İstihdamda kadın emeği görünmez

Kadının istihdamda yaşadığı ayrımcılık Kadın Emeği ve İstihdamı Girişimi Platformu'nun (KEİG) düzenlediği bir seminerde tartışıldı...

8-9 Aralık'ta İstanbul'da düzenlenen "Dava Takip Süreçleri Semineri"nde aralarında platform üyesi kadın örgütleri ve bu alanda çalışan avukatlar, hukukçular, sendika temsilcileri ve mühendislerin de bulunduğu yaklaşık 40  katılımcı yer aldı.

Özellikle ev-içi emek, kayıt dışı çalışma ile istihdam ve iş yasasındaki ayrımcılığa yönelik farklı ayakları olan bir çalışmanın başlangıcı niteliğindeki seminerde, kadının istihdamda yaşadığı ayrımcılığın görünür kılınmasının gerekliliği vurgulandı.

Ne yazık ki kadının istihdamda yaşadığı ayrımcılık yeteri kadar gündemleşemiyor. Türkiye hukuk mevzuatının kendisinden kaynaklı ayrımcılık biçimleri, mevzuattaki eksiklikler de ayrımcılıkların sürmesinin temel nedenlerinden. Bu alanda yaşanan ayrımcılıkların yoğunlaştığı dönem olarak gebelik ve çocuk doğurma süreci dikkat çekiyor. 

Çalışma hayatında bir güvence olan sendikaların işleyişinde dahi kadınlar ayrımcılığa maruz kalıyor. Sendikaların karar mekanizmasında genellikle kadınlar yer alamıyor. "Dolaylı ayrımcılık" uluslararası mekanizmalarda ve iç hukukta tanınmış olmasına rağmen henüz bu konuda açılmış bir dava yok. Son olarak İçişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan Ayrımcılıkla Mücadele ve Eşitlik Kanunu Tasarı Taslağı özellikle dolaylı ayrımcılığı tanımlaması açısından önemli. Ancak, tasarı taslağı kurulması planlanan Ayrımcılık Kurulu’nun yapısının nasıl şekillebeceği ise endişe verici.

Kadınların istihdamda yaşadığı ayrımcılığın sadece yasaların uygulanması ile çözülmesi ise mümkün görünmüyor.