loading
close
SON DAKİKALAR

Neden kutluyorlar İstanbul fethini?

Neden kutluyorlar İstanbul fethini?
Tarih: 30.05.2016 - 07:30
Kategori: Medya

Ahmet Hakan; Kendi iktidarlarında Esad’ın Suriye’sinde bir santim toprağı bile fethetmeyi başaramadıkları için Fatih’in İstanbul’u fethiyle avunmaya çalışıyor olabilirler...

"MİLLİ Görüş", her yıl kutlardı İstanbul'un fethini.
Mehter marşları, kartondan surlar, yeniçeriler, Ulubatlı Hasan’lar falan...

“Temsili Fatih Sultan Mehmet” de olurdu bu kutlamada...

Erbakan, bir Fatih gibi selamlardı ahaliyi.

Devletin desteklemediği, sivil bir kutlamaydı bu.

*

Milli Görüş, “İstanbul’u yeniden fethetmek” olgusundan da söz ederdi.

*

Ne demekti İstanbul’u yeniden fethetmek?

Şu demekti:

“Kenarda kaldık, artık merkeze geleceğiz. Merkezin zaptı yakın, merkezi zapt edeceğiz.”

Kısacası çevrenin merkezde kendine pay aramasının sembolik bir anlatımıydı İstanbul’un fethini kutlamak...

*

İyi ama çevrenin merkezi tartışmasız biçimde fethettiği şu günlerde...

İstanbul’un fethini, hem de en büyük devlet törenine dönüştürerek kutlamak da neyin nesi?

*

Olayın perde arkasında şu beş şey olabilir:

*

- BİR: Yeni resmi ideolojilerine, yeni bir bayram armağan etmek istiyor olabilirler.

*

- İKİ: Epey geçmişte kalmış olsa da Osmanlı’nın en parlak zaferinden kendilerine bugün için bir moral çıkarmaya çalışıyor olabilirler.

*

- ÜÇ: Son zamanlarda estirdikleri hem dini hem de milli rüzgârın bir kasırgaya dönüşmesini amaçlıyor olabilirler.

*

- DÖRT: Avrupa Birliği’nin standartlarına kavuşmaktan Avrupa’ya meydan okuma noktasına geldikleri için... İstanbul’un fethini bu amaçla kullanmayı hedefliyor olabilirler.

*

- BEŞ: Kendi iktidarlarında Esad’ın Suriye’sinde bir santim toprağı bile fethetmeyi başaramadıkları için Fatih’in İstanbul’u fethiyle avunmaya çalışıyor olabilirler.

EĞER CUMHURBAŞKANITARAFSIZ VE PARTİSİZ OLSAYDI

EĞER Cumhurbaşkanı Erdoğan, tarafsız ve partisiz olsaydı...

Yüksek yargı organlarının başkanlarının...

Kendisiyle çay toplamasının ya da yaptığı bir konuşmayı alkışlamasının...

Hiçbir sakıncası olmazdı.

*

Netice itibariyle yüksek yargının başkanları, milletin bütünlüğünü temsil eden tarafsız ve partisiz bir Cumhurbaşkanı’nı alkışlıyor olacaktı.

*

Fakat gelin görün ki...

Cumhurbaşkanı taraflı.

Cumhurbaşkanı partili.

Ve Cumhurbaşkanı, bu durumunu saklamaya bile gerek duymuyor.

*

Yine gelin görün ki...

Cumhurbaşkanı, yaptığı her konuşmada muhalefet partilerine demediğini bırakmıyor.

*

Bu durumda...

Cumhurbaşkanı’nı alkışlamak ile muhalefeti yuhalamak arasında pek bir fark kalmıyor.

*

Bilmiyorum.

Yargıtay Başkanımız ya da Danıştay Başkanımız ne diyorlar acaba bu hususta?

YOK MUDUR YERLİ VE MİLLİ BİR İMAM

ANADOLU Gençlik Derneği, düzenlediği “Ayasofya’nın önünde namaz kılma” eylemi için Kâbe’nin imamını getirmiş.

*

Her alanda yerli ve milli arayışı içinde olduğumuz şu günlerde...

Neden “ille de yerli ve milli imam” diye tutturulmuyor?

LİME LİME DEĞİL, FİTİL FİTİL BİNALİ BEY


“LİME lime burunlarından getireceğiz” demiş Başbakan Binali Yıldırım.

*

Burundan lime lime getirilmez Binali Bey...

Fitil fitil getirilir.

*

Lütfen Türkçeye saygı...

Lütfen ama.

PARALEL MUAVİN

METRO Turizm’in sahibi...Şirketinin otobüsünde meydana gelen bir iğrençlik karşısında...“Üzgünüz, derinden yaralandık, biz bu vebalin altından nasıl kalkarız” falan diyeceğine...“Paralelci pislikler, vatan haini olduğunuzu biliyoruz, Hizmet’in selameti için mi Metro ile uğraşıyorsunuz, vallahi sizden her şey beklenir” diye mesaj atmış sosyal medyada.

*

“Paralel” meselesinin çığırından çıkarıldığının farkındayız farkında olmasına ama yine de her defasında şaşırmaya devam ediyoruz.

REZA TUTUKLANIRKEN EBRU NE YAPIYORDU?

DÜNKÜ Hürriyet’te Tolga Tanış’ın kaleminden okuduk Reza’nın tutuklanma anını...

Canlandırmaya çalışarak yeniden aktarıyorum.

Şöyle olmuş olay:

*

- Ebru Gündeş ve Reza Zarrab, havalimanında beraber sorgu odasına alınmış.

*

- Açık tenli, sarışın bir çocuk bakıcısı varmış yanlarında. Reza ile Ebru sorgudayken çocukları, bakıcının yanında kalmış.

*

- Sorgu bittiğinde Reza tutuklanmış, Ebru serbest kalmış.

*

- Serbest kalan Ebru, hızla çocuğunun yanına gitmiş. Babasını tutuklanırken görmesin diye çocuğun dikkatini başka bir yöne kaydırmaya çalışmış.

*

- Reza sorgudan çıkınca çocuğunun bulunduğu yöne doğru yönelmeye çalışmış. Ancak kendisine eşlik eden biri kadın üç polis, buna izin vermemiş. Polisler, Reza’nın kolundan tutup ileriye doğru yürümesini sağlamışlar.

*

- Ebru Gündeş, bir süre ağlamış orada. Sonra bagajlar alınmış. Araç kiralayıp havalimanından ayrılmışlar.

MÜSLÜMANLARIN AZINLIKTA OLDUĞU BİR YER HAYAL ET

MÜSLÜMANLARIN çok ama çok azınlıkta olduğu bir diyar hayal et.

O diyarda çoğunluğun gözünde “Müslüman” demenin, çok olumsuz çağrışımları olsun.

O diyarın devletinin en tepesindeki isim, kızdığı, öfke duyduğu, yanlış yolda olduklarına inandıkları kişilerden “İşte bunlar Müslüman, işte bunlar Müslüman” falan diye söz ederek Müslümanların çoğunluk nezdinde iyice ötekileştirilmelerini sağlamaya çalışsın.

O diyarın azınlıkta kalan Müslüman’ı olarak ne hissedersin?

*

Var ya...

Hissettiğin şey...

Bugün bu ülkede yaşayan azınlıktaki ateistin, azınlıktaki Zerdüşt’ün hissettiği şeyle aynı şeydir.

Ahmet Hakan - Hürriyet

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları