loading
close
SON DAKİKALAR

Hakkına sahip çıkan kazanır

Hakkına sahip çıkan kazanır
Tarih: 20.12.2014 - 00:00
Kategori:

Mehveş Evin; Türkiye her zaman bir padişahlar devleti oldu. İttihat Terakki, CHP dönemi, askeri rejimler ve şimdi de yaşanan aynı.

Türkiye her zaman bir “padişahlar devleti” oldu. İttihat Terakki, CHP dönemi, askeri rejimler ve şimdi de yaşanan aynı. Bu durum, ancak toplumun aşağıdan yukarıya katılımıyla gerçekleşebilir. Özgürlük aşağıdan gelen bir kavram, yukarıdan değil...
Bu sözleri, Prof. Dr. Daron Acemoğlu’nun konuşmasından not aldım. “Hukuk ve İktisat İlişkisi: Özgürlüğün Toplumsal Refah Boyutu” konferansında, Acemoğlu ile birlikte söz alan avukat Gönenç Gürkaynak da şöyle diyordu:
Bütün hakların temelinde ifade özgürlüğü var. Talep edilerek sahip çıkılamayan hakkın aslında mevcut değildir. Uluslararası Şeffaflık Derneği ve İsveç Konsolosluğu’nun katkısıyla düzenlenen konferansın bütününü dinlemeden doğru bir değerlendirme yapmak mümkün mü, bilemiyorum.
Ancak gelişme, büyüme, demokrasi, hukuk, haklar, özgürlükler gibi gündemin en yakıcı konularına dair kafa açıcı fikirleri tartışmaya çok ihtiyacımız var.

İnsan hakkını nasıl savunacak?
Diyeceksiniz ki toplumun değişmesi, özgürlükleri benimseyip savunması o kadar kolay mı? Hele farklı düşüncelerin baskılandığı, sokağa çıkmanın bile şiddetle bastırıldığı, medyanın özgürlüğünü günbegün kaybettiği, çoğunluğun korktuğu bir ortamda, özgürlük talebi nasıl alttan gelsin?
Gezi’deki barışçıl gösteriler sonrasında Çarşı’ya yöneltilen “darbe” suçlamasından tutun, çocuklarını kaybeden annelere reva görülen muameleye bakıp karamsarlığa kapılmamak mümkün mü? Soma başta olmak üzere, iş cinayetlerinin ortaya çıkardığı hukuksuzluk düzeninde, insanlar hakkını nasıl savunacak?
Prof. Acemoğlu, Gezi’yi örnek veriyor: Apolitize gençlik, siyasete katılarak bir şeyleri değiştirebilir. Siyasete katılmak, bir partiye üye olmaktan ibaret değil... Sivil toplum hareketleri tüm olumsuzluklara rağmen büyüyor, tecrübe ediniyor ve demokratikleşmede daha etkin bir rol üstleniyor.
Bugün Türkiye’de 105 binin üzerinde dernek, beş bin vakıf ve nice platform, mücadele grubu var... Elbette aralarında kirli ve akçeli işleri örtme misyonu güdenler bulunuyor, bizim kastettiğimiz onlar değil! Peki, kâr amacı gütmeyen sivil toplum kuruluşları otoriter düzende nasıl palazlanacak, etkin hale gelecek?

Bir ilk: Kuluçka Merkezi
İstanbul Bilgi Üniversitesi’nin santral kampüsünde açılan Sosyal Kuluçka Merkezi’ni ziyaret ettim, çok hoşuma gitti. Her şeyden evvel, kâr amacı gütmeyen sivil toplum girişimleri için bir merkezin kurulması bir ilk!
Merkezin koordinatörü Yörük Kurtaran, bu yıl 77 sivil girişimin başvurduğunu, 13 tanesini seçip desteklediklerini anlattı. Fiziki mekânı sağlamak çok önemli. Ama daha önemlisi, bu grupların yan yana çalışması, dahası finansal-hukuki-akademik desteğe ulaşması, Bilgi’deki eğitim ve danışmanlıktan yararlanması...
Bir günde bu noktaya gelinmedi. Prof. Dr. Nurhan Yentürk, üniversitede tam 11 yıl önce sivil toplum çalışma merkezinin kurulduğunu, gençlik ve çocuk çalışmalarına yakında engellilerle çalışmaları da katacaklarını belirtiyor.
Zaten bu çalışmalara katılan gençler, bugün Kuluçka Merkezi’nin proje koordinatörlüğünü üstleniyor.
Ancak böyle umut veren girişimlerle, tabandan yükselen hak ve özgürlük talepleri yeşerebilir, meyve verebilir. Vaktimiz çok yok ama özgürlüklerin, hakların korunması ve geliştirilmesi için hâlâ umut var...

HAZİRAN HAREKETİ ÇAĞIRIYOR

* Birleşik Haziran Hareketi “insanlık dışı çalışma koşulları, taşeronlaşma ve işçi cinayetlerine karşı” yarın İstanbul ve Ankara’da, salı ise İzmir’de toplantı düzenliyor.
* Haziran Hareketi, ağustos ayında ODTÜ Vişnelik tesisinde, solda birlikte mücadele imkânlarını değerlendirmek üzere kuruldu.
* Pazar günü İstanbul’da saat 15.00’te Bostancı Gösteri Merkezi’nde, Ankara’da 14.00’te Ahmet Taner Kışlalı Spor Salonu’na herkes davetli. 23 Aralık’ta İzmir’de saat 19.30’da İsmet İnönü KM’de toplanılacak.

Mehveş Evin - Milliyet

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları