loading
close
SON DAKİKALAR

Milli Anayasa Kurultay'ından Notlar

Milli Anayasa Kurultay'ından Notlar
Tarih: 29.04.2012 - 00:00
Kategori:

28.01.2012 Cuma günü Ankara Nazım Hikmet Kültür Merkezinde gerçekleştirilen “MİLLİ ANAYASA KURULTAYINA” katıldım.

28.01.2012 Cuma günü Ankara Nazım Hikmet Kültür Merkezinde gerçekleştirilen “MİLLİ ANAYASA KURULTAYINA” katıldım.

2000 kişilik salon tıka basa doluydu. Salonda CHP,İP,DYP,DP,TGB gibi bir çok siyasi parti ve oluşumun yanısıra Baro temcilcileri,ADD, ÇYDD temsilcileri büyük ilgi gösterdi.

Kurultayın sonuç bildirgesi niteliğindeki beyanları oy biliri ve büyük bir heyacanla oy birliği ile kabul edildi. 

Sonuç bildirgesinin temelinde CHP ve MHP'nin Anayasa Uzlaşma Komisyonunda çekilmeleri AKP'nin güdümünde yazılacak olan bir anayasanın taşeronu olmamaları konusunda talepler dikkat çekti.

İstanbul Barosu Başkanı Ümit KOCASAKAL'ın CHP hakkında söyledikleri uslanmaz bir CHP neferi olarak kanıma dokunmadı dersem yalan olur. Parti üst yönetiminin söylemleri ve yönetim tarzlarıdan dolayı görüş ayrılıkları yaşıyor olsakda asıl olan CHP'nin kurumsal kimliğidir düşüncesi sürekli içimdeki derin yarayı kaşıdı ve canımı acıttı.

Ümit KOCASAKAL CHP'nin bu günki yönetimi GDS( Genetiği Değiştirilmiş Solcular) olarak nitelendirerek başladığı konuşmasında “Mustafa Kemal'in kurduğu CHP'nin ALTI OK'una 'F vitamini' enjekte edilerek ALTIOK'un genetiği değiştirilmiştir. CHP yönetimi ya kurucu iradesinin ilkelerine geri döner ya da o ALTIOK'u alır başka bir yere enjekte ederiz.” diyerek Y-CHP Yönetimine ağır eleştiriler yöneltmenin yanısara başka bir parti kurma fikrinin temellerini atmıştır.
Kocasakal'ın bu söyledikleri yabana atılacak bir olay değildir. Eleştiriler bir noktada haklı olmakla ve CHP tabanının görüşlerini yansıtmakla birlikte yeni bir çatı partisinin işaretini verip CHP'nin bölünmesini sürecinin temellerini oluşturmaktadır. Bu noktada Ümit KOCASAKAL'ın söyledikleri biz CHP'lileri derinden yaraladı. Çünkü Hiçbir gerçek CHP'li hiçbir koşulda partinin bölünmesini içine sindiremez. Çünkü gerçek CHP'liler bilirlerki yönetimler geçici ALTIOK ilkeleri ebedidir.

Milli Anasaya Kurultayının en çok alkış alanları arasında eski Bakan Ufuk SÖZLEMEZ vardı. Tabi onun hedefinde de Anayasa Uzlaşma Komisyonunda AKP ile birlikte yer alan Y-CHP Yönetimi vardı. Ufuk Söylemez'in “ HEM SOROSCU HEM KEMALİST OLUNMAZ” sözü günün özeti sayılabilecek nitelikteydi. Salonda büyük alkışların koptuğu bu söylem doğrudan TESEV Üyesi olan Kemal Kılıçdaroğlu'nu hedef alıyordu. Salonda bulunanlar büyük bir heyacanla alkışladı bu söylemi. 

Tabi hep eleştirilerenleri anlattık birazda CHP'lilerin neler söylediklerine bakmak gerekir. CHP Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan Genel Merkez Yönetimine çokda açık olmasada gönderme yapar nitelikteydi. “Ben Anayasa Komisyonu Üyesiyim. Dikkat edin lütfen Anayasa Uzlaşma Komisyonu üyesi değilim” diyerek başladı sözlerine. Konuşmasının özetinde belkide salonun genel bakış açısı ve havasından olsa gerek kendi bireysel görüşünün AKP Anayasasına zemin hazırlamaktan uzak olduğunu anlattı. Bu komisyonun Anayasa yapma yetkisi olmadığından bahsetti. Açıkca söyleyemesede Anayasa Komisyonundan çekilmek gerektiği görüşünü ulusalcı bir tarzda dile getirdi. Genel Merkeze gidince neler söylediği ise meçhul. 

Bedri Baykam “Üyesi olmaktan gurur duyduğum CHP'nin bugünki yönetim tarzından memnun değilim.Y-CHP bir projedir. Anayasa Uzlaşma Komisyonunda çekilmelidir.” sözlerizle salonda alkış aldı.

Siyaset konusunda blginden her zaman yararlandığım ve örnek aldığım Hakkı Süha OKAY tüm bu eleştiriler karşısında yine CHP'yi savunmak durumunda kaldı. Ben Y-CHP Yöneticilerine yüklenecek işte tam zamanı derken CHP'nin kurumsal Kimliği esastır. Yönetimler geçicidir diyerek büyük bir ders daha vermiş oldu. 

Hakkı Süha OKAY “ Cumhuriyet Halk Partisinin Anayasa konusunda görüşleri 2008 kurultayında kabul edilen CHP Programının 33. sayfasında mevcuttur. CHP ile bir şekilde ilişkilendirilmiş ve yine bir şekilde CHP yöneticisi olmuş, Milletvekili olmuş kişilerin söylemleri kendi görüşleridir. CHP'nin tutumu programında açıkca belirtilmiştir. 

Parti prorogramının 33. sayfasındaki görüşler en sade partiliden Genel Başkan'a kadar bütün CHP'lileri bağlar” sözleri Y-CHP'in yanlıştan neden dönmesi gerektiğinin yol haritası olarak algılandı. Üzerine basa basa Anayasa Uzlaşma Komisyonundan çekilin çağrısı yapsa daha memnun olurdum ancak söylemlerinin özü yanlış yapıldığı parti programnına uyulmadığı ve programa uyulması halinde zaten böyle bir komisyon içerisinde yer almanın yanlış olduğu temelindeydi.

Günün yıldızı ise kesinlikle ve kesinlikle Şahin Mengü'ydü. Yeni anayasada yer alması beklenen maddeleri Sevr Anlaşmasının fransızca ve ingilizce olarak hazırlanmış Orijinal metinler ile vurdu. Sevr'i hazırlayanların bile yeni anayasayı piyasaya sürenlerden daha insaflı olduğuna vurgu yaptı. Bu anayasa hazılıklarının Lozan'ın intikamı olduğunu, ülkeyi bölünmeye götüreceğine özellikle vurgu yaptı. 

Günün özetini yukarıda bahsetmeye çalıştım. CHP açısından bakınca kesinlikle Ümit KOCASAKAL'a ciddii bir cevap verilmeli diye düşünüyorum. Aksi halde ALTIOK'a F vitami eklendiği (Fetullah eli) değmiş olduğu kabul edilmiş demektir. 

CHP'nin cemaatlerle birlikte yol aldığı, tıpkı AKP gibi uzaktan kumanda ile ABD'den yönetildiği tezi kabul edilmiş olacaktır. Bu noktada mutlaka Ümit KOCASAL'ın bana göre maksadını aşan ve bizi derinden yaralayan sözlerinin gerçekliği CHP Genel Merkezi tarafından kabul edilmiş olacaktır.

Milli Anayasa Kurultayının en büyük eleştiri kaynağı ise CHP'nin Fetullah Gülen organisazyonu olan ABANT PLATFORMUNA daimi temsilci göndermesi (Erdoğan Toprak), Van'da düzenlenen toplantı ve içerisine kanalize edilmiş olan yetmez ama evetciler ile yeni Anayasa Hazırlıklarında AKP'nin temel dayanağı haline gelmiş ve sürecin başlanğıcını oluşturduğu iddasıydı.

Konuşmacılar CHP'nin Anayasa Uzlaşma Komisyonu'na gönderdiği üyelere özellikle dikkat çektiler. Üyelerin özellikleri ve daha önce yer aldıkları siyasi oluşumlar göz önüne alınarak CHP'nin bu uzlaşma komisyonundan çekilemeyeceği söylendi. Atilla KART CHP'den aday olduğu zaman DYP yöneticisi olduğu, Süheyl BATUM'um DP Genel Başkanlığı için ismi geçtiği, Rıza TÜRMEN ise uzunca bir süre Avrupa'da ikamet ettiği çeşitli konuşmacılar tarafından dillendirildi.

Fazla söze pek gerek duyulduğuna inanmıyorum. Benim şahsi görüşüm Anayasa Uzlaşma Komisyonu adı altındaki AKP tuzağından bir an evvel ayrılmak gerektiği yönündedir. Biz söyleyelim takdiri bu günün yöneticilerine bırakalım.

Mehmet Yurtseven

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları