Partisinin IMF politikası üzerine gelen bir üzerine ise Babacan, Türkiye'nin IMF'ye gereksinimi olmadığını vurguladı:

"Dünyadaki ekonomik zorlukların altından IMF kalkamaz. Bu büyük kaynaklar ancak ABD, Avrupa, Japonya Merkez Bankası gibi büyük merkez bankalarında var. Yüksek miktarda para basıp dünya piyasalarına zaten sürdüler. Dünyada çok büyük kaynak var, Avrupa'da eksi faizler var. IMF'nin üzerine düşen fazla bir iş yok. Kendine çekidüzen veren, aklı başında adımlar atan ülkelere kaynak zaten geliyor. IMF, işler tersine dönüp de büyük merkez bankaları piyasadan para çekmeye başladığında, faizler dolar ve avro bazında yüzde 3-4-5 arttığında önemli oluyor."

Merkez Bankası döviz rezervi: Siyasi hesabının verilmesi lazım

Merkez Bankası döviz rezevri ile ilgili tartışmalarla ilgili soru üzerine Ali Babacan, bakanlığı döneminde döviz rezervini 135 milyar dolara çıkardıklarını ifade etti. Erdoğan'ın döviz rezervlerine ilişkin açıklamalarına tepki gösteren Babacan, "Taraflı cumhurbaşkanı ve akraba bakan el ele verip Merkez Bankası'nın 130 milyar dolar rezervini çarçur etti. Sayın Erdoğan, Merkez Bankası'nın 95 milyar dolar brüt rezerv rakamını söylüyor fakat 139 milyar dolarlık borcundan bahsetmiyor. Bu şuna benziyor: Cüzdanındaki paradan bahsediyor ama kredi kartı borcundan bahsetmiyor" ifadelerini kullandı.

Merkez Bankası'nın döviz rezervlerinin yanı sıra, yedek akçelerin de iki yıl üst üste bir günde harcandığını belirten Babacan, bunun yaptırımın ne olacağı sorusuna ise şu yantı verdi:

"Hukuki açıdan inceleme devletin yetkili organlarının yapacağı bir iştir. Zamanı geldiğinde bunların hepsi hem idari hem de yargı denetimine tabi tutulur. Er geç olur. Bu kadar büyük bir rakam ortada kalmaz. Ama toplumsal ve siyasi açıdan bakınca, Merkez Bankası'nın döviz rezervleri kuru kontrol etmek için bazen ölçülü bir şekilde kullanılabilir. Siz yanlış para politikasıyla iki yıl boyunca 130 milyar doları eritiyorsanız, bunun bir siyasi hesabının verilmesi lazım."

'Erdoğan işi tadında bırakmalı, halkla inatlaşmamalı'

Erdoğan'ın 2017 yılındaki anayasa referandumundan sonra seçilmesini cumhurbaşkanlığının birinci dönemi olarak yorumlayan hukukçular olduğunu da belirten Babacan, şöyle konuştu:

"Bunlar sistemi gerer. Çok ileri düzeyde gelişmeler olursa ülkemize yazık olur. Siyasi liderlerin toplumda belli bir kanaat, belli bir eğilim oluştuktan sonra işi tadında bırakmayı öğrenmelerinde yarar var. Nihai kararı halk verecek. Halkın genel eğilimine karşı ısrar ve inat olmaz."