loading
close
SON DAKİKALAR

Nedenler bulunmazsa bilim gelişmez…

Nedenler bulunmazsa bilim gelişmez…
Tarih: 18.08.2017 - 00:00
Kategori:

Yalçın Bayer: Lise son sınıf biyoloji derslerinde yer alan ‘Hayatın Başlangıcı ve Evrim Ünitesi’ çıkarıldı.

Evrim, yaratılışı, değişimi, dönüşümü, gelişimi açıklayan, araştıran, bulgularını yaşama yansıtan, yıllar boyu etkisi artan, çağdaş bilimsel bir kuramdır. Charles Robert Darwin (1805-1899) tarafından geliştirilmiştir. 1840-1843 yılları arasında Beagle gemisiyle yaptığı yolculuk süresinde gözlemlerini, araştırmalarını ‘Beagle Gemisiyle Yolculuk Zoolojisi’ kitabında yayınlamıştır. 1859 yılında ‘Türlerin Kökeni’ (On The Origine of Species) adlı kitabını yayınlamış, Evrim Kuramını anlatmış, yaymış kabul ettirmiştir.
Darwin’e göre canlı varlıklar aynı kökten gelir. Doğal ortamdan kaynaklanan dış etkilerle evrim geçirir. Aynı türden gelenler değişir, dönüşür, yalından gelişmişe doğru evrilir. Bu ‘Doğal Ayıklama Sürecidir’.
1990’lı yıllarda ABD’de Evrim kuramı tartışıldı. Vaiz George Coyne “Canlıların Akıllı Tasarım projesiyle bir bütün olarak yaratıldığını” ileri sürdü. Bu görüş Vatikan tarafından kabul edildi. 1996 yılında Papa II. Jean Paul, Evrim kuramının çağdaş bilimin ürünü olduğunu onayladı.

Evrim kuramını bilmeden çağdaş biyoloji, biyoteknoloji, genetik mühendisliği, genetiği değiştirilmiş organizmalar, aşılar, antibiyotikler, ilaçlar, hücre, doku, organ araştırmaları, zararlı genlerden kurtulma, değişim, dönüşüm, gelişim süreçleri anlaşılmaz. Nedenler bulunmaz. Bilim gelişmez. Prof. Dr. Özcan KÖKNEL

ÖZYÜREK’TEN 1989-CHP ÖNERİSİ

ESAS OLAN MERKEZ YOKLAMASI

MEDYADA Büyükşehir Belediye Başkan aday adayları yer almaya başladı. Yeni isimler pek ortaya çıkmıyor. Önemli olan adayları tüm partililerin benimseyeceği bir yöntemle belirlemektir. CHP isimlerden önce yöntem konusuna yoğunlaşmalıdır. Parti tüzüğünde başta ön seçim olmak üzere bazı esaslar öngörülmüştür. Ön seçim temel alınarak partili olmayan kesimlerinde isteklerinin yansıyacağı düşünülmelidir.
2019’da yapılacak belediye seçim sonuçları Cumhurbaşkanlığı seçimlerini doğrudan etkileyecektir.
CHP 1989 yerel seçimlerinden sonra belediye başkan adaylarını merkez yoklaması ile belirlemiştir. 1989 da adaylar katılımcı bir anlayışla belirlendiği için başarılı olunmuştur. İstanbul’da büyükşehir dahil nerdeyse tüm ilçeleri sosyal demokratların kazandığı seçimleri yönetmiş il başkanı olarak partimin dikkatini çekmek istedim. Mustafa ÖZYÜREK-CHP eski Milletvekili

‘KÖÇEK’İN BAŞINA GELENLER’

YASAKLAMAKLA AKP’NİN GÖZÜNE GİRİLEMEZ

- KASTAMONU ve İnebolu yazılarımızda ‘Köçek oyunu da tu kaka ediliyor’ başlıklı yazımız okurlarımızdan gerekli tepkiyi aldı. Bir çok aydın Kastamonu’lu “Geleneksel kültürümüz yozlaştırılamaz” dedi. İstanbul’dan eğitimci bir okurumuz aradı ve dedi ki: “Köçek oyununu, Kastamonu Belediye Bakanı Tahsin Babaş’ın yasaklama kararını üzüntüyle karşılıyoruz. Bir yörenin yüzyıllar içinde oluşmuş halkın kültürü, folklorik rengi bir buyrukla, emirle yasaklanamaz. Bu geleneksel kültürü yok etmek demektir, folklorik imhadır. İhtimaldir ki, Babaşların kendi düğününde de davul çaldırılıp köçek oynatılmıştır.
Çünkü varlıklı insanların düğünlerinin ölçüsü iki davul, iki köçektir, o düğünün itibarı, gösterişi ve şerefi daha yüksek sayılır yörede. Yoksul ve garibanın düğününde ise birer davulcu ve köçek olur.
Yasaklamak, ilkel bir zihniyete dönüşmek, kültürel bir çoraklığa neden olmaktır. Yörede buna destek veren zihniyet de, AKP’nin gözüne girmeyi amaçlamaktadır. Bağnazlık yarışıdır, çağdaşlık yarışında çıtayı düşürmek ve yöresel eğlence kültürünü yok etmek savaşıdır.
Bu kafada olanların Kastamonu bilim adamlarının kitaplarını okumalıdır. Örneğin, İTÜ Konservatuarından mozikolog Prof. Süleyman Şenel’in
iki ciltlik saha çalışması vardır. Kastamonu köçekleri konusunda yine İTÜ konservatuarında Şenel’in öğrencisi Ufuk Nasman’ın yüksek lisans tezi ilginçtir.”
‘Kemaneci Murat’ı bir kez dinleyin ve konuşun, size neler söyleyecektir, öğrenin. Köçek Kastamonu’ndan başka Karabük, Zonguldak, Sinop, Çankırı ve Bartın da oynanan bir kültürdür. Aydınlanma ve bilim yozlaşmaya ders veriyor.

KADİR UĞUR, YELKEN AÇTI

AVRUPA’dan Türkiye’ye turist gönderen güçlü firmalardan Bentour’un sahibi 50 yıllık turizmci Kadir Uğur, dört kabinli özel yelkenli teknesiyle dün akşam üzeri iki yıllık dünya turuna çıktı. Bodrum’da yaptırdığı özel teknesiyle Delphin Be Grand Lara’dan Türkiye ve Avrupa’daki dostları tarafından kokteyl ile uğurlanan duayen turizmciyi çok sayıda Avrupa’lı gazeteci de gezinin çeşitli etaplarında izleyecek. İlk durağı Kuşadası olacak Uğur, 23 Ağustos’ta da Kuşadası Pine Bay Resort’tan yelken açacak. Teknede Uğur’la birlikte üç kişi olacak, eşi de zaman zaman bazı etaplara eşlik edecek.

‘KALE’NİN ALTINDAKİ BAZALT TAŞINA DA TECAVÜZ ETTİLER

TRAKYA’da bu kentlerden en önemli antik kentlerinden biri, hem askeri, hem de ticari açıdan önemli olan Perinthos’tur; yani Marmara Ereğlisi’dir. Buradan sahil yolunu devam edersek, bir Trak kenti olan Heraion Teikhos (Heranın Surları), Karaevli köyü altında yer alıyor. Eski Salat yağ fabrikasının doğusunda yer alıyor. Sırasıyla devam edersek Bizanthe (Barbaros), en sonunda da Aion (Enez) antik kentine ulaşılır.
Trakya’nın orta kesiminde yine bir Trak kenti olan Byze (Vize) kenti bulunur. Yine önemli bir kent olan Meriç kıyısındaki Hadriana Polis’tir (Edirne).
Bunları niye anlatıyoruz:
Tekirdağ Müzesi’nde 17 yıl müdürlük yapan Mehmet Akif Işın “Gel seni Tekirdağ’ın Muratlı ilçesinin evrimkaya köyüne götüreyim” dedi… Sahilden Tekirdağ’a gelmeden Gazioğlu ve Husumlu köyü üzerinden Çevrimkaya’ya gittik… Hem TEM’den ve Tekirdağ-Çanakkale yolundan gözükmeyen, Karaevli’den Balabanlı köyüne kadar uzanan ‘rüzgar gülleri’ gördük, belki 30 taneydi… (kime ait...)
Çevrimkaya’nın Kuzeyindeki kayalık bir burnun üzerinde yer alan bir ‘kale kalıntısıyla’ karşılaştık.
Çevredeki buğday hasatı bitmiş; sıra ayçiçeğine gelmişti. ‘Kale’, Marmara Denizinden Çevrimkaya’ya kadar uzanan vadiye hakim kayalık bir tepenin üzerinde yeralmaktaydı. ‘Kale’den, Marmara denizi ta Marmara adasına kadar görünüyordu.

TRAKYA’NIN VERİMLİ TOPRAKLARI YOK EDİLİYOR

Arkeolog Mehmet Akif Işın, “Ben Tekirdağlıyım, öğrencilik yıllarımda Gazioğlu köyündeki vatandaşların define kazısı yapıldığı ihbarı üzerine (1974) Çevrimkaya’ya gittim, Helenistik döneme ait (İ.Ö. 3 e 2 yy.) birçok kalıntının çıktığını gördüm. Kazının durdurulmasını sağladım. Tekirdağ Müze Müdürü olduktan sonra (1991) o güne kadar koruma altına alınmamış, ‘kale’nin tespitini yaparak Edirne Kültür ve Tabiat Varlıklarının Koruma Kurulu’na ileterek ‘kale’nin koruma altına alınmasını sağlamıştım.
- Sonra ne oldu?
- Çok acıdır; Trakya’nın başta suyu, kumu, taşı vs. madenleri yağmalanıyor; dozer ve kepçeler O kalıntıları yok ediyor. Şimdi de termik santraller Trakya’nın verimli topraklarını yok etmek için geliyor; sanki çok kömür varmış gibi… Yaklaşık 10 yıl önce ‘kale’nin 500 metre uzağında çalışmaya başlayan taşocağındaki taşların tükenmesi üzerine taş ocağı sahipleri gözlerini kalenin zeminini oluşturan ‘kaya kitlesine’ göz diktiler. Bu tarih adına bir ihanettir; yeni yazık ki yağmacılar herşeyi biliyorlar; Çorlu yakınındaki ‘Karatepe’ taş ocağı tükenmek üzere ya… (Karatepe’nin taşı yıllardır E5 ile TEM’in mıcırını temin etmiş; Atina Olimpiyatları’nın tramvay hatlarının altyapısını oluşturmuştu) Şimdi Kınalıköprü’den Çanakkale Köprüsüne ulaşacak otobanı için gerekli mıcır sağlayacak ocaklar bulmaya çalışıyorlar. 2.200 yıllık ‘kale’nin tescilini kaldırarak koruma kalkanını delmek için arkeolog olmayan bir sanat tarihçisine ’kale değildir’ raporunu yazdırmayı bile göze alıyorlardı. Edirne Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu, bu raporun yanlış olduğunu kabul ederek ‘kale’nin, tescilini devamına karar verdi.
Bu karara rağmen taşocağı sahipleri üst kurula şikayette bulundular; ne yazık ki, üst kurulda bulunan uzmanların ‘burada hiçbir şey yoktur” şeklindeki raporu Ağa Han Ödülü’ne aday gösterilirse, kimi kutlamak gerekir?
Yıllarca kazı başkanlığı ve yüzey araştırması yaparak bunları yayınlayan arkeolog Mehmet Akif Işın, bu raporları yazanlar arkeolog olamaz. Hele ‘kale’nin tescil kararını kaldıran yüksek kurul üyelerinin Çevrimkaya kalesinde kazı yapıldığında suratlarının ne duruma geleceğini görmek isterim” dedi.

HASTANE PERSONELİNE TEŞEKKÜRLER

FETHİYE’de tatilimiz sırasında rahatsızlaşan eşimi Fethiye Devlet Hastanesi’ne götürdüm. Tedirgindim; çünkü İstanbul’daki acillerin durumunu biliyordum. Ancak, kayıt aşamasından itibaren güleryüzlü ve hastalarla yakından ilgilenen sağlık çalışanlarıyla karşılaşınca yüzümüz güldü, çünkü samimiyet ve özel bir ilgi vardı. Teşekkürü hakkederken, hastane yönetiminin, il yöneticilerinin ve bakanlığın bu güzel insanları örnek davranışlarından dolayı ödüllendirmesi gerekir. Mustafa BAKACAK

Yalçın Bayer: Hürriyet

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları