Bir televizyon programında ‘Türk’üm demeye korkar oldum’ dedi, internetten saldırdılar...
Feridun Düzağaç bir şey anlatırken arada kendisiyle “romantiğim ya ben” diye ufak ufak dalga geçen biri. Aslına bakarsanız gerçekten de öyle. “İnsanların yaralarını kaşımayı seviyorum” diye anlattı.
Feridun Düzağaç futbol, müzik sevdasını; gündem, sosyal medya ve kızıyla olan ilişkisini anlattı. “Türk’üm demeye korkar oldum” dediniz ve çok eleştirildiniz geçenlerde. Meselenin aslı nedir?
Balçiçek Pamir’in programındaydım. Barış sürecinden yana insani ve vicdani duruşumu anlattım. “Barış iyi ama endişelerim var” dedim. Ayrıca “Öyle bir hale geldi ki ülke sırf AKP’ye yarayacak diye barış sürecine karşı olan insanlar tanıyorum” dedim. Birçok şey söyledim ama sadece “Türk’üm demeye korkar oldum” kısmı öne çıkarıldı. İnsanlar artık birbirlerini anlamıyor. Dinlemiyor. Barıştan yanayım ama kaygılarım var, dediğim şey bu özünde. Ama çok fena saldırdılar. Özellikle Taraf gazetesinde Roni Margulies’in yazdığı yazı çok ağırdı.
Herkes çok hassas ve alıngan gibi görünüyor. Sizce bu hep böyle miydi, yoksa bugünün şartları mı bizi böyle yaptı? Ne düşünüyorsunuz?
Böyle değildik. Ekim’de 45’e gireceğim. Ortalama bir vatandaşım. Bir sürü siyasi döneme tanıklık ettim. Taraf değilim. Ama ne söylesen, ne yapsan yaftalanıyorsun, etiketleniyorsun.. Ne söylerseniz söyleyin, hoşuna gitmiyorsa adamın Kemalist, ulusalcı oluyorsunuz. Özellikle sosyal medyada insanlar anlamadan hemen hakarete başlıyorlar.
‘Herkes ayar veriyor, saldırıyor’
Tepkilerden çok etkileniyor musunuz?
Valla geçenlerde Fenerbahçe - Trabzon maçıyla ilgili bir şey yazdım Twitter’da. Tepkilere ağlamaktan uyuyamadım. Kocaman adamım. Herkes ayar veriyor. Herkes saldırıyor. Bir de tabii “sanatçı tayfası siyasete karışmasın” var bütün bunların altında. Sen şarkını söyle gerisine karışma... Müziğimle ilgili yazılanları ilgiyle okuyorum. Kendiliğinden birşeyler yazılınca hoşuma gidiyor. Çünkü biraz domuzumdur ben.
Neden?
Ne bileyim karşılıklı menfaat ilişkileri falan, bunları yapamam. Yabaniyimdir.
Sosyal medyayla aranız nasıl?
İlişkimi minimize ediyorum. Öfke patlamaları var, herkes çok gergin. Sosyal medyanın doğası bu aslında. Ben bunlardan etkileniyorum o yüzden zaman zaman uzak duruyorum. İnsanlar ölüyor arkalarından ağlıyorsun, sonra herkes bir anda konser, maç konuşuyor. Acayip bir şey.
24 uygulaması ve alkole yeni kısıtlamalar getiren yeni torba yasa hakkında ne düşünüyorsunuz?
Valla içki içen herkes başbakandan azarı yedi. Ayyaş, çapulcu hatırlayamıyorum şimdi, “tıksırana kadar için” mi demişti? Ara sıra içen biriyim. Niye ayyaş olayım? Çok baskıcı bir iktidar var. Ben bunu işim gereği de her yerde görüyorum. En ufak bir itiraz dile getirsem hemen susturuluyor. Canıma tak ediyor doğrusu. Bugünün Türkiyesi beni yabancılaştırıyor geri itiyor, üzerime üzerime geliyor.
Üniversitelerde çalıyorsunuz, ne görüyorsunuz üniversitelerde?
Algısı açık, bu ülkenin değerlerine saygılı bir üniversite görmekten yanayım. Romantik olabilirim bu konuda. Ama böyle bir manzara yok. Daha ziyade televizyonda düzenlenen yetenek yarışmalarında, jürili yarışmalarda eğlenen gençler olarak görüyoruz üniversitelileri. Herkesi alkışlamak, esprilere gülmek. Dekor gibi yani. İstenen, arzulanan bu. Müthiş apolitize bir gençlik. İçinde bulunduğumuz dönem popüer televizyonu çok yücelten bir süreç oldu. Afyonsa eğer mesele, futbol televizyonun yanına yaklaşamaz. Ergen yaşlarda kızım var oradan da takip ediyorum.
‘Yaşlanınca önyargıları atıyorsun’
Justin Bieber’a götürdünüz mü kızınızı?
Ben götürmedim ama gitti. “Aslında beni çok ilgilendirmiyor baba” diye başladı, konser çıkışında “aşık oldum”a kadar vardı iş. Ben 1994’te ilk Metallica’ya gitmiştim İnönü’de. Ardından Sting’e gittim bir daha da gitmedim. Prodüksiyonu, imkanları kıskandım.
Bu yıl gitmeyi planladığınız konserler var mı?
Iron Maiden’ı listeye aldım. İstanbul Calling’e bakıyorum Beşiktaş’ın Feyyazlı, Metinli kadrosu gibi ne ararsan var.
Roger Waters The Wall turnesi de geliyor ağustos’ta, aranız nasıldır Pink Floyd’la?
Bizim ergenken sevdiğimiz adamların büyük kısmı müzikte devrim yaratan adamlar. Bugünküler Justin Bieber’ı ikonlaştırıyor. Biz şanslıydık.
Şanslı mıydık? “Kronik mutsuzum” demişsiniz. Bizim kuşak dinlediği müziklerden dolayı mutsuz olabilir mi acaba?
Evet, dedim. Kronik mutsuzluğumun nedeni hep kendimden büyük abilerle arkadaşlık etmemde. Yaşıtlarım bana hitap etmiyordu. O abilerin bana verdikleri kitaplar ve müzikler beni kronik mutsuz etti. Yaşlanmakla ilgili en olumlu şey ne biliyor musun? Karanlıkları, ön yargıları atıyorsun. Bir tebessüm geliyor. Böyle hissetmemde kızımın da etkisi var.
Kızınızla çok zaman geçiriyor musunuz?
Evet. O 13 yaşında. Galatasaraylı, bazen futbol konuşuyoruz. Tasarımla ilgileniyor, müziğe meraklı. Eskiden rock dinlerken şimdi onu da Amerikan kültürüne kaptırdık. Ona Türk müzisyenleri sevdirmeye çalışıyorum. Duman’ı sevdirmeyi başardım. Çok faal bir hayatı vardı. Fakat şu anda SBS nedeniyle hayattan elini eteğini çekti. Çalışıyor. Ergenliğini çöpe atıyor.
Çok satınca popçu, az satınca rock’çı
En sevdiğiniz konser salonu hangisi?
Yeni Melek’ti. Şimdi AVM olacak herhalde. Emek’le aynı sonu yaşar. O bölgenin kaderi bu zaten. Bütün AVM olarak değerlendirilebilecek binalar satın alınıyor. Bodrum amfitiyatroyu severim. Ankara Saklıkent’i severim. İstanbul’da Jolly Joker küçük ama bizim tarza uyuyor, destek oluyor.
Bizim tarz derken rock mı?
Ben çok satınca popçu, az satınca rockçı yazıyorlar. Bir dönem Mor ve Ötesi, Duman’la ana akımı etkileyen bir rock çıkışı vardı. Şimdi her şey pop oldu. Dış kapının dış mandalıyız demeye ramak kaldı.
İnsanların hangi yönlerine dokunmayı seviyorsunuz şarkılarınızla?
Yaralarını kaşımaktan mutlu oluyorum. Onlar da beni böyle seviyor. İlişkiler ve hayat onların canını yaktığında diyorlar ki “üzülmeyelim biz ne yapsak bu adam kadar acı çekemeyiz”.
İsa gibi mi? Onların adına acı çekmek falan.
Aynen öyle.
Hep ciddi misiniz? Kendinizle dalga geçer misiniz?
Tabii ki.
‘Küfürü bırak, futbolu sev’
Müzik ve futbol çok farklı şeyler değil mi?
Futbol taraftarı ve Feridun Düzağaç taraftarı çok farklı. Bu kadar kırılgan şarkıları yapan adam için futbol nasıl yazar diyorlar. Bir de fanatikler taraftar seni sevse de takımı hakkında hoşuna gitmeyen bir şey söylersen küsüyor. En son Gaziantep konserinde Galatasaray’ın şampiyonluğunu kutladım “ama en güzeli Beşiktaş” dedim yuh çektiler.
İnsan futbol ve müziği aynı anda sevemez mi?
Neden olmasın. Sevebilir.
Futbol kitlelerin afyonu mudur?
Evet. Ama futbolun sadece fakir ülkelerde kitleleri uyuşturmaya çalıştığı teorisi çok doğru değil. İngiltere futbolun beşiği. Çoluk çocuk futbol seviyor. Bambaşka bir sevgi, gittim maç izledim gördüm. Bu daha farklı bir şey. Karşı olduğum şey şu: Mesela Twitter’da bakıyorsunuz kadın Galatasaraylı, her şeyi sarı kırmızı, formayı giymiş resmini koymuş. Sadece Fenerbahçe’ye laf sokmak üzerine bir hayat kurmuş. Başka bir şey yok. Küfür küfür küfür. Böyle taraftar isteniyor, halbuki bırak bunu sen futbolu sev.
Olimpiyatlar gelir mi?
Gelmez. Benim bildiğim kadarıyla ve aldığım duyumlara göre bize gelmesi mümkün değil. Ayrıca kriterleri yerine getirmek dışında olimpiyat ruhu yok bizde. Spor sevgisinden ziyade körü körüne taraftarlık var. Mesela Trabzonspor’da öyle bir Fenerbahçe nefreti var ki Emre Belözoğlu köyüne okul yaptıramıyor.
Mehmet Tez / Milliyet