loading
close
SON DAKİKALAR

Trump'la dört dakika

Trump'la dört dakika
Tarih: 21.05.2017 - 00:00
Kategori:

Trump’un Sudilere yaptığı ziyaret rahat geçti çünkü Sudilerin anlatacağı pek bir şey olmadığından dört dakika sınırı diye bir şey de yoktu. Bizimkiler ülkeye döndüğünde ellerinde bunca sorunun yanında nur topu gibi bir papaz sorunu vardı…

NATO yetkilileri Trump’la yapılacak görüşmeleri dört dakikayla sınırlamış, konuşmacılar dört dakikadan fazla konuşamayacakmış. Çünkü Trump dikkatini dört dakikadan fazla toplayamıyormuş. Beşinci dakikadan itibaren sayın başkan iptal…
Genellikle hiperaktif çocuklarda görünen bir durumdur bu, ders dinlerken ilgilerini fazla veremezler, belli bir süreden sonra kalkıp sınıf içinde tur atmaya başlayıp öğretmenlerini fıtık ederler.
Trump’un genel hallerinin mizah yazarları için muhteşem bir kaynak olacağı ta en başından belliydi zaten. Dünyayı her bakımdan şamatalı günlerin beklediği kesin…
Bizim heyetle yapılan 20 dakikalık görüşme bu açıdan ilginç bir hal alıyor…
Görüşmenin yarısı çeviriye gitti diyelim, kalan 10 dakikanın 2 dakikası “nasılsın, iyi misin, çocuklar nasıl” gibi nezaket ifadeleriyle “Siz Kore’de ne güzel ölmüştünüz yahu” gaz vermesine gittiğini varsayarsak kala kala 8 dakika kalıyor ki bu Trump’un algı süresinin iki katı…

Amerikalı yetkililer başkanlarının huyunu bildiklerinden mutlaka konuşulacak konuları dikte ettirmişlerdir, hatta eline yazıp vermişlerdir…
“Sayın Presidint, Türk heyeti, Fettullah’ın iadesi, Reza’nın serbest bırakılması, YPG’den verilen silahların geri alınması konularına girecekler. Ama siz önce algı süreniz içinde papazın serbest bırakılmasını isteyin. Biliyorsunuz bunlar bizim papazı Fötö’cü diye tutukladılar…”
“Anladım… Papazı bıraksınlar, diyeceğim…”
Türk heyetini geldiğinde, muhtemel şöyle bir konuşma gelişmiştir…
“Sayın presidint şu Fettullah Gülen’i bize….”
“Papaz…”
“Yok papaz değil imam aslında, o moruk bize fena halde yamuk yaptı; ne istediyse verdik, yemedik yedirdik, içmedik içirdik. Kendi yavrularımızın rızkından kesip o rezile verdik. Ama gözü doymadı şerefsizin; nankörlük yaptı ellini kolunu sallayarak beddua etti, evinize ateşler düşsün dedi…”
“Papazı verin papazı…”
“Ne papazı, yahu?”
“Maça papazı olabilir… Papaz kaçtı oynarken elinde papaz kalan yanar, papaz sizde kalmış verin şu papazı da gidelim…”
“Bir de Reza Zarrap var…”
“Papaz…”
“Yahu bu da papaza taktı… Reza papaz değil; bizim arkadaşlara kol saati, çikolata kutusu falan veren hayırsever bir insan… Tabii babamın oğlu değil ama vatandaşım olarak korumak durumundayım yoksa anamız ağlayacak…”
Trump elindeki kâğıda bakar ve ağır ağır okur…
“Papazı bize bir an önce verin… Çabuk olun kafa gidecek birazdan…”
Bizimkiler şaşkınlık içindedir, bir şeylerin ters gittiği bellidir; heyetten bir yetkili saatine bakar ve endişeyle bizimkinin kulağına fısıldar…
“Fazla vaktimiz kalmadı efendim, hemen YPG meselesine girin… Bari üç istekten birini alalım… ”
“Şu YPG terör örgütüne (ki tercüman arkadaşlar “terör” kelimesini çevirmeyebilirler) verdiğiniz silahları ne olur vermeyin…”
Trump büyük bir ciddiyetle dinler, başını sallar; elindeki kâğıda bir kez daha bakar, öksürerek boğazını temizler…
“Papaz sizdeymiş onu bize verin…”
“Yahu bu hangi papazdan bahsediyor böyle?”
Heyettekiler aralarında yaptıkları istikşafi bir görüşmeden sonra akıllarına Fetöcülükten tutuklayıp içeride unuttukları bir papaz olduğu gelir…
“Sanıyoruz ondan söz ediyor efendim, onca tutuklu gazeteci yazar arasında gözümüzden kaçmış işte…”
Bizimki son bir hamle yapar…
“Sayın prezidınt bakın şunu söylemek isterim” derken başkanın ayağa kalkıp odanın içinde tur atıp kültürfizik hareketlerine baylağını görürler…
Heyet üyelerimiz üzüntü içinde bakarlar, çünkü dört dakika dolmuş ve başkanın ilgisi başka bir mecraya kaymıştır… Bundan sonra anlatacaklarının ona davulcu hapşırması gibi geleceği gerçeğini anlamışlardır.
Prezidınt amuda kalkmıştır, bir an bizimki de ona katılmak için hamle etse de bunun beyhude olduğunu anlayıp vazgeçer…
Heyettekiler bizimkini teselli ettiler “Üzülmeyin efendim, biz iyi hazırlanmıştık bütün isteklerimizi alabilecektik, siz de maşallah çok güzel izah ettiniz ama şansımıza kıt algılı bir başkan çıktı… Sizin gibi leb demeden leblebiyi anlayan cevval biri çıkaydı büyük bir zaferle dönecektik…”
Trump’un sonradan Sudilere yaptığı ziyaret epey rahat geçti çünkü Sudilerin anlatacağı pek bir şey olmadığından dört dakika sınırı diye bir şey de yoktu. Dolayısıyla pek güzel anlaştılar.
Bizimkiler ülkeye döndüğünde ise ellerinde bunca sorunun yanında nur topu gibi bir papaz sorunu vardı… 

Atay Sözer

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları