10 Ekim Ankara Gar Katliamı’nın 8. yılı
10 Ekim 2015’te Ankara’da yapılan Emek, Barış ve Demokrasi Mitingi’ne IŞİD tarafından gerçekleştirilen katliamın üzerinden 8 yıl geçti.
10 Ekim Ankara Gar Katliamı’nda hayatını kaybedenler 8’nci yılında Anakara Gar Katliamı aileri tarafından #10Ekim Pazartesi 10.04'te karanfillerle anılacak.
103 kişinin hayatını kaybettiği, 500’ün üzerinde insanın yararlandığı katliamın üzerinden geçen 8 yılda, IŞİD’li sanıkların sadece bir kısmı yargılandı. Kamu görevlilerinin ve devletin sorumluluğunun üzeri örtüldü, insanlığa karşı suç yok sayıldı. Yargılama firari sanıklar yönünden tefrik edilen davayla devam ediyor.
Ankara 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde 7 Kasım 2016’da görülmeye başlayan ve 2 yıl süren dava sonunda 9 sanığa “Anayasal düzeni ihlal” suçundan birer kez, “kasten öldürme” suçundan da 100’er kez olmak üzere toplam 101’er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi.
Sanıklara verilen ceza çok bulundu
#10Ekim Pazartesi 10.04'te 103 Barış karanfilimizi anmak için Ankara Gar önündeyiz. #10 Ekim haftası programını paylaşıyoruz:
Dava istinafın onayının ardından Yargıtay’a taşındı. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 6 Nisan’da Yargıtay’a sunduğu tebliğnamede, 18 yıl hapis cezası verilen Erman Ekici hakkında fazla ceza tayini yapıldığını, 7 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırılan sanık Yakup Yıldırım’ın beraat etmesi gerektiğini belirterek mahkemenin kararının bozulmasını talep etti. Davaya ilişkin Yargıtay’ın karar vermesi bekleniyor.
Dava Süreci
2015 Ankara saldırısının davası 7 Kasım 2016'da Ankara Adliyesinde görülmeye başladı. 9 ay sonra tamamlanabilen iddianamenin kabul edilmesiyle birlikte Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen ve kamu görevlilerinin yargılanmadığı davada 35 sanık hakkında 101 kez ağırlaştırılmış müebbet cezası istendi. Ancak sanıkların büyük kısmı yakalanamadığı için duruşmada 15'i tutuklu, 4'ü tutuksuz 19 kişi hazır bulundu. Duruşmanın ilk gününde duruşma salonu yetersiz kaldı. Aralarında Cumhuriyet Halk Partisi, Halkların Demokratik Partisi, Emek Partisi gibi birçok siyasi parti temsilcilerinin yanı sıra Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu, Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği, Türk Tabipleri Birliği gibi emek ve meslek örgütleri ve Tunus Parlamentosundan milletvekili Ammar Amroussia ve BM İşkenceyi Önleme Komitesi Üyesi Radia Nasraoui da duruşmaya katıldı.
İlk duruşmanın birinci gününde "Ceza Muhakemesi Kanunu" gereği zorunlu müdafi olarak sanıklara atanan avukatların tamamı, sanıkları savunmak istemediklerini beyan ederek davadan çekildiklerini açıkladı.
İlk duruşmanın ikinci gününde Sanık Yakup Şahin yaptığı savunmada kendisinin kullanıldığını iddia ederek, sivil polisler tarafından gözaltına alındığında yaşadıklarını şöyle anlattı: “Nezarethaneye götürmediler. Çay içtikleri yere götürdüler. Polisler bana eline sağlık, birkaç çocuk da ölmüş ama zayiattır’ diyerek, güldüler. Benimle selfie çektirdiler. Sonra beni başka bir yere götürüp, çırılçıplak soyarak kötü şeyler yaptılar” Davanın ikinci gününde Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği, Türk Tabipleri Birliği, Cumhuriyet Halk Partisi, Halkların Demokratik Partisi, Emek Partisi, Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası ile 10 Ekim Barış ve Dayanışma Derneği davaya müdahillik talebinde bulundu.
İlk duruşmanın üçüncü gününde 10 Ekim Ankara Katliamı davasında ilk kez bir sanık, Irak ve Şam İslam Devleti örgütü mensubu olduğunu itiraf etti. Katliamın kilit organizatörü ve IŞİD’in Antep Emiri olarak bilinen Yunus Durmaz’ın kardeşi ve sanıklardan Abdulmuttalip Demir’in kayınbiraderi Hacı Ali Durmaz da duruşmanın öğleden sonraki bölümünde ifade verdi. IŞİD ve El Nusra saflarında savaştığını kabul eden Durmaz, “Ankara patlamasından sonra Suriye'den Türkiye'ye geldim. 8 ay boyunca Suriye'deydim. Türkiye'ye döndükten sonra siyah kasklı biri beni karşıladı. Daha sonra beni abimin yanına götürdü. Ben abimi Irak'ta sanıyordum. Halil İbrahim Durgun'un evinde 2 gün kaldım. Orada Suriye uyruklu 2 kişi vardı” dedi.
İlk duruşmanın dördüncü gününde katliamın organizatörlerinden Halil İbrahim Durgun’la Suriye’de çekilmiş eli silahlı fotoğrafı bilirkişi tarafından tespit edilen sanık Nihat Ürkmez'in avukatı Hüseyin Almaz, “Sayın Cumhurbaşkanımızın da Esad'la fotoğrafı var. FETÖ örgütüyle Cumhurbaşkanı ve başkalarının da fotoğrafları var. Bir insan yanlışlıkla bir fotoğraf karesine girmiş olabilir” diye savunma yaptı. Bilir kişi raporuna göre saldırının kilit isimlerinden olan Halil İbrahim Durgun'un sanıklar Resul Demir ve Halil İbrahim Alçay ile ilişkili olduğu tespit edilmesi iddialarına ilişkin, katliamdan sonra Durgun ile Demir’in evi ve çevresinde aynı saatlerde olduğu tespit edilen Yakup Karaoğlu ise savunmasında “Allah’a şükür FETÖ’cü teröristler devlet içerisinden temizlenmiştir” diye başlayarak “Ben HÜDA-PAR üyesiyim. Oy kullanırım, sigara içerim. IŞİD bunları kabul etmez” dedi. Antep’te IŞİD’e savaşçı örgütlediği iddialarıyla gündeme gelen Genç Muvahhidler Derneği’ne gitmesini ise “Esnaf adam olduğum için her türlü çevreye giderim” diye açıkladı.
Davanın 1. duruşmasının son oturumunda, tutuklu yargılanan sanık Suphi Alpfidan yeniden ifade verdi. Alpfidan, “Sanıkların Antep’teki olaylarını biliyorum. Elebaşlarını tanıyorum. Bundan Antep Emniyet Müdürü'nün de haberi var” dedi ama korktuğu için can güvenliğinin sağlanmasını istedi. Kısa bir süre salon dışında avukatıyla görüşen Alpfidan, döndüğünde ise Antep’teki olaylardan bahsetmedi.Alpfidan’ın Avukatı Sami Kaplan ise “Polise veya savcıya bir şey söylemedi. Ne anlatacağını ben de bilmiyorum” yanıtını verdi. Alpfidan ifadesini yazılı olarak vereceğini ancak sadece hakimin görmesini istedi. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Selfet Giray, “Bana verilen kağıdı göstermesem inanır mısınız?” diye sordu. Salondan da “Hayır” yanıtı yükseldi.
Mahkeme Heyeti kararlarını şu şekilde açıkladı:
1- Sanıkların tutukluluk hallerinin devamına,
2- Gaziantep'te bulunan sanıkların mahkeme huzurunda dinlenmesine,
3- Çağrı üzerine gelmeyen sanıkların yokluğunda tutuklama kararı verileceğinin ihtarına,
4- Adli kontrolü olan sanıklar için adli kontrolün devamına,
5- Kamu görevlileri bakımından savcılık evrağının incelenmek üzere celbine,
6- Katılma talepleri için daha sonra topluca karar verilmesine,
7- Tüm dijital materyallerin imajlarının alınarak bilirkişi incelemesine gönderilmesine,
8- Tutuklu sanıkların fotoğraflarının çekilerek bulunan diğer fotoğraflarla karşılaştırılması için bilirkişi incelenmesine gönderilmesine,
9- Kovuşturmanın genişletilimesi için ayrıca yazılı beyanda bulunulmasına,
10- Tanıklar için mahkemece yazılan talimatların beklenmesine,
11- Yakup'un kaldığını belirttiği otel kayıtlarının istenmesi, Hakan'ın yakınlarda olup olmadığının araştırılmasına,
12- Sanıklar ve ölenlerin tüm ceza dosyalarının celbi için yazı yazılmasına,
13- Olayda kullanılan araçların üzerine tedbir konulmasına,
14- Olay tarihinden 6 ay önce ve sonrasına ilişkin tüm baz ve HTS kayıtlarının alınarak bilirkişi incelemesine gönderilmesine,
15- Kendini patlatan faillerin patlatma olayına ilişkin tüm olay belge tutanak ve görüntülerinin istenmesine,
16- Bir sonraki duruşmanın 6-10 Şubat 2017 tarihleri arasında görülmesine karar verildi.
24 Aralık 2020'de davaya bakan Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nin heyeti değişti.
6 Ekim 2022'de 17. duruşma görüldü. MİT'in operasyonuyla yakalanan ve firari sanıklar hakkında bilgi sahibi olduğu düşünülen IŞİD'in Türkiye sorumlusu olduğu düşünülen Kasım Güler IŞİD'in sınır emiri ve firari sanıklardan olan İlhami Balı'nın kendisini Suriye'ye geçirdiğini söyledi. Kasım Güler "2014-2015'te Türkiye Suriye arası ayda 2-3 kez gidip geliyordum. Karakol komutanı da biliyordu, o dönem bir sorun olmuyordu" dedi. Mahkeme başkanın önceden verdiği ifadeleri hatırlatması üzerine bunları kabul etmeyen Güler, “MİT’in tehdidiyle konuştum” yanıtını verdi. Mağdur avukatları, İlhami Balı'nın istihbarat ile olan ilişkilerinin açığa çıkarılmasını, Ahmet Davutoğlu'nun dinlenmesini, Nizip Emniyeti ve Ankara Emniyet Müdürlüğü'nün araştırılması taleplerini yineledi. SEGBİS ile duruşmaya bağlanan davanın tek tutuklu sanığı Erman Ekinci ise yöneltilen suçlamaları kabul etmedi. Hakkında yakalama kararı bulunan sanıkların yakalanması durumunun devamı kararı veren mahkeme heyeti, kamu görevlileri hakkında suç duyurusunda bulunmasının dosyaya katkı sağlamayacağı gerekçesiyle bu talebi reddetti. İstihbarat raporlarının mahkemeye getirilmesi taleplerini de reddeden mahkeme, tutuklu sanık Erman Ekici’nin tutukluluğunun devamına karar verdi. 18. duruşmayı 27 Aralık 2022 tarihine erteledi.
Ne olmuştu?
10 Ekim 2015'te, “Emek, Barış, Demokrasi” mitingi için Ankara Garı önünde toplanan insanlara IŞİD tarafından düzenlenen bombalı saldırıda 104 kişi hayatını kaybetmişti.
Mitinge iki ayrı canlı bomba ile gerçekleştirilen saldırı, Türkiye tarihinin en kanlı intihar saldırısı oldu.
Saldırının başkent Ankara’nın merkezinde gerçekleşmiş olması, polisin saldırının önüne geçmek için yeterince önlem almadığı eleştirilerine yol açtı.
Saldırıdaki canlı bombalardan birinin, aynı yıl Suruç’ta düzenlenen intihar saldırısını düzenleyen canlı bomba Abdurrahman Alagöz’ün kardeşi Yunus Emre Alagöz olduğu ortaya çıkmıştı.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları