loading
close
SON DAKİKALAR

Kaşıkla verilen kepçe ile alınacak

Kaşıkla verilen kepçe ile alınacak
Tarih: 10.03.2017 - 00:00
Kategori:

Yalçın Bayer: İlk iki aylık enflasyonun % 3.29 olarak gerçekleşmesi üzerine maaşlarına ocakta yapılan % 3’lük zammın erimesi ile cepten yemeye başlayan memur, nisan ayındaki vergi dilimi ile bir kayıp daha yaşayacak.

NEDEN mi azalacak? Vergi diliminden ötürü. Şöyle ki:
İlk iki aylık enflasyonun % 3.29 olarak gerçekleşmesi üzerine maaşlarına ocakta yapılan % 3’lük zammın erimesi ile cepten yemeye başlayan memur, nisan ayındaki vergi dilimi ile bir kayıp daha yaşayacak.
Bu yıl gelir vergisi alt dilimi 400 lira artışla 12 bin 600 liradan 13 bin liraya yükseltildi. Bu da çalışanların
% 15’lik vergi diliminden % 20’lik vergi dilimine daha erken geçmesine yol açacak.
Yeni uygulama ile net maaşı 3 bin 150 lira ve üzerinde olan memur ile işçinin eline nisan ayında 216 lira 75 kuruş daha az para geçecek.
Başka bir ifade ile ocak ayında maaşına 91.7 lira zam gelen çalışanın, nisanda 320 lira kaybı olacak.
Memura yılbaşında kaşıkla verilen zam nisanda kepçeyle geri alınmış olacak.
Vergi tarifleri açıklandığında, memurun, işçinin kayba uğrayacağı, eline daha az para geçeceği sendikalar tarafından dile getirilmiş, alt dilimin daha da artırılması gerektiği ifade edilmişti.
Ne var ki, bu talepler dikkate alınmadı.
Vergi indiriminden dar gelirli milyonlarca kitlenin yararlandırılmaması bu kesim adına çok büyük haksızlık oldu. Temmuzda memur maaşlarına yapılacak % 4 oranındaki zammın enflasyon ve vergi kayıplarını karşılaması oldukça zor dersek, iktidar buna ne der acaba!
Şükrü KARAMAN

GÜNÜN SÖZÜ

'Dalkavukluğun sağladığı çıkar, dürüstlüğün getirdiği çıkardan daha verimli olursa o ülke batar.'
(Montesquieu)

‘TÜRKÇEMİZ ‘OK’ VE ‘BY’ ARASINA SIKIŞTI’

PEN Türkiye Merkezi’nin her yıl verdiği Duygu Asena Ödülü, bu yıl Türkçe emekçisi ve Dil Derneği Başkanı Sevgi Özel’e verildi. “Dilbilimi ve dilbilgisi konularında uzman bir yazara, yurttaşlık bilincini kadınların dirilteceğine inanan ve bu yolda çalışmalarını yıllardır sürdüren Sevgi Özel’e verilen ödülün gerekçesi şöyle açıklandı:
“Türkçemizin ‘selamün aleyküm’ ile ‘ok’ ve ‘by by’ arasına sıkıştığı; Osmanlıcanın her fırsatta yüceltildiği, ‘Türkçeyle felsefe yapılamaz’, ‘Türkçeyle düşünülmez’ savlarının ileri sürülebildiği bir ortamda PEN Duygu Asena Ödülü’nü Sevgi Özel’e vermekten kıvanç duyuyoruz. Sevgi Özel, dil üzerine yazdığı kitaplarla önce okurlara dile özen gösterilmesi gerekliliğini ortaya koydu, dil devriminin bir neferi bir ustası oldu ve Türkçemizi sevdirdi. Atatürk’ün mirası TDK, 12 Eylül faşist darbesi sonrasında kapatıldığında, Sevgi Özel arkadaşlarıyla birlikte Dil Derneği’ni kurdu. Dil Derneği’nin Türkçe Sözlük’ü ve Yazım Kılavuzu’nun bütün baskılarının hazırlayıcılarından oldu. Dil üzerine onlarca kitabının yanı sıra romanları, öyküleri ve özellikle çocuk kitaplarıyla ve yazdığı binlerce makaleyle ülkemizde her şeyden çok gereksinimini duyduğumuz yurttaşlık bilinci için kadınlara güvendi, inandı ve onlara seslendi. ‘Güç ve çıkar için gözü hiçbir şeyi görmeyenleri, din ve ırk farkını siyasaya araç yapanları, ancak kadınlar durdurabilir; gerçek demokrasiyi de ancak kadınlar doğurabilir; umudum kadınlarda’ diyen Sevgi Özel’i kutluyor ve hepinizi ödül törenine bekliyoruz.”
Özel’in ödülü, 10 Mart (bugün) 18.00’de İstanbul’da Alman Kültür Merkezi Kütüphanesi’nde düzenlenecek törenle sunulacak.

KRİZ ÇIKMAMASI İÇİN...

DÜN yazmıştık... YSK son kararı ile -15 Şubat 2017-referandum sürecinde gümrük kapılarında ve yurtdışında propaganda yapılamayacağını ilan etmişti ya... 2008 tarihli torba yasa ile de Seçim Kanunu’nda değişiklik yapılarak, yurtdışında ve yurtdışı temsilciliklerinde -propaganda yasağı- kanunlaştı.
Ama bakanlar, yurtdışında ve temsilciliklerimizde, ‘evet’propagandası yapıyor.
Çelişkili bir durum var gibi... İfade özgürlüğü, toplantı ve gösteri hakkı, tamam da YSK ‘referandum’un sağlıklı yürütülmesinden sorumlu nihai karar merci olarak, bu hususa da bir açıklık getirse nasıl olur?
Baksanıza “evet propagandası yapacağız diye” diplomatik krizler çıkıyor!

BİLİYOR MUSUNUZ?

BÜLENT KERİMOĞLU’NA SORUŞTURMA

- BAKIRKÖY Belediye Başkanı Dr. Bülent Kerimoğlu ve ilgili bazı müdür ve başkan yardımcıları (Tülay Bitiş, İlhan Bahri Belek, Şefki Akşahin, Fevzi Donat, Erkan Kılıç, Hülya Karataş, Ali Küçükerdaş) hakkında, AKP’li meclis üyelerinin önerge ve şikâyetleri üzerine kurban satış ve kesim alanlarının kiralanmasında usulsüzlük iddiasıyla ilgili İçişleri Bakanlığı’nın soruşturma izni verdiğini...
- MALTEPE Belediyesi’nin, Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde yarın 15.00’teki ‘Anayasa ve Referandum Paneli’nde Nasuh Mahruki, Aydın Boysan, Cem Haydar Bektaş’ın konuşacaklarını...
- ARKEOPERA Cumartesi Sohbetleri’nin bu haftaki konuğunun ‘Mitos’tan Logos’a Arkeo Mitoloji’ kitabının yazarı Vural Yiğit olduğunu...
- BİR grup GS üyesinin, kulübün geleceğinin planlamasını yapmak için Türkiye’de bir ilki gerçekleştirerek ‘Galatasaraylılar Platformu’nu oluşturduklarını, platformun sözcüsü Ali Fatinoğlu’nun yarın 13.30’da Taksim The Marmara Oteli’nde toplanarak genel kurul üyelerinin eleştiri ve önerilerini dinleyeceklerini söylediğini...
- ADANA Seyhan Belediyesi’nin 250 bin nüfusa sahip 7 mahallede 25 yaş altı 100 bin nüfusun bulunduğu, 10 milyon TL’ye çıkan Şakirpaşa Spor Kompleksi’nin, çok amaçlı bir mahalle merkezi ve Engelliler Gençlik Merkezi’nin açılışlarının pazar günü yapılacağını...
- KÜRATÖRLÜĞÜNÜ Prof. Dr. Rıza Kuruüzümcü’nün yaptığı ve 12 yüksek lisans öğrencisiyle düzenlediği ‘12AŞK’ Karma Resim Sergisi’nin 21 Mart’a kadar Pincello Sanat Galerisi’nde gezilebileceğini...
- İSTANBUL Zihinsel Engelliler için Eğitim ve Dayanışma Vakfı’nın (İZEV) ‘Sanat ve Biz’ sergisinin Acıbadem Akasya AVM’de açıldığını...

OKUYUNUZ

SAĞLIK, OTOMOTİV VE ENERJİ SEKTÖRÜNDE NELER OLUYOR

SON iki hafta içinde üç sanayi merkezini gördük... İkitelli Organize Sanayi Bölgesini gezdik; Türkiye’nin en büyük elektrik tüketicisi olmuş. İTÜ Teknokent’te elektrikli ‘milli yazılımlı’ otomobilimiz göğüs kabartıyor. Menzil’de dünya ortalamasının üstünde çıkılması çok önemli. Yaşanan sorunlar nedeniyle Mühendis Önder Yol üretimi Çin’e kaydırmak zorunda kalıyor. Ne yazık ki, Türkiye’de projelere sahip çıkılmıyor. Bu arada geçen 29 aralıkta Ecz. Mehmet Şapcı’nın, ‘Hastane mikrobu ölümcüldür’ yazısı üzerine
İzmir’de, mühendis Kadir Çınar’ın Polser firmasının nano teknoloji ile bu soruna çare bulması da (duvar kaplaması) önemli bir buluş sayılıyor.
Yeni hastanelerle, hatta gıda tesislerinde bu donanım önemli bir hijyen ve steril görevini yerine getiriliyor. Hidrojen ve mekatronikte yeni gelişmeleri de paylaşacağız.

HASTANE MİKROBU

Konuya derinlemesine bakarsak...
Üniversitelerimize verilmiş teknolojimizi geliştirme meselemiz maalesef Teknoparkların yüksek ve fahiş kira getiren; Rektörlerin adeta örtülü ödenekleri olmuş, Maliye’nin de vergi kaybı olurken, memleketinde bilim adına başarı boyu cüceleştirilmiştir.
Üniversitelerimizin ve teknoparklarının ne icatlarımı var, ne buluşları var. Sanayiye ve ekonomiye katkıları ne; bilen varsa beri gelsin.
Üniversitelerimizde ‘bilim adamı’ kadroları ihdas etmeliyiz, mevcut kadro ve maaşa hedefli akademisyenlik, yani meslek edinilmiş eğitimcilik bizi doğruya götürmediği anlaşılmıştır. Yanlıştan dönmek hileli jüri ve çalınmış sorularla seçilenlerle de üniversitelerimiz bilimsel bir iflas yaşıyor.
Özel sektör buluş ve AR-GE’lerini, üniversiteye sunamıyor, imtina ediyor. Neden acaba, nedeni niçin araştırılmıyor?
İzmir’de iki günlük bir teknoloji turu yaptık. Hastahane mikrobunu yazmıştık (29 Aralık 2016), duyarlı bir firmamız POLSER üretmiş ama bürokrasiye ve sektöre anlatamamış... Niye bizim binlerce insanımız bu lanet mikroptan ölsün, sakat kalsın.

İZMİR ATATÜRK ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ

İzmir’de Atatürk Organize Sanayi Sitesi’nde gördük. Devlet engel olacağına; bu gibi girişimlerin önünü açmalı değil mi? Halkının sağlığını korumalı, bu konunun sorumluları bu kabil firmaların kapısının önünde yatmalı.
Prof. Dr. Nejat Veziroğlu, Dünya Hidrojen Konseyi Başkanı olarak; Gelecek çağın enerjisinin hidrojen olacağını söylüyor ve dahası hidrojene sahip ülkelerin ayrı bir üst ‘super lig’ de olacağını, Hidrojen enerjisine yatırım yapan iş adamlarının rakiplerinden çok ileride olacağını söylüyordu... Biz İzmir’de hidrojenin dünyada ki en ucuz maliyetinin çok altında üretildiğinin laboratuar şartlarında göz şahidi olduk.
Özel sektör olarak devletin AR-GE’lerinden ve üniveristelerinin desteğinden yoksun, kıt imkânlarla bu kadarının yapılıyor olması, ülkemiz açısından memnuniyet duyulacak çok önemli bir atılım... Başaranların cevabı enteresan “Biz bu işi akademisyenlerle başaramazdık.”
Biz bu sözleri daha önce de makina mühendisi bir dostumuzdan duymuştuk.
Ne garip.
İlime, fenne ve teknolojiye çok önem vermeliyiz, Adam faktörünü de unutmadan?
Yeter ki; ilmi olmayıp, alım kadrolarını işgal eden liyakatsizlerden ayıklanalım...

Yalçın Bayer-Hürriyet

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları