loading
close
SON DAKİKALAR

Yalçın Bayer; Kentsel dönüşümde çıkan bu malzemeler nereye gömülüyor: Asbeste dikkat

Yalçın Bayer; Kentsel dönüşümde çıkan bu malzemeler nereye gömülüyor: Asbeste dikkat
Tarih: 21.09.2017 - 00:00
Kategori:

Yalçın Bayer; Bu yönetmelikler İstanbulluları asbest ve başka zehirli maddelerin saçtığı tehlikelerden korumaya yeterli mi?

İBB/Bahçelievler Meclis üyesi Mehmet Berke Merter, kentsel dönüşüm kapsamında Belediye Başkanı Kadir Topbaş’a dikkat çeken sorular yönelterek “İstanbul’da yıkım ve hafriyat konusunda yönetmenlikler uygulanıyor mu? Bu yönetmelikler İstanbulluları asbest ve başka zehirli maddelerin saçtığı tehlikelerden korumaya yeterli mi? Asbeste karşı ne gibi önlemler alınmıştır; alınmıyorsa ne tür önlemler almayı düşünüyorsunuz? İstanbul genelinde asbest için özel hazırlanmış hafriyat döküm alanları var mı? Varsa nerelerdedir? CHP’li iki belediye Kadıköy ve Maltepe dışındaki ilçe belediyelerini uyarmayı düşünüyor musunuz?” diye sordu
CHP’li İBB Meclis üyesi Berke Merter daha sonra şöyle konuştu:
“İstanbul’da şimdiye kadar maalesef sadece CHP’li iki ilçe belediyesi olarak Kadıköy ve Maltepe bu büyük sağlık tehdidini ciddiye almış görünüyorlar. Kadıköy Belediyesi, kentsel dönüşüm faaliyetlerinin yoğun devam ettiği ilçede, eski binaların yıkımı sırasında halk sağlığını tehlikeye atabilecek asbest gibi kanserojen maddelerin temizlenmesi zorunluluğu getirdi” övgüsü ile bahsederek İstanbulda ki tüm ilçe belediyelerini göreve çağırdı.
“İnsana, çevreye, doğaya ve yer altı sularına oldukça zarar veren asbest için İstanbul Büyükşehir Belediyesi başta olmak üzere ve bütün ilçe belediyelerimizi asbest konusunu daha ciddiye almalarını ve İstanbul halkını bu sağlık tehdidine karşı korumaya davet ediyoruz” diyen CHP’li Berke Merter, Başkan Kadir Topbaş’a şu soruları yöneltti: 

KONTROLSÜZ KENTSEL DÖNÜŞÜM

“İstanbul Büyükşehir Belediyesi İstanbul halkının sağlığını ciddi bir şekilde tehdit eden asbeste karşı ne gibi önlemler almıştır ve ne tür önlemler almayı düşünüyor? İstanbul’u bekleyen bu sağlık tehdidinin boyutunu tespit eden bilimsel çalışmalar yaptırmayı düşünüyor musunuz? Kontrolsüz kentsel dönüşüm çalışmalarında kaç vatandaşımızın sağlığına ve hayatına mal oldu? Uzun vadede olabilecek bu konuda herhangi bir bilimsel çalışma yapıldı mı? İstanbul genelinde asbest için özel hazırlanmış hafriyat döküm alanları var mı? Varsa nerelerdedir? Çalışanların sağlığı için gerekli önlemler alınıyor mu, çalışma şartlarına uyuluyor mu? İstanbul’da döküm sahalarında asbest ve başka zehirli malzemeler konusunda denetimler yapılıyor mu? Eğer yapılıyor ise bu denetimlerin sonuçları nelerdir? İstanbul’da yıkım ve hafriyat konusunda yönetmenlikler uygulanıyor mu? Bu yönetmelikler İstanbulluları asbest ve başka zehirli maddelerin saçtığı tehlikelerden korumaya yeterli mi? Büyükşehir Belediyemizin 31 Aralık 2010 tarihinden önce yaptırmış olduğu binalarımızda, herhangi alanda asbestli malzemeler kullanıldı mı? Kullanıldıysa gerekli önlemlerinin alınarak, Belediye binalarımızda çalışan insanlarımızın sağlığını korumaya davet ediyoruz.

BAŞBAKAN UYARIYOR AMA İMAR DOSYASI YİNE REKOR KIRIYOR

BAŞBAKAN Binali Yıldırım 13 Eylül günü ATO Congresium’da, AKP Yerel Yönetimler Başkanlığınca düzenlenen, ‘Belediye Başkanları İstişare ve Değerlendirme Toplantısı’ndaki konuşmasında, belediye başkanlarına şu önerilerde bulunmuştu: “Bir takım insanların daha fazla iştahı için, daha fazla kazanması için bütün şehrin nefes alanlarını, ortak yaşam alanlarını yok etmeyelim. Belediyelerdeki en fazla işlem gören iş imar değişikliği işi olmamalı, en az işlem gören dosyalar bunlar olmalı. Geleceğin belediyeciliği burada. Radikal çok önemli bir değişikliği sadece meclisten aldığınız yetki veya meclis kararıyla değil yönettiğiniz ilin, ilçenin, beldenin ahalisiyle mutlaka istişare yaparak verin. Gelişmiş ülkelerde, demokrasilerde hep bu yöntem uygulanır.”
Peki Başbakan’ın bu sözleri dinlendi mi? Tabii ki hayır!
Başkan Kadir Topbaş’ın 18 Eylül Pazartesi belirlediği toplam gündem sayısı 296’i buldu gene.
İmar ve Bayındırlık Komisyonuna havale edilen (imarla ilgili) dosya sayısı 235 idi;
Yani, imarla ilgili dosyalar yine rekor sayıda geliyor!
Demek ki, Başbakanın söyledikleri İBB tarafından dikkate alınmıyor?

ARAÇ KİRALARKEN KAZIKLANMAYIN

BEŞİKTAŞ’ın 22-31 temmuzdaki İspanya-Malaga kampını izledim. Türkiye’de Rentelcars’dan rezervasyon yaptırdım; Malaya indiğimde ilgili büroya gittim. Yanımda dört meslekdaşım da vardı. Firma yetkilisi, ellerinde Polo araç olmadığını, bunun yerine hiç bir fark ücreti almadan Alfa Romeo Giulia marka araç verebileceklerini söyledi. Bir fark alınıp alınmayacağını sordum; kesinlikle fark alınmayacağı belirtiler. Depozite kesip anahtarı verdiler. Kamp bittiğinde araçı iki saat geçikmeli olarak teslim ettim. Aradan kredi kart hesabımdan günlüğü 40 euro araç ve vergiler olarak 520 Euro ekstra kesildiğini öğrendim. Yazılı itirazım dikkate alınmadı. Euro Car ve rentalcars.com görevlilerinin beni bilerek kazıkladığını düşünüyorum. Her türlü yasam hakkımı kullanacağımı bilmelidirler. İsmail ER-Hürriyet Gazetesi Spor Muhabiri

VİZE’YE YAZIK EDİLİYOR

VİZE’deki tarihi eserleri gezmeye gittiğimde; Amfi Tiyatro’nun ilgisizlikten ve etrafının bilinsiz olarak kazılması, sprey boya ile üzerine yazı yazılması, Kilise Cami’nin bilinçsiz restorasyonu, tabanının mermer döşenmesi, Vize’nin etrafında bulunan Trak, Roma ve Bizans dönemine ait kaya mezarlar ve kaya kiliselerin tahrip edilmesi, bazılarını hayvan barınağı olarak kullanılması, özellikle kaya kilisenin içerisinin hazine avcıları tarafından belirgin işaretlerinin kırılarak talan edilmesi beni ziyadesi ile üzdü. Bu değerlerimiz hoyratça kullanılmamalı. Tekin OKAY

BİLİYOR MUSUNUZ

LAİK ve Bilimsel Eğitim Platformu’nun (LABEP) ‘Eğitim ve Gelecek’ başlığıyla, eğitimde yaşanan gelişmeleri ve yapılan yanlışları kamuoyu ile paylaşmak amacıyla birincisi ‘Eğitim ve Gelecek Toplantıları1’ başlığıyla 23 Eylül Cumartesi 14.00’de İstanbul Caddebostan Kültür Merkezi’nde yapılacak toplantıların daha sonra Bursa, İzmir, Ankara, Eskişehir ve Adana’da düzenleneceğini... ADD’nin müfredattan Atatürk’ün çıkarılmasını protesto için 24 Eylül Pazar 14.00’de Kadıköy İskele Meydanı’nda basın açıklaması yapacağını ‘Atatürk yoksa laiklik de yoktur, bilim de yoktur. Sizleri Kadıköy’e davet ediyoruz’ diye duyurduğunu... İSTANBUL Medeniyet Üniversitesi ve Marmara Belediyeler Birliği’nin düzenledikleri ‘Yerel Yönetimlerde Sosyal Hizmet Sempozyumu’nun bugün 9.00’da Point Hotel’de yapılacağını... RİZE Valiliği ve Rize Dernekler Federasyonu’nun dün açılan 10. Rize Günleri’nin 24 Eylül’e kadar İstanbul Maltepe Sahili Etkinlik Alanı’nda gerçekleştirileceğini... REZAN Has Müzesi’nde devam eden ‘Cevher ve Zanaat: Kapalıçarşı Ustalarının İzinde’ sergisinin yoğun ilgi nedeniyle 31 Ekim tarihine kadar uzatıldığını... LDP Genel Başkanı Gültekin Tırpancı’nın Almanya’ya yaşayan soydaşlarımıza kardeş Hür Demokrat Parti’ye (Freie Demokratische Partei-FDP) oy vermelerini tavsiye ettiklerini söylediğini..

91 YILLIK ALPULLU ŞEKER YENİDEN ÜRETİME SOKULDU

TRAKYA’nın sivil toplum örgütlerinin önderlerinden Lüleburgaz’lı Hakan Dedeoğlu, Alpullu Şeker Fabrikası’nın yeniden üretime geçmesindeki katkıları nedeniyle ‘Trakya halkı’ adına ödüllendirildi ve kendisine teşekkür plaketi verildi. Dedeoğlu konuşmasında “1926’da devletimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk tarafından kurulan, Kırklareli’ne bağlı Babaeski ilçesinğe bağlı Alpullu Şeker Fabrikası’nın 4 yıl aradan sonra tekrar açıldı ve üretime başladı. Trakya halkının fabrikaya sahip çıkması çok önemlidir. Bu süreçte emeği geçenlere şahsım ve Trakyalılar adına teşekkür ediyorum” dedi.

MUSUL MESELESİ

BİZİ yetiştiren değerlerden birisi bize Türkiye’nin meselelerini öğretirken ilk sıralardan “Musul Meselesi”ni öğretti; Kemalist ve Atatürkçü olduğunu söyleyip Gazi Mustafa Kemal’in “Allah nasip eder, ömrüm vefa ederse Musul, Kerkük ve Adaları geri alacağım. Selanik’de dahil Batı Trakya’yı Türkiye hudutları içine katacağım” vasiyetini görmek istemeyene de rastladım, bilmek istemeyene de, bilip de üstünü örtmek isteyene de. Ata’dan İnönü’ye ondan da Ecevit’e devam ede gelen bu vasiyet için Ecevit “şartlar oluşmuştu biz Kıbrıs’ı aldık” demiştir. Kıbrıs; Türklüğün Anadolu’da varlık ve Akdeniz’de bekası meselesidir.
Ya Musul; yani Mezopotamya İngiliz’in “MESOPOTAMIA : The Key to The Future” Geleceğin Anahtarı dediği kendi çalıp kendi oynayabilsin diye adını Orta Doğu diye değiştirdiği coğrafya.
İngiliz bu; kuralını kendisinin koymadığı kumarı dahi oynamaz.
Biz bu coğrafya’ya Orta Doğu dedikçe onun politikaları ve referansları üzerinden konuşuyor olup onun ekmeğine yağ sürmüş oluyoruz. Burası bizim Babilimiz, Mezopotamyamız Medeniyetlerin beşiği, ilimlerin tarlası Çin, Hint, Maçin ve Afrika’nın çıkış eşiği Basra’nın Bağdat’ın suyunu veren Musul.
Lozan’da, Mondoros’ta bizim olan, Vilayeti Musul.
1924 yılında Irak krallığı kurulurken (Misak-ı Milli’nin içinde olmasına rağmen Bağdat, Basra ve şartlı olarak) Musul Vilayeti; İngiliz entrikalarıyla Irak krallığına emaneten bırakılmış tapusu ve insanı bizim olan hasret bırakılmış yad eller.
Birileri Saddam sonrası oluşan belirsizlik döneminde Kerkük’ün, Musul’un, Süleymaniye’nin Telefer’in Tapu ve Nüfus idarelerine çökerek yok etmeye çalıştı.
Bölgeye göçler getirerek demografi ile etnisitiyle oynadı, şimdi referandum yapalım resti ile konuşuyor, şark kurnazı. Barzani ve de ardındaki Siyonist parçalayıcı piranalar. Bakın 50’li yıllarda bir nida ne diyor Baba Molla Mustafa Barzani, Rahmetli Başbakanımız Adnan Menderes’e ithafen yazdığı mektubun son satırlarında.
Değerli üstad… Düşmanların; Müminler diyarına saldırılarına bir göz atın. Bu güzel diyarda Siyonistlerin, Yaralı Filistin’in bir parçasını işgal ettiklerini biliyoruz.
Şimdi İsrail bayrakları altında halay çekenlere ne diyelim, denecek şeyi baba Barzani Mustafa zaten demiş ve fitne olarak ilan etmiş.

TOPRAK TAPUSU KİMİNSE ONUNDUR

Musul Vilayetinin tapu kayıtları bizde de vardır, Cenevre’de de vardır. Yaktım, yıktım, kaybettim yedirmezler adama.
Musul Vilayeti, kazaları ve kasabalarıyla Türkiye’nindir.
Musul’da bir Vilayet Konseyi vardır. Ceberrüt Irak devleti bunu kurdurmamıştır. Bu Konsey BM’ye muhataptır, temsilci gönderememiştir.
1924 yılında Musul’u görüşmek üzere Haliç’te bir Konferans kurulmuştur. (Sir Purcy Cox’un hatıralarından). Sonuçsuz dağılmıştır.( Demek ki haklarımız var ve Haliçte toplanıldı ve de haklar hala alınamadı.)
1926 yılında Irak krallığı ile Ankara Antlaşmasını yapmışız. ( şartlar gayet açık) Irak dağılırsa Musul Vilayeti Türkiye’ye ilhak eder.
Süleymaniye Kongresi bu zamanı işaret eden en kıymetli vesika rahmet olsun Yarbay Özdemir’e ve onu özel görevle gönderenlere.
“ 23 Eylül Cumartesi Saat: 10:00 da Haliç Kongre Merkezinde II. Haliç Konferansını toplayacağız. Musul Meselemizi ve Kayıp haklarımıza Müdafa-i Hukuk çözümü arayacağız.
Okurlarımız özel misafirlerimizdir.” Yalçın KOÇAK

Yalçın Bayer - Hürriyet

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları