Sözde soykırımı reddetmenin suç olduğu İsviçre'de 'Ermeni soykırımı olmamıştır' diyen Bakan Bağış, 'Gerekirse Davos'ta da aynısını söylerim' dedi
İsviçre sözde soykırımı reddetmenin suç olduğu bir ülke. Bugün İsviçre’deyim ve ben diyorum ki, 1915 olayları
soykırım değildir” diyen AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış için Zürih Savcılığı ön soruşturma başlatmıştı. Bağış, ''Bu tür girişimler bizim için yok hükmündedir. TC'nin herhangi bir bakanını tutuklayacak bir güç tanımıyorum. Gerekirse Davos'a gider, aynısını yine söyleriz'' diye cevap verdi.
Ön soruşturma şikayet üzerine açıldı
İsviçre'nin Zürih Savcılığı, 28 Ocak’ta bu kenti ziyaret ederken “İsviçre de bildiğimiz kadarıyla sözde soykırımı reddetmenin suç olduğu bir ülke. Biz bugün İsviçre’deyiz ve ben diyorum ki, 1915 olayları
soykırım değildir. Gelsinler beni tutuklasınlar” ifadelerini kullanan AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış hakkında ön soruşturma başlattı. Neue Zürcher Zeitung gazetesinin haberine göre, Zürih kantonu devlet savcılığının ön soruşturması, İsviçre Ermeni topluluğunun şikayeti üzerine açıldı. Zürih Devlet Savcısı Christine Braunschweig, Bakan Bağış hakkında ön soruşturma yapıldığını doğrulayarak şunları söyledi:
Dokunulmazlığına bakarız
“Geçen hafta bu konu ile ilgili bir dilekçe ulaştı. Dilekçede Bağış’ın İsviçre Ceza Kanunu’nun 261. maddesinde, ırkçılık başlığı altında yer alan kanuna muhalefet edildiği bildiriliyordu. Savcılığımız iddiayı ciddi bularak ön soruşturma başlattı. Şimdi Egemen Bağış’ın dilekçede konu edilen Ermeni soykırımını inkâr sözlerini söyleyip söylemediğini araştıracağız. Kendisinin diplomatik dokunulmazlığı olup olmadığına bakacağız. Bunların sonucunda yasaya aykırı bir durum var ve diplomatik dokunulmazlığı yok ise hakkında dava açacağız.” Bakan Bağış, Basın Müşaviri Cihangir Şahin aracılıyla, konu ile ilgili konuşmayacağını, ön soruşturmanın sonuçlanmasını bekleyeceğini söyledi.
Gelsinler tutuklasınlar
AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, İsviçre’nin Davos kasabasında düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu yıllık toplantısının ardından 28 Ocak’ta geçtiği Zürih kentinde Sezen Aksu’nun konserini izlemişti. Bağış, burada yaptığı açıklamada, Fransa’daki 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddialarının reddini suç sayan yasa teklifiyle ilgili bir soru üzerine şu ifadeleri kullanmıştı: “Bu konuda sayın Başbakanımız gerekenleri söyledi. Bu karar bizim için yok hükmündedir. Fransa’da akıl sahiplerinin akıl sahibi olmayanlardan fazla olduğuna inanıyoruz. İsviçre de bildiğimiz kadarıyla sözde soykırımı reddetmenin suç olduğu bir ülke. Biz bugün İsviçre’deyiz ve ben diyorum ki 1915 olayları
soykırım değildir. Gelsinler beni tutuklasınlar. Bu tür çabaların ben yaşama şansı olduğuna inanmıyorum. Bunlar bir kağıt parçasından öteye gitmez.”
Bağış: Türkiye Cumhuriyeti'nin herhangi bir bakanını tutuklayacak bir güç tanımıyorum
Bakan Bağış, Brüksel ziyareti öncesi havalimanında hakkında açılan ön soruşturma ile ilgili gazetecilere açıklamada bulundu. Bağış şunları söyledi:
''Tabii bu henüz ön soruşturma aşamasında olan bir şey. Bana resmen intikal etmiş herhangi bir resmi yazı da yok. Ben de medya aracılığıyla bundan haberdar oldum. Bu vesileyle umarım ki İsviçre makamları tarihi gerçekleri de görmüş olurlar. Eğer minareyi çalan kılıfını hazırlar gibi bir yaklaşım içinde olunursa da o zaman bu başka bir şeyin itirafı olur. Biz minarelerin özgürlüğü için de ifade özgürlüğü için de mücadelemizi veririz, verdik, vermeye de devam edeceğiz. İsviçre Bir tiyatro sahnelemeye karar verdiyse, kendi tercihidir. Bu saçma tiyatroda biz rol almayacağız kendi sahnelerinde kendi komedyalarını oynasınlar.
Zürih Başsavcılığı benim o sözü söyleyip söylemediğimi boşuna araştırıp vakit kaybetmesin. Ben Türkiye’den kendilerine yardımcı olayım. Zürih’te '1915 olayları
soykırım değildir' dedim ve bugün de aynı cümleyi tekrarlıyorum. Bundan sonraki muhtemel İsviçre ziyaretlerimde de bu soru bana sorulduğu müddetçe aynı cümleyi tekrarlayacağımı şimdiden beyan ediyorum. Avrupa Birliği'nin temel kanunlarına göre, herkesin ifade özgürlüğü vardır. Bu hak; insanların fikirlere sahip olma ve bilgiyi halk otoritesi olmadan, sınırsızca alma ve verme hakkını tanır. Ayrıca, Türkiye Cumhuriyeti’nin bir Bakanı’nı tutuklayacak bir güç olamaz. İsviçre’nin güzel bir atasözü var… Az düşünen, çok konuşurmuş. Maalesef sadece İsviçre’de değil, bazı Avrupa ülkelerinde de az düşünüp çok konuşanlar özgürlüklere tehdit oluşturmaya devam ediyorlar
Biz Türkiye olarak bu konuda müsterihiz. Elinde belgesi, bilgisi olan buyursun çıksın ortaya. Tarihçiler bunu konuşsun. Ben siyasetçiyim. Siyasetçinin görevi geçmişi, tarihi belirlemek değildir. Geçmişin tartışmasını yapması gerekenler tarihçilerdir. Hodri meydan, arşivleri açtık. Dünyadaki arşivler açılsın. Tarihçiler tartışsın. Ortaya akademik veriler çıksın. Yargısız bir infazı kabul etmedik, etmeyeceğiz. Benim ulaştığım belgeler, bilgiler bunun bir
soykırım olmadığını gösteriyor. İsviçre AB üyesi bir ülke değil. İsviçre'nin kararı AB'nin kararı olarak değerlendirilmemeli. Minare yasaklama noktasına gelebilecek kadar bir noktaya gelen bir ülkedir. Gerkirse Davos'a bir daha gider, aynısını yine söyleriz.''
Ne olmuştu?
Ergenekon davasınının tutuklu sanıklarından olan İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, 2005 yılında İsviçre’nin Winterthur kentinde düzenlenen bir konferans sırasında “Ermeni soykırımı emperyalist bir yalandır” demişti.
Lozan Mahkemesi bu sözler üzerine Perinçek’i 90 gün hapis cezası karşılığında, her günü 100 İsviçre Frangı olmak üzere 9 bin İsviçre Frangı para cezasına çarptırmış ve bu ceza iki yıl tecil edilmişti. Mahkeme, Perinçek’in, ayrıca sembolik olarak bu ülkedeki Ermeni cemaatine 1000 frank, davayı açan Ermeni cemaati lideri Sarkis Şahinyan’a da 10 bin frank ödemesini öngörmüştü. İsviçre sözde Ermeni soykırımını 2003’te tanımış, ancak hükümet, sözde Ermeni soykırımının inkârının ayrı bir yasayla cezalandırılması çabalarına destek vermemişti. Buna karşın Lozan Mahkemesi, sözde Ermeni soykırımının daha önce parlamentoca “tarihi bir olgu” olarak tanınmasından ve Ceza Kanunu’nun 261. maddesinin dördüncü fıkrasında “soykırımların ve insanlığa karşı diğer suçların” da cezalandırılmasının öngörüldüğünden hareketle söz konusu kararı vermişti. İsviçre Federal Mahkemesi’nin Lozan Mahkemesi’nin kararını onaması ve böylece iç hukukta bir içtihat da oluşturması üzerine Perinçek davayı 2008 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşımıştı. Davayı esastan inceleyen AİHM karar aşamasında.