loading
close
SON DAKİKALAR

Umudumuz Arınç!

Umudumuz Arınç!
Tarih: 06.02.2016 - 00:00
Kategori:

Mustafa Mutlu; On üç yıl süren Meclis Başkanlığı ve Başbakan Yardımcılığı’ndan sonra siyaset dışı kalan Bülent Arınç, isyan bayrağını çekti.

On üç yıl süren Meclis Başkanlığı ve Başbakan Yardımcılığı’ndan sonra siyaset dışı kalan Bülent Arınç, isyan bayrağını çekti.
İktidarla HDP arasındaki Dolmabahçe görüşmelerinin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bilgisi dahilinde yapıldığını söyledi; kıyamet koptu.
Erdoğan’ın yalakaları ve AKP’nin trolleri, bir yıl öncesine kadar gölgesinden bile çekindikleri Arınç’ı yerden yere vurmaya başladı.
Bu iktidar döneminde “kabine ve Meclis” dışı kalan Hüseyin Çelik, Sadullah Ergin ve Suat Kılıç gibi isimler ise Arınç’ın safında yer aldı.
***
Cumhurbaşkanı ise on üç yıl boyunca yanından ayırmadığı, saygıda kusur etmediği “Bülent Abi”sinden “o zat” diye söz etmeye başladı.
Bunun üzerine Bülent Arınç çıtayı bir “tık” daha yükseltti ve tehditlere başladı:
“Söylediğim her sözün sonuna kadar arkasındayım. Yıkmaya çalıştığınız çınarın gölgesinde, güneş görmemiş daha birçok hakikat gölgeleniyor!”
***
Vay, vay, vay...
Bu sözler özetle, “Bir konuşmaya başlarsam ayvayı yersiniz” demek...
Hoş; Bülent Arınç bunu son zamanlarda sık sık yapııyor...
Örneğin Melih Gökçek’i “bildiklerini anlatmakla” tehdit etti ama sonrasında tükürdüğünü yaladı. Hiçbir şey söylememiş gibi yaşamaya devam etti.
Büyük bir olasılıkla şimdi yine aynı şeyi yapacak.
Devreye “hatırlı tarikat şeyhleri” girip Arınç ile Erdoğan’ı uzlaştıracak ve bu fırtınalı günler de tarihin derinliklerine gömülüp gidecek...
***
Ama yine de insan umutlanmadan edemiyor:
Ah; iyice bir kapışsalar da... O “çınar” artık gölge etmese...
“Gölgesinde kalan güneş görmemiş birçok hakikat, gölgede kalmaktan kurtulsa...”
Pislikler ortaya dökülse...
Hesaplar sorulsa...
Arınç, hayatında ilk kez bir işe yarayıp “arınma”yı başlatsa...
Örneğin şu 17-25 Aralık’ta çevrilen dolapları en yetkili ağızdan anlatsa...
Ama nerede?
Çıkar ortaklığı bu... Kolay kolay bozulur mu?
***
Kadere bakın; gerici, uzun dilli, kadın düşmanı, ağlak adam, “umut” oldu...
Batsın bu dünya!

RÜSTEM!
Doğu ve Güneydoğu’da yapılan operasyonlara tepki gösteren eski talk show sunucusu Rüstem Batum, Twitter’daki hesabından, Cumhuriyet mitinglerine katılan ulusalcıları hedef almış:
“Karıları bikini giyebilsin diye milyonlarca insanı sokağa döken ulusalcı beyaz Türkler, katledilen 300 Kürt için çıt çıkarmıyor!”
***
Cumhuriyet mitinglerini “bikini giyme mücadelesi” olarak gören bir kafanın, ülkede olup biten diğer olayları ne kadar sağlıklı değerlendirebileceğini takdirlerinize bırakıyorum.
Kürt bebekleri, kadınları, yaşlıları PKK’nın öldürdüğünü saklamak için, insanın beyninin gerçekten de “mayo giyilen organında” olması gerekir!
Her gün dörder beşer şehit cenazesinin geldiği bir ortamda PKKSEVERLİK yapmakla “aydın” olunuyorsa; ben böyle aydının taaa! Neyse...

GÜNÜN SORUSU
Uluslararası Next ve H&M firmalarının Türkiye’deki üretimlerinde Suriyeli çocuk işçi çalıştırdıklarını itiraf etmelerinin ardından DİSK Tekstil İşçileri Sendikası yetkilileri bir açıklama yapmış ve “Böyle bir bilgiye sahip değiliz” demiş... Sorum kendilerine:
PKK’lıları savunmaktan bu konuları ayırmaya zamanınınız mı kalmıyor?

Zana’nın maaşı ne olacak?
Milletvekili yeminini “yasada öngörüldüğü gibi etmeyen”
HDP Ağrı Milletvekili Leyla Zana “yemini tekrarlamama” kararı almış...
Dün bu haberi veren bazı internet siteleri, yemini geçersiz sayıldığı için Zana’nın milletvekili maaşı alamayacağını ve diğer özlük haklarında da yararlanamayacağını yazdı.
Gerçek böyle değil... Meclis’i yöneten isimlerden birine sordum:
Yemin etmediği sürece Zana’nın maaşı, açılacak bir hesapta birikecek... Ne zaman yemin ederse, gidip o parayı toptan alacak...
Aynı yöntem geçen dönem Mustafa Balbay, Mehmet Haberal ve Engin Alan için de uygulanmış...
***
İyi ama onlar cezaevindeydi ve “yemin edebilmeleri” mümkün değildi.
Oysa Leyla Zana, özgür iradesiyle, bu yemini doğru dürüst okumayı reddediyor.
Bu yüzden Balbay’la, Alan’la ve Haberal’la aynı durumda değil.
Ayrıca...
Diyelim ki hanımefendi, Meclis’in yasama süresinin dolmasına bir gün kala yemin etti...
Bu durumda; sırf son gün yemin etti diye, hiç çalışmadan dört yıllık maaşı mı alacak?
Alırsa, bu para ona “haram” olmayacak mı?
***
Bana göre Meclis Başkanlık Divanı hemen toplanmalı ve Zana’nın maaşının, yemin ettiği andan itibaren başlayacağı yolunda bir karar almalı!
Bunun dışındaki bir formül; vicdanları kanatmaktan başka bir işe yaramaz!

156+231!
Abdullah Gül’e sormaya devam ediyoruz. Söz sırası Serkan Koç’ta... (Ünlü kısa film ve belgesel yönetmeni kardeşim Serkan Koç değil; isim benzerliği...) Sizin de Abdullah Gül’e söyleyecekleriniz varsa mustafa0mutlu@gmail.com adresine gönderebilirsiniz:
“Abdullah Bey...
Mezun olduğunuz üniversite, İngiliz ajanı yetiştirmesiyle ünlüdür. İngiltere’den Kraliyet Nişanı aldınız diye elbette size ‘İngiliz ajanı mısınız?’ diye sormayacağım. Sadece İngiltere’ye özel bir sempatiniz var mı, bunu öğrenmek istiyorum.”

GÜNÜN İSYANI
İsyanım liboşları, PKKSEVERLER’i, dincileri “yazar” diye kadroya doldurup Bedri Baykam’dan sonra dün de Mustafa Balbay’ı, “Aktif siyaset yapanlara kadromuzda yer yok” diyerek kovan Cumhuriyet’in yöneticilerine:
İlhan Selçuk hayatta olsaydı, o gazeteye “ziyaretçi” olarak bile girebilir miydiniz?

Mustafa Mutlu - Aydınlık

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları