Altın madeni Madra Dağı’nı yok edecek!
Balıkesir’in Burhaniye ve Havran ilçelerinin sınırları içerisinde yer alan Madra Dağı’nda altın aranmasına isyan büyüyor. Vatandaşlar, “Maden ocakları bizim cehennem çukurumuz. Sularımız şimdiden kurudu, ekinlerimiz çürüdü” diyor.
Balıkesir'in İvrindi İlçesi'nde TÜMAD Madencilik Şirketi, 6 bin 600 hektarlık alanda altın arıyor. Maden işletmesi, başta Madra Dağı olmak üzere tüm çevreyi tehdit ediyor. Halk ise isyanda. Alan Türkiye'nin en büyük altın madeni sahası. O kadar büyük ki, söz konusu maden sahası üç ilin; Balıkesir, Manisa ve İzmir'in sınırlarına yayılıyor. Balıkesir'in İvrindi, Edremit, Burhaniye İlçeleri, İzmir'in Bergama İlçesi ile çok sayıda köyü doğrudan etkiliyor. Sözcü'den Gökmen Ulu'nun haberine göre; Şirketin madencilik faaliyetleri başta Madra Dağı olmak üzere, ormanları, yaylaları, meraları tehdit ediyor. İşletmenin büyük kısmı ormanlık alanı kapsıyor. Görüntüler, onbinlerce ağacın kesildiğini gözler önüne sererken, tam olarak kaç adet ağacın yok edildiği ise henüz bilinmiyor.
10 YILLIK RUHSAT ALDI
TÜMAD Madencilik Şirketi ilk ÇED başvurusunu 2015 yılında yaptı. Yasal süreç ise 2017'de tamamlandı. Şirket, 75.3 milyon ton altın cevheri çıkaracağını beyan etti. Maden işletmesi geçtiğimiz Temmuz ayının başında faaliyete başladı. İlk etapta 10 yıllık işletme ruhsatı alan maden şirketi dört adet ocak açacak.
DERİNLİK 250 METRE
Çevrecilerin “Cehennem Çukuru” dediği açık ocakların uzunluğu 800 metreyi, derinliği 250 metreyi bulacak. Maden şirketi, işlemleri için büyük miktarda suya gereksinim duyuyor. Toplam 6 tane su kuyusu açacağını bildiren işletme, saniyede 58 litre su kullanıyor. Bir diğer ifadeyle, 24 saat çalışan işletme günde 5 milyon litre su tüketiyor. Su temini yöredeki kaynaklardan temin ediliyor. Çevreciler ve köylüler, madencilerin su kaynaklarını kurutacağını öne sürüyor.
CHP'Lİ BELEDİYE BAŞKANI AÇIKLADI
"Ne gerekiyorsa yapmaya hazırız"
Burhaniye Belediye Başkanı Ali Kemal Deveciler ise madenin 6 sene önce kurulduğunu iddia etti. Madene karşı çıkmak için artık çok geç olduğunu savunan Deveciler, yöre halkını geç kalmakla suçladı. Deveciler, “Bunlar tesisi kurmuş, 500 – 600 milyon lira yatırım yapmış. Bin 500 kişi çalışıyor. Yani buna yapılacak ne olabilir. Ben 31 Mart 2019'da Burhaniye Belediye Başkanlığı'na seçildim. Maden sahasını hiç görmedim, hiç gitmedim. Şu anda yapılacak bir şey varsa biz Burhaniye Belediyesi olarak üzerimize düşeni yapmaya hazırız. Bu işin iyileştirilmesi için ne gerekiyorsa yapmaya hazırız. Buradaki sivil toplum örgütlerinin çalışmaları var, biz de onlara maddi manevi yardımcı oluruz” dedi.
"Bu cinayete teşebbüstür"
Burhaniye Çevre Platformu (BURÇEP) temsilcileri, maden tesisinin yörede ekolojik yıkıma neden olacağını öne sürdü. BURÇEP sözcülerinden avukat Filiz Sonsuz, yasal düzenlemeyle çevreye karşı işlenen suçların tasarlayarak cinayete teşebbüs niteliğinde cezaya tabi olmasını istedi. Sonsuz, “Kesilen her bir ağacın hesabı sorulmalı. Çevreye karşı işlenen suçlar, tasarlayarak ve bilerek cinayete teşebbüs niteliğinde cezaya tabi olmalı. Madenciler doğayı mahvediyor, halk sağlığını tehdit ediyor, birçok insanın ağır hasta olmasına ve ölümüne yol açıyor” diye konuştu.
MADEN PINARIN TAM ÜSTÜNDE
Maden sahası içinde kalan Düdüklü Pınarı, yöredeki en meşhur su kaynaklarından. Birinci kalitedeki kaynak çevredeki köy ve şehirlerin içme suyu ihtiyacı için de kullanılıyor. Maden, Düdüklü Pınarı'nın tam üstünde yer alıyor.
Köylüler isyanda
Ünsal Çalışkan, “Madra Dağı'ndaki fıstık çamı, kestane, badem ve ceviz ağaçları önemli ürünlerimizdendir. Yok olacaklar. Hayvancılık faaliyetimiz sona erecektir” dedi.
Hatice Çakır: Fasulyenin artık hiçbir tadı yok. Patlıcan artık acı. Bu maden geldikten sonra böyle oldu. Zebil olduk. Çocuklarımız aç susuz kalacak. O şirketi burda istemiyoruz. Bir an önce gitsinler. Hayvanlarımızın otlayacak yeri kalmadı.
Osman Fidan: Madenciler meramızı işgal etti. Bahçelerimizde ekili ürünlerimiz kuruyor. Ürünlerimiz için hiç ilaç kullanmazdık. Bizim gidecek başka yerimiz yok.
Burhaniye Çevre Platformu Yürütme Kurulu Üyesi Eşref Dağ, “Burası doğal güzellikleriyle hayran bırakan bir yöredir. Bölgede sertifikalı organik tarım yapılan tek yerdir. Siyanür ve ağır metal atık havuzu depremde çatladığı zaman çevreye ölümcül zehir yayılacak.” Hem tarımsal sulama hem de içme suyumuz tehlike altına girecek. Bir an önce bir şeyler yapılmalı” dedi.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları