loading
close
SON DAKİKALAR

Atila Kaya: Diktatörlükler dışında böyle yetkilere sahip bir rejim yok

Atila Kaya: Diktatörlükler dışında böyle yetkilere sahip bir rejim yok
Tarih: 07.03.2017 - 11:59
Kategori: Medya

MHP Eski Genel Başkan Yardımcısı ve Ülkü Ocakları Eski Genel Başkanı Atila Kaya: Başkanlık sistemini despotizmden ayıran ne varsa dışarıda bırakıp önümüze getiriyorlar.

MHP Eski Genel Başkan Yardımcısı ve Ülkü Ocakları Eski Genel Başkanı Atila Kaya: Başkanlık sistemini despotizmden ayıran ne varsa dışarıda bırakıp önümüze getiriyorlar.

Can Ataklı’nın Yazıişleri programında konuşan MHP Eski Genel Başkan Yardımcısı ve Ülkü Ocakları Eski Genel Başkanı Atila Kaya, anayasa değişikliği referandumu için “Bir parti meselesi değil, bu kazanımların kaybedilmesi meselesi” dedi.

“Hareketin nabzını iyi tutan arkadaşlarımız önemli bir ‘Hayır’ eğilimi olduğunu söyledi” diyen Kaya, “Herhangi bir hafta sonu MHP’ye üye olanlara çağrıda bulunulsun, sandık koyalım ‘Evet’ mi ‘Hayır’ mı çıkar, görelim” diye konuştu.

Atila Kaya’nın açıklamaları şöyle:

-(İstifa gerekçesi) Anayasa değişikliği gündeme geldikten sonra MHP’nin tavrının ne olacağı tartışması vardı. Getirilen teklifin tek adam rejimini getirecek sisteme hayır diyeceğim için o görevde durmam siyasi ahlak açısından doğru olmayacağından istifa ettim.

-Başkanlık meselesi gündeme geldiğinden beri genel başkanımızın Başkanlık sistemi ve AKP’nin niyetlerini eleştiren sayfalarca açıklamaları var. Partide buna göre şekillenmiş bir algı var. Bunları boşa çıkaracak bir şey ortaya çıkınca arkadaşlarımız şimdiki konumlarını anlatmakta zorluk çekiyorlar.

-(1980 darbesinden sonra görev yapmış Ülkü Ocakları başkanlarının basın açıklaması) Mevcut görev yapan arkadaşlarımızın iyi niyetlerinden şüphem yok. Niye ‘Hayır’ dediğimizi, hareketimiz için taşıdığı sakıncaları ortaya koymak istiyoruz. Evet diyenler açısından da Hayır diyenler açısından da ifade hürriyetiyle yürütülmesi gerekir. Hareketimizin tabanından edindiğimiz izlenim ülkücü milliyetçilerin Hayır’a yatkın olduğu.

-MHP’nin farklı bölgelerdeki mensuplarının düşünceleri farklılık arz etmiyor. Hareketin nabzını iyi tutan arkadaşlarımız önemli bir ‘Hayır’ eğilimi olduğunu söyledi. Herhangi bir hafta sonu MHP’ye üye olanlara çağrıda bulunulsun sandık koyalım ‘Evet’ mi ‘Hayır’ mı çıkar, görelim.

-10 eski ocak başkanı olarak istifamdan önce basın açıklamamız olmuştu. Medyada bir karartma var. Bu defa medyanın karşısına hep beraber çıkalım istedik. Parti genel merkezinde görevimiz devam ettiği sürece Anadolu’dan gelen arkadaşlarımızla görüşmelerimizde de kanaat oluştu aslında.

-3 tane alternatif vardı. Önce Başkanlık talebi vardı 2007’de. Bu olamayacak düşüncesiyle yarı başkanlık da olabilir dediler. En sonunda da partili Cumhurbaşkanlığına razı hale geldiler. Önümüze gelen pakette partili Cumhurbaşkanı yürütme erkine verilen tüm yetkiler pakete konulmuş. Denetim mekanizmalarını dışarıda bırakılacak bir paketle geldiler.

-Ciddi bir anayasa tartışması var. Bir ikisi dışında kimsenin hukuk fakültelerinde ses çıkmıyor. Başkanlık sistemi sert kuvvetler ayrılığı vardır. Burada yok. Bu sistemde Başkan Meclis’i istediği gibi feshedebiliyor. Yargı bağımsızlığı tartışma konusu bile değil her üç sistemde. Getirdikleri sistemin adında bile mutabakat yok.

-Dünya da BM’ye üye 200’e yakın üye var. (Partili Cumhurbaşkanlığı) Bize özgü deniliyor ya herkese özgü sistem mi var dünyada? Başkanlık sistemini despotizmden ayıran ne varsa dışarıda bırakıp önümüze getiriyorlar.

- Cumhurbaşkanına partiye üye olma hakkı veriyor. Yürütme erkini elinde bulunduran Başkan yasamayı da belirliyor. Seçimlerin aynı günde yapılması başkanın partisinin Meclis’te çoğunluğunu sağlaması için yapılıyor zaten. Dolayısıyla Başkan yasamayı da belirleyen kişi.

-(Meclis’teki anayasa değişikliği görüşmeleri) Vekiller boş kağıda imza atıyorlar. Yarın Başkanın partisinin çoğunlukta olduğu bir Meclis’te Başkanın kararname çıkarma yetkisini hele de OHAL’de düşünün. Başkanın kararnamesinin karşısında kanun çıkarabilmek mümkün mü?

-Bir kararname yayınlandı, itiraz ettik diyelim Buna karşı Anaysa Mahkemesi var. Onun da yarısını Cumhurbaşkanı beliriyor. Dengesi, denetimi, freni olmayan bir model bu.

-Bundan 250 sene önce Montesque ‘Kuvvetler ayrılığının olmadığı bir ülkede hürriyetler yoktur’ demiş. (Parlamenter sistem) Bu denenmiş bundan vazgeçiyorsunuz dünyada hiçbir yerde refah getirmemiş bir şeyi milletlin önüne koyuyorsunuz. 1789 İnsan Hakları Beyannamesi’nin 6. maddesi ‘hakların güvence altında olmadığı sistemler anayasal sistem değildir’ der. Tam da ona tekabül eden bir sistemle karşı karşıyayız.

-Diktatörlükler dışında böyle yetkilere sahip bir rejim yok. Bu tasarının öngördüğü şey iki partili bir yapı. MHP ideolojik, derin kökleri olan bir parti. Her halükarda ülkücü hareket bir çıkış yolu bulur.

-Yarın yürütme Başkanlıkta şekilleneceği için iktidara talip olması gerekir. İddiası olan her partinin aday çıkarması gerekir.

-Evet çıkmayacağı kanaatindeyim. Getirilen sistemin mahsurlarının bütün kesimlerin hayatını nasıl etkileyeceğini anlatmak lazım. Üzerinde kumar oynanabilecek bir mesele değil. Bütün ulusların bedeller ödeyerek ortaya çıkmış konular var. Basın özgürlüğü, kuvvet ayrılığı… Bunları ortadan kaldıran bir yapıyla karşı karşıyayız. O yüzden bu bir parti meselesi değil, bu kazanımların kaybedilmesi meselesi. Daha geçmedi bu tasarı ama toplantılarımız iptal ediliyor, medyada yer bulamıyoruz.

Yarınlarda nasıl bir Türkiye’de yaşayacağımızı belirleyecek bir referanduma gidiyoruz.

-Hayır diyenleri tehdit etmek demokrasiyle bağdaşmaz. Hayır’cılar 15 temmuz’u yapanlar gibi darbeci dediler. 15 Temmuz’da Meclis’teydik. Biz tam Meclis’e girerken saldırı oldu. Kendimizi Meclis’e zor attık. Başbakanımız tüneldeydi. Darbeye hep beraber göğüs gerildi. Bir taraftan seferberlik çağrısı yapıyorsun bir taraftan toplumu kutuplaştırıyorsun. Bir de böyle bir anayasa değişikliği getirdiler. Tezlerine tabanlarını inandırmakta zorlanıyorlar. İnsanlar sistem değişikliğine neden ihtiyaç duyulduğunu soruyorlar. Tehdit ederek kutuplaştırmak AKP’nin yıllardır siyasetini oluşturduğu şeyler.

Bir ülke küfürle batmaz zulümle batar. Referandum sürecinin yürütülmesine bakar mısınız?

-Sitem değişikliğine gerekçe olarak fiili durum diyorlar. Fiili durum demek suç demek. Fiili durumu hukukileştirelim dediler. Bu hukuksuzluğa prim vermektir. Fiili durumu hukuki durumu fiilileştirdiniz yarın da birileri bunu derse ne yapacağız? Beka meselesi deniyor. Basit bir soru: Türkiye İstiklal Savaşı’ndan beri muhalefetten duyarız ilk defa iktidar dedi. Türkiye’yi beka mücadelesi verir duruma getiren kimdir? Kesintisiz mutlak bir iktidar döneminin sonunda Türkiye beka mücadelesi veriyorsa parlamenter sistem içinde neden bu bertaraf edilemiyor? Başkanlık geldiğinde beka sorunuyla nasıl mücadele edeceğiz anlatılması lazım. Türkiye’de bunu en son söyleyecek sizlersiniz. Kandille İmralı arası posta hattı kurdunuz, bölücü başının mesajı meydanlarda okutuldu. Bütün bu yolları açan sizlersiniz. FETÖ deniliyor. 2 islamcı oluşum. AKP siyasal islamı referans olarak kabul ediyor. Biri de vaizin yapısı. Her ikisinin İslam anlayışları da dışlayıcı bir anlayışa dayanıyor. El birliği yapıp orduya kumpas kurdular. Adliyede poliste her şeyi bertaraf ettiler kavga edecek kimse kalmayınca birbirlerini hedef aldılar. FETÖ alçaklıkta sınır tanımadığını gösterdi. Masum insanları öldürdü. AKP 15 yıldır mutlak iktidar olmasına rağmen devleti ele geçirilmesi gereken bir şey olarak görüyor.

Ordunun, devletin içerisine düşürüldüğü duruma bakın. Yoksulluk, yolsuzluk dünya kadar, FETÖ’süyle, PKK’yla pazarlıklar. Bunların hesabını vereceğinize mükafat istiyor bütün yetkileri bana verin diyor.
FETÖ kandırmış, Aslında sistemde denge ve denetim mekanizması var. Allah ve milletim beni affetsin demeyi denge ve denetim mekanizması olarak görüyorlar.

-Cumhurbaşkanı bir kararnameyle tüm devlet memurlarını sözleşmeli hale getirebilir. Ülkenin dış siyasetini, milli güvenliğini belirler. Tek elde toplanan bir rejimin bir ülkeye huzur, refah, kalkınma getirdiği dünyada görülmemiş.

-Öngörüsüz bir siyasetin neticesinde Türkiye’de 3,5 milyon Suriyeli var. Bunların yarın ciddi sosyal sorunları olacak. Yıllardan beri Irak’ın torak bütünlüğünü savunuyoruz. Bu bir anlamda Türkiye’nin toprak bütünlüğünü savunmaktır. Bölgede bağımsız sosyalist bir Kürt devleti oluşturulmak isteniyor.

İran seyahatinde Barzani’nin Kürt bayrağı yoktu. Dış politika sıfır sorun diye başlayıp sırf sorun oldu. Bir gün Esad’ı devirmek için giriyoruz ertesi gün Esad değil deniyor. Tutarlılığı da yok.

(Çavuşoğlu’nun Almanya’daki etkinliklerinin iptali) Almanya ve Avrupa ülkelerinin tavırlarını doğru bulmuyorum. Bize ifade özgürlükleri kriterlerini koyarken kendilerinin engellemeleri çifte standarttır. Son zamanlarda Avrupa’da Türkiye’de bir algı oluşturulmaya çalışılıyor. Bu anayasa değişikliği bu algıyı daha da güçlendirecek bir şey.
-Hayır diyenler gözaltına alınıyor. Evet dediği için alınan yok.

-Devlet imkanları kullanarak propaganda yapıyorlar. Bütün bu baskılar ters tepebilir. AKP zihniyeti mağduru oynayarak siyasetini yürüttü. Artık mağduriyet kalmadı. Düşmanlar, üst akıl var diyerek mağduriyet yaratmak istediler ama bu defa olmaz.

-(MHP’den ihraç edilen isimlerle ilişki) Hepsi arkadaşımız, görüşüyoruz zaman zaman. Bu arkadaşlarımız kongre sürecinde aday adayı olan arkadaşlarımız. Biz kendimizi ayrıştırarak kampanyayı yürütmek istedik. Çünkü genel merkeze yakın duranlar ama Hayır’a yatkın olan var bu yüzden böyle bir faaliyet yürütüyoruz."



Vişne Haber Ajansı

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları