loading
close
SON DAKİKALAR

Bir acayip Türkiye hikâyesi

Bir acayip Türkiye hikâyesi
Tarih: 16.12.2024 - 07:14
Kategori:

Barış Terkoğlu; Hikâyeyi dinleyince, “Şu mülakatı kim yapmış” diye dava belgelerine baktım. Mülakat başkanı olarak Adalet Bakan Yardımcısı Ramazan Can’ın adı yazıyordu.

Geleceği çizmeye gücü olanlar kendisine önce bir geçmiş yazar.

Emevi Camisi’nde HTŞ ile zafer kutlaması yapılırken ben yine dava dosyası okuyorum. Davacı kısmında Emre Pişiren isminde bir gencin adı yazıyor. Davalı bölümünde ise Adalet Bakanlığı’nın.

Bir genç, bakanlığı neden dava etmiş, anlatayım.

Emre Pişiren; Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü’nden 2018 yılında mezun olmuş. 2021 yılında yapılan İdari Yargı Hâkim Adaylığı Yazılı Sınavı’nda Türkiye 8.’si olmuş. Ancak mülakatta elenmiş. Vazgeçmemiş. 2022’de sınava tekrar girmiş. Bu kez Türkiye 1.’si olmuş. Mülakatta yine elenmiş. Yine vazgeçmemiş. 2023’te sınava tekrar girmiş. Bu kez 98.5 puan ile rekor kırarak yine Türkiye 1.’si olmuş. Geçen 29 Haziran’da ilan edilen mülakatta yine elenmiş. “Artık yeter” diyerek hakkını mahkemelerde aramaya karar vermiş.

Pişiren’in avukatı iki dakikalık mülakatta olanları şöyle aktarmış:

"Mülakatta müvekkile, ‘Örümcek ağı teoremi nedir’‘Sanat nedir’, ‘Siyaset ne demektir’ ve ‘Adalet ile eşitlik arasındaki fark nedir’ şeklinde, her biri ayrı ayrı ölçülüp puanlandırılması gereken becerilerle tam olarak ilgisi bulunmayan sorular sorulmuş, hatta mülakat esnasında kuruldan bir üye ‘Ne kadar alakalı sorular soruyoruz’ diyerek, kendine göre espri yapmış ve kurul kendi arasında gülüşmüştür.”

İdari hâkim adayı Pişiren, idare mahkemesinden yürütmenin durdurulmasını istemiş.

Mahkeme, Adalet Bakanlığı’ndan savunma istemiş. Bakanlığın savunmasını da okudum. Mülakatların nasıl yapılacağına dair mevzuatın sıralanmasından başka somut bir yanıt yok.

Sonuç olarak...

Mahkeme oyçokluğu ile davanın reddine karar vermiş. Şerh düşen hâkim ise soruların ve yanıtların kayda geçirilmediği mülakatın keyfiyete açık olduğunu not etmiş.

FETÖ’NÜN AĞINA TAKILMIŞ

Bu işte bir anormallik var diyerek Adalet Bakanlığı kaynaklarını aradım. “Türkiye rekoru kıran kişi nasıl eleniyor” diye sordum. Herhangi bir yanıt alamadım.

Sizin aklınıza gelen benim de aklıma geldi. İşin derinine inince daha da ilginç bir hikâyeyle karşılaştım.

Anlattığına göre Emre Pişiren oldukça yoksul bir aileden geliyordu. Şartlar zordu ama dersleri çok iyiydi. Daha ortaokuldayken Fethullahçılar onu keşfetti. Pek çok başarılı yoksul çocuğa yaptıkları gibi “Derslerine ücretsiz yardım etme” vaadiyle evlerine çağırdılar. Düzenli çalıştırdılar da. Gelgelelim, üniversite aşamasına geldiği an bir teklifte bulundular: Seni orduya sokalım! Pişiren, “Evet” dedi. TSK’ye de girdi. Ancak sınavı geçtikten sonra daha da sıkılaştırdılar. “Ne istersek onu yapacaksın” diyorlardı. İntibak döneminde “Yapamayacağım” dedi. Anlattığına göre intibak kampındakilerin çoğunluğu Fethullahçılar sayesinde orduya girmişti. Komutanlar, FETÖ eliyle girenlere destek olurken FETÖ’ye rağmen girenleri bezdiriyordu. Sonunda Emre Pişiren kamptan kaçarak asker olmaktan kurtuldu.

17-25 Aralık’tan sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan, herkesi örgütü deşifre etmeye çağırıyordu. Henüz 15 Temmuz olmamıştı. 2015 yılının kasım ayında MİT’e e-posta yolladı. 28 Ocak 2016’da yanıt geldi. Ertesi gün, Ankara Tunalı Hilmi’de bir kafede, iki MİT personeli ile görüşerek başından geçenleri anlattı. Tanıdığı herkesin ismini verdi. Ertesi hafta, tekrar buluştu. Fotoğraftan teşhis yaptı. Fethullahçı maziden kurtulmuş, rahatlamıştı. Bu süreçte üniversite sınavıyla Mülkiye’ye girmiş, 2018’de başarıyla bitirmişti. Geçmiş artık karşısına çıkmaz sanıyordu. Ancak öyle olmadı. Herkesin tahmini, çocuk yaşında Fethullahçıların oltasına takılmasının, peşini bir türlü bırakmadığı yönündeydi. Mülakatta elenmesinin nedeni muhtemelen buydu.

BAŞKAN PENSILVANYA’DAN ÇIKTI

Hikâyeyi dinleyince, “Şu mülakatı kim yapmış” diye dava belgelerine baktım. Mülakat başkanı olarak Adalet Bakan Yardımcısı Ramazan Can’ın adı yazıyordu. Arama motoruna yazınca, Can’ın arşivdeki meşhur itiraf görüntüleri çıkıyordu: “Arkadaşlar ben Amerika’ya gittim. (Gülen’i) Ziyaret ettik. 17-25 Aralık öncesinde gerek ticarette gerek siyasette gerekse de bürokraside yükselme o yolla oluyordu.” İşin ilginci, Ramazan Can’ın kendisine gelen torpil talebini “Abi notumuzu aldık takip edeceğiz inşallah” diye yanıtlarken FOX kamerasına yakalandığı haber de arşivdeydi. Belli ki 17-25 öncesinde kendi ifadesiyle “yükselebilmek için” Pensilvanya’nın kapısını aşındıran Can, 17-25 sonrasında mülakat başkanı olarak 17-25 öncesinde Gülen’in ağına düşmüş ve kendi çabasıyla hesaplaşmış bir çocuğun üstünü çiziyordu.

Emre Pişiren’in yaşlı annesiyle konuştuğumda, çocuğunu hangi zorluklarla okuttuğunu, mülakata giderken giydiği takım elbiseyi nasıl borç harç aldığını anlatıyordu. Onun gözlerinde akmayı bekleyen damlayı hatırlayınca “Kafa kesen terörist Colani ile kardeş olanlar, Fethullah’a yem ettikleri kendi ülkelerinin yoksul çocuklarıyla neden barışamıyor” diye iç geçirdim. Şoför Colani’ye yol arkadaşı olanların yarın milleti Colanici ilan edip suçlayacağı tahminini şimdiden yapayım!

Geçmişi temizleme yöntemi çoğu zaman mazinin yükünü başkalarına taşıtmaktan geçer.

Kaynak : Barış Terkoğlu - Cumhuriyet

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları