CHP Eski Milletvekili Avukat Atilla Kart, anayasa değişikliğiyle, Türkiye'yi, Cumhuriyet'i ve toplumsal barışı hedef alan bir duruma zemin hazırlandığını söyledi.
CHP Eski Milletvekili Avukat Atilla Kart, Can Ataklı’nın Yazıişleri programına katıldı. Kart, anayasa değişikliğiyle, Türkiye'yi, Cumhuriyet'i ve toplumsal barışı hedef alan bir duruma zemin hazırlandığını söyledi.
Kart, “Olağanüstü hal yönetimi deniliyor ama Türkiye'de şu anda OHAL adı altında sıkıyönetim şartları uygulanıyor. Asker devrede yokmuş gibi ama iktidar, askeri kendi siyasi anlayışı doğrultusunda kullanıyor” ifadelerini kullandı.
-(Referandumda 'Hayır' diyenlere yönelik iktidarın söylemi) O konuşmalar, o cüret nasıl ortaya çıkıyor? Türkiye'yi yöneten kadrolar olarak tercihini kullanan yurttaşlara 'teröristlerle hareket ediyorlar', 'Hayırdan şer çıkar' derseniz durumdan vazife çıkaranlar olur. Sağduyulu davranmak gerekir.
-Türkiye anayasa referandumuna nasıl geldi? AKP buna neden ihtiyaç duyuyor? Erdoğan, çıraklık, kalfalık ustalık dönemi dedi... O ustalığı yaratan aydınlanma devrimleridir, Cumhuriyet kazanımlarıdır.
"Meclis'in kanun yapma yetkisi kalıyor diyorlar ama bu fiilen işlemeyecek hale geliyor"
-Lisede bizim Konya Lisesi'nde Konya'nın fakir bölgelerinden gelen arkadaşlarımız parasız yatılı okurlardı. Hepsi de önemli yerlerdedir. Biz son 15 yılda bu ortamı delik deşik ettik.
-Hal böyleyken Cumhurbaşkanı anayasa değişikliğiyle 'devletin başı olacağım, bana gensoru veremezsin, kanun yapma yetkisini de alacağım' diyor. Meclis'in kanun yapma yetkisi kalıyor diyorlar ama bu fiilen işlemeyecek hale geliyor. Kanun yapma tekniğinde aşamalar vardır. Siz kararnameyle kanunu ihdas ediyorsunuz. Meclis'in yasama yapma yetkisini kaldırıyorsunuz, milletvekilliğinin içini boşaltıyorsunuz.
Denetim mekanizması sayesinde muhalefet milletvekilinin gücü vardır. Anadolu'dan gelen vatandaş 'milletvekiline gidip derdimizi anlatacağız' der. Bu, milletvekilliğinin de işini boşaltır.
-Türkiye'yi, Cumhuriyet'i, toplumsal barışı hedef alan bir duruma zemin hazırlanıyor. Bütün bunları denetleyecek bir Anayasa Mahkemesi yok.
"Cumhurbaşkanının kontrolü altında bürokratik vesayet yaratılıyor"
-Olağanüstü hal yönetimi deniliyor ama Türkiye'de şu anda OHAL adı altında sıkıyönetim şartları uygulanıyor. Asker devrede yokmuş gibi ama iktidar, askeri kendi siyasi anlayışı doğrultusunda kullanıyor.
-HSYK içinde Yargıda Birlik Platformu da var. Burada, sosyal demokratlar da MHP'liler de var. Ona da tahammül edilemiyor. Yeni HSYK kurulacak, sadece kendi istedikleri kişiler olacak.
-Meclis tatilde... Olağanüstü durumda Meclis toplanamıyor. Meclis'in kendisini toplantıya çağırma iradesini yok ediyorsunuz. Bu bile Cumhurbaşkanına havale ediliyor.
-Cumhurbaşkanının kontrolü altında bürokratik vesayet yaratılıyor.
-Değişiklikle, geçmiş 13-4 yıla yönelik olarak AKP yönetim kadrolarını aklıyorlar. (Erdoğan) Beni ve kadrolarımı yargılayamazsın diyor. Cumhurbaşkanı 'ben devletim' diyor.
-12 Eylül’de avukatlığa başladım. 12 Eylül 1980'de sıkıyönetim mahkemelerinde 10 yıl avukatlık yaptık. Bizler gidip hukukçu olarak derdimizi anlatıyorduk. Mahkeme mahkumiyet veriyordu, Yargıtay bozuyordu. Kararlar nasıl olursa olsun gerekçeli oluyordu. Temyiz, itiraz dediğimiz mekanizmalar çalışıyordu. Geç geliyordu ama tecelli ediyordu.
"Bu iktidarın hiçbir zaman kuvvetler ayrılığı tesis etmek gibi bir derdi olmadı"
-FETÖ elbette yargılansın. 15 Temmuz darbe girişimi sadece iktidarı hedef alan bir saldırı değil, Cumhuriyeti de hedef alan bir saldırı. Yargılamalar yapılsın. Ama böyle değil. İdari, adli soruşturma yapmadan on binlerce insanın mal varlığını alıyorsunuz, ihraç ediyorsunuz.
-AKP, hiçbir zaman Türkiye'yi hukuka uygun yönetme amacında olmadı.
2005 yılında AKP, Telekominikasyon İletişim Başkanlığı yasasını Meclis'ten geçirdi. 17-25 Aralık'tan sonra Erdoğan 'TİB pislik yuvası' dedi. Hizmetliler de Binali Yıldırım ve Erdoğan oluruyla atandılar.
Türk Ceza Kanunu 277, adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs maddesi var. 17- 25 sürecinden sonra bu suç olmaktan çıkarıldı. Çünkü dönemin Adalet Bakanının tapeleri ortaya çıktı.
Bu iktidarın hiçbir zaman kuvvetler ayrılığı tesis etmek gibi bir derdi olmadı. 2012’de sayın başbakan ‘Kuvvetler ayrılığı var ya, geliyor önümüze engel oluyor’ dedi. Şu anda yapılanın özü de bu.
Anayasa’da 87 madde aslında şekillendi. Ama AKP, hiçbir zaman parlamenter sistemin güçlendirilmesinde samimi olmadı. 2012 Haziran’dan itibaren başkanlık taslağını telaffuz etmeye başladı. Biz onu tartışmaya açtırmadık. Temel hassasiyetlerimizi hep koruma gayretinde olduk.