loading
close
SON DAKİKALAR

Vatan ne ki? Süleyman Şah ne ola?

Vatan ne ki? Süleyman Şah ne ola?
Tarih: 23.02.2015 - 00:00
Kategori:

Ahmet Tatar; Uzunca bir süredir ortak, kutsal ve ulusal değer diye kabul ettiğimiz ne varsa değersizleştiriliyor.

Yaşadığımız onur kırıcı durumdan yola çıkıp, hamaset yapmaya, şoven duyguları kamçılamaya niyetli değilim. Fakat bir yurtsever olarak benim de ulusal aidiyetim var ve her ulusun olduğu kadar bunu savunma hakkım da var.

Uzunca bir süredir ortak, kutsal ve ulusal değer diye kabul ettiğimiz ne varsa değersizleştiriliyor.

Önce önemsizleştirip enfekte ediyorlar. Sonra insanlara yedirip hastalıklı hale getiriyorlar.

Bunlardan biri, belki de en önde geleni, vatan toprağıydı. Hani Türk bayrağının dalgalandığı her yer.

“Orası değilse burası”, “Zaten sembolikti”, “Askerimiz bir avuç yer için esir mi edilsin” denerek örselenen değerimiz. Bir ayağı Avrupa’da, ABD de olanlar için çok ehemmiyeti olmasa da; yaşamak ve ölmek için başka yer bilmeyen bizim, evimiz.

Çocukluğumuzdan itibaren okulda, kışlada öğrendiklerimiz, vatan toprağının kutsallığı, ormanı, bozkırı, dağı, suyu, kurdu, kuşu ile korunması gerektiği üzerine değil midir?

Sen şimdi, çok uzakta bir avuç vatan toprağı olarak bellediğimiz Süleyman Şah’ı terk ettiğini, ön bahçeye naklettiğini söylüyorsun ya; ne yaptığını biliyor musun?

Neleri yıktığını, hangi duyguları tahrip ettiğini görüyor musun?

Yahu sen kimsin?

Kim gönderdi seni başımıza?

Kanımızı emdiğin yetmiyor gibi şimdi de beynimize saldırıyorsun.

Ne yapacağız biz seninle? Nasıl söküp atacağız bu keneyi, sülüğü sırtımızdan?

Zor, diyerek pis pis sırıttığını görüyorum. Hatta yetinmeyip her fırsatta, her meydanda, her kanalda salya sümük sövgünü de dinliyorum.

Haklısın en az yarısını hipnotize ettiğin, borca batmış bu topluluğun hep arkanda olacağına güveniyorsun.

Ne yapsam, ne desem yediriyorum rahatlığındasın.

Devran senin sür bir zaman daha, ne diyelim. Ama sonu var bilesin.

Peki omuzu yıldız kalabalığı, kafası karışıklar, ya siz?

Eğer, sınıra 90 kilometrede, hukuki olarak tescilli vatan toprağını koruyamayız, en seçme askerimizle bile yarım saat İŞİD e direnip ortalığı cehenneme çeviremeyiz diyorsanız bu millet sizi ne demeye taşısın ki?

Bütün yokluğuna, yoksulluğuna karşın, ne diye size filanca menzilli, rüzgarlı fırtınalı toplar, tanklar, çeşit çeşit füzeler, uçaklar alıyor ki?

Arada bir olsun bu millete maliyetinizi hiç hesap ediyor musunuz?

Eğer vatanı korumaya, elinizdekini kullanmaya basiretiniz yoksa neden hala ordasınız? Kendinizi neden sorgulamıyorsunuz?

Bu ulus, ordusunu ulusal onurunun korunması için besliyor.

İçinden geçip nakliyat yaptığınız Kobani ile Kürtler zafer şarkıları söylerken, Türklerin, nasıl bir ruh halinde olduğunu düşünüyorsunuz?

Asker, sivil karar vericiler, bu ülkeyi yönetenler, makam sahipleri,

Bir avuç vatan toprağını, bir damla kanlı gözyaşı olarak içimize atıyoruz.

Fakat unutmayın, yarattığınız bu atmosferle, bu ruh haliyle ne Türkiye içinde barışı ve huzuru sağlayabilirsiniz; ne de sınırlarımızın dışına bir faydanız dokunur.

Ne bizim, ne de çocuklarımızın onurunu, geleceğe ilişkin umutlarını kırma hakkınız yok.

Bu ulus, bu ezik psikolojiyi hak etmiyor. Uzun sürede buna tahammül göstermeyecek.

Haberiniz olsun.

Ahmet Tatar

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları