loading
close
SON DAKİKALAR

Bakırköy Belediyesi Çocuk Masası Başkanı Ebrize Çeltikçi, 100. Yılında çocuk eğitimi politikamızı değerlendirdi

Bakırköy Belediyesi Çocuk Masası Başkanı Ebrize Çeltikçi, 100. Yılında çocuk eğitimi politikamızı değerlendirdi
Tarih: 07.12.2023 - 10:52
Kategori: Eğitim

Bakırköy Belediyesi Çocuk Masası Başkanı Ebrize Çeltikçi; Çocuklarımızın çağdaş gelişmesine katkısı olmayacak, ilgi ve ihtiyaçlarına cevap vermeyen, eşitlik ilkesine aykırı uygulamalardan vazgeçmeliyiz.

Bakırköy Belediyesi Çocuk Masası Başkanı Ebrize Çeltikçi, Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına girerken: “Çocuklarımızın Haklarını, öncelikle, dayatmacı zihniyet ve polikalardan koruyarak savunmalıyız” dedi.

Bakırköy Belediyesi Çocuk Masası Başkanı Ebrize Çeltikçi;

Cumhuriyetimizin yüzüncü yılını kutlarken, kurtuluş yıllarımızdan başlayarak, gözlerimizi çevirip bu günün çocuklarına bakalım.

Büyük önderimiz Atatürk cehaletle savaşına başlarken meselenin odağına çocukları koymuştu. “Çocukları sağlıklı ve bilgili yetiştirilmeyen uluslar, temeli çürük binalar gibi çabuk yıkılırlar.” diyerek, daha o yıllarda kalkınmamızın şifresini vermişti.

Yüz yıl evvel yine, dünya edebiyatının en tanınmış şairlerinden ve filozof Halil Cibran: “Bir elmanın yüreğinde gizlenen tohum, görülmez bir elma bahçesidir. Ama, bu tohum bir kayaya rastgelirse, ondan hiçbir şey çıkmaz” ifadesiyle, çocuklarımızın geleceğine bu günden nasıl bakmamız gerektiğini özetlemiştir. 1923 yılında yayınlanan “Ermiş” adlı kitabında da çocuklarla ilgili yazdığı şiirde: “Çocuklara, sevginizi verebilirsiniz ama düşüncelerinizi asla.”Çünkü onların ruhları yarındadır... Siz ise yarınları düşlerinizde bile göremezsiniz” dizeleriyle bizlere ne çok şey anlatmıştır.

Bu zamanlar üstü tespitlerden de anlaşılacağı gibi, dünün bağnaz bilgi ve eskimiş metodlarını, geleceğimizi inşa edecek yarınların yolcusu çocuklarımıza dayatamayız, dayatmamalıyız!..

Onların rengarenk, verimli birer elma bahçesine dönüşmesini sağlamak mümkünken, kendimize göre aldığımız kararlarla önlerine aşılmaz engelleri dayamamalıyız.

Eğitimde Laiklik ilkesi ve Dayatmalar,

Bu anlamda “ÇEDES" Projesi adı altında geliştirilen İş Birliği protokolü içeriğinde bulunan, “Müftülüklerce belirlenecek dîni kurum mensubu kişilerin okullarda görevlendirilmesi”, milli ve laik eğitim sistemimizde cevabı olmayan bir girişim niteliği taşımaktadır.

Bu proje, aynı zamanda halen yürürlükte olan 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanununun “Laiklik İlkesi”ne, Anayasamızın“ Laik eğitim”le ilgili maddesine ve Çocuk Hakları Sözleşmesinin “Ayrımcılık” ilkesine de ters düşmektedir.

Türkiye genelinde her dereceli okullarımızda farklı dinlere mensup öğrenciler eğitim görmektedir. Sadece müslüman öğrenciler düşünülerek alınan, okullarda mescit, müftülük görevlisi bulundurma vb gibi kararları azınlık grubu öğrencilerin de eşit haklar ölçeğinde ve kendi inanç ve ibadet şekline göre talep ettiğini var saydığımızda, kolayca anlaşılaşılabilir ki, okullarımız bu tarz girişimlerin uygulama sahası değildir.

Çocuklarımızın tertemiz ve tarafsız ruhlarını küçük yaşlarından itibaren her tür ayrımcılıktan koruyarak, “Laik Eğitim ilkesine” uymayan her tür kafa karıştırıcı dayatmalardan uzak durulması gerekir.

Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına girdiğimiz bu günlerde “Din Bilgisi Eğitimini” yasa ve programlarla belirlenmiş ve din dersleri öğretmenlerimizin yürüttüğü laik rotasından saptırmamak “demokratik eğitim sistemimizin” en kırılgan ve hassas kırmızı çizgisidir.

Okullarımızda Mevcut Rehberlik Hizmeti,

Okullarımızda halen görev yapan Psikolojik Danışman ve Rehber öğretmenlerimiz öğrencilerimize manevi destek, moral ve yön vermek üzere konusunda yetkin ve yeterli donanımda uzman öğretmenlerdir.

Sadece, iş yükü ve faydasının önemi açısından, okullardaki öğrenci sayısı gözetilerek kadro sayıları her okulun ihtiyacı oranında arttırılmalıdır.

Okullarımızda öğrencilerimizin yararına yeni uygulama alanları ve kadrolar açılması düşünülüyorsa, yıllardır görevlendirilmesini önerdiğimiz “Sosyal Hizmet Uzmanları”için kadrolar açılması çok daha gerekli ve verimli olur.

Her yıl yenilenen öğrenci veli profili ve değişen hayat şartları nedeniyle ortaya çıkan bazı okul çevre sorunlarında Sosyal Hizmet Uzmanlarının varlığına acilen ihtiyac olduğu hissedilmiştir.

Sosyal Hizmet Uzmanlarının okullarımızda görevlendirilmesi durumunda, sadece öğrenci ve ailelerinin psiko-sosyal destek ihtiyacı karşılanmakla kalmayıp, aynı zamanda toplumsal sorunlarımızın okul içinde ve kurumsal iletişimlerle hızlı ve etkin biçimde çözülebilmesi de sağlanmış olacaktır.

Son Söz,

BM.Çocuk Hakları Sözleşmesinin ülkemizde kanunlaşıp yürürlüğe girişinin 28. Yılındayız.

Bu vesilesiyle, çocuklarımızın yaşamakta olduğu sorunları yeniden, güncel ve doğru olarak tespit edip, her birinin içinde bulunduğu şartları titizce değerlendirerek, haklarını özenle korumalıyız.

Sorunlarını çözmek kararlılığı içinde, ilgi ve ihtiyaçlarına kulak verip, gereğinde katılımlarını sağlayarak, çözümlere onların gözüyle bakmalıyız.

Çocuklarımızın çağdaş gelişmesine katkısı olmayacak, ilgi ve ihtiyaçlarına cevap vermeyen, eşitlik ilkesine aykırı uygulamalardan vazgeçmeliyiz.

Büyük önderimiz Atatürk’ün işaret ettiği gibi; Okullarımızı, çağın gerektirdiği bilimsel ekipman ve tekniklerle donatarak, fire vermeksizin kız-erkek her bir çocuğumuzu aydınlık bilgilerle geleceğe hazırlamak, en öncelikli ve önemli kalkınma meselemiz olmalıdır.

Kaynak : www.istanbulgercegi.com

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları