loading
close
SON DAKİKALAR

Evetçi vekilin ıstırabı

Evetçi vekilin ıstırabı
Tarih: 22.01.2017 - 00:00
Kategori:

Atay Sözer; Muhterem büyüğüm siz benim gibi zor anlayanlara tane tane izah etmekte ustasınız, ne olur bana da bu şeyin ney olduğunu benim idrak edebileceğim şekilde anlatır mısınız?

Vallahi de evet dedim billahi de evet dedim muhterem büyüğüm. 

Sorun grup başkan vekillerime, her seferinde elimde kalan pulları gösterdim; bakın bu kırmızı, bu yeşil; demek ki attığım beyaz; dedim. İnanın bir aydır bu renklerin anlamlarını öğrenmeye çalıştım…

Kırmızı dur, yeşil geç, sarı bekle diye aklımda kalmış önce…

Grup başkan vekilim, “Ulan o dediğin trafik ışığı, bu oylama; burada sarı yok beyaz var…Beyaz evet, kırmızı hayır, yeşil çekimser” diye izah etti…

Sonra sordu, “Hangi rengi atacaksın?” diye…

Hemen “yeşil” demişim eski alışkanlıklarım gereği, tabii çok haklı olarak biraz kızdı bana…

Ezberlemek çok zor gerçekten, iki renk olsa rahat ama o üçüncü renk fena kafa karıştırıyor. 

Diğer arkadaşlar da aynı zorluğu yaşıyormuş meğer; Yeliz Abi diye zeki bir arkadaş var o çözmüş meseleyi… 

“Bak beyaz Beştepe’den aklında kalsın, ikisi de B ile başlıyor, kırmızıya kancık, yeşile de yavşak de” diye formülü söyledi. 

Kaç zamadır, “Beştepe, kancık, yavşak… Beştepe, kancık, yavşak” diye dolaştım, bu yüzden kendilerine söylediğimi zanneden birkaç kişiden dayak bile yedim.

Hep “Beyaz Beştepe” diyerek oyumu attım; ötekileri de “Bak kancıkla yavşak burada” diyerek sayın grup başkan vekilime arz ettim, hatta renk körü olma ihtimaline karşı, yanımda yeminli şahitler getirdim.

Onlar da “evet” biz şahidiz bu arkadaş “beyaz” kullandı dediler.

Daha da garantiye almak için akıllı telefonumun periskobu sayesinde canlı yayın yapıp attığım oyun rengini herkese gösterdim. 

O da yetmedi, belki unutmuştur, bir hatırlatayım diye pek değerli grup başkan vekilime gece telefon ettim; uzun uzun çaldırdım, muhterem vekilim celallenerek açtı telefonu.

“Anladık ulan anladık evet verdin; saatin kaç olduğundan haberin var mı yavşak?” diye saati sordu.

Ben de söyledim, gece yarısını biraz geçiyordu… Ama yavşakla kancığı size vermiştim diye bir kez daha tekrar ettim.

Bana annemle ilgili düşüncelerini söyleyip telefonu yüzüme kapattı; ama ona asla kızmadım sanıyorum o saate muhterem yengem hanımefendiyle olumsuz bazı durumlar yaşadığından öfkesini bana kusmuş, hırsını benden almış olabilir, diye düşündüm. 

Pek muhterem büyüğüm, bir evetçi olarak her daim hizmetinizde olduğumu zatıâlinize arz ederim.
Öğrendiğime göre mecliste oyladığımız “şey” yeni anayasamızmış, zaten ben de öyle tahmin etmiştim. Bu isabetli tahminimden dolayı birazcık kendimle iftihar ettim açıkçası…

Muhterem büyüğüm, affınıza mağrurken bir durum arz etmek istiyorum. Şimdi bu referandum için yarın öbür gün halka gideceğiz onların da evet demesi için uğraşacağız sanırım. 

Pek ihtimal vermiyorum ama seçmenlerimiz bize “Bu evet diyeceğimiz şey ney?” diye bir soru sorabilirler.

Buna cevap vermek için önce bu şeyin ney olduğunu önce bizim bilmemiz gerek…

Sayın grup başkan vekilime yaşadığımız o nahoş konuşmadan sonra bu soruyu sormaya cesaret edemiyorum. Muhterem yengem hanımefendiye yapamadıklarını bana yapabilir diye endişeliyim… 

Arkadaşlar arasında da pek bilene rastlayamadım.

Muhalefet vekillerinden birine sordum “bu şey ney?” diye o da ebemin örekesi olduğunu söyledi. Ebem rahmetli olduğundan bunu teyit edemedim tabii ki, ama bu muhalefete pek güven olmaz malumunuz. 
 
Söylediklerine göre fiili bir durum varmış ama o filli durum olması gereken duruma uymuyormuş, fiili durumu olması gerekene uyduramayınca o uymayanı fiili duruma uydurmaya kalkmışlar. 

Ben bundan pek bir şey anlamadım, daha üç rengin ne anlama geldiğini yeni öğrendim, bu kadarı beni aşar… Gene bir muhalefet vekilinin verdiği örneğe göre mahallede “Kavat” lakabıyla maruf bir zat yaşıyormuş; bunun üç kızı varmış af buyurun yoldan çıkıp kötü yola sapmışlar; bizimki bunları yola sokmak için çok çabalamış ama nafile kızlar bildiklerini okuyorlar. Bu da onlar yola uymuyorsa yolu onlara uydururum diyerek onların yoluna girip kızlarına sahip çıkmış ve meslek erbabı olmuş. Şimdi o da kızlar da uyum içinde mutlu bir şekilde yaşıyorlarmış. 

Ama buradaki durum herhalde böyle olmasa gerek, ben bir bağlantı kuramadım. Malum muhalefet “Allah tektir” dese haşa huzurdan kuşkuyla yaklaşırım…

Tek deyince aklıma geldi galiba bu şeyde de tek biri olacakmış; bizi, sizi, onları, şunları, bunları, tezgâhtaki portakalları hep o seçecekmiş. Kafam çok karıştı vallahi işin içinden çıkamıyorum…

Muhterem büyüğüm siz benim gibi zor anlayanlara tane tane izah etmekte ustasınız, ne olur bana da bu şeyin ney olduğunu benim idrak edebileceğim şekilde anlatır mısınız?

Atay Sözer

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları