Gıda alerjisi, astım, egzama ve rinit gibi hastalıklar çocukları daha çok etkiliyor.
Alerji, vücudun savunma sisteminin, doğada var olan ve insanlara zararı bulunmayan maddeleri, yabancı madde gibi algılayarak aşırı tepki vermesi olarak tanımlanıyor,
Çocuk Alerji Hastalıkları Uzmanı Dr. Arzu Özgeneci, alerjik hastalıklardan çocukların daha çok etkilendiğini, gıda alerjisi, astım,
egzama ve rinitin çocukluk grubunda daha sık görüldüğünü belirterek, ''Alerjinin kesin tedavisi alerjiden kaçınmaktır. Alerjik bireylerin vücut direncini bozmadan yaşamayı öğrenmesi gerekiyor. Bu nedenle kişinin uyku düzeni, beslenmesi ve düzenli spor yapması önem taşıyor'' dedi.
''Alerjik hastalıklar soğuk hava, stres, uykusuzluk ve enfeksiyonlar nedeniyle tetiklenebilir'' diyen Özgeneci, şunları söyledi: ''Alerjik hastalıklar arasında başta
astım olmak üzere rinit, konjuktivit, egzama, ürtiker ve besin-ilaç alerjileri yer alıyor. Bir kişinin alerjik olup olmadığı ise şikayetlerine ve yapılan testlere göre değişiyor. Alerji testleri kanda ve ciltte yapılıyor. Ancak testlerin negatif olması kişinin alerjik olmadığı anlamına gelmiyor. Hastanın şikayetlerinin devamlı ya da tekrarlayan nitelikte olmasının yanı sıra, kişinin ailesinde alerjik bireylerin varlığı tanı koymaya yeterli. Alerjinin belli başlı belirtileri arasında, hava yolu ve burun tıkanıklığı, nefes darlığı, kaşıntı, hapşırma geliyor. Söz konusu belirtiler, alerjenlerle karşılaşınca ortaya çıkabileceği gibi, bazen hava durumu değişikliği ve enfeksiyonlar, stres de hastalığı tetikliyor.''
Anne ve babasında varsa çocuğun alerji olma ihtimalinin yüzde 70'lere vardığını belirten Dr. Arzu Özgeneci, alerjenden korunmak ve antialerjik ilaç kullanmak gerektiğini ifade etti. Özgeneci, ''Ancak ev tozu akarı, polen gibi solunan hava ile alınan alerjenlerden her zaman kaçınmak mümkün değildir. O durumda ilaç tedavisi ve uygunsa aşı tedavisi düşünülmelidir. Neden olan alerjeni bulduysak ve bu bir yiyecekten kaynaklanıyorsa onu yememek gerekiyor, besin alerjilerinde henüz kesin bir tedavi yöntemi yok'' diye konuştu.
Alerjilerde aşı tedavisinin kür sağladığını, küçük dozlarla verip, sonrasında dozları artırıp vücudun tolere eder hale gelmesiyle bağışıklık sağlandığını, ancak her alerjide uygulanamadığını dile getiren Özgeneci, aşının ev tozu akarı, polen ve arı alerjisinde etkili olduğunu belirtti. Aşının, polen ve ev tozu akarlarının oluşturduğu saman nezlesi ve astımda da etkili olduğunu anlatan Özgeneci, cilt alerjisinde ise önerilmediğini söyledi.
Birtakım alerji ilaçlarının hastalığı yok etmediğini, ama rahatlıkla kontrol altına alınmasını sağladığını ifade eden Özgeneci, saman nezlesiyse, burun akıntılarının, hapşırıkların azalmasının sağlandığını, astımın kontrol altına alındığını ancak ilaç bırakılınca tekrarlama ihtimalinin olduğunu belirtti.
Çocuklukta besin alerjilerinin zamanla düzelebildiğini, ama bazen kalıcı olabildiğini, neden bulunduysa her 6 ayda bir veya yılda bir, bu yiyecek maddesinin doktor gözetiminde denenebileceğini anlatan Özgeneci, şunları söyledi: "Eğer kişide ağrı kesiciye karşı alerji geliştiyse, o ilacı bir daha kullanmaması gerekir. Bu durumda kullanılabilecek başka bir analjeziğin hastane ortamında test edilerek belirlenmesi en doğru yaklaşımdır."
Kişinin ev tozu akarına alerjisi varsa, yatak odasında hijyene dikkat etmesini önerdiklerini belirten Özgeneci, yatak kılıflarının haftada bir değiştirilmesi, 55-60 derecede yıkanması, kaz ve kuş tüyü malzemeler yerine sentetik malzemeler kullanılması tavsiyesinde bulundu.
Yatak odasında halı, kadife örtü, battaniye ve polar bulundurulmaması, yazlık kışlık değişiminde maske takılması gerektiğini ifade eden Özgeneci, ayrıca özellikle polenlerin yoğun olduğu saatlerde, rüzgarlı, güneşli havalarda sokakta olunmaması, piknik alanına gidilmemesi, arabayla giderken cam değil, klimanın çalıştırılması, dışarıdan gelindiğinde kıyafetlerin değiştirilmesinin alerjiden korunmak için dikkat edilmesi gereken unsurlar olduğunu vurguladı.
Spor yaparken, özellikle de yüzülen havuzda klor kullanılmasının astımı tetiklediğini, bu nedenle mümkünse klor dışında iyonlarla temizlik yapılan veya az klorlu havuzda yüzülmesinin sağlık açısından daha yararlı olacağını anlatan Özgeneci, alerji sorunu olan kişilerin dağa tırmanmasının ve dalmasının riskli olabildiğini ifade etti.
Küf mantarına alerjisi olanların, nemli banyo ve mutfaklarda sık sık camı, kapıyı açıp içeriyi kuru tutmaya çalışması gerektiğini anlatan Özgeneci, buraların temizlenip kurutulmaması halinde, astımın tetiklendiğini belirtti. Özgeneci, astımlıların aspirin gibi ilaçlara da dikkat etmesi gerektiğini, çünkü aspirinin bazı astımlılarda atağa neden olabildiğini kaydetti.
Özgeneci, vücudun alerjenlere karşı gözde kaşıntı, kızarıklık, burun etlerinde şişme, burunda kaşıntı, burun akıntısı, hapşırık, dil ve damakta kaşıntı, gıcık, öksürük, nefes darlığı, hırıltılı solunum,
egzama tarzı döküntüler, kurdeşen denilen döküntüler şeklinde tepki verdiğini belirtti.
Çok nadir de olsa ''alerjik şok'' denen daha ciddi küçük dilde şişme, hava yollarında daralma sonucu solunum güçlüğü, nefes darlığı, öksürük, karında kramp tarzında ağrıların görülebildiğini ifade eden Özgeneci, alerjilerin ayrıca yaygın kaşıntılı deri döküntüleri, tansiyon düşmesi, solunum ve kalp durmasına kadar ilerleyebilen hastalık tablosuna neden olabildiğini hatırlattı.