loading
close
SON DAKİKALAR

Turgut Uyar: Bir bozuk saattir yüreğim, hep sende durur

Turgut Uyar: Bir bozuk saattir yüreğim, hep sende durur
Tarih: 22.08.2016 - 14:11
Kategori: Kültür & Sanat

İkinci Yeni şiir akımının 'Biz mısra döktürmeye özenmedik. Bir durumu en iyi anlatmak, kimi zaman şiirden vazgeçmek pahasına en iyi anlatmak nasıl mümkünse onu denedik' diyen şairi Turgut Uyar'ın 31. ölüm yıl dönümü...

İkinci Yeni şiir akımının 'Biz mısra döktürmeye özenmedik. Bir durumu en iyi anlatmak, kimi zaman şiirden vazgeçmek pahasına en iyi anlatmak nasıl mümkünse onu denedik' diyen şairi Turgut Uyar'ın 31. ölüm yıl dönümü...

Uyar, 4 Ağustos 1927'de Ankara'da doğdu. Harita binbaşısı bir babanın 5 çocuğundan dördüncüsü olan şair, ilkokulu babasının memuriyeti nedeniyle İstanbul ve Eskişehir'de tamamladı.

Bir yazısında çocukluğunu "Hüzünlü bir çocuktum. Nedense hep ağlamaya hazır. Ağabeyim bana sataştıkça annem 'Yapma oğlum’ derdi ona, ‘o içli bir çocuk." sözleriyle tanımlayan şair, ilkokul yıllarında manzumeler yazdı, Hayyam, Nedim, Yahya Kemal, Tevfik Fikret, Ahmet Haşim gibi şairleri okudu.

Yatılı olarak 1941 yılında Konya Askeri Ortaokuluna giren şair, liseye Bursa Askeri Lisesinde başladı, 1947'de Askeri Memurlar Okulundan mezun oldu. Uyar, 1948'de personel subayı olarak ilk görev yeri ve o günlerde Kars’ın ilçesi olan Posof'a (Ardahan) tayin oldu. Daha sonra Terme Askerlik Şubesine, oradan da Ankara’ya atanan Uyar, Ankara’da, Kara Kuvvetleri Komutanlığı Personel Dairesi Başkanlığında üsteğmen olarak görev yaptı.



Acıyor

Mutsuzluktan söz etmek istiyorum
Dikey ve yatay mutsuzluktan
Mükemmel mutsuzluğundan insansoyunun
sevgim acıyor

Biz giz dolu bir şey yaşadık
onlar da orada yaşadılar
Bir dağın çarpıklığını
bir sevinç sanarak

En başta mutsuzluk elbet
Kasaba meyhanesi gibi
Kahkahası gün ışığına vurup da
ötede beride yansımayan
Yani birinin solgun bir gülden kaptığı frengi
Öbürünün bir kadından aldığı verem
Bütün işhanlarının tarihçesi
Bütün söz vermelerin tarihçesi
sevgim acıyor

Yazık sevgime diyor birisi
Güzel gözlü bir çocuğun bile
O kadar korunmuş bir yazı yoktu
Ne denmelidir bilemiyorum
sevgim acıyor
Gemiler gene gelip gidiyor
Dağlar kararıp aydınlanacaklar
Ve o kadar

Tavrım bir şeyi bulup coşmaktır
Sonbahar geldi hüzün
Kış geldi kara hüzün
Ey en akıllı kişisi gündüzün
sevgim acıyor
Kimi sevsem
Kim beni sevse

Eylül toparlandı gitti işte
Ekim falan da gider bu gidişle
Tarihe gömülen koca koca atlar
Tarihe gömülür o kadar

***

"Yad" isimli ilk şiiri 1947'de Yedigün dergisinde yayımlanan şair, 1948'de Kaynak dergisinin açtığı bir şiir yarışmasında ikincilik kazandı. Yarışmadan sonra, seçici kurulda bulunan şair-yazar Nurullah Ataç, birincilik adayının Uyar olduğunu açıklayarak, ileride çok iyi bir şair olacağını söyledi.

İlk kitabı "Arz-ı Hal" 1949'da Kaynak Yayınlarından çıkan Uyar, 1952’de "Türkiyem" adlı ikinci kitabını Nurullah Ataç'ın ön sözüyle yayımladı. Kitap, o ve sonraki dönemlerin ünlü şairlerinin kitaplarının yayımlandığı yayınevlerinden biri olan Varlık Yayınlarından çıktı.

Modern insanın yalnızlığını mısralarına taşıdı

Uyar, ilk olarak "Arz-ı Hal" kitabında yer alan "Yalağuz" şiirinde, "yalnız" kelimesini 18. yüzyıl Türkçesindeki karşılığıyla "yalağuz" olarak kullanarak, daha sonra "kendini kalabalıkların içinde yalnız hissetme" duygusunu şiirlerinde sıklıkla işledi, kentleşme sürecinin birey üzerinde yarattığı etkilerini değişik yönleriyle gözler önüne serdi.


Türkiyem

Seni boydan boya sevmişim,
Ta Kars'a kadar Edirne'den.
Toprağını, taşını, dağlarını 
Fırsat buldukça övmüşüm.

Sen vatanımsın, ekmeğimsin
Duyduğum, bildiğim zafersin yıllarca..
Zonguldak'ta 63 numara
Nazlı sahiller Akdeniz'de.
Sevdasın ciğerlerimde parça parça
Yarı kalmış dileğimsin...

Sen Koçhisar'da tuzum,
Sille'de kızım...
Çift kulaklı Sürmene bıçağı belimde.
Varmışım çiğ köfte yemeye Adana'ya
Dadaloğlu'ndan bir koçaklama dilimde:
- Şu yalan dünyaya geldim geleli..
Hey vatanım, bacım, sağdıcım, emmim
Senden bir yara her yerimde.
Desteye güreşmişim Kırkpınar'da.
Durmuş da yorgunluk çıkarmışım,
Bir akşam vakti
Dört bardak kırtlama çayla Erzurum'da..

Ardahan'a varmışım yollar uzamış
Bel vermiş, yol vermemiş dağlar.
- Yüce Tanrı dört yanını bezemiş,
Beni yakan bir Konyalı kızımış.

Seni boydan boya sevmişim
Ta Edirne'ye kadar Kars'tan.
Taşını, toprağını yiğidini,
Fırsat buldukça övmüşüm...

***

İlk iki kitabındaki şiirleri hece şiirinin ve Orhan Veli Kanık etkisinin algılandığı ilk dönem şiirleri olarak bilinen Uyar, daha sonra Ece Ayhan, Sezai Karakoç, Edip Cansever ve Cemal Süreya gibi şairlerin içinde olduğu İkinci Yeni akımına katıldı.

Uyar, bir röportajında İkinci Yeni akımındaki şairleri, "Biz mısra döktürmeye özenmedik. Bir durumu en iyi anlatmak, kimi zaman şiirden vazgeçmek pahasına en iyi anlatmak nasıl mümkünse onu denedik." sözleriyle tanımladı.1964 ve 1970 yılları arasında çok az şiir yayımlayan şair, sonrasında art arda yayımladığı şiirlerle İkinci Yeni ve modern Türk şiirinin ustalarından biri olarak öne çıktı.

Şairin, şiirlerinin yanı sıra, şirinin poetikasını ortaya koyduğu "Efendimiz Acemilik", "Çıkmazın Güzelliği" gibi yazıları Türk şiirinin bir döneminin kavranmasında başvurulan temel metinler arasında yer aldı. Uyar, Abdülhak Hamid Tarhan'dan Orhan Veli Kanık'a kadar geçen süreci, her şairin bir şiirini esas alarak incelemeye tabi tuttu.

Uyar'ın şiirleri İngilizce, Fransızca ve Sırpçaya çevrildi, kitapları ve yazıları Varlık, Yeditepe, Pazar Postası, Dost, Değişim, Türk Dili, Yedigün, Kaynak, Şimdilik, Forum, Yeni Dergi, Hürriyet Gösteri, Milliyet Sanat, Düşün, Dönem ve Papirüs dergilerinde yayımlandı. Şair, Hüseyin Cöntürk’ün çıkardığı Dönem dergisinin kurucuları arasında da yer aldı.


Senfoni

Önce sesin gelir aklıma
Çaresiz kaldıkça hep seni düşünürüm
Güzel olan, dolgun başaklardaki sarışın sevinçli!
Sonra cumartesi günleri gelir
Sonra gökyüzü gelir hemen kurtulurum
Bir yağmur yağsa da beraber ıslansak.
Kırk kere söyledim bir daha söylerim
Savaşta ve barışta karada ve denizde
Düşkünlükte ve esenlikte
Zamanımız apayrı bize göre
Yanyana olduk mu elele
Aç kalsak ağlamayız biliyorum.
İçim güvercinleri okşamış gibi rahat
Sen yanımdayken ister istemez
Geniş meydanlarda akşam üstleri
Üstüste üç kere deniz üç kere çınarlar
Sen yanımdayken ister istemez
Uzak ırmakları hatırlıyorum.
Arasıra düşmüyor değil aklıma
Yabancı kadınların sıcaklığı
Ama Allah bilir ya ne saklıyayım
Yanında ihtiyarlamak istiyorum.


***

İlk evliliğini Yezdan Şener ile yaparak 18 yaşında baba olan Uyar'ın bu evlilikten Semiramis, Şeyda ve Tunga, 1969'da yazar Tomris Uyar'la yaptığı ikinci evlilikten Turgut adlı çocukları oldu.


Acının Coğrafyası

Kente kapandık kaldık tutanaklarla belli
sirk izlenimlerinden seçmen kütüklerinden
yüzlerimiz temmuzdan ötürü sallanır ve uzar
ve her köşe bir tuzaktır
birer darağacıdır her meydan saati
öğle vaktini kesinlikle gösteren
oysa hep güçlü dağları görmenin zamanıdır

çığlığım uzun uzun kalır içimde
yani güller giyinmiş bir adam nerde ben nerde
rüzgâr bir dirimi dört yöne bölerken tepelerde
ve gece duruşmasından yeni çıkmışken
sabahın terazisi eksik tartar gölgemi

artık öyle açık ki kuşkuya yer yok
kim gelirse gelsin acıya hep yer vardır
tutanaklarda duvar diplerinde ve bazı yerlerde
örneğin çukurova ve mekong köylerinde
acıdır ağacın gölgesini yapan
bunu herkes bilir

kutsal acı besleyen acı sütünü emiyoruz
yatıyoruz seninle terli döşeklerde
saati seninle kuruyoruz bir çalar saati
sen donatıyorsun kalbimizi
kalbimiz çoğu zaman yeterli ve ürkek
kendi çoğunluğunu kendi üreterek

kente kapandık kaldık iki cadde iki alan bir saat
mutsuzluk acıya varana kadar
artık yeminimiz bir tatar gölgesi gibi
öyle bir gölge ki belki çok dardır
kısa vakitlerinde aceleci akşamın

artık öyle açık ki kuşkuya yer yok
acıya hep yer vardır aramızda
dört cepli yeleğim aynı kolaylıkla taşır her şeyi
bozuk paraları da umutsuzluğu da
aynı kolaylıkla tutmuş gibi olurum
güneşin yedi renk ayasını

biliyor musun güçlü dağları görmenin zamanıdır
şimdi bir bağırsan çok iyi biliyorum
ya da üst üste silah atsan
kent tepinir belki bütün kuşlar uçar
belki değil mutlaka
ama
bir tanesi mutlaka kalır.

***

Uyar, 1958 yılında, zorunlu hizmetini tamamladıktan sonra yüzbaşı rütbesindeyken ordudan ayrıldı. Ankara’da, SEKA İrtibat Bürosunda ve Sanayi Bakanlığında memur olarak çalıştı. 1969'da emekliye ayrılarak İstanbul’a yerleşen Uyar, 22 Ağustos 1985'te siroz hastalığı nedeniyle yaşamını yitirdi.

Ödülleri ve eserleri


Uyar'ın "Tütünler Islak" kitabı 1963 Yeditepe Şiir Armağanı, Tomris Uyar'la birlikte Lucretius'tan yaptığı "Evrenin Yapısı" çevirisiyle 1975 Türk Dil Kurumu Çeviri Ödülü, "Kayayı Delen İncir" 1983 Behçet Necatigil Şiir Ödülü, yeni şiirlerinin eklendiği ve tüm şiirlerini toplayan "Büyük Saat" kitabıyla 1984 Sedat Simavi Vakfı Edebiyat Ödülü'ne layık görüldü.

Şair, şiir dalında "Arz-ı Hal", "Türkiyem", "Dünyanın En Güzel Arabistan'ı", "Tütünler Islak", "Her Pazartesi", "Divan", "Toplandılar", "Kayayı Delen İncir", "Büyük Saat", inceleme dalında "Bir Şiirden", eleştiri dalında "Sonsuz ve Öbürü" eserlerini okuyucuyla buluşturdu.

Vişne Haber Ajansı

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları