loading
close
SON DAKİKALAR

İntibak umudu Anayasa Mahkemesi'ne kaldı

İntibak umudu Anayasa Mahkemesi'ne kaldı
Tarih: 02.12.2016 - 00:00
Kategori:

Yalçın Bayer; Promosyonda hayal kırıklığı yaşayan emeklilere bir kötü haber de Yargıtay'dan geldi.

Promosyonda hayal kırıklığı yaşayan emeklilere bir kötü haber de Yargıtay'dan geldi.
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi, 2000 öncesi işçi ve Bağ-Kur emeklileri için yapılan intibakın 2000 sonrasındakilere de uygulanmasına yönelik davada yerel mahkemenin verdiği ret kararını onadı. Yüz binlerce emekli bu kararla adeta şoke oldu.

Oysa dosyadaki bilirkişi raporu ve ombudsmanın görüşü emeklinin lehineydi. Ne var ki her iki karar da yerel mahkeme ve Yargıtay tarafından dikkate alınmadı.

Bu aşamadan sonra 2000 sonrası emekliler bireysel başvuru yolu ile haklarını Anayasa Mahkemesi’nde arayacak. Yüksek Mahkeme alacağı kararla emekliyi ya sevindirecek ya da beklentilerini tamamen boşa çıkaracak.

Hükümetin birkaç yıl önce gerçekleştirdiği intibak düzenlemesi ile 2000 yılı öncesinde emekli olan işçi ve Bağ-Kur’luların aylıklarında 50 ile 335 lira arasında artış olmuştu.

Yasa çıkarılırken nedense 2000 sonrası işçi ve Bağ-Kur emeklileri kapsam dışı bırakılmıştı. Ayrımcı uygulama doğal olarak hoşnutsuzluk yaratmış, tepkilere yol açmıştı. Yakınmaların ve taleplerin artması üzerine dönemin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı, 2000 sonrası emeklilerini de kapsayacak yeni intibak düzenlemesinin hayata geçirileceğini açıklamıştı.

Hatta bakanlık bünyesinde buna yönelik bir çalışma bile yapılmıştı.

Araya seçimler girdi, başbakan ve Bakanlar Kurulu değişti, verilen söz unutulup gitti.

Birinin aylığına 50-335 lira arasında zam yaparken, diğerlerini bu haktan yoksun bırakmak eşitlik ve sosyal devlet anlayışına aykırıdır.

Yerel mahkeme ile Yargıtay’dan umduğu sonucu alamayan işçi ve Bağ-Kur emeklisi hakkını şimdi Anayasa Mahkemesi’nde aramaya koyulacak.
Şükrü KARAMAN

SANATÇI UĞURLU’DAN AB’YE SERT ÇIKIŞ

PİYANİST-besteci Tuluyhan Uğurlu 14 yıl Viyana’da eğitim yaparken çok yakından tanıdığı Avrupalı yöneticilerin son günlerde Türkiye’yi hedef alan yanlış tutumları için bir yazı kaleme aldı.

Uğurlu, “Türkiye hakkında aleyhte yapılan çalışmalar, alınan kararlar ve haksız temellere dayanan ‘kara propaganda’ dünyanın her tarafında kendi müziğini icra ederek konserler veren bir ‘dünya sanatçısı’ olarak beni son derece rahatsız etmektedir. AB’nin kapısında haksız yere bekletilen, hor görülen ve adeta dini İslam olduğu için sürekli cezalandırılan ülkeme yapılan bu muamele artık tahammül sınırlarını aşmıştır. Avrupalıların, Türkiye’nin geçirmiş olduğu 6 aylık süreci daha iyi okumasını tavsiye ediyoruz. Türkiye’nin AB katılımını asla desteklemeyen biri olarak ama buna rağmen ona yapılan haksız muamelelere asla sessiz duramayacağımı ifade etmek istiyorum.

İnsanın yaşadığı tüm kederler, insanoğlunun yaşadığı tüm buhranlar, acılar, üzüntüler mutlaka bir kurtuluşla sona erer.”

GAZİANTEP’TE DEDİKODUYA PAYDOS

GAZİANTEP’te kentin etkili kişileriyle görüştük. Bu arada gazetecilerin sorunlarını dinledik... Vali Ali Yerlikaya ile zamansızlıktan görüşemedik; kendisini Tekirdağ’dan biliriz; proje adamıdır. Yerel basında bir haber vardı; ‘Dedikoduya paydos’ toplantısı yaptığını... Sanayicileri bir araya toplamış ve kendilerine şöyle demiş: “15 Temmuz’dan sonra bazı FETÖ’cüler sanayimize sızmıştır. Bunların kim olduklarını biliyoruz. Ama her nedense bazı dedikodu üretim merkezleri sürekli, olmayan şeyleri olmuş gibi göstererek şehrin ekonomisine zarar veriyor. Onlara inanmayın, işinizi yapın. Biz her zaman doğru ve dürüst çalışan sanayicimizin yanındayız. Kimsenin korkmasına gerek yoktur.”

Gaziantep’te dikkat çeken bu toplantıya Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin ile ilçe belediye başkanları, AKP’li ve CHP’li vekiller de katılmış. Ortak olarak Gaziantep ekonomisinin dedikodu ve söylentilerle batırılamayacağını söyleyerek, “Siz işinize bakın, biz her konuda yanınızdayız. Desteğimiz de her zaman sizinle olacaktır” mesajını vermişler.

Önümüzdeki hafta ‘Gaziantep haftası’ olacak bizler için...

AÇIKLAMA TATMİN ETMEDİ

ALMANYA’nın Türkiye Kazığı’ (23.10.2016)) başlıklı yazıda Alman-Türk Ticaret ve Sanayi Odası hakkında iddialarda bulunan Av. Azim Çiğil’e karşı cevap veren odanın sorumlusu Zeynep Demir’in açıklaması (29.10.2016) karşı bir açıklamaya neden oldu. Azim, “Mahkemelerdeki davaları, dava dosyasına giren ‘Kanuni statülerine aykırı ve izinsiz faaliyet’ gösterdiklerine ve mahkemece Alman-Türk Ticaret Odası hakkında verilmiş ihtiyati tedbir kararlarını yalanlayan hiçbir ifadeyi göremedik” diyerek şunları söyledi:

“Çağdaş hukuk devleti ve AB üyesi olan Almanya’nın Alman Ticaret ve Odalar Birliği’nden beklenen; kurumlarından aldığım şu tarihli ve şu sayılı izinle dernekçilik ve ticari faaliyette bulunup, para topluyorum demekti. 22 yıldır yönetimi ve denetimini elinde bulundurduğum Alman-Türk Ticaret Odası’nın 1994 tarihli ya da 2007 tarihli ve şu sayılı dernekler kaydı, Ticaret Sicili kaydı, vergi dairesinde tam mükellef kaydı, SGK kaydı, vb bilgi ve belgeleri sunmaktı. Bu olmadığı gibi, Alman Türk Ticaret Odası’nın T.C. kayıtlarına dernek olarak alelacele kaydetmeye çalışılması ne demektir?”

BİLİYOR MUSUNUZ?

SİLİVRİ’de, Türk Solu Gazetesi başyazarı ve UP Genel Başkanı Gökçe Fırat Çulhaoğlu, Twitter fenomeni Atilla Taş, CHP Grup Basın Danışmanı Murat Aksoy’un 90 gündür; Cumhuriyet Gazetesi mensupları Akın Atalay, Murat Sabuncu, Kadri Gürsel, Güray Öz, Hakan Kara, Turhan Günay, Musa Kart, Önder Çelik, Bülent Utku ve Mustafa Kemal Güngör’ün 28 gündür tutuklu olduklarını; aynı şekilde Nazlı Ilıcak, Ali Bulaç, Şahin Alpay, Ahmet Turan Alkan, Mümtaz’er Türköne, Ahmet Altan, Mehmet Altan’ın ve 100’ü aşkın gazetecinin de hâlâ haklarında hiçbir iddianame hazırlanmadığı ve somut bir suçlama bulunmadığını...


GAZETECİ-yazar İsmail Saymaz’ın, İstanbul Maden Mühendisleri Odası’nda, Dünya Madenciler Günü nedeniyle yarın yeni kitabı ‘Fıtrat; İş Kazası Değil Cinayet’ üzerinde söyleşiye katılacağını (Katip Mustafa Çelebi Mah. İpek Sok. No:9 Beyoğlu)

MESAJ PANOSU

- ÇOCUKLARI tarikat ellerine ittiler, araştıralım dedik kabul etmediler, çocuklar ölünce yayın yasağı kararı aldılar. Veli AĞBABA

- MEHMET Görmez, din istismarı yapan TV kanallarının kapatılacağının sinyalini veriyor. Sahte bal sattı diye kanallar kapatılabiliyor. Peki ‘sahte din’ satmaya kalkışırsa ne yapmak lazım? Amaç, sahte din satanları bahane ederek, gerçek dini anlatanları susturmak...” İhsan ELİAÇIK

Yalçın Bayer - Hürriyet

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları