loading
close
SON DAKİKALAR

HDP'li Taşdemir: Cinsiyetçilik AKP’nin hamurunda var

HDP'li Taşdemir: Cinsiyetçilik AKP’nin hamurunda var
Tarih: 18.08.2017 - 17:55
Kategori: Gündem

HDP'nin ''Durmayalım, Faşizmi Durduralım'' sloganıyla gerçekleştirdiği 'Vicdan ve Adalet Nöbeti' İzmir'de dördüncü gününde devam ediyor.

HDP'nin İzmir'de sürdürdüğü 'Vicdan ve Adalet Nöbeti'nin dördüncü gününde Kadın Meclisi Sözcüsü Dilan Dirayet Taşdemir, basın toplantısı düzenledi.

Taşdemir, şöyle konuştu:

"Vicdan ve Adalet Nöbetimiz vicdan ve adalet talebimizin yanında bir yönüyle de eşitlik nöbetidir. Kadınların evlerinde, sokaklarda ortaya koyduğu çabayla elde ettiği “el emeği göz nuru” kazanımlara sahip çıkma nöbetidir. Erkeklere ve polislere tahsis edilen sokakları, parkları kadınların alanı kılma mücadelesidir. Bu yönüyle demokrasi yol haritamız her yerde demokrasi için bir başkaldırıya dönüş çağrısıdır; sahne demokrasisini kadınların öncülüğünde yerle bir ederek vicdan ve adaletin köprüsünü kurma çağrısıdır.

Cinsiyetçilik AKP’nin hamurunda var

15 yıllık AKP iktidarı, cinsiyet eşitliği ve kadın özgürlüğü mücadelesinin ne kadar önemli olduğunu açıkça ortaya koydu. AKP’nin en ilerici, en liberal olarak takdim edildiği günlerde AKP gerici yüzünü her zaman kadınlarla ilgili politikaları üzerinden ortaya koydu. Cinsiyet eşitliği meselesi AKP’nin sinsi yüzüdür, onun aynasıdır. Cinsiyetçilik AKP’nin hamurunda var. Bu iktidar ekonomide kapitalist, hukukta faşist, cinsiyet meselesinde gerici, ne olduğu belirsiz, omurgasız bir iktidardır.

Bu iktidar halklarımızın morgu oldu

Bu iktidar haklarımızın morgu oldu. Bizler AKP’nin gericiliğini kadınlar üzerinden ifşa ederken sorunu bir eşitlik mücadelesi olarak görüyoruz. Ancak dinin siyaset tarafından kullanılmasına karşı en önemli çözüm olan laikliğe, sadece kadınların değil, dinin siyasetin elinde kirletilmesine karşı olan herkesin ihtiyacı olduğunu hatırlatmak için de buradayız. Hükümet yoksullukla, işsizlikle güçsüzleşen erkekliğe evlerde iktidarlarını kadınlar
üzerinden sürdürme olanağı tanıyor. O yüzden, sonuna yaklaşan hükümetten, kadınların bu hayatı nasıl yaşaması gerektiği üzerine daha çok laf duyacağız gibi görünüyor.

Yasal kılıf uydurma oyunu

Son dönemde çok konuşulan yeni bir düzenleme var. AKP, dini nikahlı kadınların mağduriyetini gidermek için müftülükle ilgili düzenlemeye gittiğini söylüyor. Hükümet mevcut hukuksuzluklara yasal kılıf uydurma oyununu sık sık oynuyor. Çok değil bir kaç ay önce de AKP erken yaşta evliliklerde yaşanan mağduriyetleri öne sürerek çocukların tecavüzcüleri ile evlendirilebilmelerinin önünü açan düzenlemeyi yasallaştırmaya çalıştı. Ancak bu zorbalık kadınların mücadelesi ile geri püskürtüldü.

Erken evlilikler için cesaret veren siz değil misiniz?

Vekili olduğum, AKP’nin 12 yıl boyunca iktidar olduğu Ağrı geçtiğimiz hafta erken evliliklerde pilot il seçildi.12 yıl boyunca neredeydiniz? Müftülük düzenlemesinin yarattığı tepkiyi bastırmak için göstermelik 1-2 eğitimle “biz bu sorunla ilgileniyoruz” izlenimi vermek faydasız. Zaten her gün kadını değersizleştiren söylemlerde bulunup, kadınların kazanımlarına göz dikerek erken yaşta evlikler için cesareti veren siz değil misiniz?

Müftülüklere nikah Fetullahçıların projesi

AKP’nin yasalaştırmaya çalıştığı “müftülüklere nikah yetkisi” meğer 19 yıl önce Fetullahçı yapılanmanın düzenlediği Abant Toplantısı’ndan önerilmiş. Gördüğünüz gibi AKP-FETÖ ittifakı hem Kürtlere hem de kadınlara karşı işbirliğini sürdürüyor. Fetullah’ın teslim edilmeye ihtiyaç yok ki, Fethullah Pensilvanya’da değil AKP politikalarında yaşıyor.

Kolaysa İzmir’de darp edilen kadınlara söyleyin

Bizler ailelerin duygusal ve ekonomik refahını yükseltecek politikalara karşı değiliz. Aile ile kastedilenin sadece erkeklerin refahı ve çıkarları olmasına karşıyız. Bir de çıkmış Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı yaptığı açıklamada “Devletin kurumlarına ve memurlarına güvenin” çağrısında bulunmuş. Kolaysa bu konuşmayı yaptığımız İzmir’de kendilerini taciz eden motosikletliyi şikayet ettiği polis tarafından “Bu kılıkla size az bile yapmış” diyerek darp edilen iki kadının yüzüne söyleyin devlete güvenin diye.

Bakan tabi ki devlete güvenir

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı tabi ki devlete güvenir, o devlettir ki bütün kardeşlerine bir koltuk bahşetmiş. Hele bir sorun bakalım, koltuk verilmek bir yana evladı elinden alınan Gülsüm Elvan’a, kolunu kırarak onu 2 saat ters kelepçeyle bekleten devlete güveniyor muymuş? İşte bu yüzden, bakanın bu güvenin çağrısı işkencecilere, IŞİD’lilere, çocukları infaz edenlere, kürtleri katledenlere, kadına şiddet uygulayanlaradır, aslında bu kesime verilen “Devlet sizin arkanızda” mesajıdır. Bu devlete güvenmek ancak onlar için mümkün.

Neredeyse kadınlara “tecavüze uğramadığınız için şanslısınız” diyecek

Bekir Bozdağ, devletin adalet bakanı, diyor ki "şort giyen kadınlara soruşturma açmadık". Anladık ki şort giyen kadınların gördüğü şiddet yetmemiş bakana, soruşturma açmadık diye övünüyor. Neredeyse kadınlara “tecavüze uğramadığınız için şanslısınız” diyecek, böyle bir yüzsüzlük! Bu kadar kadınlara adaletten uzak bir adalet bakanı. Üstüne üstlük her gün duyduğumuz bu polis şiddeti vakalarına, İstanbul Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan’ın “Silahınızı kullanmakta tereddüt etmeyin” talimatı verdiği bekçi vakaları eklenecek şimdi. 286 gece bekçisi, kadınların giyiminin, saat kaçta nerede olduğunun muhasebesini yapacak. Peki kadınları bekçilerden kim koruyacak?

Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı, son üç yılda kendilerini 242 kişinin sevgilisinin, karısının, kızının ve/veya tanıdığı bir kadının nerede olduğunu, sığınakta kalıp kalmadığını, hangi kurumda kaldığını sormak için aradığını belirtti. Derken Aile ve Sosyal Bakanlığı’nın da saklı tutuması gereken bu bilgileri açıkladığı ortaya çıktı. Artık bekçiler-bakanlık elele bu bilgileri zahmetsizce erkeklere ulaştırırlar.

Kadının görünür olmasından korkuyorlar

Hatırlatmak istiyoruz; vekilliği düşürülen 3 vekilimizin de kadın olması, Figen Başkanımız nezdinde eşbaşkanlık sistemimizin hedef alınması, Seve, Fatma ve Pakize arkadaşlarımızın sadece ve sadece politik faaliyetleri nedeniyle katledilmesini bu hükümetin kadınların yaşamsallaşmasından, yaşamda kadının sözünün ve varlığının görünür olmasından duyduğu korkunun kanıtıdır.

Ağla AKP haline ağla

AKP partisiz bir parti haline geldi, Genel Başkanları artık bütün konuşmalarında “AKP nasıl kurtulur?’ dizisi çekiyor. Metal yorgunluğu dediği, liyakat yerine kayırmacılığın geçtiği, herkesin birbirini ispiyonlamaktan iş yapamaz hale geldiği AKP ‘nin çöküşüdür. Yiye yiye şişen AKP’nin hazımsızlık hastalığıdır.

Coca Cola ile milli ekonomi olmayacağını herkes görüyor

Biliyoruz, dilinden maneviyatı düşürmezken eroinle yakalanan AKP’li yöneticilerden herkes hesap sorulsun istiyor. Herkes farkında; ne yeni cami yapacağız diyerek yıktığı caminin yerine rezidans temeli atan AKP'li Gaziosmanpaşa Belediyesi, ne de tecavüzcü çetesi IŞİD temsilcileriyle toplantıları ortaya çıkan Gaziantep Belediye başkanı istisna. Temmuz başında Suriye İdlip’de AKP yönetiminin açtığı ateşle evinin önünde vurulup ölen 4 yaşındaki çocuk AKP’ye oy versin vermesin, herkesin vicdanında bir yeri sızlatıyor, artık. Burada milli duyguları öne sürerek gençleri kendi topraklarının ötesine savaşa gönderenlerin Maltalarda ceplerini milli milli doldurmalarına vicdanlı AKP seçmenleri de razı değil. İthal gübre ile milli tarım, Coca Cola ile milli ekonomi olmayacağını herkes görüyor. Soygunculukta beynelmilel çalışanların ülkeyi batırdığı borçlar da beynelmilel. Ceplerini dolduranlar bu paraları halk için harcadığını ima ediyor. Oysa ne yapılıyorsa borçla yapılıyor. Hazine açıkladı! Türkiye'nin dış borç yükü 15 yılın zirvesinde. Daha parası ödenmeyip gelecek nesillerin sırtına yüklenen mega projelerle övünülüyor.

Vicdanını satanları bu hükümet döneminde gördük

Bunlar siyasete kaçak kat çıkarken biz demokrasi ve eşitliğe demir attık. AKP siyaseti artık zaman kazanma üzerine kurulu. Türkiye borçla borç döndüren bir girişimciye, evin yıkıntılarını yağmalayan bir hırsıza döndü. Geçim sıkıntısı nedeniyle evini arabasını satanları çok gördük de vicdanını satanları bu hükümet döneminde gördük. Herkes fırıldak gibi, AKP siyasetini izlerken başımız dönüyor.

Buyurun, Şakran'ı Tarsus'u hep birlikte inceleyelim

Cezaevlerindeki kadın yoldaşlarımız, hayatı her gün fethetmek zorunda bırakılıyor. Kurulduğu ilk günden bu yana işkence ile gündeme gelen Tarsus ve Şakran Cezaevlerindeki kadınlar ve aileleri korkunç yaptırımlara maruz kalıyor. Tarsus Cezaevindeki kadınlar saçlarından sürüklenmemek için saçlarını kazıttı, 40 santigrat sıcaklıkta havalandırma çalışmıyor, kirli sular içiyorlar. Şakran Cezaevinde çıplak arama, şiddet, cinsel tehdit uygulanıyor. Buradan kendi twitter hesabında “işkence uygulamak da uygulayanları korumak da onursuzluktur” diyen, Adalet Bakanlığı Cezaevleri Müdürü Enis Yavuz Yıldırım’a sesleniyorum. Hodri Meydan! Buyurun, İzmir’de Şakran’ı hep birlikte inceleyelim, Tarsus Cezaevine gidelim.

Kadınların gülüşlerine hiç bir mevzuatta çizik atamazlar

Biz tohumuz, gömdüklerini sandıkları yerden dal verip çıkıyoruz. Bilmiyorlar ki bizi ölümsüz yanımızdan yaralamaya çalışıyorlar. Bizler Toplumuz, anonim şirket değiliz. Nuriye’nin, Esra’nın, Arin Mirkan’ın Gülsüm Anne’nin gülüşlerine hiç bir mevzuatta çizik atamazlar."

Vişne Haber Ajansı

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları