loading
close
SON DAKİKALAR

Krize girmeden!

Krize girmeden!
Tarih: 02.12.2015 - 00:00
Kategori:

Melih Aşık; Uçağı düşürdünüz... Demek bunu göze almıştınız ve sınır ihlali yapan hava aracını anında düşürecektiniz.

Kriz yönetimi gibi “krizden kaçınma” (crisis avoidance) diye de bir strateji vardır diyor Emekli Büyükelçi Onur Öymen... Kriz çıkmaması için alınan önlemlerin bütünüdür bu...
Örneğin... Suriye sınırında daha önce bir uçak ile bir helikopter düşürmüşüz. Rus uçakları istemeden de olsa hava sahamızı ihlal etmiş, Moskova Ankara’ya heyet gönderip özür dilemiş. Yeni bir sınır ihlali çok olası.. Bu durumda ne yaparsınız... ABD ile Rusya arasında var olduğu söylenen anlaşma gibi... Ruslara uçaklarınızın uçuş rotalarını önceden bize verin diyebilirsiniz.. Bir uçağın size ait olduğun anlamamız için özel işaret kullanalım, diyebilirsiniz. İki ülkenin askeri uzmanları bir masaya oturup muhtemel bir çatışmayı önlemek için tedbirleri görüşebilir. Bunlar yapılabilirdi, yapılmadı. Adeta krizi özendirdiler.
***
Uçağı düşürdünüz... Demek bunu göze almıştınız ve sınır ihlali yapan hava aracını anında düşürecektiniz. İyi güzel. Peki uçağı düşen ülkenin hangi karşılıkları vereceğini, ne tür misilleme yapacağını da hesaplamanız gerekmez miydi? Karşı tarafın yapacağı ikinci hamleye karşı ne hamle düşündünüz? Anlaşılıyor ki hiçbir hamle düşünülmemiş. Sadece itidal tavsiye ediliyor... Gelin görüşelim diye Putin’in peşinden koşuluyor. Oysa şarkısı bile vardı; alçaklara kar yağmış üşümedin mi, sen bu işin sonunu düşünmedin mi?

NEW YORK
Afrikalı köleleri gemiye doldurup New York’a götürmüşler. Dışarı çıkarıp köle pazarında satacaklar. Ancak polis bunu haber alınca sıkı önlem almış. Geminin depolarına kilitlenen esirleri dışarı çıkartmak mümkün olmamış. Gemi limanda 10 gün bekledikten sonra gerisin geriye Afrika’ya dönmüş. Günlerini geminin ambarında geçiren kölelerden birine arkadaşı merakla sormuş:
- New York nasıl bir yer?
- Bi gürültü bi gürültü, demiş zenci köle, gürültüden başka bir şey yok...
Kıssadan hisse: İnsan gördüğü kadarını anlatır...

İktidar “Elçi cinayetinin olay yerine gitmemize izin verilmiyor” diyor.
Niye? PKK’nın kıta sahanlığı mı var?
***
Yasak listesi yayımlayan muhtar listenin altına yasaklara uymayanları da döveceğini yazmış!
Muhtar bu ilham ve cesareti nereden aldı dersiniz?
Akif Kökçe

ÖMÜR
Hasan Pulur ağabeyimizi de esprileri, kahkahaları, güzel kalemi, dost gülüşü ile birlikte sonsuzluğa uğurladık... Bu yıl kırıcı geçti. Yaz başında Bedri Koraman’ı, ardından Cüneyt Arcayürek, Çetin Altan, Oktay Akbal, Fikret Otyam gibi yazı adamlarını uğurladık... İki soylu sahne adamı Zeki Alasya ve Levent Kırca bu dünyadan uçup gittiler. Bu yıl neden böyle kırıcı geçti?
Toplumdaki genel umutsuzluk sonucu insanlarda yaşama sevincinin ve gelecek umutlarının kararması bir sebep olabilir mi?
Geride kalanlara uzun ömür diliyoruz.

HALEP
İlber Ortaylı arkadaşımız ne zaman ekrana çıksa ülkeyi yönetenlerin cehaletinden yakınıyor. İşte CNN Türk’teki son yakınması:
“Bizim Suriye’de bir azınlığımız var. Bunlara ‘Bayır Bucak Türkmenleri’ deyip duruyorlar. O isim nereden çıktı anlamıyorum... Bayırbucak orada merkez ilçenin adı. Onlar Halep Türkmeni’dir.”

Tatlıya bağlamak!
Rusya uçak işini beklemediğimiz kadar ciddiye aldı! Hemen her gün yeni cezalandırma paketleri açıyor, bizim itidal ve işi tatlıya bağlama gayretlerimize kulak tıkıyor. Bir kriz fazla uzatılmadan tatlıya nasıl bağlanır? Hemen söyleyelim, benzer krizlerde bizim takındığımız tutum takınılarak. Örneğin;
* İsrail, uluslararası sularda Mavi Marmara gemimize baskın düzenleyip 9 yurttaşımızı öldürdüğünde önce esip savurmuş, mangalda kül bırakmamış... Sonra ipin ucunu bırakmış, olayı “tatlıya” bağlamıştık.
* Kıbrıs Rum Hükümeti, İsrail’le Doğu Akdeniz’de doğal gaz aramaya başladığında önce savaş sebebi sayacağımızı bildirmiş... Sonra (deyim yerindeyse) yelkenleri suya indirip konuyu “tatlıya” bağlamıştık.
* Amerikan gemileri Ege’de Muavenet muhribini batırdığında “Ayıp olmuyor mu birader” tonunda bir sitem savurmuş, sonra kaza olduğuna inanmış görünüp işi tatlıya bağlamıştık.
* Yabancı ülkeler Ermeni tasarıları kabul ettikçe önce yüksek perdeden tehditler savurmuş, kimilerinden büyükelçilerimizi çekmiş... Bir süre sonra elçileri çaktırmadan geri gönderip konuyu tatlıya havale etmiştik.
* Suriye F4 uçağımız düşürüldüğünde biraz esip gürlemiş, iç kamuoyunun gazını aldıktan sonra meseleyi rafa kaldırmıştık.
Diyeceğimiz o ki... Rusya bizim gibi yapar, büyükelçiyi çeker yine gönderir, ambargoları biraz bağırıp çağırdıktan sonra unutursa, bu kriz de rahatlıkla tatlıya bağlanır!
Tabii bunlar işin şakası. Bu kriz maalesef çok uzun süreceğe benziyor...

Melih Aşık - Milliyet

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları