Birleşik Kamu İş Konfederasyonu İstanbul İl Başkanı Alkoç Turan Başgönül, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na alan çalışmalarının ışığında hazırladıkları: emekçi hakları, kurumlarda yaşanan ekonomik, sosyal, kamu idaresi ile ilgili sorunlar ve çözüm önerileri bulunan raporu sundu....
Birleşik Kamu İş Konfederasyonu ve bileşenlerimiz ile birlikte kamu emekçilerinin hakları ve kamusal hizmette yaşanılan sorunlarla ilgili olarak hazırladığımız raporu CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na ilettik. Bu rapor aynı zamanda kamu hizmetinin birçok alanında kamu hizmetinde yaşanan sorunları tespit eden ve kamu hizmetinde yaşanan acil sorunların çözümü içinde bir rehber niteliğindedir.
Birleşik Kamu İş Konfederasyonu İstanbul İl Başkanı Alkoç Turan Başgönül’ün CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na ilettiği, emekçi hakları ve sorunları, kurumlarda yaşanan ekonomik, sosyal, kamu idaresi ile ilgili sorun ve çözümlere değindiği raporda; eğitim, sağlık, yerel yönetim, haberleşme ve iletişim ile büro çalışan sorun ve çözümleri listeledi.
Kamu emekçilerinin başta ekonomi olmak üzere yaşadıkları sorunlar, çözüm önerileri ve taleplerini içeren raporda; eğitim alanında; genel olarak eğitim öğretim hedefleri, eğitim programı ve öğretim programı çağa ayak uydurmaktan oldukça uzaklaşmıştır.
Çocuklar bilgilerin ezberletildiği derslere maruz bırakılıp merkezi sınavlarda ise akıl yürütmeye dayalı sınavlara tabii tutulmakta ve başarısızlık hissi çocuklara adeta öğretilmektedir.
Çocuklar bile isteye bir eleme silsilesi altında çocukluklarını yaşayamaz hale gelmiştir. Bu yetersizliklerin yanı sıra, ölçme değerlendirme alanındaki tutarsızlıklar ve çağ dışılık çocukları ülkelerine ait olma hissinden ve geleceklerini ülkelerinde kurma hayalinden yoksun bırakmaktadır.
Çocukların psikolojik ve fiziki sağlık özellikleri ülkemiz ve özellikle İstanbul şartları altında gittikçe daha olumsuz bir durum almaktadır. Çağdaş dünya ülkeleri 2000’li yılların başından itibaren bilişim devrimi ile; kültürel, tarihi, ekonomik, güvenlik, eğitim, sosyolojik ve toplumsal refah düzeyi ile tam bir eşik atlayarak, eğitim sistemlerini geleceği planlayarak oluşturmuştur.
Bu süreç ise ülkemizde; siyasal iktidarın, sadece yerini sağlamlaştırmak adına yaptığı tutarsız ve plansız girişimlerden dolayı tam tersine işlemiş ve uygar dünya ile aramız yıllar gittikçe açılmıştır.
Uygar dünya, yeni mesleklere,üretim ekonomisine, bilişim devrimine ve kamu kaynaklarıyla genç kuşakları sağlıklı bireyler olarak yetiştirmeye odaklanmışken, bizler ise ülkemizde bizzat siyasal iktidarın söylemleri ile eğitim öğretim alanında hızla geriye gitmekteyiz.
Her şeyden önce kamu emekçilerinin hakları sorunları ise hiç olmadığı şekilde kangren olmuş, eğitim emekçilerinin kendi alanında ekonomik, sosyal, atama ve özlük hakları konusunda zaman kaybetmeden haklarının iyileştirilmesi artık bir zorunluluğun ötesine geçmiştir.
Büro çalışanları bazında; yargı, SGK, maliye, TSK sivil devlet memurları, İç İşleri Bakanlığı, nüfus işleri, KYK, Türkiye İş Kurumu çalışanları ve genel büro emekçilerinin fazla mesai hakları, mobbing, keyfi uygulamalar, kreş, havuz paralarının tekrar ödenmesi, ücret adaletsizliği, mülakat, yemekhane, sosyal tesisler, misafirhane ve lojmanlardan bütün çalışanların yararlanabilmesi ve bu tesislerin sayısının ve hizmet kalitesinin artırılması, çalışanların iş güçlüğü ve risk zam hakkının verilmesi, yapılacak iş işlem görev dağılımının sınırlarının tekrar çizilmesi, unvan ve kadro dağıtımının yasalara uygun yapılması ana başlıklardandır.
Sağlık alanında, Aile sağlığı merkezleri, genel hastaneler, özel dal hastaneleri ve üniversite hastaneleri ile ilgili sorunlara değinilmiştir.
Özellikle aile sağlığı merkezlerindeki sağlık çalışanlarının iş yükü ve maddi zorlukların yanı sıra 2021 yılında Sağlık Bakanlığınca çıkartılan Aile Hekimliği Ceza Yönetmeliği Aile Hekimliği çalışanlarının üzerinde bir baskı hatta mobbing unsuru oluşturmuştur.
1. Basamak sağlık çalışanlarının iş güvencesini ortadan kaldıran ve keyfi uygulamaların önünü açan bu yönetmeliğe karşı sağlık çalışanlarının yönetmeliğin geri çekilmesi yönündeki talepleri yapılan basın açıklamaları ve iş bırakma eylemleri ile de ulusal basında da yer almıştır.
Sağlıkta dönüşüm uygulamalarının beklide hem vatandaşlar hem sağlık çalışanları açısından en fazla mağduriyet yarattığı alanlar olmuştur.
Öncelikle Genel Bütçe finansman modelinin yerine yürürlüğü konulan Döner Sermaye Bütçesi uygulaması Sağlık Kuruluşlarının Kamucu özelliğini yitirmesine sebep olmuştur.
Bu durum öncelik olarak vatandaşın sağlığı değil kar etmenin birinci öncelik olmasıyla birlikte özellikle toplumun geniş kesimini oluşturan asgari ücretli ve maaşlı çalışanların kaliteli sağlık hizmetine ulaşmasının önünde en büyük engel olmuş, adeta nitelikli sağlık hizmeti için vatandaşlar özel hastanelere yönlendirilmiştir.
Yine uygulanan performans sistemi ile birlikte sağlık çalışanları özelleştirmeci ve kar odaklı bir bakış açısıyla “ne kadar çalışırsan o kadar para” denilerek insani olmayan şartlarda çalışmak zorunda bırakılmıştır.
Üstelik sağlıkta kamu hizmetindeki sağlık çalışanlarının ağır ekonomik ve çalışma hayatı ile ilgili istifaların onlara haklarını vererek önüne geçilmemesi büyük bir ulusal sağlık sorununa yol açmaktadır. Haber ve İletişim alanında ise; PTT, RTÜK, Bilgi Teknolojileri Kurumu, TRT ve İletişim Başkanlığı kurumlarındaki personelinin sorunları dile getirilmiş, çalışma şartlarının iyileştirilmesi ve mobbingin önüne geçilmesi konusundaki çözümlerimiz iletilmiştir.
Yerel yönetim emekçilerinin ise; ikramiye, beslenme barınma, kadın çalışanların hakları, tehlikeli işler ve risk pirimi, tüm alanlardaki çalışanların hali hazırdaki ödeme dengesizlikleri, personel sayısının arttırılması ve iş yükünün azaltılması, belediyenin sosyal imkânlarından genişletilmiş şekilde yararlandırma gibi konulardaki çözüm önerilerimiz iletilmiştir.
Her iş kolundaki; özelleştirme ve taşeronlaştırma ile esnek ve iş güvencesiz çalıştırma olağan hale getirilmekte, iktidara bağlı yandaş sendikacılığın egemen hale getirilmekte, emekçiler açlık ve sefalet ücretine mahkûm edilmektedir.
Kıdem tazminatının kaldırılması çalışmaları, taşeronluğun, güvencesiz, kuralsız ve esnek çalışmanın yaygınlaştırılması, grevlerin yasaklanması, ekonomik koşulların yaşanılamayacak noktaya getirilerek, iktidarın ucuz iş gücü sevdası, emekçilerin bugün en can yakıcı sorunları olarak görünüyor.
Bizler kamu emekçileri olarak işçi sınıfının bir parçası olduğumuzun, geleceğimizin tüm emekçilerle birlikte şekilleneceğinin farkındayız.
Bu sorunlar konusundaki çözümlerimiz ile açlık ve yoksulluğun halkımızın kaderi olmadığını, Cumhuriyetin kuruluş ilkeleri ile her daim Cumhuriyetimizin payandası olacağımızı tüm siyasi sorumlulara hatırlatıyoruz.
Kaynak : wwww.istanbulgercegi.com