12 Mart 1995 yılında başlayan ve çok sayıda vatandaşımızın ölümüyle sonuçlanan Gazi Mahallesi olaylarının üzerinden 29 yıl geçti.
12 Mart 1995 günü akşam saatlerinde İstanbul’da Alevi vatandaşların çoğunlukta yaşadığı Gazi Mahallesi'ndeki dört kahvehane ve bir pastahane aynı anda kimliği belirsiz kişilerce bir taksiden otomatik silahlarla açılan ateşle tarandı.
12 Mart 1995 tarihinde İstanbul’un Sultangazi ilçesine bağlı Gazi Mahallesi’nde onlarca kişinin hayatını kaybettiği, yüzlerce kişinin de yaralandığı katliamın üzerinden 29 yıl geçti.
Olaylar 12 Mart 1995 günü akşam saatlerinde Gazi Mahallesi’nde bulunan cemevi, Dostlar, Öntaş ve Yavuz kahvehaneleri ile Sarıoğlu Pastanesi’nin ‘kimliği belirsiz’ kişilerce uzun namlulu silahlarla taranmasıyla başladı. Açılan ateş sonucunda Alevi dedesi Halil Kaya yaşamını yitirdi, 5’i ağır 25 kişi yaralandı. Güvenlik güçlerinin olaya geç müdahale etmelerine tepki gösteren halk Gazi polis karakoluna yürüdü. Fakat polis halkın üzerine ateş açtı ve açılan ateş sonucu Mehmet Gündüz adlı bir yurttaş daha yaşamını yitirdi, çok sayıda kişi ise yaralandı.
Saldırganların olay yerinden uzaklaştıktan sonra gasp ettikleri taksinin şoförünü öldürdükleri ve taksiyi ateşe vererek kaçtıkları anlaşıldı.
Olayların ardından çok sayıda Alevi vatandaş, Gazi Mahallesi'nde toplandı, emniyet kuvvetlerinin olaya geç müdahale ettiklerini öne sürerek polis karakoluna yürüdü.
Polis halkın üzerine ateş açtı. Açılan ateş sonucu Mehmet Gündüz adlı bir vatandaş yaşamını yitirdi, çok sayıda kişi de yaralandı.
13 Mart günü olayı protesto etmek için İstanbul'un dört bir yanından gelen yaklaşık 15 bin kişi polis karakoluna tekrar yürüyüşe geçti, çevik kuvvet ve özel timlerle desteklenen polis tekrar gruba ateş edince çatışma başladı.
Çatışmalar sonunda on beş kişi hayatını kaybederken, aralarında gazetecilerin de bulunduğu birçok kişi yaralandı.
Aynı gün İstanbul valiliği Gazi Mahallesi ile iki mahallede (Zübeyde Hanım ile Esentepe) daha sokağa çıkma yasağı ilan etti. Gazi mahallesi'ne giriş ve çıkışlar polis kontrolüne alındı. 14 Mart günü, Gazi Mahallesi'nde konan sokağa çıkma yasağına rağmen olayların bir türlü yatıştırılamaması üzerine bölgeye askeri birlikler sevk edildi. Yine aynı gün Gazi Mahallesi'nde çıkan olaylar nedeniyle Ankara Kızılay Meydanı'nda çıkan olaylarda otuz altı kişi yaralandı. 15 Mart'ta olaylar Ümraniye'ye sıçradı. Mustafa Kemal Mahallesi'nde çıkan olaylarda beş kişinin ölmesi ve yirmiden fazla kişinin yaralanması üzerine bu bölgede de sokağa çıkma yasağı ilan edildi. 16 Mart'ta dönemin İstanbul Valisi Hayri Kozakçıoğlu olayların yatıştırıldığını söyleyerek bölgedeki sokağa çıkma yasağının kaldırıldığını açıkladı.
Olaylardan sonra yapılan otopsi sonucu ölen 17 kişiden yedisinin polis mermisiyle hayatını kaybettiği belirlendi.
Olaylarda hayatını kaybedenler
Halil Kaya
Mehmet Gündüz
Zeynep Poyraz
Fadime Bingöl
İsmihan Yüksel
Ali Yıldırım
Dilek Sevinç
Reis Kopal
Fevzi Tunç
Mümtaz Kaya
Genco Demir
İsmail Baltacı
Hasan Pugan
Hasan Sel
Sezgin Engin
Dinçer Yılmaz
Hasan Gürgen
Hakan Çabuk
Yaşar Aydın
Gaziosmanpaşa savcılığı'nın olayla ilgili fezlekesiyle Eyüp Cumhuriyet Başsavcılığı, 20 polis hakkında "müdafaa ve zaruret sınırını aşarak faili belli olmayacak şekilde adam öldürmek" iddiasıyla dava açtı.
İstanbul Eyüp Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Eyüp Ağır Ceza Mahkemesi’ne açılan dava kamu güvenliğinin sağlanamayacağı gerekçesiyle Trabzon’a gönderildi.
11 Eylül 1995'te Trabzon Ağır Ceza Mahkemesi'nde başlayan yargılama süreci, beş yıl içinde otuz bir duruşma yapılarak 3 Mart 2000'de karara bağlandı.
Yargılanan yirmi polis memurundan Adem Albayrak dört kişiyi öldürmekten altı yıl sekiz ay, Mehmet Gündoğan iki kişiyi öldürmekten üç yıl dokuz ay hapse mahkûm edilirken, (cezalar ertelendi), diğer on sekiz sanık polisin ise beraatine karar verildi. Ancak Yargıtay, Albayrak ve Gündoğdu hakkında verilen kararı “Haklarında adam öldürme ile ilgili net bir açıklığın olmadığı” gerekçesiyle bozdu. Yargıtay, sanıkların Türk Ceza Kanunu 49. maddesine göre yargılanmasını istedi. Bunun üzerine dava Trabzon Ağır Ceza Mahkemesi’nde tekrar görülmeye başladı. Ancak aileler ve avukatlar Yargıtay kararı ile devletin bir kere daha kendini aklayacağı gerekçesiyle davadan çekildiklerini bildirdiler. Tekrar görülmeye başlanan dava üçüncü celsede karara bağlandı. Mahkeme heyeti Albayrak ve Gündoğdu’ya toplam dört yıl otuz iki ay hapis cezası verdi.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
Kararın 11 Temmuz 2002'de Yargıtay tarafından onanması üzerine yakınlarını kaybeden 22 kişi AİHM'e (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi) başvurdu. Yargılama sonucunda mahkeme 27 Temmuz 2005'te açıklanan kararda Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 2. maddesinde düzenlenen, Yaşama hakkı ve 13. maddesinde düzenlenen, Milli makamlara başvuru yollarının kapatılması hükümlerine aykırı davrandığı sonucuna vardı. Mahkeme Gazi Mahallesi'nde hayatını kaybeden on iki kişi ile Ümraniye'de ölen beş vatandaşın ailelerine tazminat ödenmesine karar verdi. Olaylarda yaşamını yitiren on yedi kişi için ayrı ayrı otuz bin avro tazminat verilmesine hükmeden mahkeme, böylece Türkiye'yi toplam 510 bin avro tazminat ödemeye mahkûm etti.
Vişne Haber Ajansı - Dilfiraz Değerli
Kaynak : wwww.istanbulgercegi.com
ETİKETLER : internet haber, istanbul gercegi, gündem, siyaset, istanbul gerçeği, dolar, hava durumu, deprem, sondakika, dünya, 12 Mart Gazi Katliamının 29. yılı