Adalet Partisi Genel Başkanı Dr. Vecdet Öz; Komplo teorilerini bırakın bilimsel gerçeğe bakın; COVID_19 ve benzeri salgınların olma ihtimali yarım asırdır biliniyordu!

Adalet Partisi Genel Başkanı Dr. Vecdet Öz; COVID-19’un ayak sesleri viroloji konusunda çalışan bilim insanlarınca önceden duyuluyordu. Pekala Çin bunları yaparken Türkiye ne yaptı dersiniz?

Yeni tarımsal uygulamalar, çevresel tahribata bağlı ekosistem değişikliği, egzotik olanlar dahil her türlü hayvanın kontrolsüzce tüketimi, antibiyotiklerin sorumsuzca ve yaygın biçimde kullanımı mikroorganizma dünyasının dengesini bozmaktadır. Bu nedenle yarım asırdır, her yıl yeni bir bulaşıcı hastalık tanımlanmakta, geçmişte görülmemiş bir hızla yeni ve daha agresif enfeksiyon hastalıkları ortaya çıkmaktadır.

Özellikle 1970’li yıllardan itibaren yeni tanımlanan, epidemi ve pandemi yapan bulaşıcı hastalıkların sayısında büyük bir artış olmuştur.

1980’lerin başlarında, HIV/ AIDS’in ortaya çıkışı ile birlikte yeni ortaya çıkan/ yeni belirlenen ya da yeniden belirlenen enfeksiyon hastalıklarına ilgi artmıştır. Günümüzde bir önceki kuşağın hiç tanımadığı, AIDS gibi yaklaşık 40 yeni enfeksiyon bulunmaktadır.

Ebola virüsü, Kuş gribi (Avian influenza), Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA), Batı Nil humması (West Nile), Deli dana hastalığı (Bovine spongiform ensefalopati-BSE), Domuz gribi (Swine flue), Şiddetli Akut Solunum yolu Sendromu (Severe Acute Respiratory Syndrome- SARS), Orta Doğu Solunum Sendromu (Middle East Respiratory Syndrome-MERS) virüsü gibi daha önce tanımlanmamış ya da sadece hayvanlarda enfeksiyona neden olabilen ya da sadece belirli coğrafik bölgelerde görülen virüsler genetik değişikliklerle insanlarda da enfeksiyona neden olarak küresel anlamda tehdit oluşturabilen mikroorganizma ve hastalıklar haline gelmiştir.

COVID-19’un ayak sesleri viroloji konusunda çalışan bilim insanlarınca önceden duyuluyordu

Bu ilmi çalışmaların merkezi olan Çin, bu konuda en duyarlı ülkedir. Bu nedenle de her yıl bilimsel çalışmalara önemli bir kaynak ayırmaktadır. Çin hükümeti koruyucu sağlık hizmetlerine her yıl milyarlarca dolar kaynak aktararak koruyucu sağlık alt yapısın en iyi şekilde kurmuştur. Bu çalışmalarla mevcut salgını da 16 yıl önceden tahmin ederek salgına hazırlıklı yakalanmış ve çok kısa bir sürede üstesinden gelmiştir.

Pekala Çin bunları yaparken Türkiye ne yaptı dersiniz?

Koruyucu sağlık hizmetlerine yatırım yapmayı bırakın bu konudaki en önemli kurum olan Hıfzıssıha (Sıhhati koruma) Merkezi Başkanlığı ve illerde bulunan Enstitülerini kapattı. Hazinede bulunan milyarlarca doları sağlık, eğitim ve üretim yerine rant düzenine ve mültecilere aktardı. Getirdiği 3 milyon mülteci yüzünden ülkemizin demografik yapısı, sosyokültürel yapısı ve her şeyden önce toplumsal sağlık yapısı tahrip edildi ve birçok salgın hastalığa kapı açıldı!..

Sonunda Çin’den test kiti talep eden bir ülke haline geldi!