loading
close
SON DAKİKALAR

Kocasakal: Yargı bu esaretten kurtulduğunda sanılmasın ki hesap sorulmayacak

Kocasakal: Yargı bu esaretten kurtulduğunda sanılmasın ki hesap sorulmayacak
Tarih: 20.04.2017 - 14:34
Kategori: Medya

Ümit Kocasakal: YSK üyeleri tarihe geçmiştir. Er ya da geç hukuka hesap verecekler. Bir ülkenin rejiminin değiştirilmesine imkan tanımak, seçime organize fesat karıştırılmasına onay vermek var.

İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal, Can Ataklı’nın Yazıişleri programına katıldı. Kocasakal, “Cebren ve hile ile göz göre göre sandıklara girilip seçmenin iradesi çalındı” dedi.

Kocasakal, “YSK karar veriyor. Burada AKP'li bir temsilcinin başvurusu üzerine il ve ilçe kurullarını atlayarak karar aldı. Bunun örneği yok” ifadelerini kullandı.

Ümit Kocasakal, “Bunlar cumhuriyeti yıktıklarını sanıyorlar. Belki kiremitlerini düşürebilirler onun da altında kendileri kalırlar” diye konuştu.

Kocasakal’ın açıklamaları şöyle:

“Gittiğim her yerde, saldırıya, güçlüğe rağmen hayır için çalışan kadınlar gördüm. Kadınlar çok çalıştı, onlara teşekkür ediyorum. Hayırlar kazanmıştır, en küçük bir kuşkum yok. Ve 53-54 oranında kazanmıştır.

16 Nisan'da cumhuriyet tarihinin en büyük oy sahtekarlığı ve organize sahtekarlığı gerçekleşmiştir. Hayır çıkanlar cebren ve hile ile sandıklara girerek iradeyi çalmışlardır. YSK de buna destek ve onay vermiştir. YSK eliyle bu seçime fesat karıştırılmıştır.

16 Nisan günü Türkiye Cumhuriyeti anayasal düzenine karşı sessiz darbe gerçekleştirilmiştir. Oy ve seçmen iradesi hırsızlığı başka hırsızlığa benzemez daha vahimdir. Her hukuki olayda şekli ve maddi meşruiyet vardır.
Seçmen çoğunluğuyla bir ülkenin rejimini değiştiremezsiniz. Seçmen tercihini kuşkudan uzak, hilesiz sandığa yansımasını arayacağız ki şekli meşruiyet olsun.

“15 Temmuz'da teşebbüs halinde kalan darbe girişimi 16 Nisan'la neticeye ulaşmıştır”

Bu seçimde maddi meşruiyet olmadığı gibi şekli meşruiyet de söz konusu değildir. Millet kararını verdi diyorlar, millet 25 milyondan ibaret değil. Seçmen kararını vermiş olacaktı ama o da ortadan kaldırıldı. Bu açık ve net darbedir. 15 Temmuz'da teşebbüs halinde kalan darbe girişimi 16 Nisan'la neticeye ulaşmıştır. 15 Temmuz'da yapamadıklarını 16 Nisan'da yapmışlardır.

Halkın önüne iki seçenek koyuyorsanız birini tu kaka ilan edemezsiniz. Çukur, çamur, terörist ilan edemezsiniz. Bir tarafta devletin bütün olanakları, tarafız olması gereken Cumhurbaşkanı devletin bütün maddi ve manevi imkanlarıyla çullandı. İktidar da aynı şekilde kullandı. Paralar örtülü ödenekten geldi. Camiler, imamlar, valiler, okullar devreye sokuldu. Hayır diyenlere salon verilmedi, broşür dağıtanlar gözaltına alındı, dövüldü. Buna halkoylaması mı diyeceksiniz? Bu bir dayatmaydı. Halk buna rağmen gitti, hayır dedi.

YSK üç maymunu oynadı. Hiçbir şeye karışmadığı gibi radyo-tv yayınlarıyla ilgili kararıyla topu birilerinin önüne attılar. 

“Eğer pusulalar mühürlü değilse aksi kanıtlanana kadar dışarıdan getirilmiştir”

YSK o süreçte anayasal görevini yerine getirmemiştir. Arkasından anket manipülasyonları başladı. Cumhurbaşkanı (referandum öncesi) bir konuşmasında sonuçlarla bire bir aynı oranı zikretti. Bay Adil Gür çıkıp halka hesap vermek zorunda. Bir de telafi ederiz, diyor. Ne demek bu? Bundan sonra ciddi anlamda seçim mi olacakmış ki telafi edecekmiş. Seçim günü bunların aralarında bayağı bir telaşlı şeyler dolanmış. Hayırlar önde bir şeyler yapmamız lazım, diye... Sandıklar açıldı. 62 ile başladılar. Şanlıurfa'da bir sandıkta 300 kişi oy kullanmış oy kullananların bir kısmı o sırada başka bir ilde. O 300 kişinin imzası da aynı. Organize suç şebekesi gibi çalıştılar. Ustaları cemaat. Büyük bir tezgah döndü. 

Sadi Güven Anderson'den masallar anlatıyor, kendisi de inanmıyor söylediklerine. Oy pusulaları basılıyor. Yaklaşık toplam seçmen sayısının 10'da birine tekabül eden pusula niye basılıyor? Dışarıdan getirilmediğinin en büyük kanıtı mühürlü olması, diyor Sadi Güven. Tam tersi eğer pusulalar mühürlü değilse o aksi kanıtlanana kadar dışarıdan getirilmiştir. 

“YSK, AKP'li bir temsilcinin başvurusu üzerine il ve ilçe kurullarını atlayarak karar aldı. Bunun örneği yok”

(YSK’nin) Geçmişte buna ilişkin verdiği kararlar var ama sandık bazında. Bir sandıkta 3-5 tane olur. Burada da kararı il ve ilçe seçim kurulları verir. İtirazda YSK karar veriyor. Burada AKP'li bir temsilcinin başvurusu üzerine il ve ilçe kurullarını atlayarak karar aldı. Bunun örneği yok. 

İtirazlar hep mi evet oylarından geldi? Mühürsüz oyların hepsinin evet olması tesadüf mü? Cebren ve hile ile göz göre göre sandıklara girilip seçmenin iradesi çalındı. 

Bu kurul ve üyeleri tarihe geçmiştir. Yaşadıkları müddetçe en fazla anılacak kişiler arasında yer alacaklar ama hayırla değil. Görevi kötüye kullanma var, Anayasayı ihlal suçu var. Kabul etmeyen bir hakim var. Bu hakimin başına neler geleceğini takip edip, o hakimi korumak lazım. Bir ülkenin rejimini maddi meşruiyeti olmaksızın değiştirilirken ve halk tarafından reddedilmişken, şekli meşruiyeti ortadan kaldırarak rejimin değiştirilmesine imkan sağladılar.

“Yargı bu esaretten kurtulduğunda sanılmasın ki hesap sorulmayacak”

Bu olayı her gün ama her gün gündemde tutacağız. Siz seçmen iradesini çaldınız. Yargı yarın bir gün bu esaretten kurtulduğunda sanılmasın ki hesap sorulmayacak. 

Bu toplumun geneli tarafından açık bir oy hırsızlığı kabul edilmişken bu ülkeyi çok uzun süre yönetemezler.
Er ya da geç hukuka hesap verecekler. Bir de vicdan vardır. Aynalardan kaçamazsınız. Bir ülkenin rejimine imkan tanımak, onay vermek, seçime organize fesat karıştırılmasına onay vermek var. (YSK'ye) Bu kadar belge, bilgi var. Otur bunları incele, il ve ilçe kurullarından bunları iste. Vereceğiniz karar sizin gibi düşünmeyenleri de ahlaken ve vicdanen tatmin edici olmalı. 

“Her seçimi garanti görmelerinin sebebi demek ki hileler ve oluşturdukları paramiliter güçler”

Cumhurbaşkanı ‘Atı alan Üsküdar'ı geçti’ dedi. Devlet yönetmeyi kabile yönetmek mi zannediyorsunuz? ‘Ben yapacağımı yaptım, hile mile geçti’ dedi. ‘1-0 olsun bizim olsun’ diyor. Böyle bir devlet adamlığı olur mu? Maç 11'e 111 oynandı. Hakem senden. Türkiye sizin oyuncağınız mı, bu korkunç bir şımarıklık. Her seçimi garanti görmelerinin sebebi demek ki hileler ve oluşturdukları paramiliter güçler. İdam ve AB, AGİT çıkışlarının sebebi gündemi değiştirme, örtme çabası. 

Bunlar cumhuriyeti yıktıklarını sanıyorlar. Belki kiremitlerini düşürebilirler onun da altında kendileri kalırlar.
‘Hayırcıların karıları, kızları ‘evet’çilere helal’ dediler. 15 yılda yetiştirdiğiniz nesil bu işte. Bu prototipleri kimler yarattı. Bu aşağılık ifadeye Cumhurbaşkanından bir tepki geldi mi? 

Washington Post'ta bir açıklama çıktı. 'Artık Ankara ile işbirliğinin zemini oluştu' dendi. Emperyalizm A, B, C planlarını hep yapar. 

“Devletin savunma reflekslerini yok ettiler”

Devletlerin de bağışıklık sistemleri vardır. Kurumlar, kurallardır bunlar. Libya'da kurumlar olsaydı Kaddafi böyle olur muydu, olmazdı. Devletin savunma reflekslerini yok ettiler. Türkiye her türlü tehdit ve tehlikeye açık bir konumda. Bu, Graham Fuller, Morton Abromowitz, ve Henri Barkey'in açıkladığı Türkiye'ye biçilen bir elbisedir. Fuller’in 15 Temmuz gecesi İncirlik üssünde olduğu söyleniyor.

Yeni Türkiye diyorlar. Ülkede karşı devrim şimdi tamamlandı. Bu adam (Graham Fuller) 1990'larda kitap yazdı, adı Yeni Türkiye. Kitaba göre Yeni Türkiye’nin 3 sacayağı var. Birincisi Atatürk'ün tasfiyesi; ikincisi siyasal islam; üçüncüsü Yeni Osmanlıcılık.

Gülen'in ABD'de oturuma izni isterken referansı Graham Fuller.

‘Atatürkçülük ölmüştür, Kemalizm miadını doldurdu, ulus devletçilik bitmiştir’ deniliyor. Bu etnik, alt kimliğe dayalı virüs bulaştırmadır. 

Ayrıca ‘Türkiye, Osmanlı gibi çok kültürlü, çok dinli, ırklı yapıyı benimsemelidir. Bunun için en iyi yol ılımlı İslamdır. Artık piyasacı, küreselleşmeci islamın belirleyici olduğu Osmanlı benzeri yeni Türkiye'nin zamanı geldi’ diyor. Bu adam kahin değil. 

“Önümüze gelen proje bir CIA projesidir”

Sene 2001 AKP daha ortada yok. Fuller, ‘Türkiye, yakın bir gelecekte 2 partili bir seçim sistemine gebe. Fazilet Partisi'nden kopacak bir kısım ılımlı islamcı bu yeni oluşuma katılacak. Bu ılımlı İslamcılar Meclis'e girecek’ diye yazıyor. 

Önümüze gelen proje bir CIA projesidir. 550 kişiyi ikna etmek zordur. Mevcut Cumhurbaşkanını eyaletle ilgili açıklaması çok net. Bundan anladığı eyaletlerle yönetme. Kürt yurttaşlarımız üzerine oyun oynanıyor. HDP güya hayır dedi. AKP 3 katı artırdı oyunu. Son anda Osman Öcalan evete çağırdı. 

Necmettin Erbakan Fuller'in bu projesini reddetmiştir. Dünden yapmaya hazır olanlar kabul etmiştir. Türkiye büyük bir evreye girdi. Bu şerden bir hayır çıkacak.

Siyaseten birbirinden farklı birçok yapı halkın kendi kendini yönetmesi, kuvvetler ayrılığı üzerinde birleşti. Bu aslında birinci Meclis ruhudur. 

“Büyük aldatmacalarla bugüne geldiler ama deniz bitti artık”

Kendileri çocuklarını okutmak için Mozambik'e, Katar'a göndermiyorlar, İtalya'ya, ABD'ye gönderiyorlar. 15 yılda açılmış tek fabrika yok. Üretim, tarım, hayvancılık bitti. Cumhuriyet döneminden kalan her şeyi Varlık Fonu'nda aktarmışsınız, 600 milyar dolar dış borcunuz var. Şimdi merak ediyorum nasıl uçacağız? Bu ülkenin bence genetiğine sinmiş bir Cumhuriyet var. Halk ne olduğunu anlasa buradan yüzde 85 oy çıkardı. Büyük aldatmacalarla bugüne geldiler ama deniz bitti artık. Sömüre sömüre, başörtüsü, şehitler, bayrak... Kalmadı artık.
 
Hukuk güvenliğinin değerini, Cumhuriyetin değerini daha iyi anlayacağız. Bu hareket bundan böyle yeniden milli egemenlik yeniden Kuva-yı Milliye... 

(Anayasa değişikliğiyle) Anayasanın değiştirilemez ilk 3 maddesi değişti. 1. maddedeki ‘Türkiye devleti bir Cumhuriyettir’ denir, bu değişti.’Türkiye, demokratik, laik, sosyal devlettir’ maddesi var. Türkiye sosyal devlet değil artık. Bu sistem hükümet sistemi değil, hükmetme sistemi. 3. maddede devletin bütünlüğü kalktı. ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ gitti, şahsi egemenlik var artık.

“İdam getireceğiz diyorlar, birilerini düşünerek getirirsiniz kimlere uygulanacağını bilemezsiniz”

Biz bir Milli Mücadeleyle aldığımız egemenliği hileyle devrettik. Bu saltanat ilanıdır. Arkasından gelecek olan da Lale Devridir. 2019'a kim öle kim kala. Bazen bir sitemi birisi için tasarlarsınız da kimin eline geçeceği belli olmaz. İdam getireceğiz diyorlar. İdamı birilerini düşünerek getirirsiniz de o kime ya da kimlere uygulanacağını bilemezsiniz.

“Cumhurbaşkanı adayı yeni bir anayasa yapılana kadar fiilen parlamenter sistemi kullanacağım’ dese…”

(2019 seçimlerinde Erdoğan’ın karşısında) Cumhurbaşkanı adayı herkesi kucaklayacak birisi olsa ‘vadediyorum hiçbir partiye üye olmayacağım, tarafsız olacağım, kararname yetkimi kullanmayacağım, yetkileri Meclis'e bırakacağım, ülkeyi parlamenter sisteme götüreceğim’ dese… 

‘Yeni bir anayasa yapılana kadar ben Cumhurbaşkanı olarak fiilen parlamenter sistemi kullanacağım’ diyebilir. O zaman arkanıza evet diyenleri de alırsınız. Okyanus ötesi tarafından yapılan tasarımların hepsi çöpe gider.
AKP'nin asıl kara kutusu Yalçın Akdoğan'dır. 14 Ocak 2014, Akdoğan şunları söylüyor: Rejimin değişmesi için 200 yıldır ilk kez iç ve dış dinamikleri örtüşüyor. Her planları tutacak diye bir kural yok. Sevr döneminde de Türkiye üzerinde planlar yapılmıştı ama bir kişi çıktı halkı arkasına aldı ve hepsini bozdu. Atatürk'ün Türkiye’yi yönettiği 15 yıl boyunca Türkiye her yıl yüzde 11 büyüdü. 5 kuruş dış borcu yok. Eğitimde, tarımda, sanayide ilerliyordu. Şu andan sonra tek çıkış yolunun Atatürk Türkiye'sine dönüş olduğunu görüyorlar. 

“Bu saatten sonra Türkiye'yi yönetemezler”

Yurtta sulh cihanda sulhu anlayamadılar, üretime dayalı milli kalkınma ekonomisini anlayamadılar. Bu saatten sonra Türkiye'yi yönetemezler. Hem maddi hem şekli meşruiyetleri kalmıyor. Hem ABD tarafından sıkışacaklar. Takke düşmek üzere, otursun kendileri düşünsünler.”


Vişne Haber Ajansı




























ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları