süre sonra rekabet edemeyeceği bir ortamın oluşacağı kaçınılmazdır.

Dahası anılan yönetmelik, dayanak olarak gösterilen 29/6/2001 tarihli ve 4706 sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna da aykırıdır. Yönetmelikte taşınmazların tahsisi için yapılan başvurularda Diyanet İşleri Başkanlığının da uygun görüşünün bulunması koşulu getirilmiştir. Öncelikle belirtmek gerekir ki Diyanet İşleri Başkanlığının Milli Eğitim Sistemine dahil edilmesinin laik devlet ilkesine aykırılığı üzerinde fazlaca değerlendirme yapmaksızın ortada olması bir yana dayanak Kanuna göre de bu sisteme dahil edilerek görüşünün aranmasına olanak yoktur. Aynı şekilde Kur’an Kursları ve bu kapsamda faaliyet gösterecek yurtlara taşınmaz tahsisi de bu kanuna aykırıdır.

Devletin asli sorumluluğu olan eğitim ve barınma hizmetlerinin yalnızca devlet eliyle yürütülmesi konusundaki görüşümüzü her fırsatta dile getiriyoruz. Devlet, bu doğrultuda kendi uhdesine alması gereken bu yükümlülüğünü cemaat ve tarikat ilişkisi içinde yürüyen vakıf ve derneklere devretme kararlılığını sürdürmektedir. Bunun ne denli tehlikeli olduğu 15 Temmuz hain darbe girişimine kalkışan FETÖ yapılanması göstermiştir. Mesele bu yönüyle değerlendirildiğinde ortada aynı zamanda Milli Güvenliği ilgilendiren bir konunun olduğu da gözden kaçırılmamalıdır.

Bu sebeplerle Sendikamızca anılan yönetmeliğin ilgili hükümlerinin iptali ile birlikte dayanak kanunun da somut norm denetimi yoluyla Anayasa Mahkemesine taşınması talebiyle Danıştay nezdinde dava açılmıştır."  

Vişne Haber Ajansı

 

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları