2024 Yılı Bütçesi TBMM Genel Kurulunda görüşülmeye başlandı
TBMM Genel Kurulunda 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi'nin tümü üzerinde siyasi parti grupları söz aldı.
Saadet Partisi Grup Başkanvekili Bülent Kaya, TBMM Genel Kurulunda 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi'nin tümü üzerinde Saadet Partisi Grubu adına söz aldı.
Kaya, iktidarın bütçe çalışmalarında Meclisi devre dışı bırakan bir süreci yürüttüğünü ileri sürerek, "Derhal bu anlayışı terk edin. Zira sıkıntıyı ve sorunu yaşayan milletimiz olmaktadır. 'Ben yaptım oldu' mantığıyla bütçe yaparsanız karşınızda nereden tutarsanız tutun elinizde kalacak bir bütçe çıkmış oluyor. Ama şunu biliyoruz ki bu tavrınızın nedeni bu bütçeyi aziz milletimizin dikkatlerinden kaçırmaktır. Çünkü bu bütçede milletimiz yok, vatandaşlarımız yok." diye konuştu.
Bütçede faiz lobilerinin, sermaye şirketlerinin, sömürgeci kredi kurumlarının bulunduğunu iddia eden Kaya, şunları söyledi:
"Bu bütçe teklifi, sizin milleti ezmeye devam edeceğinizin bir işaretidir. Vergiyle, faizle eziyorsunuz. Milletin doğmuş ve doğacak bütün evlatlarını borçlandırarak, geleceklerini ipotek altına alarak eziyorsunuz. Bu bütçe, ülkemizi uluslararası finans baronlarının bağımlısı haline getiren ve Filistin davasında milletimizin haklı hassasiyetlerine dair icraata dönük niçin bir adım atamadığımızın göstergesi olan bir bütçedir. Çünkü ekonomisi güçlü olmayan, faizini millete ayırmayan, faizini kartelcilere, uluslararası tefecilere ayıran bir iktidarın uluslararası alanda söz söylemesi kolaydır ama icraat yapması çok zordur. Bu devlet büyük bir devlettir, uluslararası arenada neler yapabileceğini dosta düşmana gösterebilecek bir devlettir ama maalesef bu devleti yöneten iktidar olarak siz yapmış olduğunuz ekonomik politikalarla bu devleti sıkıntılı bir sürece getirdiniz. Onun için bu milletin, bu devletin kendisine layık bir iktidarla bir an önce yüzleşmesinin zamanı geldi de geçiyor."
Saadet Partisi İstanbul Milletvekili Selim Temurci, milletten toplanan vergilerin nerede harcanacağına karar verecek müessesenin Meclis olduğunu belirterek, "Şayet TBMM buna müdahil olmazsa bütçeler gelir adaletini sağlayacak bir enstrüman değil, iktidarların har vurup harman savurduğu bir yapıya dönüşür. Toplumsal refahı arttırmayan, gelir adaletini sağlamayan, yoksulluğu ortadan kaldırmayan bütçeler en yalın ifadesiyle başarısız bütçelerdir. Kurtuluş Savaşımızı yönetmiş bu Meclisten tekrar, kendi hak ve hukukuna sahip çıkmasını demokrasimiz adına talep ediyoruz." diye konuştu.
Bütçe teklifinin, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda noktasına virgülüne dokunulmadan Genel Kurula geldiğini ancak 2022 Kesin Hesap Kanun Teklifi'nin konuşulamadığını öne süren Temurci, bunun önüne geçmek için iç tüzükte değişikliğe gidilerek Kesin Hesap Komisyonu kurulması gerektiğini söyledi.
Temurci, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin ekonomiye iyi gelmediğini ileri sürerek, 2022'de bütçe açığının 142,7 milyar lira iken bu yıl sonunda 1 trilyon 633 milyar lira beklendiğini, sonraki yıl ise 2 trilyon 652 milyar lira olarak öngörüldüğünü belirtti. Temurci, "İnanılması zor ama 2 yılda bir ülkenin bütçesi 19 kat açık veriyor. Dünyada eşimiz, benzerimiz yok. OECD içinde de ilk 20 ekonomi içinde de meşhur kırılgan ekonomiler içinde de yok. Türkiye ekonomisi sadece kırılgan değil, maalesef paramparça olmuş bir ekonomi haline gelmiş." değerlendirmesinde bulundu.
Sonraki yıllarda da bütçe açığının katlanarak gideceğini ve bunun dehşet verici bir tablo olduğunu öne süren Temurci, "Bu karaborsa düzenini, faiz düzenini, üretim, istihdam odaklı olmayan bu düzeni mutlaka değiştirmek zorundayız. Bunun için de Anayasa ile başlamak zorundayız, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni revize etmek zorundayız." diye konuştu.
İYİ Parti Grup Başkanı Koray Aydın, TBMM Genel Kurulunda 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi'nin tümü üzerinde İYİ Parti Grubu adına söz aldı.
Bütçe hakkının dünya parlamentoları için yasama yetkisinden daha önce elde edildiğini anımsatan Aydın, Türk devletlerinin de 370 yıldan fazladır bütçe yaptığını ve vergilerin harcanmasını denetlediğini ancak Türk milletinin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle bu tarihsel haktan mahrum kaldığını savundu.
Hükümetin ekonomi politikalarına değinen Aydın, en vahim hatalardan birisinin Kur Korumalı Mevduat sistemi olduğunu iddia etti.
Devleti dövizle borçlandırmanın bu millete yapılacak en büyük kötülük olduğunu belirten Aydın, "Kur Korumalı Mevduat sisteminden dolayı rantiyecilere, faizcilere aktarılan kaynağın 700 milyar lira civarında olduğu hesaplanmaktadır. Ondan sonra da 'devletin borcu arttı' diyorlar. Bu borcu AK Parti iktidarı artırdı." diye konuştu.
İktidarın yıllardır aynı söylemlerle milleti aldatmaya devam ettiğini ileri süren Aydın, "İktidarın, yandaş sendikaların da desteğiyle geliştirdiği milleti ve kamuoyunu kandırdığı bir başka önemli mesele de emekli ve çalışanların dar ve sabit gelirlilerin enflasyona ezdirilmediği algısıdır. Bu iktidar 'memuru, işçiyi, emekliyi enflasyona ezdirmedik' diyor. Bu söylem asla doğru değildir. İktidar istediği kadar pembe tablolar çizsin, ateş artık vatandaşın evindedir, mutfağındadır, tenceresinin içindedir. Vatandaş gerçek enflasyonu cüzdanını açtığında ölçüyor. TÜİK ne yaparsa yapsın vatandaşımız gerçeği biliyor. Çünkü TÜİK'in rakamlarına artık kimse inanmıyor. Herkes kandırıldığının farkındadır." ifadelerini kullandı.
Aydın, AK Parti hükümetlerinin hatalı Suriye ve Afganistan politikaları nedeniyle Türkiye'nin sığınmacı kampına döndüğünü, BM verilerine göre dünyada en çok sığınmacı barındıran ülkenin Türkiye olduğunu söyledi.
Resmi verilere göre çoğunluğu Suriye ve Afganistan'dan gelen yaklaşık 5 milyon yabancının Türkiye'de yaşadığını dile getiren Aydın, bu sayıya kendisinin de milletin de inanmadığını kaydetti.
Aydın, Suriyeliler başta olmak üzere bütün sığınmacıların uygun ve insani bir takvim çerçevesinde geri dönüşlerinin planlanması gerektiğini, sığınmacılardan kaynaklanan beka sorununa karşı güçlü bir iradeye ihtiyaç olduğunu belirtti.
- Anayasa değişikliği tartışmaları
Koray Aydın, Anayasa değişikliği tartışmalarına da değinerek, şöyle konuştu:
"Milletimizin ay sonunu getiremediği bir zamanda Anayasa değişikliği asıl meselemiz olmamalıdır. Ayrıca bu konuda bazı kırmızı çizgilerimiz var. Anayasanın başlangıç kısmı ve ilk dört maddesini tartışmaya açılmasını dahi kabul edemeyiz. Aynı şekilde Türk vatandaşlığıyla ilgili 66. Madde de bizim açımızdan tartışmaya kapalıdır. Tarihten süzülerek ortaya çıkmış ve kemikleşmiş Türk milletinin kimliğine yönelik söylenen sözler, bizde bazı şüpheler yaratmıştır. Sayın Cumhurbaşkanımız 'milletin çeşitliliğini yansıtan' bir Anayasa yapma niyetinde olduklarını söylemiştir.
Allah aşkına 'milletin çeşitliliği' ne demektir? Millet tektir, adı da Türk'tür. Bu tarihin verdiği bir hükümdür. Geçmişte de benzer hezeyanları yapanlar vardı. Milletin çeşitliliği ifadesine benzer bir şekilde 'Türkiye mozaiktir' diyenler vardı. Rahmetli Başbuğumuz Alparslan Türkeş Beyefendi mozaikçilere en güzel, en yerinde cevabı vererek 'ne mozaiği? Mermerdir, mermer.' cevabını vermişti. Sizin çeşitlilik hayallerinizi, kimliksiz ve sorumsuz söylemlerinizi asla kabul etmiyoruz."
- "Türkiye'nin sıfır bir bütçeye ihtiyacı var"
İYİ Parti İzmir Milletvekili Ümit Özlale de günümüzde bambaşka bir dünya olduğunu, Türkiye'nin sorunlarının çok daha farklılaştığını, sorunlara ilişkin çözüm önerilerinin değiştiğini bu nedenle de Türkiye'nin sıfır bir bütçeye ihtiyacı olduğunu söyledi.
Bu bütçenin bütün siyasi partilerin ortak iradesiyle yapılması gerektiğini dile getiren Özlale, "Bu bütçeyi Plan ve Bütçe Komisyonundan yaklaşık 36 altı gün, 218 saatte geçirdik. ABD'ye baktığınız zaman bu yaklaşık 8 ay sürüyor. 8 ay boyunca kongrede siyasi partiler bir süre harcama komisyonunda o bütçeyi tartışıyorlar ve daha sonrasında bu bütçe onaylanıyor. Çünkü bütçe iktisadın temelidir. Maliye politikasının temelinde bütçe yatar. Siz politik iktisadı, bütçeden ayrı tutamazsınız. Kimlerden vergi alacağınızı ve nereye harcama yapacağınızı belirlersiniz ve onu da yüce Meclis çatısı altında milletin iradesiyle yaparsınız." diye konuştu.
Ümit Özlale, Plan ve Bütçe Komisyonunda bütçenin neredeyse noktasına bile dokundurulmadığını, muhalefet partilerinden çok kıymetli öneriler geldiğini ancak hiçbirinin dikkate alınmadığını kaydetti.
Bütçe görüşmelerinde ilginç bir durumla karşılaştıklarını dile getiren Özlale, "Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ve Sayın Bakanlar yüksek hedeflerden bahsediyor. Ancak benim gibi bütçeyi bilen insanlar rakamlara baktığında ortaya konulan yüksek hedefler ile bütçenin tamamıyla bire bir uyumsuz olduğunu görüyor. Bir birine zıt bir durum var." şeklinde konuştu.
MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay, fiyat istikrarı ve finansal istikrarın sağlanmasının başlıca gündem konuları olduğunu belirterek, "Dar gelirli vatandaşlarımızın, emeklilerimizin, memurlarımızın, işçilerimizin ve esnafımızın da enflasyona ezdirilmemesi için kararlılığın devam etmesini diliyoruz." dedi.
Akçay, TBMM Genel Kurulunda 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi'nin tümü üzerinde MHP Grubu adına söz aldı.
Türkiye'nin, tüm olumsuzluklara rağmen istikrar içinde Türk ve Türkiye Yüzyılı hedeflerine emin adımlarla ilerlediğini dile getiren Akçay, aziz milletin 14 ve 28 Mayıs 2023 seçimleriyle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni üçüncü kez teyit ve tescil ettiğini söyledi.
Cumhurbaşkanı ve milletvekillerini milli iradenin seçtiğini, bu seçimleri referandum olarak görenlerin ve gösterenlerin heveslerinin kursaklarında kaldığını ve kendi iddialarına yenik düştüklerini belirten Akçay, "Seçimlerde adeta ganimet ve yağma taksimi yaparcasına önüne gelene cumhurbaşkanı yardımcılığı sözü verenlerin, imzaladıkları gizli protokollerle birbirlerine bakanlık ikram edenlerin, bürokraside binlerce atama listeleri hazırlayanların, demokrasi, milli irade namına ve istikrar adına ülkemize verebilecekleri bir faydanın olmadığını düşünüyoruz." ifadelerini kullandı.
MHP'li Akçay, terörle mücadelenin, Türkiye'nin öncelikli meselesi olduğunu vurgulayarak, kahraman güvenlik güçlerinin yurt içinde ve sınır ötesinde terör örgütlerine karşı etkin ve başarılı bir mücadele yürüttüğünü; bir zamanlar terörle anılan il, ilçe ve köylerin huzur beldeleri haline geldiğini vurguladı.
İsrail'in Filistin'deki katliamlarının asıl nedeninin "büyük İsrail projesi" olduğunu söyleyen Akçay, "İsrail'in inanç bazlı ve tarihi arka planı olan, Nil'den Fırat'a kadar sözde vadedilmiş topraklarda hakimiyet kurma hedefinin nihai aşaması ve hedefi Türkiye'dir. Türk milleti bu projeye asla müsaade etmeyecektir. 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan, bağımsız ve toprak bütünlüğünü haiz Filistin Devleti mutlaka kurulmalıdır. İsrail tazminat ödemeye mahkum edilmeli, katil Netanyahu, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde yargılanmalıdır." diye konuştu.
Erkan Akçay, Türkiye'nin, bir taraftan meşru haklarına göz dikenlere hadlerini bildirirken diğer taraftan "yurtta barış, dünyada barış" parolasıyla diplomasinin cazibe merkezi haline gelmeye başladığını belirterek, Türkiye'nin dış politikada sahada ve masada meselelere hakim ve etkin konuma geldiğini ifade etti.
Akçay, gelecek yüzyıllara damga vuracak enerji politikalarını adım adım hayata geçiren Türkiye'nin, dünyanın en gelişmiş hidrokarbon arama filolarından birini kurarak kendi doğal gaz ve petrolünü aramaya başladığını hatırlattı.
Enflasyon hedeflerine de değinen Akçay, "Fiyat istikrarının ve finansal istikrarın sağlanması başlıca gündem konumuzdur. Ayrıca, dar gelirli vatandaşlarımızın, emeklilerimizin, memurlarımızın, işçilerimizin ve esnafımızın da enflasyona ezdirilmemesi için kararlılığın devam etmesini diliyoruz." dedi.
- "Reform paketlerine katkımız ve desteğimiz sürecek"
MHP Grup Başkanvekili Muhammed Levent Bülbül, 6 Şubat tarihli depremlerin ardından şehirleri yeniden inşa ve ihya etme sürecinin başarılı bir şekilde yürütüldüğünü dile getirerek, ekonomiye etkileri devam eden bu sürecin, istikrar ortamının da sürmesiyle milletin refahının yükselmesi; huzurlu, güvenli yuvalarına kavuşması ile nihayet bulacağını söyledi.
Bülbül, 2022'de yüzde 84 seviyesini gören enflasyon oranının, geçen ay itibarıyla yüzde 60 seviyelerine gerilediğine işaret ederek, "Gelir dağılımındaki adaleti etkileyen, vatandaşlarımızın alım gücüne etki eden enflasyondaki artış hızının sıkı para ve maliye politikalarının eşgüdümlü ve kararlı bir şekilde uygulanması neticesinde düşüş eğiliminde olduğu ve olacağı gözlemlenmektedir. Yatırım, üretim, istihdam ve ihracat odaklı ekonomik büyüme modelinin uygulanmasıyla ülkemiz ekonomisine olumlu olarak yansıyacak olan bu gelişmeleri memnuniyetle karşılıyor, ekonomik refahın giderek artacağına inanıyoruz." diye konuştu.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile Türk demokrasisinin istikrar ve uzlaşı ortamına kavuştuğunu dile getiren Bülbül, "Yürütmenin yüzde 50+1 gibi yüksek bir oran temsiliyle seçilebilmesi milli iradenin meşruiyetini ve gücünü tahkim etmiştir. Yönetimde sağlanan istikrar iç ve dış politikada milli bekamıza yönelen tehdit ve tehlikeleri bertaraf etmiştir." diye konuştu.
Muhammed Levent Bülbül, yeni ve sivil bir anayasaya ihtiyaç olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:
"MHP olarak bu doğrultuda cumhuriyetimizin 100'üncü yılında 100 maddelik anayasa önerisi taslağımız 4 Mayıs 2021'de kamuoyuyla paylaşılmıştır. Milletimizin tamamını ilgilendiren meselelerde, toplumsal zeminde ortak mutabakatın sağlanmasına önem vermekteyiz. Bu doğrultuda Türk ve Türkiye Yüzyılı vizyonunun gerçekleşmesine temel teşkil edeceğini düşündüğümüz milli ve sivil bir anayasanın ortak mutabakatla oluşturulmasını ve Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında evleviyetle uygulamaya konulmasını arzu ediyoruz."
Yargı Reformu Strateji Belgesi ve İnsan Hakları Eylem planları doğrultusunda gerçekleştirilen kolaylaştırma ve iyileştirme amaçlı tüm düzenlemeleri desteklediklerini, bunların devamı niteliğinde olacak reform paketlerine katkı ve desteklerinin süreceğini belirten Bülbül, 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi'ni desteklediklerini bildirdi.
HEDEP Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, "Kürt sorunu çözülmedikçe Türkiye halklarının barışçıl ve huzurlu bir geleceğinin olmayacağı nettir." dedi.
Bakırhan, TBMM Genel Kurulunda 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi'nin tümü üzerinde HEDEP Grubu adına konuştu.
Dünya genelinde ve Orta Doğu özelinde siyasetin kendisine yeni bir yol ve düzen arayışında olduğunu ifade eden Bakırhan, bu sancıların dünya halklarına savaş, ekonomik kriz, göç, gözyaşı olarak yansıdığını söyledi.
Bugün yaşananların adı konulmamış bir üçüncü dünya savaşı olduğunu belirten Bakırhan, bölgesel ve yerel düzeyde tarihin hızlandığını, enerji koridorları üzerinden yeniden dizayn etme çabaları olduğunu, bu süreçte Kürt sorununun da büyümeye, dengeleri değiştirmeye devam ettiğini ileri sürdü.
"Her ne kadar Kürt sorunu yok sayılsa da temelde yok sayılan Kürtlerin varlığıdır." diyen Bakırhan, şöyle konuştu:
"Varlığı, dili, temel hakları yok sayılan Kürtler varlar ve her yerdeler. Sorunun özü de işte bu inkar ve yok saymadadır. Bu sorunun önümüzdeki süreçte nereye evrileceği, nasıl şekilleneceği büyük oranda Türkiye'nin politik tercihlerine bağlıdır. Bundan sonra tercih demokrasi mi yoksa şiddet mi, sağduyu mu hamaset mi, müzakere mi yoksa çatışma mı olacak? Bilindik yolları seçip gözyaşı ve şiddeti sürdürmek yerine cesaretle az gidilen patikalar tercih edilecek mi hep beraber göreceğiz.
Kürt kelimesini terör kelimesine eşitleyen, her sözümüze anayasa üçüncü madde hatırlatması yapan akıl bunu iyi düşünmelidir. Bu ülkede geleceğe, ekonomiye, sosyal refaha, demokrasiye dair ne söylenirse söylensin son kertede bütün problemlerin kaynağında Kürt meselesinin çözülmemiş oluşu yatıyor. Kürtleri inkar etmek bir işe yaramıyor, bu artık görülmelidir. Biz bir kez daha herkesi aklıselime davet ediyoruz. Demokratik çözüm ve darbe mekaniği arasında sıkışan anlayışı demokratik çözümde uzlaşmaya çağırıyoruz. Kürt sorunu çözülmedikçe Türkiye halklarının barışçıl ve huzurlu bir geleceğinin olmayacağı nettir. Bilin ki bu ülkede toprak bile ölümden, zulümden, adaletsizlikten yoruldu. Gelin artık Kürt sorunundan, kutuplaşmadan ve düşmanlaştıran siyasetten nemalananlara bu fırsatı artık vermeyelim, demokratik çözüm kapılarını aralayalım."
- "İşsizlikten ve baskılardan dolayı tarihin en büyük göçü yaşanmaktadır"
HEDEP Eş Genel Başkanı Tulay Hatımoğlulları Oruç da bir ülkenin bütçesinin rakamlardan ibaret olmadığını, tamamen siyasi bir tercih olduğunu söyledi.
Hükümetin neoliberal politikalarla tercihlerini halktan, işçiden, emekçiden yana değil, sermayeden ve yandaşlarından yana yaptığını iddia eden Oruç, "Bütün yurttaşların eşit hakkı olması gereken beytülmalı, parça parça yandaşlarına peşkeş çekti." dedi.
Cumhuriyetin ikinci yüzyılında vatandaşların evine ekmek dahi alamadığını savunan Oruç, 2024 yılı bütçesinin Cumhuriyetin ikinci yüzyılında bir utanç bütçesi olarak tarihe geçeceğini öne sürdü.
Oruç, 2008 yılında dünya genelinde ortaya çıkan ekonomik krizin tüm yerküreyi sardığını, yaşanan sorun yumağının gittikçe büyüdüğünü ifade ederek, şunları söyledi:
"Çin ekonomisiyle beraber emperyalist güçlerin rekabeti daha da kızıştı ve şimdi yaşanan savaşların en temel nedenleri budur. Emperyalist güçler dünyayı yeniden parça parça paylaşmaya çalışırken işçinin, emekçinin ve milyarlarca insanın payına açlık ve yoksulluk düşüyor. Türkiye'de işsizlikten ve baskılardan dolayı tarihin en büyük göçü yaşanmaktadır ve bugün asgari ücret yoksulluğun dört kat aşağısındadır. Toplumun yüzde 70'i geçinemiyor. Değerli işçi, emekçi kardeşlerim; yoksulluk bizim kaderimiz değildir, elbette değiştirebiliriz. Ekonomi ve siyaset birbirinden ayrılamaz, bunun için radikal güç ve değişimlere ihtiyacımız var."
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, "Bu bütçe Cumhuriyet'in ilk çeyreğini kalkındıran, zenginleştiren, milli ekonomiyi güçlendiren bütçeleri örnek almak yerine, son 20 yıldaki yoksullaştıran, işsizleştiren, emeği ucuz iş gücü haline getiren, gelir adaletsizliğini büyüten, enflasyonla mücadele yeterliliği göstermeyen bütçelerin bir tekrarı." dedi.
TBMM Genel Kurulunda 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi'nin tümü üzerinde konuşan Özel, parlamentoda 335 milletvekilinin ilk kez bütçe yapmanın heyecanını yaşadığını, 265 milletvekiliyle 5 kez bütçe tartıştıklarını söyledi.
Özel, parlamento ile bütçe, Meclis'te yer almak ile bütçe hakkı, egemenliğin kullanılmasıyla da bütçe hakkının kullanımı arasında varoluşsal bir ilişki olduğunu ifade ederek, bunların birbirinden ayrılamayacağını belirtti.
- "Biz İkinci Meşrutiyet için canını ortaya koyanların yoluyuz"
Bütçe hakkının giderleri belirleme açısından son derece önemli olduğunu vurgulayan Özel, "Giderleri belirleyeceğiz, onaylayacağız, denetleyeceğiz, gelirlere karar vereceğiz. Bütçe hakkı, devletin vergileri toplayan sağ eliyle, hizmeti yapan şefkatli sol elinin dengesinin kurulmasıdır. Hep beraber iki hafta boyunca bu dengeyi konuşacağız. Bunun üzerinde tartışacağız." diye konuştu.
Özel, partisinin Anayasa'yı ve Meclis'i gösteren yolu savunduğunu kaydederek, "Biz İkinci Meşrutiyet için canını ortaya koyanların yoluyuz. Diğer yol Damat Ferit hükümetinin yoludur. Biz, Sevr'i yırtıp atan, Lozan'ı yapanların yoluyuz. Diğer yol Sevr'e imza atanların yoludur. Bizim yolumuz meşrutiyetler ilan eder, meclisler kurar, tek adamın yetkilerini millete, Meclis'e verir. Diğer yol, 16 Nisan rejime kast eden anayasa değişikliği ile bu Meclis'in elinden sözlü soruyu, gensoruyu, güvenoyunu alan, Meclis'in yetkilerini saraya devreden yoldur." ifadelerini kullandı.
Cumhuriyet'in ilk bütçelerini Cumhuriyet Halk Partisinin yaptığını anımsatan Özel, Cumhuriyet'in kurucu kadrolarının, devleti gerçek anlamda güçlendirmenin en temel yolunun toplumun refahını yükseltmek olduğunu iyi bildiğini dile getirdi.
AK Parti'nin "Türkiye'yi dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına sokma" hedefi koyduğunu anlatan Özel, "Bu bütçe Cumhuriyet'in ilk çeyreğini kalkındıran, zenginleştiren, milli ekonomiyi güçlendiren bütçeleri örnek almak yerine, son 20 yıldaki yoksullaştıran, işsizleştiren, emeği ucuz iş gücü haline getiren, gelir adaletsizliğini büyüten, enflasyonla mücadele yeterliliği göstermeyen bütçelerin bir tekrarı." dedi.
Özel, 2023 yılı için 25 bin dolar olarak ortaya konulan kişi başı gayri safi milli hasılanın geçen yıl 10 bin 616 dolar olarak gerçekleştiğini ve hedefin yarısının bile gerçekleştirilemediğini söyledi.
İhracat hedeflerine de ulaşılamadığını belirten Özel, "2023 yılının ekonomik büyüklüğü 2 trilyon dolar olarak ifade edilmişti. Bugün bu rakamın yarısı noktasındayız. 10 yıl önce konulan 2023 hedefleri bugün 2053'e hatta belki 2071 yılına referans gösterilecek kadar kendinden ümidi kesmiş bir iktidar ile karşı karşıyayız." diye konuştu.
Özgür Özel, bütçenin vergi politikaları ve vergi adaleti tarafı olduğuna da işaret ederek, şöyle devam etti:
"Kamu hizmetlerinde harcanmak üzere devletin genel ya da yerel yönetimler eliyle doğrudan ya da dolaylı olarak topladığı tüm gelirlere vergi diyoruz. 6 Şubat'ta yaşadığımız depremin genel olarak kabul gören bir hesaba göre bize toplam maliyeti 120 milyar dolar. Bu önemli bir yıkım. Bu yıkımın altından kalkmak için motorlu taşıtlar vergisi ikinci kez alındı. Tüm ürünlerin KDV'leri en az iki puan artırıldı. Birçok harç yükseltildi. Geçen hafta ise KDV iadelerini belirleme yetkisi yürütmenin başına devredildi. KDV iadesinin kime yapılıp yapılmayacağına bir partinin genel başkanı karar verecek. Hem sistemin çarpıklığı hem anayasaya aykırılık bir araya geldiğinde bir partinin genel başkanına birinin cebine para koyma, birinin cebine para koymama yetkisinin verildiği bir tuhaf durumla karşı karşıyayız."
Özel, TBMM Genel Kurulunda, 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi üzerinde yaptığı konuşmada, iktidarın ekonomi ve vergi politikalarını eleştirdi.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in "vergiyi tabana yaymak durumundayız" şeklindeki sözleri bulunduğunu hatırlatan Özel, "Yüzde 89'unu garibanların, yüzde 11'ini kodamanların verdiği bu vergi sistemini artık tabana değil tavana yaymanın zamanı gelmiştir. Beyefendiye onu hatırlatırım." diye konuştu.
Siyasetin öncelik belirleme, tarafını seçme işi olduğunu belirten Özel, "Şimdi siz bu bütçede yüzde 89'u veren garibanlardan taraf olacaksanız, bu bütçeye bizimle beraber 'hayır' diyeceksiniz. Yok, 'bu kirli düzen sürsün' diyecekseniz o zaman 'yüzde 11'de kalsın' deyip bu beyefendilerin getirdiği bütçeye 'evet' diyeceksiniz. Bu vicdanınızla sizin aranızda olan bir şey." ifadelerini kullandı.
CHP'nin, Cumhuriyetin ilk bütçesini yaparak büyük bir kalkınma başlattığını ancak Cumhuriyetin ikinci yüzyılının ilk bütçesine, vergi sistemini değiştirecek, vergilendirilmeyen gelirlerin ve kesimlerin vergilendirilmesiyle yeni kaynaklar yaratacak, bu kaynakla kalkınma hamlesi başlatacak, kaynak kullanımında tam bir şeffaflık gerçekleştirecek ve kamu politikalarına güven sağlayacak düzenlemeleri görmediği için Plan ve Bütçe Komisyonunda ret oyu verdiklerini ifade eden Özel, "CHP, Genel Kurul aşamasında da adaleti olmayan bu bütçenin karşısında duracak ve tarafını açıkça belli edecektir. Biz tüm emekçilerden, emeği plazada, tersanede, madende sömürülen tüm çalışanlardan, tüm yoksullardan, tüm dezavantajlı gruplardan; emeklilerden, esnaftan, işçiden, çiftçiden tarafız. Siz kimin tarafındasınız?" diye sordu.
Tüm dünyanın pandemiyle ekonomik bir sorunla karşılaştığına, enflasyonun arttığına işaret eden Özel, tüm ülkelerin krizle mücadele yöntemlerinin aksine, "tuhaf bir özgüven, kibir, iş bilmezlik sonucu Türkiye'de ekonominin daha da kötüleştiğini" savundu.
Özel, "Geminin henüz batmamış olmasını sakın kaptanın maharetine bağlamayın. Bu, geminin büyüklüğünden, ne kadar sağlam inşa edildiğinden ve bugüne kadar gemiyi yüzdürenlerin emeğinden, bilgisinden, tecrübesindendir." dedi. Özel, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Tüm kamu politikalarını gözden geçirip, yenilikçilik politikalarını tüm mekanizmaların parçası haline getirmezsek, kalkınan ülkelerle aramızdaki fark, bizden sonraki nesillerin kapatamayacağı bir fark olacaktır. Bugüne kadar 5 fırsat dalgası kaçmıştır; su gücünün getirdiği üretim üstünlüğü, buhar gücünün getirdiği avantaj, elektrik, petrokimya ve yazılım... Hep birlikte bunları kaçırdık. Şimdi 6'ncı fırsat dalgası yeşil dönüşümdür, dijital dönüşümdür. Bu bütçenin ve önümüzdeki bütçelerin bu dalgayı da kaçırmamak için hazırlanması, ülkenin bu bilinçle yönetilmesi gerekmektedir."
- "Savcılık görevimizi yaparız"
Türkiye'de bugün bir "suç ekonomisi oluştuğunu" öne süren Özel, 15 Temmuz darbe girişiminin hemen ardından Meclis'in açıldığında "varlık barışı" yasasının çıkarıldığını dile getirdi. Düzenlemenin, "Türkiye'ye kara parayı davet ettiğini; kara paranın da mafyayı, insan ve uyuşturucu kaçakçılarını da ülkeye getirdiğini" savunan Özel, şöyle konuştu:
"Türkiye'de onlarla çok uğraşmayan, uyumlaşan bir içişleri yönetimi de vardı. Şimdi, öyle bir gün yaşıyoruz ki İçişleri Bakanı bu yapılarla mücadele ediyor ve herkes destekliyor; iktidardan, muhalefetten övgü alıyor ve 'Bakanımızın arkasındayız, bu pisliklerden bizi kurtarsın' deniyor. Bu pisliklerden bizi kurtarsın, Bakan'ın arkasında duralım, itirazım yok da bu Bakan'ı atayan da öncekini atayan da Recep Tayyip Erdoğan. Eğer birileri bu Bakan'ın yaptıklarıyla övünmek istiyorsa önceki Bakan'ın yaptıklarıyla yüzleşmeyi, o sorumluluğu üstlenmeyi, onu tartışmayı göze almalıdır. Bunun yolu basittir; iki satır yazarsınız, Grup Başkanvekilleriniz Türkiye'nin en deneyimli hukukçuları, Süleyman Soylu ile ilgili bir soruşturma önergesini yazar, 400 kişiyle yollarız, savcılık görevimizi yaparız ve bu soruşturma varacağı yere kadar varır, aklanırsa aklanır, aklanmazsa bu ayıptan kurtulursunuz, bu utancı hep birlikte üstlenmezsiniz. Biz buradayız."
Özel, Türkiye'deki bazı yerel yönetimlere kayyum atanmasını da eleştirerek, vatandaşların bugün Manisa'yı, Rize'yi, Afyonkarahisar'ı, Osmaniye'yi kimin yöneteceğini seçebildiğini ancak Diyarbakır'da, Mardin'de, Siirt'te seçtiklerinde ise "Siz seçseniz de biz size yönettiremeyiz" denildiğini iddia etti.
Genel bütçeden belediyelere de pay dağıtıldığını anımsatan Özel, bu konuda CHP'li belediyelere haksızlık edildiğini öne sürdü. Özel, "İller Bankası bütün belediyelere eşit davranmak zorunda değil mi? CHP'li belediyeler yüzde 65'e hizmet verir, İller Bankasından yüzde 10 alır; yüzde 35'e hizmet verenler yüzde 90 alır. Belediyeler Birliği, aidatın yüzde 56'sını CHP'li belediyelerden toplar ama hizmetin neredeyse tamamını Cumhur İttifakı’nın belediyelerine yapar. Birileri verdiği oylarla daha az eşittir, birileri ne kadar hizmet yaparsa yapsın genel iktidarın hasetliğinden biraz daha az eşittir." ifadelerini kullandı.
- "Bütçeye ret oyu vereceğiz"
Özel, Yargıtay 3. Ceza Dairesinin Türkiye İşçi Partisinden (TİP) milletvekili seçilen Gezi Parkı davası hükümlüsü Can Atalay'la ilgili kararının "anayasal bir darbe girişimi" olduğunu dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Yargıtay 3. Ceza Dairesinin kararını sahiplendiğini, bunun kabul edilemez olduğunu ifade eden Özel, şöyle devam etti:
"Darbe girişiminin bildirisi şunu söylüyor: Can Atalay'a, 'Sen milletvekili seçilemezsin, bana gelir, kararı ben veririm.' diyor. Hatay halkına 'Sen kendine vekil seçemezsin, son kararı ben veririm.' diyor. Hepimiz adına Sayın Bahçeli'ye 'Siz oturumun reisi olarak davet edersiniz ama kürsüye gidecek mi, kararı ben veririm.' diyor ve size (Numan Kurtulmuş) 'Meclis Başkanı, bir karar verdim, bugüne kadar niye okutmadın?' diyor. Hepimiz bu makamlara, bu mevkilere bu kadar saygılıyken Yargıtay'ın bu darbe girişimine siz karşı çıkmıyorsanız, Tayyip Erdoğan karşı çıkmıyorsa karşı çıkması gerekenler çıkmıyorsa biz 15 Temmuz gibi yine sizin yerinize ve sizin de lehinize demokrasi için bu darbeye direnmeye devam edeceğiz."
Özel, dış politikada iktidarın yanlışlarının peşinde koşmayacaklarını belirterek, "Biz bu sınırların içinde muhalefet partisiyiz, bu sınırların dışına çıktığımızda bir yanlış yapıyorsanız peşinize dizilecek değiliz ama ülkenin haklı davasında; Filistin'in, Azerbaycan’ın, Kıbrıs'ın haklı davasında sizden fazla takipçisiyiz." dedi.
CHP olarak haklıların, emekçilerin, emeklilerin mücadelesinin yanında olmaya devam edeceklerini dile getiren Özel, "Bizim mücadelemiz, bu halkın mücadelesidir. Bu mücadele için bu milletle birlikte var olmaya, çalışmaya devam edeceğiz. Bu bütçe, onların bütçesi olmadığı için ret oyu vereceğiz." diye konuştu.
- TBMM Başkanı Kurtulmuş'tan, CHP Genel Başkanı Özel'in eleştirilerine yanıt
Bütçe üzerinde söz alan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Yargıtay 3. Ceza Dairesinin kararını değerlendirirken, söz konusu kararı bir "darbe" olarak niteledi. TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'u aradığını, Danışma Kurulu'nun toplanması ve bu karara tepki verilmesi talebinde bulunduğunu belirten Özel, Kurtulmuş'un ise önce "tamam" dediğini, 3 saat sonra kararından vazgeçtiğini söyledi.
Özel, konuşmasının başka bir bölümünde, Kurtulmuş'un AK Parti Genel Başkanvekilliği döneminde sık sık "Biri genç Türklerden başlayıp bugünkü CHP'ye kadar gelen bir siyasi akım ve onun karşısında her aşamada yüz elli yıldır onlarla karşı karşıya gelmiş ikinci bir siyasi akım var. Türkiye'de 2 ana yol var, biri genç Türklerden CHP'ye giden yoldur, biri de bizim yolumuzdur." ifadelerini kullandığını hatırlattı.
Özgür Özel, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Biz bu karşıtlıklar üzerinden bir siyaset örmeye bugün için pratik bir fayda yüklemesek de Numan Bey'in ortaya koyduğu o iki yolun nereden başlayıp nelerle karşılaşıp nereye vardığını da hatırlamak gerekiyor. Örneğin biz Anayasa'yı ve Meclis'i savunan yoluz, diğer yol meşrutiyetin ilanından sonra Meclis'i 33 yıl kapalı tutan yoldur; biz İkinci Meşrutiyet için canını ortaya koyanların yoluyuz, diğer yol Damat Ferit hükümetinin yoludur; biz Sevr'i yırtıp atıp Lozan'ı yapanların yoluyuz, diğer yol Sevr'e imza atanların yoludur. Biri İstanbul fetvasıyla Mustafa Kemal ve arkadaşlarına idam isteyenlerin yoludur; diğeri, Ankara Fetvası'yla Milli Mücadele'yi sahiplenenlerin yoludur. Biri, Milli Mücadele aleyhinde bildiri yayınlayıp İngiliz uçaklarından attıran İskilipli Atıf'ın yoludur; diğeri, Ankara Müftüsü, Milli Mücadele'ye destek olan Rıfat Börekçi'nin yoludur. Biri 6'ncı Filo gelince ona karşı direnen solcu öğrencilerin karşısına dikilenlerin yoludur; bizim yolumuz, 6'ncı Filoyu denize dökenlerin yoludur. Bizim yolumuz, meşrutiyetler ilan eder, meclisler kurar, tek adamın yetkilerini millete, Meclise verir; diğer yol, 16 Nisan, rejime kasteden Anayasa değişikliğiyle bu Meclisin elinden sözlü soruyu, gensoruyu, güvenoyunu alan, Meclisin yetkilerini saraya devreden yoldur."
Özel'in konuşmasının ardından TBMM Başkanı Kurtulmuş, şahsıyla ilgili ifadelerin kullanıldığını, bu nedenle Meclis İçtüzüğü'nün 64. maddesine göre söz hakkı bulunduğunu belirterek, açıklama yaptı.
Kurtulmuş, söz konusu telefon görüşmesine ilişkin şunları söyledi:
"Sayın Özel telefon etti, doğrudur. Dedi ki 'bu konuyla ilgili bir Danışma Kurulu toplantısı yapalım.' O gün Filistin Meclis Başkanı ve heyetini ağırlayacağımızı kendisine söyledim. 'Eğer vakit bulabilirsek, belki tören bittikten sonra olabilir' dedim. Ama ne saat üç dedik ne saat beş dedik. O sırada, Bekir Bozdağ burada. O gün Meclis'i yönetecek olan Bekir Bozdağ. Bekir Bozdağ'ın Meclis'teki diğer partilerin grup başkanları ve grup başkanvekilleriyle bir toplantı yaptığını gördüm ve zaten böyle bir toplantı yapılmasına gerek kalmadı. Ali Mahir Başarır Bey ile de telefon ederek durumu paylaştım. Ama bizim maksadımızın dışında, saat verilerek, sanki o gün bir toplantı sözü verilmiş gibi hava oluşturulmaya çalışıldı. Meclis Başkanı olduğum için şimdiye kadar buna cevap vermedim. Bunun böyle bilinmesini arzu ederim."
- "Bu Meclis'te Sevr'i savunan milletvekili olamaz"
TBMM Başkanı Kurtulmuş, Özgür Özel'in diğer değerlendirmelerine ilişkin, şu açıklamayı yaptı:
"Meclis Başkanının tarafsızlığıyla elimi kolumu bağlıyorsunuz. Keşke serbest bir ortamda, istediğiniz her ortamda, Türkiye'de verilen siyasi mücadelenin hangi badirelerden geçerek bu noktaya geldiğini aklı selim şekilde tartışma imkanımız olsa. Ama sözlerinizde şu çağrışımı da asla kabul etmediğimi ifade etmek isterim: Sanki Sevr'i savunanları savunuyormuş gibi ya da Amerikan, İngiliz mandacılarını savunanları savunuyormuş gibi bir haletiruhiye içerisinde olmayın.
Siyasi tarihe ilişkin altı olayın sadece ismini vereceğim. Bu olayın yanında kimler vardı, kimler karşısındaydı bunları araştırmakta herhalde Türk siyasetiyle ilgilenenleredir. Üçü Osmanlı döneminde, üçü Cumhuriyet döneminde oldu.
Bunlardan biri Bab-ı Ali baskınıdır, birisi Feriye baskınıdır, bir diğeri ise Abdulhamid Han'ın hallidir. Bu üç olayın arkasında kim var, yanında kimler var bunları araştırın.
Cumhuriyet tarihinde de üç mesele var. 1960 darbesi, 28 Şubat darbesi ve 27 Nisan Muhtırası var. Bunların yanında da kim var, karşısında kimler var?"
Kurtulmuş, CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır'ın, açıklama yapmasına ilişkin itirazlarına karşılık, "Benim söylediklerim açıktır. Yoksa bu Meclisten ne İngiliz mandasını ne ABD mandasını savunan ne Sevr'i savunan bir milletvekili olmaz, olamaz, olmamalıdır." dedi.
AK Parti Genel Başkanvekili ve Bursa Milletvekili Efkan Ala, "Gelin sivil, kuşatıcı bir anayasayı milletimizle buluşturalım. Hakları garanti altına alalım. Bu 12 Eylül darbe anayasasından kurtulalım." dedi.
Ala, 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi'nin TBMM Genel Kurulundaki görüşmelerinde AK Parti Grubu adına söz aldı.
Bütçenin, "Türkiye Yüzyılı" ve "güçlü, müreffeh Türkiye" vizyonuyla hazırlandığını söyleyen Ala, bütçenin, eğitimi ve sağlığı, nitelikli üretimi, katma değerli dönüşümü ve güçlü büyümeyi desteklediği; adalet, güvenlik, enerji, tarım, ulaştırma, sanayi ve tüm sektörlerde, üretilen katma değerin artırılması için önemli imkanlar sağlayacağını dile getirdi.
Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat'taki depremlerin Türkiye'ye maliyetinin, tüm dünyada 2023'ün ilk yarısında yaşanan afetlerin toplam maliyetinin yarısından fazla olduğunu aktaran Ala, milletin depremler sonrasında tek yürek olduğunu kaydetti.
Şehirlerin hızla ayağa kalkması için bu yıl ek bütçe yapıldığını ve 483 milyar liralık kaynak ayrıldığını, 2024 bütçesinde de depremin yaralarını sarmak için 1 trilyon 28 milyar liralık kaynak ayrılacağını anlatan Efkan Ala, "Bütün imkanlarımızla depremin yaralarını sarmakta kararlıyız, bu noktada hiçbir fedakarlıktan kaçınmadık, kaçınmayacağız." dedi.
- "Bu millet sizi asla affetmeyecektir"
Ala, İsrail'in Gazze'de soykırım suçu işlediğini, kendilerine "gelişmiş" diyen ülkelerin soykırımı sadece izlemekle kalmadığını, hayasızca desteklediğini vurguladı.
Filistin'de bombalananın "insanlığın onuru" olduğunu dile getiren Ala, "Zerre kadar vicdanı ve ahlakı olan, insanlıktan nasibini almış herkes, bu en ahlaksız en zalim en sapkın işgal karşısında ayağa kalkmalıdır. Türkiye, tam bu noktada, küresel vicdanın sesi olmuştur. Milyonlar, İstanbul başta olmak üzere, bütün şehirlerimizde bu alçak soykırıma karşı duruşunu ortaya koymuştur. Cumhurbaşkanımız, baş döndürücü bir diplomatik seferberlik başlatmış, sayısız devlet ve hükümet başkanıyla görüşmüş ve dünyayı bu hayasız saldırıyı durdurmaya çağırmıştır." diye konuştu.
"Alçak saldırılara karşı canları pahasına mücadele edenleri 'terörist' olarak tanımlamak, izahı mümkün olmayan bir hezeyandır, gaflettir, delalettir." ifadesini kullanan Ala, şöyle devam etti:
"Şu ifadelere bir bakın: 'Erdoğan tarafından Hamas'ın bir terör örgütü olarak kabul edilmemesini tamamen reddediyoruz' diyor. Bunu kim söylüyor? Bu ülkenin ana muhalefeti CHP Genel Başkanı. Şimdi de çıkmış Filistin'den bahsediyorsunuz. Siz kim, Filistin kim? Filistinlilere karşı yaptığınız bu ayıbı siyasi hayatınız boyunca temizleyemeyeceksiniz. Bunun utancıyla yaşayacaksınız. Bu utanç verici cümleler Cumhuriyet Halk Partisinin siyasi tarihine kara bir leke olarak geçmiştir. Bu millet sizi asla affetmeyecektir."
"Ülkesini işgale karşı korumak mı terör? İnsanını, ailesini, çocuklarını savunmak mı terör? Soykırıma karşı direnmek mi terör? Bu nasıl bir çürümüşlüktür? Bu nasıl bir ahlaki çöküntü?" sorularını yönelten Ala, "Biz bu haklı mücadeleyi, saygıyla selamlanması gereken, bütün imkanlarla desteklenmesi icap eden onurlu bir direniş olarak görüyoruz. Onları selamlıyoruz." dedi. Ala, bu duruşun selamlanması için aynı dinden, aynı milletten olmanın gerekmediğini kaydetti.
- "Sizin siciliniz bozuk, bagajınız taşınamayacak kadar ağır"
Gazze'nin Filistin toprağı ve Gazze'nin Filistinlilerin olduğunu ifade eden Ala, Türkiye'nin Filistinlilerin yanında olmaya devam edeceğini belirtti.
AK Parti Genel Başkanvekili Ala, "Siz bundan önce de Azerbaycan'ın işgal altındaki topraklarını kurtarmak için mücadele eden kahramanlara, Ermeni tezlerini tekrar edercesine 'Türkiye Azerbaycan'a cihatçı gönderiyor' diyen zihniyetsiniz. Bu millet sizi çok iyi tanıyor. Sizin bu konularda siciliniz bozuk, bagajınız taşınamayacak kadar ağırdır. Bu bagajı siz değil memleket taşıyamaz." şeklinde konuştu.
Rusya-Ukrayna savaşında en etkili inisiyatifi Türkiye'nin aldığını vurgulayan Ala, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bu süreçte dünyanın ilgiyle ve takdirle izlediği bir liderler diplomasisi yürüttüğünü söyledi.
Ala, Azerbaycan'ın Karabağ Zaferi'ni hatırlatarak, "Kardeşlerimizin tahliyesi için iki tahliye helikopterini gönderemeyen Türkiye'den, bugün Karabağ topraklarını azat etmek için istedikleri kadar, kendi ürettiğimiz helikopterlerimizi, İHA'larımızı, SİHA'larımızı gönderen bir Türkiye'ye ulaştık." ifadesini kullandı. Ala, muhalefet sıralarına, "Alkışlayın bunu. Bu memleket aynı zamanda sizin." diye seslendi.
Türkiye'den İHA ve SİHA alabilmek için bazı ülkelerin sıra beklediğinin altını çizen Ala, savunma sanayi ihracatının 5 milyar dolara ulaştığını bildirdi.
- "Yasaktan anlarsınız"
Terörle mücadelenin, terör örgütlerinin yuvalandığı ülkelerde ve yerlerde yürütüldüğünü vurgulayan Ala, "Terörle etkili mücadelede vatandaşlarımızın hak ve hukukunu korumak, vatandaşla teröristi kesin bir biçimde ayırmak bizim temel şiarımızdandır, temel politikamızdır. Siyasetle terör arasında kalın bir çizgi çizemeyenler aslında vatandaşlarımıza ağır bir bedel ödetiyorlar. Siyasetle terör arasına kalın bir çizgi çizin. Çizin de millet bu bedelleri ödemesin." değerlendirmesinde bulundu.
Efkan Ala, Türkiye'de AK Parti iktidarları döneminde büyük bir değişimin ve dönüşümün yaşandığını belirtti.
Türkiye'de yapılanları anlattığı sırada muhalefet milletvekillerinin laf atması üzerine Ala, "Siz yasaktan anlarsınız. Hizmetten nereden anlayacaksınız?" ifadesini kullandı.
Başı açık, başı kapalı herkesin üniversitede eğitim aldığını dile getiren Ala, AK Parti'nin reformların partisi olduğunu; sessiz devrimlerin gerçekleştirildiğini, temel hak ve özgürlükler konusunda birçok reforma imza atıldığını kaydetti.
Türkiye'yi "defolu demokrasiden" kurtardıklarını vurgulayan Ala, hedeflerinin "ileri demokrasi" olduğunu vurguladı.
Vesayet rejimine son verdiklerini dile getiren Ala, Türkiye'nin AK Parti ile siyasi alanda makas değiştirdiğini ifade etti.
- "Ceketinizi çıkarsanız asmak için bir çiviniz yok"
Ala, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in Genel Kuruldaki konuşmasını eleştirerek, şunları söyledi:
"Biraz önce CHP Genel Başkanı konuştu. 'CHP'de değişim oldu mu, olmadı mı' tartışmalarına noktayı koyun. Vizyon yok, hedef yok. Hakaret, yalan, hamaset çok. Yapıcı değil yıkıcı, birleştirici değil ayrıştırıcı, buna bir de bilgisizlik eklenmiş. Hayırlı uğurlu olsun. CHP tarafında, cephesinde değişen bir şey yok. Sıkışınca 'milli mücadele' diyorsunuz. Milli mücadele, milletindir. Siz, milleti CHP'den ibaret mi zannediyorsunuz. Çok partili hayata geçtiğimizden haberiniz yok galiba. Çok partili hayata geçtiğimizden beri ceketinizi çıkarsanız asmak için bir çiviniz yok memlekette."
Ala, "Bizim tarihimiz Medine Sözleşmesi'yle, Veda Hutbesi'yle başlıyor. Sayın Cumhurbaşkanı'na hakaret eden şarlatanlıklarla lider olunmaz. Siz 28 Şubat darbesini alkışladınız, '28 Şubat bin yıl sürecek' diyenlerle kol kola girdiniz." ifadesini kullandı.
Efkan Ala, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a saldırarak lider, AK Parti'ye saldırarak iktidar olunmayacağını belirtti.
Cumhuriyet'in 100. yıl dönümünün kutlandığını anımsatan Ala, yeni bir yüzyılın eşiğinde bulunulduğuna dikkati çekti. Ala, şunları kaydetti:
"Türkiye Yüzyılı, büyümenin, ihracatın, teknolojinin, kalkınmanın yüzyılıdır. Biz istiyoruz ki 85 milyon bu yürüyüşe katılsın. Bu yürüyüşü kolaylaştırmak için de gelin sivil, kuşatıcı bir anayasayı milletimizle buluşturalım. Hakları garanti altına alalım. Bu 12 Eylül darbe anayasasından kurtulalım. Aziz milletim, milli iradenin asıl sahibi sizsiniz. Son seçimlerde Cumhur İttifakı'nı hem Parlamentoda hem de idarede iş başına getirdiniz. Türkiye'nin önünü açtınız. Mahalli idareler seçimlerine gidiyoruz, milletimiz yine Cumhur İttifakı'nı destekleyecektir."
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları