loading
close
SON DAKİKALAR

Organik hoşaf

Organik hoşaf
Tarih: 15.08.2017 - 00:00
Kategori:

Yılmaz Özdil: Atatürk Orman Çiftliği arazisinin, sayın hükümetimiz tarafından, Amerikan büyükelçiliği yapılmak üzere ABD'ye satıldığı ortaya çıktı.

Asrın liderimiz Coca Cola fabrikasının açılışını yaptı, sayın ahalimiz huylanmasın diye Coca Cola kelimeleri sansürlendi, yandaş medya “meşrubat fabrikası” açıldığını yazdı, Anadolu Ajansı daha şahaneydi, “meyve suyu fabrikası” açıldığını duyurdu.

*

“Organik hoşaf” fabrikası açıldı da diyebilirlerdi!

*

Çünkü…

*

4 Temmuz 2003.
Akp hükümetinin bakanları ve milletvekilleri, ABD Ankara Büyükelçiliği'nde Amerikan Bağımsızlık Günü resepsiyonunda Amerikalıları tebrik ederken, Irak'ta kafamıza çuval geçirdiler.
Süleymaniye'deki irtibat büromuz ağır silahlı Amerikan askerleri tarafından basıldı, bordo bereli 11 subay ve astsubayımız kafalarına çuval geçirilerek, kelepçe takılarak, dipçiklenerek tutuklandı, binbaşımızın kaburgasını, Türkiye'nin onurunu kırmışlardı, 57 saat esir tuttular.

*

Memleket ayağa kalktı, ABD'ye hesap sormak üzere nota vereceğimiz iddia edildi. Üç saniye sonra asrın liderimiz tarafından yalanlandı, “müzik notası değildir bu, her aklınıza estiğinizde verilmez, ciddiyeti vardır” dedi. “Türk milletinin kafasına çuval geçirdiler, daha nasıl ciddiyeti olacak birader” diyen olmadı tabii… Akp'nin ABD'ye gıkını çıkaramayacağı belliydi.

*

Her acizlikte olduğu gibi, aynı şapşal tepki gösterildi, Amerikan mallarını boykot çağrısı yapıldı.

*

Sayın ahalimiz kargadan başka kuş, Coca Cola'dan başka Amerikan malı tanımadığı için, boykotun en büyük hedefi Coca Cola olmuştu.

*

O hafta…
Çoook çook çok büyük bir sürpriz yaşandı.

*

“New York'ta bir morning” sloganıyla reklam bombardımanı başladı. Gazetelerde sayfa sayfa, televizyonlarda bangır bangır yayınlanıyordu. Cola Turka'ydı.

*

Ülker ürünüydü. Reklam için kesenin ağzı açılmıştı, tee New York'ta çekilmişti, başrolünde Hollywood'un o dönemki en ünlü yıldızlarından Chevy Chase oynuyordu.
Amerikalının biri cafeye giriyor, tespihli bi kovboyla karşılaşıyor, Cola Turka'dan bir yudum tadıyor, şak diye bıyığı çıkıyordu, sohbet ederken “yenge nasıl, çoluk çoluk” gibi, Türk usulü cümleler kuruyor, hesap ödenirken “bendensin” diyordu.
Eşi akşam yemeğinde dolmalık biber yapıyordu, Cola Turka'dan bir yudum alınca Amerikan şarkılarını bırakıp “dağ başını duman almış”ı söylemeye başlıyorlardı, anne babasının elini öpüyor, uğurlarken tıpkı bizim gibi arkalarından su döküyordu.
Özetle, Cola Turka içen Amerikalılar Türkleşiyordu.

*

Adeta mucizeydi.
Mucizevi tesadüftü.
Doğaüstü rastlantıydı.
Tam kafamıza çuval geçirilmişken, tam Amerikalılara uyuz olmuşken, tam Coca Cola boykotu başlamışken, nasıl olmuştu da böylesine muhteşem bir zamanlamayla tam oraya Cola Turka denk gelmişti, kimse kafa yormadı.
Cola Turka milli'ydi, gerisi hiç önemli değildi.
Ne bir sene önce, ne bir ay sonra, tam o hafta kardeşim…
Amerikan cola'yı içmek istemeyene Türk cola sunulmuştu.
Olsa olsa, takdiri ilahiydi!

*

Asrın liderimiz ne kadar milli olduğunu göstermek için, helikopterle Adapazarı'na gitti, Cola Turka fabrikasının bahçesine indi, kafasına Cola Turka şapkası taktı, zaten açık olan Cola Turka fabrikasının açılışını yaptı, zaten açık olan Cola Turka fabrikasının kurdelasını kesti, Cola Turka'nın yeni reklam filmini seyretti, pek beğendiğini söyledi, Cola Turka içerken poz verdi.

*

Cola Turka piyasaya fırtına gibi girdi, hayatında cola içmemiş olanlar bile “milli” diye gidip Cola Turka alıyordu, iki litre kesmiyor, inadına üç litre alıyordu, sayın ahalimiz ne kadar çok Cola Turka içerse Amerikalıları o kadar haşat ettiğini
düşünüyordu.

*

Aslında mesela…
Cola Turka'nın perde arkasında bizzat Coca Cola olabilir miydi?
Boykot sırasında gazlı içecek pazarı daralmasın diye, alışkanlık körelmesin diye, öfke geçene kadar, kendisi yeniden sahneye çıkana kadar cola lezzeti unutulmasın diye örtülü ortaklık yapılmış olabilir miydi?
Dünyanın en tanınmış markası olan, dünyada 200 ülkede varolan, her gün 2 milyar adet satılan, süper kariyerli profesyoneller tarafından yönetilen, 170 milyar dolar değerindeki şirketin, bizden daha “zeki” olabilmesi mümkün müydü?
Elbette mümkün değildi!
Bu nedenle bu tür hayal mahsulü sorulara da kimse zahmet edip kafa yormadı.

*

Gel zaman git zaman… Sayın ahalimizin dalgınlığına geldi herhalde, Cola Turka'nın neden aniden ortadan kaybolduğuna dikkat etmedi. Hatta, neden sessiz sedasız Japonlara satıldığına da pek alaka göstermedi. Cola Turka'yı unutup “ayran”a yönelmesi yeterliydi!

*

Gel zaman git zaman… Kafamıza çuval geçirildiğinde kendi kafasına Cola Turka şapkası takan asrın liderimiz “ya Allah bismillah” diyerek, Coca Cola fabrikasının açılışını yaptı. Sayın ahalimiz huylanmasın diye Coca Cola kelimeleri sansürlendi, yandaş medya “meşrubat fabrikası” açıldığını yazdı, Anadolu Ajansı daha şahaneydi, “meyve suyu fabrikası” açıldığını duyurdu. “Herhalde organik hoşaf fabrikası açıldı” diye düşünen sayın ahalimiz mutlu oldu.

*

Ve aynı gün… Atatürk Orman Çiftliği arazisinin, sayın hükümetimiz tarafından, Amerikan büyükelçiliği yapılmak üzere ABD'ye satıldığı ortaya çıktı. Mimarlar Odası, bilgi edinme kanunu kapsamında satış protokolünü istedi ama, ticari sır denilerek reddedildi.

*

Halbuki sır mır yok ortada.
“Bendensin” deyip, vermişlerdir gari!

Yılmaz Özdil: Sözcü 

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları