Cüneyt Eşberk,8 Mart ile ilgili yazısında; İşçi kadınların fabrikaya kilitlenmesi ve akabinde çıkan yangından kurtulamayan 129 can...
Bu çok önemli günün tarihimizle buluşması yıllar öncesine dayanmakta. 1800 yılların ikinci yarısında 40.000 kadar kadının başlattıkları grev sonucu polisin o emekçi kadınlara saldırması, işçi kadınların fabrikaya kilitlenmesi ve akabinde çıkan yangından kurtulamayan 129 can. Bazı kazanımlar kolay kazanılmıyor. Bugün tüm dünya da bu önemli gün kutlanıyor ise eğer -erkekler de dahil- kadınların bu vahşiçe katledilen 129 devrimci cana çok şey borçlu oldugunu unutmaması gerekir...
Kadınlar siyasette de var olmalı idiler. Türkiye'de ilk defa 1923 yılında siyasette var olma mücadelesine baş koyan kadınlar bu girişimden ''kadınlara oy hakkı tanımamakla bilinen 1909 tarihli Seçim Kanunu gereğince'' başarılı olamadılar. Cumhuriyetin ilanından yaklaşık 7 yıl sonra öncelikli olarak belediye seçimlerinde seçme, 1933'te muhtar seçme ve köy heyetine seçilme, 5 Aralık 1934'te milletvekili seçme ve seçilme hakkına sahip oldular. Türk kadınına verilen bu hakları örnek alan bir çok avrupa ülkesi sonradan kendi ülke kadınlarına da bu hakları sagladılar. İsviçre'de ki kadınlar bu hakları bizden tam 37 yıl sonra kazandılar. Fransa ve İtalya’da ki kadınlar bile seçme ve seçilme hakkını bizden 12 yıl sonra yani 1946'lı yıllarda kazandılar.
Osmanlı'nın son dönemlerinde ve Cumhuriyet'in kuruluş yıllarında ve sonrasında yaşayan kadınlara saygıyı ve verilen önemi size tek bir örnekle aktaracagım. Osmanlı'da kadınlar ''nüfus sayımında topluma dahil edilmiyorlardı.'' İlham kaynagı oldugu için bugün İtalya'da ki kadınlardan tutun da İsviçre'de ki kadınlar bile Mustafa Kemal Atatürk'e şükranlarını sunuyorlar. Türkiye'de hiç bir kadın Atatürk'ü sevmek zorunda değildir. Yalnız size bu kazanımları saglayan insanlara bir dua'yı ve teşekkürü çok görmemelisiniz...
Buradan kadınlara seslenmek istiyorum. Sizi toplumdan ve sosyallikten afaroz etmeye çalışanlara karşı sesinizi yükseltin. Osmanlı dönemin de yapılan haremlik-selamlık uygulamalar üzülerek belirtiyorum ki her geçen gün ülkemize enjekte edilmekte. Örneğin otobüs yolculuklarında kadın ve erkek yan yana oturtulmuyor. Bu yapılan uygulama ilk başta kadın ve erkek eşitliğine yapılmış bir hakarettir. Küçücük kız ve erkek çocuklara okullarda birbirine yaklaşma mesefesi koyan yöneticilerden, kadınlara ileri de çok daha fazla eşitsizliğe yönelik adımlar görebiliriz. Örneğin çok eşlilik (1 erkeğe 4 kadın) ve karma eğitimden uzaklaştırılıp sınıfların erkek ve kız sınıflarına ayrıştırılması gibi...
12 Eylül 1980 darbesi dolayısıyla Türkiye'de ''8 Mart Dünya Kadınlar Günü'' kutlamaları tam 4 yıl süreyle yasaklandı ve yapılamadı. Birinci ve İkinci Dünya Savaşı dolayısı ile bazı ülkelerde de anılması yasaklanmıştır. Türkiye'de tam sayı bilinmemekle birlikte yaklaşık 3000'den fazla seks işçisi genelevlerde çalışmakta. Son 10 yıl da kadına şiddet % 1500 oranında artmış durumda. 2002 yılında 66 olan kadın cinayeti bugünler de resmi olmayan rakamlara göre 2 bin civarlarındadır.
Nasıl ki Kurtuluş savaşın da cepheler de sırtlarında kilolarca mermiyi taşıyan kadınlarımız bizim kadınlarımız ise; zamanının çogunu ev de geçiren ve TV' ler de vaktini kalitesiz programlara harcıyan kadınlarımız yine bizim kadınlarımızdır. Avrupa da en az kitap okuma oranına sahip ülkelerin başında geliyor isek eğer bu oranı sonlardan yukarılara çıkartmak yine bizim kadınlarımızın göstereceği çabaya baglıdır. BM (Birleşmiş Milletler) 16 Aralık 1977 tarihinden itibaren 8 Mart'ın Dünya Kadınlar Günü olarak anılmasını kabul etmiştir.
Sevgilim arabaya binip yanıma gel ama yanıma gelirken Arabistan'da ki kadınları da düşün...
Sabahları şort giyinip koşu yapan kız; Ürdün'de ki kızlar içinde şort giyip koş...
Dünya'da ki annelerim, bacılarım, teyzelerim, halalarımm, kardeşlerim...
Pakistan'da eve hapsedilen kadınlar için bakın gökte beliren güneşe...
Hiç tanımadığım kadın sokakta tek başına yürürken Arabistan'da ki kadınlar için de yürü...
Kadın adın nedir senin?
Bir nevi empati...
Cüneyt Eşberk