Arkeolojik alanın SİT korumasının kaldırılması için sanat tarihçisi rapor hazırlamış
Tekirdağ Muratlı’daki Çevrimkaya Tepesi’nin ‘arkeolojik sit’ korumasının taşocağının başvurusuyla kaldırılması yargıdan döndü. Antik yerleşim alanına ilişkin sanat tarihçisi Beksaç’ın, “Arkeolojik değeri yoktur” raporu dikkat çekti.
Tekirdağ’ın Muratlı ilçesi Çevrimkaya mevkiinin kaldırılan 1. Derecede Arkeolojik Sit Alanı tescili mahkemeden döndü. Ancak bu süreçte bir dizi skandal yaşandı.
BirGün'den Uğur Şahin'in haberine göre; Helenistik Çevrimkayası Kalesi’ni de barındıran bölge, Edirne Kültür Varlıkları Koruma Kurulu tarafından alınan kararla, 1. Derecede Arkeolojik Sit Alanı ilan edildi. Sonrasında taşocağı işletmek isteyen Baztaş Madencilik isimli firma, 1. Derecede Arkeoloji Sit Alanı kararının kaldırılması için Tekirdağ Müze Müdürlüğü ile Edirne Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’na başvurdu. Fakat ‘skandal’ bu noktada yaşandı. Başvuru aşamasında şirketin, Edirne Üniversitesi Sanat Tarihi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Engin Beksaç’tan rapor yazmasını istediği iddia edildi. Sonrasında da Prof. Dr. Beksaç bir rapor hazırladı. Prof. Dr. Beksaç hazırladığı raporda, “Orada herhangi bir arkeolojik değer yoktur” vurgusu yaptı. Şirket de başvurusunda alanın tescili sırasında yapılan parselasyon hatasından yararlanıldığını savunarak, Çevrimkaya’nın ‘kaya yığını’ olduğunu ileri sürdü. Ancak her iki kurum da taşocağı firmasının başvurusunu reddetti ve sit koruması devam etti.
İtiraz kabul edildi, sit kararı kaldırıldı
İki kurumdan ret cevabı alan Baztaş Madencilik firması, bu kez de Kültür Varlıkları Yüksek Koruma Kurulu’nda itiraz başvurusunda bulundu. Sonrasında, Anıtlar Yüksek Kurulu, Çevrimkayası’nın 1. Derece Arkeolojik Sit kararını kaldırdı.
Anıtlar Yüksek Kurulu’nun skandal kararı üzerine, eski Tekirdağ Müze Müdürü Mehmet Akif Işın’ın öncülüğünde, Kültürel ve Doğal Varlıkları Koruma ve Tekirdağ Müzesini Sevenler Derneği, konuyu yargıya taşıdı. Tekirdağ İdare Mahkemesi’ndeki dava sürecinde, bilirkişi incelemesi ile alanda keşif yapıldı. Keşif üzerine hazırlanan raporda, alanın antik yerleşim yeri olduğunun altı çizilerek, “Arkeoloji yazınına Çevrimkaya Kalesi olarak giren yer arkeolojik değerler çerçevesinde korunması gereken kültür varlığıdır” görüşü paylaşıldı. Raporda, şu ifadeler dikkat çekti: “Keşif sırasında, olasılıkla Baztaş Madencilik İnşaat Sanayi Ticaret A.Ş. tarafından açılan karot çukurunun batı yan duvar/kesitinde, yapılan yüzeysel aramada toprağın içinden bir adet kiremit kırığı, bir adet küp parçası ve bir adet çanak çömlek parçası bulunması ve bu buluntuların Ortaçağ’a tarihlenmesi bu yerin kesinlikle antik yerleşim yeri olduğunu ispatlamaktadır. Heyetimizin keşif günü müşahede ettiği bulgu ve buluntular söz konusu alanda bir kale yapısı olmasa da korunması gereken bir arkeolojik yerleşme yerinin varlığına işaret etmektedir. Bu nedenle tarafımızdan yeniden tescil edilmesi önerilen söz konusu yerin tescil derecesi ise ilgili koruma bölge kurullarının takdirindedir. ”
Mahkemeden iptal kararı
Mahkeme, bilirkişi raporu üzerine, 1. derece arkeolojik sit kararı bulunan Çevrimkaya Kalesi’nin bu özelliği taşımadığını iddia ederek, kale tescil kaydını kaldırdı. Çevrimkaya Tepesi’ndeki arkeolojik buluntulara dikkat çeken mahkeme, Kurul’un verdiği sit kararının kaldırılmasına hükmetti.
Yanıtsız sorular...
Prof. Dr. Beksaç’ın hazırladığı raporun ardından ise ortaya bir dizi soru çıktı:
-Özel firmaların herhangi bir öğretim üyesine rapor yazdırma yetkisi var mı?
-Trakya Üniversitesi Rektörlüğü, Prof. Dr. Engin Beksaç’ı görevlendirdi mi? Bu noktada üniversite eğer Prof. Dr. Beksaç’ı görevlendirdiyse, üniversite bünyesinde Arkeoloji Bölümü olduğu halde neden bir sanat tarihçisi görevlendirildi?
‘Yaşananlar düşündürücü’
Yaşananlara ilişkin BirGün’e konuşan eski Tekirdağ Müze Müdürü Mehmet Akif Işın, şunları dile getirdi: “Alanın tescilinden bir süre sonra, taşocağı yerleşme yerinin altındaki taşlara göz dikti. Şirket, sanat tarihçisi Prof. Dr. Bektaş’a ulaşıyor. Mahkeme kararında üniversiteden görevlendirildiği yazıyor. Ama bilirkişi olmak için; mahkeme karar verir, üniversite görevlendirir ya da Bakanlık’tan çalışma izni olur. Bektaş’ın Bakanlık’tan araştırma izni de yok. Sonrasında da ‘Ne kale, ne yerleşim yeri var’ diyor.”
Işın, şöyle devam etti:
“Ardından da Yüksek Kurul’dan da iki tane arkeolog ve bir harita mühendisi gönderiyorlar bölgeye. Bunları taş ocakçıları alıp, alana götürüyor. Onlar haricahlarını alıyor, niye kendileri gitmiyor? Ya da niye müzeyle gitmiyor? Bu uzmanlar taş ocakçılarıyla gidiyorlar alana. Yani bu düşündürücü. Niye müzeyle gidilmedi? Müze tescil etmiş, onun için… Tescile itiraz eden ise taşocakcı… Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu, korumak için orada… ‘Müzeyle gitmem ama, taşocaklarıyla giderim’ denmiş, böyle saçma iş mi olur?”
Işın, sözlerini şöyle sonlandırdı:
“Bu tür işlerde sanat tarihçisi raporlar vermesin. Ben nasıl arkeologsam, Osmanlı’yla ilgili bir yere rapor hazırlayamıyorsam, onlar da arkeolojik alana ilişkin rapor vermesinler.”
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları