loading
close
SON DAKİKALAR

Tur Yıldız Biçer, Bakan Kaya'ya Veli Saçılık'ı sordu: Mağduriyetini gidermeyi düşünüyor musunuz?

Tur Yıldız Biçer, Bakan Kaya'ya Veli Saçılık'ı sordu: Mağduriyetini gidermeyi düşünüyor musunuz?
Tarih: 15.11.2017 - 08:32
Kategori: Gündem

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya’ya KHK ile ihraç edilen Veli Saçılık’ın işe iadesi gibi birçok konuda soru soran CHP’li vekil; 'hayata tutunmaya çalışan Veli Saçılık’ın mağduriyetini gidermeyi düşünüyor musunuz?' diye sordu

Cumhuriyet Halk Partisi Manisa Milletvekili Dr. Tur Yıldız Biçer, Meclis’te devam eden ve dün görüşülmekte olan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın bütçesinde söz aldı.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya’ya Bakanlık binasının kirasından, KHK ile ihraç edilen Veli Saçılık’ın işe iadesi gibi birçok konuda soru soran CHP’li vekil; “Eşi ve çocuğu ile hayata tutunmaya çalışan Veli Saçılık’ın mağduriyetini de gidermeyi düşünüyor musunuz?” diye de sordu.

CHP’li Manisa Milletvekili Dr. Tur Yıldız Biçer’in Bakan Kaya’ya yönelttiği soruların bazıları şöyle:
“Öncelikle Bakana sabahki sunumundan dolayı teşekkür ediyorum. Ben toplantıdan önce, Sayın Bakanın geçen seneki sunumunu da okudum özellikle tutanaklardan, geçen seneden bu seneye nasıl bir değişiklik olduğunu merak ettiğim için. Ama üzülerek söylemek istiyorum ki, bugünkü sunum, sanki geçen seneki sunumun âdeta aynısıydı, yalnızca belki cümlelerin ve paragrafların yerleri değişmişti.

Tabii haksızlık da etmek istemiyorum ama insan umutlanmak istiyor gerçekten çünkü böylesine can alıcı sorunların çözüm noktası olan bir Bakanlıkta gerçekten objektif, gerçekçi, bilimsel ve somut adımların atılacağı bir yaklaşım içerisinde olmasını istiyorsunuz Bakanımızın. Tabii elbette ki ümitsiz olmak bize yakışmaz, yine de umuyorum ülkemiz için hayırlı olur 2018 Bakanlık bütçesi!!

Şimdi, ben, izin verirseniz bir iki soru sorarak başlamak istiyorum: Sayın Bakan, OHAL süresince Bakanlıktan kaç personeliniz atıldı? İhraç edilen kaç meslek elemanınız var? Bunlar içinde kaç tane sosyal hizmet uzmanı, kaç tane sosyolog, kaç tane psikolog var? Ve daha önemlisi bu atılan, ihraç edilen personelin yerine aldığınız personel nasıl bir çalışma usulüyle çalışıyor, bunları bilmiyoruz. Yeni aldıklarınız sözleşme usulüyle mi çalışıyor, kadrolu mu çalışıyorlar?

Yine, diğer önemli bir nokta, yeni alınan personel acaba mesleki yeterlilik açısından uygun mu? Bu kadar çok sayıda personelin çok hızlı bir şekilde değişmesi çalışma alanınızda bir bozulma, bir kalitesizlik yarattı mı, meslek gruplarına göre bir tasnif yapıldı mı? Bunları öğrenmek istiyorum. Çok önemli bence bu soruların yanıtları.
Yine, bir kişi özelinde bir soru sormak istiyorum size: Veli Saçılık gibi bedel ödemiş, yargılanmış birisi, hükümlü ve engelli kontenjanına başvurmaksızın kendi hakkıyla KPSS sınavına girerek memur olmuş ve Bakanlığınızda sosyolog olarak yalnızca bir yıl çalışmış birisi. Veli Saçılık ne zaman işine dönecek? Onun da eşi ve 1 çocuğu var ve Veli Saçılık hayata tutunmaya çalışıyor. Onun mağduriyetini de gidermeyi düşünüyor musunuz aile kapsamında? Ailesine ve kendisine de -aileden sorumlu olmanız sebebiyle soruyorum- bir psikolojik destek vermeyi düşündünüz mü ya da düşünecek misiniz?

İkinci bir soru sormak istiyorum: Özellikle sosyal yardım yapan bir Bakanlık olduğunuz için acaba Bakanlığınızın binası yıllık kaç lira? Bunu çok merak ediyorum. Sosyal yardım yapan bir bakanlık olduğunuz için Bakanlığa verdiğiniz bu kirayı israf olarak değerlendirir misiniz? Kaç tane personel çalışıyor Bakanlığınızda, bunların kaçı kadrolu kaçı sözleşmeli? Bütçe sıkıntısı yaşıyor musunuz? diye sormak istiyorum.

Yine ben bugün -aslında merakla bekledim sunumunuzda acaba yer verir misiniz diye- bakın, iki genelgeden bahsetmek istiyorum: Bunlara bugün, benim takip edebildiğim kadarıyla ne siz ne de iktidar milletvekilleri tarafından konuşmalarında yer verilmedi. Şimdi, bu iki genelgeden birisi, 24 Mayıs 2010 tarihli ve altında dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan imzası var. İkincisi de, Mart 2017'de 8'inci Kadın İstihdamı Ulusal İzleme ve Koordinasyon Kurulu toplantısında alınmış bir kararla yayınlanmış bir başbakanlık genelgesi. Şimdi iki genelge de kadın istihdamıyla ilgili ve tabii yine üzülerek söylemek gerekir ki, 2'nci genelge yani taslak hâlinde olan ve şu anda kurumlara gönderilerek, görüş sorularak son hâli verilecek olan genelge ilk genelgenin ülke koşulları ve güncel ihtiyaçlar doğrultusunda güncellenmesi kararı doğrultusunda hazırlanmış ve bugüne kadar yapılmış kadın mücadelesinde kadının istihdam oranlarının artırılması yönünde elde edilmiş bütün kazanımları yok eden, sıfırlayan bir genelge. Acaba bu genelgeyle ilgili bilgi vermeniz mümkün müdür? Bu güncellemeyle, dediğim gibi, bugüne kadar 2010 yılında özellikle Başbakanlığın, tabii o dönemde biliyorsunuz AB'ye uyum süreciydi, AB'ye girmek üzere bir heyecan ve yaklaşım vardı. Bu istihdamı ve fırsat eşitliğini yaratmak açısından AB uyum sürecinde yapılmış bir genelgeydi. Tabii ki bizi tam olarak tatmin etmese de o genelgeden de geriye gidiliyor, geriye düşülüyor olması üzüntü verici. Şimdi iki genelge arasındaki farkları size söylemek istiyorum.
İlk genelgede eşit işe eşit ücret, cinsiyet eşitliğinin denetimi, eşitlik faaliyetleri, kadınlarla ilgili terfi düzenlenmesi ve bu kadınların terfi düzenlenmesinin de korunup kollanması yönünde kararlar vardı. Yine, halk eğitim merkezleri, toplum merkezleri Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü ve yerel yönetimlerin de yaygın eğitim faaliyetleri ve mesleki eğitim programlarında sivil toplum kuruluşlarıyla iş birliği yaparak kadının insan hakları eğitim ve istihdam olanaklarını arttırma yönünde bir çalışma vardı. Şiddet mağduru kadınları koruma ve onları yaşama tutunma yönünde geliştirilmiş projeler vardı. Yine, kreş denetimiyle ilgili çok ciddi çalışmalar vardı. Ama şu anda görüyoruz ki bu 2010'daki genelgeden geriye düşülmüş olması, kadınlara yönelik dışlayıcı tutumu yasalarla ortadan kaldırmak gerekirken bunu derinleştirmek yönünde bir adım olmuştur. Bu taslağı kadınların kamuda ve özel sektörde dışlayan, kadına yönelik şiddetin önünü açan ve kadınların sorunlarını büyüten bir metin olarak yorumluyorum ve hukuken de, toplumsal açıdan da kabul etmemizin mümkün olmadığını söylüyorum.”




Vişne Haber Ajansı

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları