Seçim, düğün, takı, altın, gerdek falan

Mustafa Mutlu; Başbakan Tayyip Erdoğan'ın topladığı bağışlar ise sır gibi saklanıyor...

Cumhurbaşkanı ilk kez "ABD Başkanı" gibi halk tarafından seçilecek ya; seçim kampanyaları da ABD'deki gibi oluyor!

Önce adaylar belirlendi.

Sonra hemen bu adaylara birer "ekip" oluşturuldu.

Bu ekiplerde profesyonel gazeteciler, televizoncular, halkla ilişkilerciler, araştırmacılar, istatistikçiler, reklamcılar görevlendirildi.

Her aday için birer "logo" yaptırıldı.

Slogan belirlendi.

"Renk" seçildi.

Adayların hangi televizyon kanalına ne zaman çıkması gerektiği, hangilerine selam bile vermemesi gerektiği saptandı.

Ve elbette... Yasanın da elvermesi sayesinde kampanya masrafları için adayların tıpkı ABD'deki gibi "bağış" kabul edecekleri hesap numaraları açıklandı.

***

Ekmeleddin İhsanoğlu'nun kampanyası için açılan banka hesabına 22 Temmuz itibarıyla 2 bin 172 kişi tarafından 2 milyon 130 bin 922 lira bağış yapıldı.

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın seçim kampanyası için açılan hesaba da 1460 kişi toplam 361 bin 411 lira yatırdı.

Başbakan Tayyip Erdoğan'ın topladığı bağışlar ise sır gibi saklanıyor... Ancak yurdun dört bir yanından Başbakan'a bağış yapmak için Ziraat Bankası şubelerinin önünde bekleşen kalabalıkların fotoğrafları geliyor!

***

Gelelim işin garip yanına:

Başbakan, zaten bütün "propaganda" faaliyetlerini devlet kesesinden karşılıyor.

Başbakanlığa ait "Ana" uçaklarını, helikopterleri, lüks makam arabalarını babasının malı gibi rahatça kullanıyor.

Düzenlenen mitinglerde sahneyi ve ses sistemini genellikle TOKİ kuruyor...

Halka dağıtılan"eşantiyonlar" ya yandaş işadamlarından tedarik ediliyor ya da küçük bir harcamayla yine Başbakanlık bütçesinden alınıyor.

Başbakan'ın, yanındaki yalakalarının ve korumalarının içtiği su bile halkın kesesinden çıkıyor.

Yandaş gazetelerde ve televizyonlarda yayınlanan reklamlar için yandaş patronlar zaten para bile talep etmiyor!

İyi de bu durumda Başbakan için açılan hesapta toplanan milyonlarca lira, nerede kullanılacak?

***

İzmir İl Başkanı demiş ki:

"Cumhurbaşkanlığı seçimi bizim düğünümüz, o hesaba yatırdığımız paralar da düğünlerde taktığımız altın!"

Allah, Allah!

Kimin düğünü bu?

Kim, kiminle evleniyor?

Bu benzetmeyi doğru kabul edersek, cumhurbaşkanı adayı olan kişi damat mı oluyor, gelin mi?

Eğer o damatsa gelin halk, yani biz mi oluyoruz?

Ve bu iğrenç benzetmeye devam edersek zifaf gecesi ne zaman?

Adayın seçimi kazanacağı gün mü, mazbatayı alacağı zaman mı, yoksa bu hesapta biriken paraları belki de uyduruk faturalarla özel hesabına aktaracağı an mı?

***

Bakın buraya yazıyorum:

Bu "kampanyada toplanan paralar" meselesi var ya...

Seçimden yıllar sonra bile konuşulacak!

BAĞIŞLAR!

Cumhurbaşkanlığı Seçim Kanunu'nun 14'üncü maddesi adaylara yapılacak bağışları düzenliyor. Buna göre:

* Adaylar yabancı devletlerden, uluslararası kuruluşlardan, tüzel kişilerden ve Türk uyruğunda olmayan gerçek kişilerden bağış ve yardım alamazlar. * Her bir kişinin adaylara yapabileceği nakdi yardım miktarı, en yüksek derecedeki devlet memuruna fiilen yapılmakta olan her türlü ödemelerin bir aylık brüt tutarını geçemez. (9 bin 82.51 TL).

* Alınan bağış ve yardımlar veraset ve intikal vergisinden müstesnadır.

* Adaylar ödünç niteliğinde para kabul edemez.

* Yapılan bağışların harcanmayan kısmı Hazine'ye intikal ettirilir.

***

Sorum size: Sizce mevcut adayların hangisi, yapılan bağışların harcanmayan kısmını asla Hazine'ye bırakmaz?

GÜNÜN SORUSU

Madem cumhurbaşkanlığı seçimlerinde logosundan sloganına, bağışından reklam ekiplerine kadar ABD'yi örnek aldık... Cumhurbaşkanlığı Seçimi Kanunu'nun mimarı Recep Tayyip Erdoğan'a soruyorum:

ABD'deki adaylar her seçimden önce halkın karşısına çıkıp soruları yanıtlarken, siz bu "düello" programlarına katılmayı neden reddediyorsunuz?

ERKEKLİĞİN DÖRT ŞARTI!

Eski manken Ebru Şallı'ya "Erkek nasıl olmalı?" diye sormuşlar, o da yanıtlamış:

"Erkek dediğin slimfit (dar kesim) gömlek giyer, Maserati'ye biner, Rolex takar. Sürekli olarak kalıcı, zarif hediyeler alır..."

Ah be kızım; baban da mı Maserati'ye binip Rolex taktı, slimfit gömlek giydi?

Bunları yapmadıysa, "erkek" olamadı mı?

Olamadıysa, sen nasıl dünyaya geldin?

Ayrıca bu dediklerin "erkekliğin" değil, görgüsüzlüğün, zamparalığın şartıdır... Demek ki sen bugüne dek "erkek" diye sadece para babası dallamaları tanımışsın!

Sana bir "abi" nasihatım var:

İnsanları üreme organlarına göre sınıflayıp şartlar yakıştıracağına; "İnsan nasıl olmalı?" sorusunun yanıtını söyle, biliyorsan...

Ben söyleyeyim mi?

İnsan dediğin, böyle acılı günlerde en azından biraz susmayı bilir!

GÜNÜN İSYANI

Gözaltındaki polis şefleri dışarıdan yemek söyleyememekten yakınıyormuş... İsyanım onlara:

Siz görevdeyken gözaltına aldığınız yurtseverlerin bırakın dışarıdan yemek söylemelerini, ilaçlarını zamanında almalarına izin verdiniz mi?

Mustafa Mutlu - Aydınlık