loading
close
SON DAKİKALAR

Orhan Bursalı: Kadınların eşitlik yoksa, adalet de yok bayrağı

Orhan Bursalı: Kadınların eşitlik yoksa, adalet de yok bayrağı
Tarih: 03.12.2017 - 00:00
Kategori:

Orhan Bursalı: Siyasal demokratik kültür çamurdan kurtarılmadıkça, cinsiyet ve toplumsal eşitlik, adalet, hak ve özgürlükler her kesimde ana eğitim konusu yapılmadıkça, toplumsal duyarlık ve farkındalığı geliştirmek zor.

Eşitlik - Adalet Kadın Zirvesi’nin sesi ne kadar yayıldı medyadan bilemeyeceğim, ama “az miktarda”, diyebiliriz. Kılıçdaroğlu’nun ilk gün konuşması şüphesiz ki önemliydi, ama zirve onun kadar önemle yer almalıydı. Medyada yayın kararında ve yönetiminde köşe başlarını tutan “erkek egemen” anlayışa karşı da mücadeleyi önemsemek, “toplumsal cinsiyet eşitliliği”nin bir gereği ve başarısı için şart gibi duruyor.
Kadınların konuşmalarından çok şey öğrendim. Bazılarının altını çizeyim:
Kadınların toplumsal ve yasal kazanımları karşısında uğradıkları “güç kaybı”nı, erkeklerin artan baskı, şiddet ve cinayetler ile “telafi etmeye” çalıştıkları... F. Berktay bunu “erkeklik azalması” olarak tanımladı. Kadınların hayatın her alanında daha çok sahneye çıkmaya başlamaları, şüphesiz bir “erkek egemenlik alanı kısıtlaması” yaratıyor.

Çok yönlü kültürel şok

Erkek Reis’in kültürel olarak devraldığı “kadının erkeğe kesin biat” kültürüne karşı kadınların boşanma dahil yasal hak ve özgürlük silahlarını devreye sokması, bu çatışmayı şiddetlendirdi.
Bu anlaşılır, fakat olayın daha çok kentlerde seyrettiğini de görelim; AKP döneminde köylerin yüzde 25 boşalarak kentlerde yaşamaya başlamasının da yarattığı çok yönlü büyük kültürel şokların payı büyük.
Kadınların büyük kazanımlarında, Feminizm’in koçbaşı görev üstlendiği kesin. Toplumsal cinsiyet eşitliği için buna devam... Aynı zamanda toplumda genel adalet ve demokratik hak ve özgürlükler için mücadele yine de bir üst bayrak; adalet olmazsa eşitlik de olmaz.
Bertil Emrah Order: “Adalet ve eşitlik için de aslında temel değer insan haklarını güvence altına alabilmektir.”
Eşitlikte “kadın kotası” anlayışı yıkılmalı. Orantıcı adalet ve “denkleştirici adalet” kavramları da itici bulundu. Kadınların erkekler tarafından korunmalı anlayışı yıkılmalı. Boyunduruğun bir başka biçimi.

Bağış değil kadınların kazanımı

Kazanılanlar, siyasal bağış değil, kadın hareketinin başarısıdır. Son yıllarda iktidarın bu başarılardan bir kısmını geri alma ve dini dogmaları öne sürerek kadını yine erkek egemenlik boyunduruğuna hapsetme girişimleri dikkat çekici...
Lider konumundaki kadınların sayısı hızla çoğalmalı, toplumsal her katmanda... Bu sadece kadın hareketi için değil, her türlü toplumsal ve siyasal sorunlarda kitleleri sürükleyecek ana dinamiktir, mesela CHP sosyal demokrat okul açıyor, tamam ama binlerce toplum lideri yetiştirecek okulları her ilçesinde açmak da çok önemli...
Yargıçlar arasında kadınların sayısının giderek artmakta oluşunun önemi vurgulandı. Burada erkek ve kadın eşitliği henüz sağlanamasa bile. Fakat savcılara gelince, kadınlar sadece yüzde 6’sı kadar... Şüphesiz ki bunun temel nedeni, devletin erkek karakteri. Erkek devleti erkek savcılar savunacaktır. Ayrıca kadınlar, pek çok erkek savcı kadar, çoğu ipe sapa gelmez siyasi iddialar ve tek taraflı savlar ileri sürebilir mi? Devlet ne yapacağını bilir!
Ayrıca Danıştay hariç, yüksek yargının neredeyse tamamı “siyasi” erkek.

Sürekli seferberlik

Anayasada, yasalarda kadınlar lehine çok sayıda demokratik değişiklikler yapıldı. Fakat bir parti iktidara geliyor ve sanki bu hak ve özgürlükler hiç yokmuş gibi davranabiliyor.
Siyasal demokratik kültür çamurdan kurtarılmadıkça, cinsiyet ve toplumsal eşitlik, adalet, hak ve özgürlükler her kesimde ana eğitim konusu yapılmadıkça, toplumsal duyarlık ve farkındalığı geliştirmek zor. Sadece bu konu üzerinde duran büyük seferberlikler gerek...
Laiklik yoksa, kadın özgürlükleri ve cinsiyet eşitliği de yoktur. Bunun vurgulanmış olması önemli. Kadın hak ve özgürlükleri, turnosol kâğıdıdır dendi. Şüphesiz, medya özgürlüğü belki de daha fazlasıyla...
Konu “kadın - kadının sorunu” değil. Eşitlik ve ülke sorunudur. Kadınlar yasal haklarını bilirlerse bunları kullanıyorlar.
Önemli bir saptama: Kadın hareketi devlet mekanizmalarından daha güçlüdür.
Zirvede kadın çok erkek azdı. Çeşitli görüşlerden kadınlar belki de ilk kez bir araya geldi. Mesela Rümeysa Çamdereli “Müziğe başladığımda başıma gelenlerin hepsini başörtülü olmama bağlıyordum, feminizm okumaları yapmaya başladığımda bu tepkilerin kadın olduğum için geldiğini anladım. Kadın mücadelesi ideolojiler üstü olmayı bu zamana kadar çok güzel başarmıştır. Bir arada durmayı kadınlar başaracaklardır” diyordu.

Orhan Bursalı: Cumhuriyet

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları