loading
close
SON DAKİKALAR

‘Erken seçim affedilmez’

‘Erken seçim affedilmez’
Tarih: 09.06.2015 - 11:26
Kategori: Söyleşi

Siyasal süreçlerin analizinde her 'taraf'ın görüşüne kulak verdiği bir isim olan KONDA Araştırma Genel Müdürü Bekir Ağırdır ile seçimden 20 gün önce söyleşmiştik.

Sandığın net resmini çeken, 7 Haziran’ın “bileni” KONDA Araştırma oldu. Siyasal süreçlerin analizinde her “taraf”ın görüşüne kulak verdiği bir isim olan KONDA Araştırma Genel Müdürü Bekir Ağırdır ile seçimden 20 gün önce söyleşmiştik. Sandık sonuçları eşliğinde şimdi fikri takip diyoruz.

- AK Parti ile başlayalım. 2011’den 2015’e, mevcut resim ne diyor?

2011 sonuçlarına bakılarak “AK Parti sekiz-dokuz puan kaybetti” deniliyor. Bu doğru. Fakat daha önceki konuşmamızda da yüzdelerin değil sayıların anlamlı olduğunu söylemiştik. AK Parti’nin 21 milyona kilitlenmiş olan oyunun 18 milyonu çekirdekti. Seçimden evvel bunu belirtmiştik. Şimdi bu aradaki üç milyondan AK Parti sadece 500 bin alabilmiş durumda. Yani 21 milyon olan oyu, 18 buçuk milyona düştü.

- Bu ne demek?

Bu şu demek; AK Parti bütün sempatizan oylarını kaybetti. Kabukları soyuldu, öz çekirdek oyuyla baş başa kaldı. Kendi öz, çekirdek oyuna kilitlendi. Bu çekirdek oy da kutuplaşma vs. nedenlerle kolay çözülmez. Onun için halen hayatımızdaki en önemli siyasi aktör AK Parti diyoruz.

Radikal Erdoğancılık

- AK Parti’yi çekirdek oyuna ne kilitledi, Davutoğlu mu?

Hayır, bütün olarak bakmak lazım. Bu ne tek başına Davutoğlu’nun ne de Sayın Cumhurbaşkanı’nın başarısızlığı. Aynı zamanda partinin de başarısızlığı.

- Bu 18 milyon çekirdek oy, partiye ne söylüyor?

Bakın şu önemli. Cumhurbaşkanlığı seçimlerine doğru partinin çekirdek oyu 18 milyon civarındaydı. Bunun yanında üç milyon da sempatizan oyu vardı.

- Sempatizanı nasıl somutlarsınız?

Sempatizan dediğim partiye eleştirileri olsa da yine AK Parti’ye oy verenler. AK Parti’nin bu potansiyeli aslında 22-23 milyondu.

- Peki ne oldu?

17 Aralık’ta doğru pozisyon gelişteremedi bu bir. Evet, seçmen yerel seçimde “bir operasyon yapılıyor” hissiyle partinin yanında durdu ama aynı zamanda yolsuzluğa da inandı. Bu konuda ikna edilmeyi sonraya ertelemişti. AK Parti onları ikna etmek yerine kavgayı başka bir zeminde sürdürmeyi tercih etti. Bir başka önemli unsur. O 18 milyon arasındaki siyasal islam mücadelesindekiler şu deneyime sahipler. Partileri kapatılıyor, paralarına el konuluyor, onun için hafızalarında legal örgütlenmenin yanında informal bir örgütlenme de var. Hatırlayın Mercimek davasını, Refah Partisi’nin paraları başkalarında çıktı. Dolayısıyla şimdi çekirdek seçmen, o ayakkabı kutularındaki paraların partilerin paraları olabileceğine inanır gibi yaptı. Ve parti de muhtemelen örgütlerinde öyle savunuldu. Fakat yine de akıllarındaki kuşkuya karşı bir cevap beklediler. O gelmedi. Dolayısıyla o sempatizan seçmen de potansiyel de gitti. Diğer kısımda AK Parti’nin son dönemdeki bütün uygulamaları gibi başkanlık sarayı ve onu savunan dil var. Diyanet İşleri Başkanı’nın arabasını savunmak için kullanılan dil, o arabadan ve saraydan daha fazla rahatsız etti insanları. Erdoğan gibi fukaralığını öne çıkarmış ya da fukaralığın meziyet olarak sunulduğu bir kültürün içinde şimdi zenginliğin ve şaşaanın doğruluk, gereklilik gibi sunulması kendi tabanında sorgulama üretti.

- Erdoğan’ın meydanlarda olması, bu dili savunan radikal Erdoğancılık da eksi yazdı mı partiye?

Yazdı tabii. Yapılan, AK Parti’nin o çekirdek oyunu, 18 milyonu Erdoğanlaştırdı. Ama bunun bedeli o üç milyonu, sempatizanları kaybetmek oldu. Dolayısıyla bütüncül olarak başarısızlık var. “Bu lider bize bütün seçimleri kazandırdı” diyerek göz göre göre bütün hataları sineye çekmek ve ayak uydurmak kaybettirdi. Örneğin Dolmabahçe buluşmasını Cumhurbaşkanı istedi diye sonradan reddetmek, bütün bunlar, seçmenin gözünün önünde oldu. Seçmen kül yutmadı. Ama bir yandan şu ıskalanmamalı, AK Parti bu haliyle de 40 buçuk.

- HDP oyunu altı puan yükseltti. Bu altı puan kim?

Bunun üç puanı AK Parti’den çözülen Kürtler. Kalan üç milyonda şu kısıma dikkat diyelim. Herkes HDP’ye giden emanet, stratejik oydan söz ediyor. Sizi şaşırtacak bir şey söyleyeyim. O oylar CHP’de de ödünçtü zaten. Bu ülkede bir kesim var ki, yüzde 3 ile 5 arasında daha Batılı, kentli, modern, demokrat değerleri benimsemiş. “Bu partilerin hiçbiri bana cevap vermiyor” diyor. Hayat tarzı konusunda tehdit hissi olduğu için CHP’ye yöneliyor. Ama CHP’ye oy verirken de bu insanlar zaten emanet verdiler. CHP bu oyları nasıl kalıcı kılamadıysa yarın HDP de kalıcılaştıramayabilir. Emanet oy sadece HDP’ye özgü değil. HDP’ye gelen o altı puanın bence iki puanı CHP’ye zamanında emanet oy verenler. Umutlanmaya ihtiyaçları vardı, bu kez HDP’yi denediler. Kalan bir puanlık bir kısım, HDP’nin ürettiği ittifaklar içinden geleneksel sol çevrelerden ya da Alevilerden gelen oylar.

- Seçmenler partilere ne mesaj verdi?

AK Parti’ye, sistemi bu kadar kanırtmaya “hayır” dedi. Sen konforlu çoğunluğun olduğu zaman diğerlerini kaale almadan iş yapıyorsun, hayır, dedi. Çünkü aralarında diğerleri de vardı. O nedenle “bir dakika” dedi. CHP seçmeni, CHP’yi bu seçimde titretmedi. Ama bunun CHP’nin son şansı olduğunu düşünüyorum. Eğer HDP çoğulculaşmayı gerçekten kurumsallaştırırsa, bunu başarırsa, HDP ile CHP bir dahaki seçimde yer değiştirebilir. Seçmen HDP’ye gelecek için önemli bir rol oynama fırsatı verdi. Eğer HDP gerçekten beklenen zihni yırtılmayı üretmiş olsaydı zaten yüzde 13 değil 18’lere çıkabilirdi. Eğer HDP çoğulculaşmayı gerçekten kurumsallaştırabilirse bu çok önemli bir firsat. MHP baştan itibaren sakin bir kampanya yürüttü. Aday listesini Meclis’teki siyaset yapma kapasitesini güçlendirmek üzere kurdu. Nitekim onu da başardılar. Şu anda koalisyon için en büyük adaylar. AK Parti oylarının bir kısmını MHP’ye, bir kısmını HDP’ye kaptırdı. Üstelik yeni seçmenden de oy alamadı. MHP’nin şöyle bir avantajı vardı. Hem AK Parti’den hem CHP’den kaçan Türkler için meydanda, herkesin önünden geçtiği bir yere konumlandı. Gürültü patırtı yapmadan dükkânı herkese açık tutarak sakin bekledi. Nimetini de topladı.



Erken seçim affedilmez

- “8 Haziran sabahı siyasi düzlem” diyerek soralım?

1) Türkiye siyaseti dört partiye konsolide oldu. 2) Bu dört parti dört kimliğin partisi haline dönüştü. Biri az biri çok ayrı konu. İslamcılık, laiklik, Türklük üzerine üç parti var. HDP ise Kürtçülüğü aşmaya çalışıyor. 3) AK Parti ve karşıtları diye bir kutuplaşma net. Ama başka bir yerden bakınca bir ayrım daha var. Sosyolojik tabanlarına baktığınız zaman AK Parti ve MHP tabanları daha müteddeyyin, CHP ve HDP tabanları daha seküler hayat tarzını benimsiyor. Seküler kesim 35-40 aralığında, diğeri de 60-65 aralığında. O seküler kesimde şu ana kadar CHP tek başınaydı. Şimdi HDP de var. Bu seküler tabanda CHP değişmeyi bu kez de başaramazsa, HDP çoğulculaşmayı sahiden kurumsallaştırırsa, Türklerdeki ya da sekülerlerdeki sorgulama bir zihni yırtılmaya dönüşürse, ilk seçimde HDP anamuhalefet partisi olabilir.

- Üç ay sonra erken seçim olursa sandıktan ne çıkar?

AK Parti daha kötü bir yere gider. MHP ve HDP’nin oyları olumlu patlar. AK Parti’den MHP’ye, CHP’den de HDP’ye doğru ciddi bir kayma olur. Çünkü iki büyük partinin böyle bir durumda bile bir çözüm üretememiş olmasını anlayışla karşılamaz seçmen. Hatırlatmak isterim, 1983 ile 2002 arasında bu toplum her seferinde birinci partiyi değiştirdi. Hepsine birer fırsat verdikten sonra sonunda hepsini tasfiye etti. AK Parti de artık yeninin temsilcisi değil. Dört yıldır kullandığı dil ile kendini her ne kadar “Yeni Türkiye” diye sunuyor olsa da, AK Parti 2002 Türkiyesinin kavgacı siyasetine ve kavgacı aktörlerine teslim oldu.

- O halde önümüzdeki yakın süreçte manzarada koalisyon değil, erken seçime gitmek için zorlayan partiler olursa seçmen onları 2002’de olduğu gibi tabela partisine dönüştürür mü?

Kutuplaşma ve çok konuştuğumuz kimlik sıkışmaları vs. nedenlerle sandıkta radikal değişiklik olmadığını söyledik hep. Dolayısıyla o kadar ciddi bir tasfiyeye dönüşmese bile AK Parti’den üç ya da beş puan MHP’ye doğru kayabilir. CHP’den de üç, beş ve belki sekiz hatta 10 puan daha HDP’ye doğru kayabilir. Yani seçmen erken seçimi affetmez. Buna zorlamayı hiç affetmez.

- Her parti için siz neye dikkat dersiniz?

Türkiye’de her şey parçalandı, her şey partizanca siyasileşti. Kutuplaştık. Biz duygumuz parçalandı. Devletin organları bile “Erdoğancı veya değil” diye parçalandı. Bunları Cumhurbaşkanı’nın kendisi de söylüyor. “Paralel yapı var” diyor. Her gün 50’şer polisi içeri alıyorlar. Devlet bile böyle bir partizanlık ve siyasi kutuplaşma nedeniyle parçalanma yolunda. Türkiye bunu taşıyamaz. Türkiye, Suriye ya da Mısır değil. Eğer partiler uzlaşmayı üretmez ve halen kavgayı sürdürürse, bugün hiç hesapta olmayan bambaşka bir aktör ortaya çıktığında, seçmen şimdiki resmin hepsini tasfiye edebilir.

AK Parti-MHP koalisyonu

Sizin koalisyon öngörünüz nedir?

Ben gündelik hayatı yönetmek için koalisyonun AK Parti ve MHP arasında olacağını düşünüyorum. Oradaki kritik mesele de şöyle. 1) MHP başkanlık konusunda net pozisyon aldı. Zaten seçmen de başkanlığı gündemden çıkardı. 2) Yolsuzluk meselesi. MHP burada hesaplaşma konusunda geriye doğru adım atabilir ama geleceğe yönelik olarak örneğin Erdoğan’ın devre dışı bıraktığı şeffaflık paketini hemen çıkarma gibi şıklarda anlaşabilirler. Ya da kamu ihale kanununu yeniden düzenlemek gibi bir pakette el sıkışabilirler. 3) Çözüm süreci İmralı zemininden zaten çıkarılmalıydı. İlerleme sağlanmamasının önemli nedeni AK Parti’nin ısrarla tek muhatap olarak İmralı’yı kabul etmesi, HDP’yi oyunun dışında tutma çabasıydı. HDP şimdi parlamentoda. HDP’nin önerdiği çözüm sürecine yönelik komisyonlar parlamentoda kurulursa, bu hayata geçerse, “Artık rol Meclis’e düşer” mantığına ne MHP ne HDP itiraz eder. Dolayısıyla AK Parti-MHP hükümeti kurulur, çözüm süreci de parlamento zeminine kaymış olur. Fakat burada hepimizin geleceği için çok kritik bir hat var.

- Nedir o?

Büyük uzlaşma! 2011’de Anayasa Uzlaşma Komisyonu dağılırken 72 maddede uzlaşmışlardı. “Şimdi 73. maddeyi konuşuyoruz” derlerse CHP ve HDP’nin de dahil olacağı, aradığımız yeni hayatı kurmak için, kapı aralanır. “Oyalanalım” derlerse, buradan uzlaşma üremez. O zaman da AK Parti-MHP koalisyonu dört yıllık olmaz. Yani AK Parti- MHP koalisyonu sadece gündelik hayatı yönetmek için kurulursa, iki, iki buçuk yıl sonra seçime gideriz. Ama büyük uzlaşmayı ararlarsa ülke için tarihi fırsat olabilir. Tabii tüm bu oyunda dört partinin dışındaki beşinci aktörün, Sayın Cumhurbaşkanı’nın nasıl davranacağını kestiremiyoruz. “Beştepe’de Bakanlar Kurulu’nu toplarım” tavrında devam ederse, o koalisyon sürmez, olmaz.

-Cumhurbaşkanı ilk açıklamasını balkondan değil yazılı olarak yaptı...

Doğru, şimdilik elimizdeki resim böyle. Altını çizmek isterim. Bugünkü resimde, önce iktidarı kaybettiği için AK Parti, ardından anamuhalefet olarak CHP aldığı sonuçla, bir değişim hamlesini tetiklemez ise, bunu beceremezlerse her ikisi de, ikiiki buçuk yıl sonra olacak erken seçimde çok daha zayıf hallere düşerler. MHP ve HDP birlikte rolü kapabilir.

- “AK Parti ve CHP ya birlikte değişir ya da birlikte giderler”, öyle mi?

Aynen öyle... Şimdi AK Parti’nin nasıl davranacağına dair birkaç ipucu var. Cumhurbaşkanı sakin sözlerle bir yazılı açıklama yaptı. Öfkesini kontrol ettiği anlaşılıyor. Davutoğlu balkondaki konuşmasında “iktidarın talibiyiz” dedi. AK Parti bir gün için bile iktidar boşluğuna razı değil. Yine Davutoğlu balkon konuşmasında “başarısızlık tınısı” çıkarmadı. Eğer Tayyip Bey “İstifa et, parti liderini değiştirsin” derse kısa vadede Davutoğlu direnecek ya da direnmeye hazırlanıyor diye anlıyorum. Tabii direnmeye hazırlanan başkaları da vardır. Abdullah Gül, üç dönemden dolayı dışarıda kalan kurucu abiler vs. Ya da siyasal İslamın cefasını çeken, bu harekete gönlünü veren ama sonradan AK Partililer nedeniyle şimdi dışlanmış olanlar...10 gün içinde AK Parti’nin pozisyon tayin edeceğini, Eylül’deki kurultayda resmin gözükeceğini düşünüyorum.

Alevilerin dörtte biri HDP’de

Kürt seçmenlerin oyları ağırlıklı olarak kime gitti?

Kürt seçmen Türkiye’de yaklaşık yedi milyon. Bu rakamın üç buçuk milyon kadarı AK Parti’ye, iki buçuk milyonu HDP’ye gidiyordu. Kalan bir milyon da farklı partilere dağılıyordu. Şimdi her 10 Kürt seçmenin 6-7’sinin partisi HDP oldu. İkisinin veya üçünün ise AK Parti oldu

- Alevi seçmende durum nedir?

Alevilerde geleneksel olarak seçmenin dörtte üçü hep CHP’liydi, yine CHP’li. Orada değişiklik yok. Ama Alevilerin bir kesimi belki önceden seçime gitmezken ya da solsosyalist partilere dağılırken şimdi topluca o geri kalan dörtte biri HDP’ye gitti.

Selin Ongun - Cumhuriyet

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları