Şırnak’ın Uludere ilçesinde yaşanan katliam bir kez daha Kürt sorununun çözümsüz bırakılmasının doğurduğu acı gerçeği gözler önüne serdi.
Geçen yılın bitimine sayılı gün kala Şırnak’ın
Uludere ilçesine bağlı Roboski (Ortasu) köyünde yaşanan katliam bir kez daha Kürt sorununun çözümsüz bırakılmasının doğurduğu acı gerçeği gözler önüne serdi.
Öncesi bir yana, son 30 yıllık süre içinde yaşanan acıları anlatmaya kelimeler yetersiz kalır. Kürtlerin yaşadığı dram ise onlarla birlikte sürüyor. 1990’lı yıllarda Bölge illerinde çocukların yaşadıkları geçtiğimiz yaz ayında ‘Bildiğin Gibi Değil’ adıyla Funda Danışman ve Rojin Canan Akın tarafından hazırlanmıştı.
Nü.Kolektif’te kitaptan yola çıkarak, aynı isimle kitabı
tiyatro sahnesine taşıdı. Kürt çocuklarının yaşadıkları
tiyatro sahnesine taşındığı sırada oyunda oynayan gazeteci olan Rawîn Stêrk (İsmail Yıldız) oyunun sadece ilk gösterimine çıkabildi. 35 gazeteci arkadaşıyla birlikte tutuklandı. Oyun Şermola Performans’ta izlenebilir. Oyunu izlemeye gideceklerin yanlarında mendil bulundurmaları gerekebilir. Çünkü yaşanan ve ülkenin Batı yakasının da pek bilmediği dramı tüm çıplağıyla, stranlarla birlikte
tiyatro sahnesinde olacak! Nü.Kolektif’ten Ülfet Sevdi ve Bilge Açıkgöz ile konuştuk
Öncelikle ‘Bildiğin Gibi Değil’ adlı kitabı tiyatro sahnesine taşıma fikri nasıl oluştu?
Ülfet: Kitap yaz başı gibi yayınlandı. Birçok kişi gibi ben de kitabı okuyacaklarım listesine ekledim. Kitap içindeki Wanbetan’ın anlatısından sonra oyunu yapmaya karar verdim. Bu oyunu kendime yapmalıydım, benim gibi o zamanlar çocuk olan ve bu yaşananlardan habersiz, ülkenin diğer yarısında masallarla uyutulanlara. Benimle birlikte yaşıtlarım uyanmalıydık bu derin uykudan. Kendime “O zamanlar çocuktun peki şimdi” sorusunu sordum. “Peki şimdi ne yapıyorsun?” Bunun üzerine İsmail Yıldız’la düşüncelerimi paylaştım ve birlikte oyunlaştırma kararı aldık. Sonra bu ekibe Bilge Açıkgöz ve Deniz Karaca da dahil oldu.
Bilge: Ülfet’le ağustosta bir araya geldiğimizde bana projeyi anlattı. Kitabı henüz okumamıştım. Anlatıları okuduğumda bunun bir parçası olmak istediğimi söyledim Ülfet’e. Çok doğru bir zamanda, doğru bir proje olarak gördüm bunu. Çünkü ‘90’lar geri geliyor. O yıllarda hem doğuda, hem de batıda yaşanan baskılar, işkenceler.. Bu yüzden, tam da şimdi bunu anlatmak çok önemliydi. Böylece çalışmalar başlamış oldu.
Söz konusu kitap, ülkemizin hâlâ tüm sıcaklığıyla çözüme kavuşmayı bekleyen Kürt sorununun sonucu yaşanan bir dramı ele alıyor... Can alıcı bir konuyu tiyatro sahnesine taşıyınca nelerle karşılaştınız?
Bilge: Böyle bir gerçeği
tiyatro sahnesine taşımaya karar verdiğinizde önce kendinizle hesaplaşıyorsunuz. “Ben bunu taşıyabilir miyim?” Hem psikolojik, hem de sosyal olarak. Bu sorulara “evet” cevabını verdikten sonra her şey başlıyor. Mutfak sürecinde projeden haberdar olan yakın çevremizle bunun tartışmaları yaşanıyor. İnsanlar az ötesinde yaşanan korkunç şeyleri duymak istemiyorlar. Anlaşılır bir durum aslında. Çünkü duyarsanız, inanırsanız, artık sorumlu olursunuz, vicdanınıza karşı. Vicdanla hesaplaşmak zordur. Bu nedenle Batı’daki çoğu insan, Güneydoğu’da her şeyin güllük gülistanlık olduğunu ve tüm yaşananların bir grup provokatör yüzünden yaşandığını düşünmeye eğilimli. Mutfak süreci bunlarla geçti.
Ülfet: Ancak sıkıntılı durumlar da yaşanmıyor değil. Özellikle Gazeteci ve Tiyatrocu İsmail Yıldız’ın tutuklanması bizim için büyük bir üzüntü oldu. Başlarken bu tür sorunlar yaşanabileceği öngörüsü ile yola çıkmıştık ve buna hazırlıklıydık. Bu nedenle oyun kesintisiz oynanmaya devam etti. Ama yine de biz de seyirci de İsmail’in eksikliğini hissediyor. Bunu saklamaya da çalışmıyoruz aslında.
Bilge: Bir diğer sıkıntı ele aldığımız konu bakımından kimi çevrelerce altına imzamızı atmayacağımız kimliklerle ve misyonlarla yan yana getirilmemiz. Biz oyunu sahneye koyarken savaş dilinden uzak durmaya, barış diliyle konuşmaya çalıştık. Ancak herkes duruma kendi çerçevesinden bakıyor ve kimi zaman “Kürtçü” olduğumuz için suçlanırken, kimi zaman da “savaşçı ruhumuz” nedeniyle tebrik alıyoruz...
Oyunda dengbejler stran okurken, perdeden minyatürler aracılığıyla yaşananlar anlatılmaya çalışılıyor. Böyle bir oyunun hazırlık süreci nasıl oldu?
Ülfet: Oyunun sahneleme biçimini hikaye anlatıcılığı üzerine kurmaya çalıştım. Hikaye anlatıcılığı beni meddahlara ve dengbejlere götürdü. Meddahlar, Osmanlı zamanında hikayelerini anlatırken resim açarlarmış. Bu bilgi bende vardı. Sahneleme biçimi olarak bunu kullanmaya karar verdikten sonra hemen bir ressam ya da nakkaş arayışına girdik. Bizimle aynı estetik anlayışta olacak ve politik olarak da ortaklaşacağımız bir sanatçı bulmalıydık. Canan benim geçmiş işlerini bildiğim ama tanışmadığım bir sanatçıydı. Canan’la buluştuk, O da kitabı okumak üzere idi. İşi ona anlattık ve o masadan birbirimizi anlayarak ve anlaşarak ayrıldık. Ardından Canan’la çalışma sürecimiz başladı.
Dengbejlik üzerine de çalışmaya başladık Nicolas’la. Provalar sürecinde müzik grubu da ayrı çalıştı. Nicolas oyunun geneline ve her anlatıya özel besteler yaptı. Xalide bu bestelere yine her anlatıyı gözeterek sözler yazdı. Oyun ve müzik organik bir yapı oluşturdu. Müzik oyuna göre şekil alarak iç içe geçtiler aynı dengbej anlatılarındaki gibi.
Yapılan ilk gösterimin ardından tiyatroda oynayan ve aynı zamanda gazeteci olan Rawîn Stêrk (İsmail Yıldız) 35 meslektaşıyla birlikte gözaltına alınıp tutuklandı. Bunun için neler diyeceksiniz?
Bilge: Biz bu projeye başlarken, ‘90’lardan çok da uzakta olmadığımız düşüncesine sahiptik. Rawîn’in tutuklanması bu nedenle şaşırtıcı olmadı. Bir anlamda, oyundaki anlatıları dinleyip buna inanmayanlara bir cevap oldu. Kürt bir gazeteci ve oyuncu, Kürt kimliği nedeniyle tutuklandı. Bu karşımıza oyun içinde oyun gibi bir tablo çıkarıyor aslında. Şimdi Rawîn’in sahnedeki eksikliği, onun oyundaki sessiz hikayesi oldu.
Oyunuzda bir oyuncu tutuklandığı için yer almayacak. Oyun gösterimi sanırım devam edecek. Oyununuz izleyicisi ile nasıl buluşmaya devam edecek?
Ülfet: Oyunu sahnelemeye devam edeceğiz ve Rawîn yerine başka bir oyuncu bulmayı düşünmedik. Oyun başlangıçta dört anlatıdan oluşuyordu, şimdi üç. Gever’in hikayesi anlatılmıyor artık. Açıkçası Rawîn’in eksikliğini doldurmak istemiyoruz. Çünkü O’nun yokluğu da güncel olana dair bir şey söylüyor. Oyun sezon sonuna kadar bu şekilde oynanmaya devam edecek. Tabii, Rawîn serbest bırakılır da, çıkar gelirse elbette yine eski rejiyle çalışmaya devam ederiz. Oyun 20, 21, 27, 28 Ocakta Şermola Performans’ta izleyicisiyle bulaşmaya devam edecek.