Teması “Göç” Konuk Ülke “Almanya”
Fuar, 15-21 Eylül 2011 tarihlerinde şehrin tam kalbinde İstanbul Kongre Merkezi, Harbiye/İstanbul adresinde gerçekleşecek.
Boğaziçi Kitap Fuarı’nın amacı; tarihsel geçmişi, ekolojik yapısı, jeopolitik konumu ile dünyanın en önemli şehirlerinden biri olan İstanbul’un merkezinde, yazınsal alanda üretici olan yerli ve yabancı her kesimin-yayıncılar, yazarlar, çevirmenler-kentlilerle karşılaşmasını sağlamak, iletişim ve etkileşime olanak verecek ve sonunda üretim sürecine katkıda bulunacak bir platform yaratmaktır.
Türkiye’de ilk kez Boğaziçi Kitap Fuarı’nda misafir bir ülke ve buna paralel bir tema kitap fuarının omurgasını oluşturacaktır. Boğaziçi Kitap Fuarı, e-kitapların ve e-kaynakların da temsil edildiği bir yer olacaktır. Boğaziçi Kitap Fuarı’nda sahaflarla birlikte fanzin gibi alternatif yayınlar da yer alacaktır. Ulusal ve uluslararası kültür kurumlarının temsil edilmesi ile Boğaziçi Kitap Fuarı kültürel bir paylaşım alanı olacaktır.
Kitap fuarları yazarlar ve kitapları üzerinden farklı diller, farklı kültürler ve düşüncelerin karşılaştığı yerlerdir.
Boğaziçi Kitap Fuarı, kendini öncelikli olarak kültürel bir alan olarak tanımlar. Fuarda yalnızca kitap bulunmayacak, fuarın temasına paralel sanatsal etkinliklere yer verilecektir.
Boğaziçi Kitap Fuarı’nda her dilden eserler yer alacaktır.
Boğaziçi Kitap Fuarı, yabancı yayınevlerini ve gazetecileri davet ederek Türkiyeli yazarların eserlerini tanıtıcı bir rol üstlenmektedir.
Boğaziçi Kitap Fuarı, misafir ülkenin yayınevleri ve yazarlarını davet ederek, yeni eserlerin Türkçe’ye kazandırılmasına ve Türkçe eserlerin misafir ülke diline çevrilmesine aracılık edecektir.
Konuk ülke ALMANYA
Kitap Fuarı'nın 2011'de konuk ülkesi Almanya... Bu çerçevede Alman Edebiyatı'nı konu alan pek çok söyleşi, Alman yazarlar ile toplantılar, Almanya'ya göç etmiş Türk yazarlar ve Türklerin Almanya'da ikinci, üçüncü nesil edebiyatçılar olarak ürettikleri, Türkiye'ye göç etmiş Alman entellektüellerinin Türkiye'deki akademik hayata katkıları gibi pek çok konuda söyleşiler izlenebilecek. Almanya ve Türkiye'yi kitap fuarının teması olan “göç” çevresinde bir araya getirecek etkinliklerle zengin bir kültürel platform oluşturuluyor.
Fuarın önemli konuk yazarları
ABDÜLKADİR ABDELLİ
Arapçada bir ata söz diyor ki: "İnsan cahil oluğu şeyin düşmanıdır" Yazar Aziz Nesin'in "MEMLEKETLERİN BİRİNDE" adlı kitabının Arapça çevrisi için yazdığı önsözde: "İkinci dünya savaşı sırasında, bir tatbikattan ve gece yürüyüşünden sonra kampımıza dönerken komutan bize bir soru sordu: Neye karanlıktan korkarız? Komutan cevaplarımızı beğenmedi. Sonra, karanlıktan korkarız, çünkü çevremizi göremeyiz, karanlık meçhullüktür diye cevap verdi..." diyor. İsten ata sözde, ister Nesin'in yazdığı örnekte insanın başka bir tarafın tanımamasının tehlikesi vurguluyor. Bu sebepten dolayı dikte rejimler diğeri tanımayı engellerler. Tabiî ki burada var olan düşünce benzerliği tesadüf değildir. Nede olsa, aynı kültürün mensubuyuz; daha doğrusu aynı kültürün kökünden geliyoruz. Böylece iki kültürü, başka tarafı tanımama bir korku ve düşmanlık yaratığını vurguluyor. Başka bir kültürün mensubu olan Amerikalı yazar düşünür Paul Fendlly, 3 Mart'ta 2002'de Birleşik Arap Amirliklerinde yaptığı bir konuşmada: "Ortadoğu, tarihin başlangıcından itibaren kültürlerin birleştiği ve her gün kültürlerin ve dillerin tartışılığı bölerdir. Fakat Amerikalılar böyle değildir. 52 yaşıma geldim, Amerika Kongre üyesi olana kadar hiçbir Müslüman'la ne tanıştım, ne konuştum… Amerikalılar genellikle böyledir" diyor. Bunda İslam düşmanlığının sebebini aşağı yukarı anlıyoruz. Yalnızca İslam düşmanlığının sebebi değil, bazen Müslümanlar arasındaki düşmanlığı da anlıyoruz. İster ata sözde ister Nesin'in önsünde ister Paul Fendlly konuşmasından çıkarmamız gereken sonuç: "iki tarafın birbirlerini tanımaması bir düşmanlık yaratır". Kültürler, birbirlerini nasıl tanırlar? Yazar Aziz nesin yukarıda söz etiğim önsözünde: "Araplar ve Türkler, birbirini tanışmalarını ve sevmelerini yalnızca hükümetler arasındaki anlaşmalarla ve ticaret yoluyla gerçekleşmiyor, birbirimizin şiirleri, romanları, hikâyeleri, tek kelimeyle edebiyatımız tanıma yoluyla oluyor." Diyor. Nesin'in görüşüne katılıyorum. Buna rağmen hükümetler arasındaki yakınlaşma birbirimizin ve edebiyatlarımızın tanımamızın kapsını da açar Tabii birbirimizin edebiyatını, ancak çevri yoluyla gerçekleştirilir. Yine tarihe dönüp, çok önemli bir örnek vereceğim. Abbasi Halife Mamun (ö. 218 h. 833 m.); diğer kültürlere açılımın kendi kültürüne faydası önemini idrak ederek, kültür alanında büyük bir açılım, devlet kültür stratejisinde büyük değişim geçekleştirdi. Tarihçiler bunu Halifenin Fars, Hint, Türk, Nasturi, Sabii ve diğer millet ve dinlerden bilim adamlarıyla yakın ilişkisiyle bağlıyorlar. Bu Halifeden önce çevri genellikle belli alanlarda ve bilimlerde kişisel girişimlerle yapılıyordu. Abbasi Halife Mamun babasının kurduğu "Hikmet Haznesi" adlı çevri dairesi kurumlaştırarak "Beytülhikemt/ Hikmet evi" adını verip, geliştirdi. Bu kurum dünyada dönemin en büyük çevri korumu oldu. Burada yapılan çevrilerle; Yunan, Fars, Hint ve Süryani kültürü İslam kültürüyle yakınlaştırıp birleştirildi. Aynı zamanda bu dönemde İslam devletinin hoşgörüsüyle ün kazandı. Tarihçiler bu hoşgörünün ana sebeplerden biri çevri yoluyla diğer kültürlerin tanıması ve kaynaşmasıyla bağlıyorlar. Böylece kültürler arasında yakınlaşması ve kaynaşmasında çevrinin önemini vurguladığımızda yeni bir şey keşfetmiyoruz. Kültürümüzde çok bariz örnekler var olduğunu biliyoruz. Bu örneklerin sonuçları da tarih şahittir. Edebiyat bir toplumun aynasıdır. Gelenekler, görenekler ve düşünce biçimleri yansıtır. Bir toplumu iyi tanıyabilmemiz ve bize göre meçhul veya karanlık kalmaması için edebiyatını ve düşüncesini tanımalıyız. Bu tanıma çevriden başka hiçbir yolla gerçekleşmesi mümkün değildir. TEDA projesi bu rolü oynamaya çalışıyor. Bu proje kapsamında önemli eserler Türkçeden Arapçaya ve diğer dillere çevrildi. Türk edebiyatı ve toplumu bir nebze tanındı. Bu önemli bir adım. Daha fazla çevirmen yetişmesi ve daha fazla çevri gerçekleşmesi için yolları araştırmalıyız. Bol çevrilerle ve kültürler arasında sevgilerle... .
DIANA FERRUS
Diana Ferrus 1953’de Worcester’da doğdu. 1972’de liseyi bitirdi. Batı Cape Üniversitesi’nde Kadın ve Cinsiyet Çalışmaları üzerine master yaptı. Halen aynı üniversitede Endüstriyel Psikoloji Bölümünde idarecidir. Diana yazar, şair, performans şairi ve hikaye anlatıcıdır. Çalışmaları çeşitli toplamalar halinde yayımlanmış ve liselerde okutulmuştur. İlk yazdığı şiirlerinin toplandığı “Ons Komvandaan” ve diğer çalışmaları kendi yayınevi olan Diana Ferrus Yayınevi tarafından yayımlanmıştır. Babalar ve kızları (çok ırklı) hakkında editörlüğünü ve yayıncılığını yaptığı kitap 2006’da “Slaan vir my ‘n masker, Vader” adıyla yayımlandı. Yayınevinin amacı imkanı olmayan gruplardan gelen yazarların kğitaplarını yayımlamak. Western Cape Üniversitesi işbirliğiyle üç activist ve sendikacının -Liz “Nana” Abrahams, Zollie Malindi ve Archie Sibeko- yaşam öykülerini yayımladı. Bu yayımlar Güney Afrika’nın geçmişi ile ilgili zengin malzeme içermektedir ve Western Cape Üniversitesi tarafından önerilen metinlerdir. Diana Ferrus Afrikaanse Skrywersvereniging (ASV), Bush Poets (Kadın Şairler) ve Women in Xchains (Kadın Yazarlar)’in kurucusu ve üyesidir. Diana Sanat, Kültür ve Spor Bakanlıklarıyla çalışmalar yürütmektedir. Lise öğrencilerine yaratıcı yazarlık atölyeleri düzenlemektedir. Northern Cape bölgesinde yaşayanlara yönelik atölyeler yapmaktadır. Çiftlikteki Kadınlar Projesi’nin bir parçası olarak çifliklerde yaşayan kadınlara yönelik atölyeler düzenlemektedir. Bu atölyeler sonunda ortaya çıkan şiirler Çiftliklerdeki Kadınlar adıyla 2002 yılında yayımlanmıştır. Bu çalışma okur yazar, yarı okuyan ve okuması olmayan kadınların şiirlerinden oluşmaktadır. Bu projeye katılan kadınlarla 2006 yılında yaşam hikayeleri projesini yürütmüştür. Kitap basım aşamasındadır. Diana yurtiçinde ve yurtdışında pek çok edebiyat festivaline katılmıştır. 2006 yılında Klein Karoo Kunstefees’de Mamela Orkestrası’yla şiirlerini okumuştur. Çağxdaş Müzik dalında Kanna ödülüne layık görülmüşlerdir.Yine bu festivalde Diana Afrikaanlara katkılarından dolayı Kanna ödülünü almıştır. 2005 yılında Hollanda Lahey’de Winternachten Şiir Festivaline katılmıştır. Daha sonra yine Winternachten’in turu kapsamında Hollanda Antilleri’nde sunumlar yapmış ve Bonaire, Aruba, St Maarten and Curacao adalarında okulları ziyaret etmiştir. Güney ve Kuzey Kore’ye Uluslararası Barış Şiir Festivali için davet edilmiş, bu konuya özel bir şiir yazmıştır. 2006 yılında Almanya Frankfurt’da düzenlenen Yaşayan Afrika Festivali’ne davet edilmiş, şiirlerini okumuş ve tartışmalara katılmıştır. Yeni Güney Afrika eleştirildiğinde gerekli yanıtları vermiştir. 2007 yılında Surinam’da okullarda gösteriler yaptı. Aynı yıl Singapur Üniversitesi'nde gençlere yaratıcı yazarlık atölyeleri düzenledi. Ülkesine döndükten sonra iki Singapurlu öğrenciye danışmanlık yaptı ve bu çalışmalar yayımlandı. 2003 yılının Ocak ayında Women’s Interfaith Joırney katılımcılarını seçmek üzere Henry Martyn Enstitüsü (Haydarabad, Hindistan) tarafından Sri Lanka’ya davet edildi. Projenin amacı dört kadınla üç hafta Sri Lanka’da yolculuk yaparak kadınların çatışmalar ve barışın inşaası konularında nasıl yardımcı olabileceklerini bulmaya çalışmaktı. Ekim ayında Sri Lankalı kadınlar aynı amaçla Güney Afrika’da yolculuk yaptılar. Diana bu projeyi planladı ve yürüttü. Diana 2007 yılında tüm bu yolculuklarun sonuç konferansına katılmak üzere Hindistan’a gitti. Burada, çatışmaların olduğu ülkelerde kadınları yaşam şartlarının iyileştirilmesi için çözümler üzerine çalışıldı. Diana 2007 yılında kadınların güçlenmesine yaptığı katlıkardan dolayı Batı Cape Bölgesi Sanat ve Kültür Bakanlığı tarafından ödüllendirildi. Diana 2008 yılının Mayıs ayında onbir değişik disiplinden sanatçıyla birlikte Amerika Birleşik Devletleri’ne gitti. Hartford’da Greater Hartford Sanat Akademisi’nde gençlerle çelıştı ve yaratıcı yazarlık atölyeleri yaptı. 2009 yılının Mayıs ayında Diana’nın birlikte çalıştığı genç yazarlar Güney Afrika’yı ziyaret etti. Bu ortak çalışma Izandi performansının ortaya çıkmasına neden oldu. Bu işbirliği Güney Afrika ve A.B.D. arasında gençlerin değişimleriyle sürmekte. Diana 2009 yılının Kasım ayında Türkiye’ye geldi ve değişik ülkelerden yazarlarla İstanbul ve Diyarbakır’da sunumlar yaptı. 2010 yılının Kasım ayında Hollanda ve Surinam kültürel çalışmalar yaptı. Güney Afrika’da küçük bir kasaba olan Klawer’ yardım toplamak için sanatçı arkadaşı Florence Filton ile Amsterdam’da bir performans gerçekleştirdi. Diana 2010 yılının Aralık ayında şiirlerini topladığı “Seni Eve Götürmeye Geldim” kitabını yayımladı. 2011 yılının Nisan ayında Klein Karoo Kunstefeest’de yazarı da olduğu”Die Kuier Kombuis”de sahne aldı. Diana Ferrus’un ülkesinden alınarak Avrupa’da bir seks gösterisi olarak gezdirilen Güney Afrikalı yerli kadın Sarah Baartman hakkında yazdığı şiir çok önemli olmuştur. Fransız Senatosu bu şiirden öylesine etkilenmiştir ki Sarah Baartman’dan kalanlar ülkesine geri iade edilmiştir. Diana, Fransa’daki bu iade töreni sırasında şiiri okumuştur.
ALEXIS STAMATIS
Alexis Stamatis Atina’da doğdu ve hala burada yaşamaktadır. Atina Ulusal Teknik Universitesi’nde Mimarlık eğitimi aldı. Londra’da Mimarlık ve Sinema yüksek lisans programlarını tamamladı. Stamatis’in dokuz romanı ve altı şiir kitabı bulunmaktadır ve eserleri yedi dilde yayınlanmıştır. Amerikan Fügü (Kastaniotis, 2006) romanıyla Amerika Birleşik Devletleri Ulusal Sanata Destek Vakfı’nın Uluslararası Edebiyat Ödülü’nü aldı ve o yıl Amerika’da yayımlandı.Dakrygona oyunu Kefalonya Sokak Tiyatrosu tarafından sahneye kondu. Son romanı Pazar’dır (Kastaniotis,2011). Allexis Stamatis Yunanistan’ı pek çok uluslararası kitap fuarlarında ve edebiyat seminerlerinde temsil etmiştir. Fulbright Vakfı’nın ödülü olarak Iowa Universitesi’nde Uluslararası Edebiyat Programına katılmıştır. Kül Ana romanı Nemesis Kitap tarafından yayımlandı.
HAYDAR ERGÜLEN
1956 Eskişehir doğumlu. ODTÜ Sosyoloji mezunu. İlk şiir kitabı 1981’de yayımlandı: Karşılığını Bulamamış Sorular. 1983’te Adnan Özer ve Tuğrul Tanyol’la birlikte Üç Çiçek, 1986’de V.B.Bayrıl, Seyhan Erözçelik ve Osman Hakan A. ile Şiir Atı dergisini yayımladı. Rahmi Emeç ve Erol Büyükmeriç’le birlikte Eskişehir’de Yazılıkaya dergisini yayımlıyorlar. Şiir, şairler, şiir kitapları üstüne pek çok yazı yazdı, yazıyor. Gazetelerde köşeyazarlığı yaptı. Üniversitelerde şiir ve yazı dersleri veriyor. 13 şiir, 2 toplu şiirler, 6 deneme kitabı, 7 şiir ödülü var. Şiirleri çeşitli dillere çevrildi. Evli, 4 yaşında Nar adlı bir kızı var.
MEHMET ZAMAN SAÇLIOĞLU
1955 de Bursa’da doğdu. TED Ankara Koleji’nde tamamladığı orta öğreniminin ardından, 1977’de Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu Tekstil Sanatları Bölümünden mezun oldu. Ege Üniversitesi’nde ve Marmara Üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak çalıştı. 1990’da doçent,1996’da profesör oldu. Gazete ve dergilerde yaşam, siyaset, tekstil, güzel sanatlar eğitimi ve üniversite sorunlarına ilişkin yazıları yayımlandı. Cumhuriyet Gazetesi'ndeki bazı yazılarında Nahit Zaman adını kullandı. Mesleğinin yanı sıra öykü ve şiir dalında çeşitli ürünler verdi. Yaz Evi(1994), Beş Ada (1997), Rüzgâr Geri Getirirse (2002), Sur ve Gölge (2009), İki ve Keçi (2010) adlı öykü kitapları, Günden Önce(1985), Sarkaç(2002), adlı şiir kitapları Yazko, Cem, Can ve İş Bankası Kültür Yayınlarınca yayımlandı. Öyküleriyle Yunus Nadi, Sait Faik ve Haldun Taner ödüllerine layık görüldü. 2003 yılında, Prof. Türkan Saylan’ın yaşam öyküsünden oluşan “Güneş Umuttan Şimdi Doğar” adlı nehir söyleşi kitabını hazırladı. Öyküleri çeşitli yerli ve yabancı antolojilerde yer alan M. Zaman Saçlıoğlu’nun Rüzgâr Geri Getirirse adlı kitabı Macaristan’da yayımlandı. Saçlıoğlu, Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tekstil Sanatları Bölümü’nden 2007 yılında emekli oldu. Halen İstanbul Ticaret Üniversitesi’nde aynı dalda öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır. Evlidir, bir kızı (Ekin Saçlıoğlu) vardır.
NEDİM GÜRSEL
Gaziantep’te 5 nisan 1951 yılında doğan Nedim Gürsel Balıkesir’de 6 Eylül İlkokulu’nda okudu, İstanbul’da Galatasaray Lisesi’ni ve Fransa’da Sorbonne Üniversitesi Modern Fransız Edebiyatı Bölümü’nü bitirdi. Aynı üniversitede "karşılaştırmalı edebiyat" alanında doktora çalışması yaptı. Halen Fransa Bilimsel Araştırmalar Merkezi’nde (CNRS) araştırma direktörü olarak çalışan Nedim Gürsel, Sorbonne Üniversitesi’nde Türk edebiyatı dersleri veriyor. Öğretim üyeliğinin yanı sıra gazetecilik de yapan yazar, PEN Yazarlar Derneği, Paris Yazarlar Evi ve Akdeniz Akademisi üyesi. İlk yazısı 1966 yılında "Yeni Ufuklar" dergisinde yayımlanan Nedim Gürsel, çok sayıda edebiyat dergisinde öykülerinin yanı sıra, çağdaş düşün ve edebiyat akımları üzerine kaleme aldığı yazılarıyla da yer aldı. "İlk Kadın" adlı öyküsü İstanbul Devlet Tiyatrosu tarafından 1995’te sahnelendi. Radio France İnternationale’de ve Berlin Radyosu’nda programlar hazırlayan Nedim Gürsel’in öykü, roman ve incelemeleri, başta Fransızca olmak üzere on iki dile çevrildi. Eserleri, Boğaziçi, Sorbonne ve Nanterre üniversitelerinde yapılmış çok sayıda doktora tezine konu oldu.
ULVİYE ALPAY
Öykü ve roman yazarı (Adana, 27 Haziran 1951-). Liseyi Ankara'da bitirdi. Edebiyat çalışmalarına çocuk öyküleriyle başladı. TRT'de Pırpır, Bir Kedi Kükredi, Gezgin Öyküler çocuk programlarında pek çok öyküsü yayımlandı. 1998 yılında Türkiye Radyo- Televizyon Kurumu “GAP” Kanalı’nca hazırlanan “Dört Mevsim Kadın” Programı’nda Tombala adlı öyküsü 1. Başarı Ödülüne değer görüldü. Ertesi yıl Yayımlanmamış Kitap dalında Mavi Bir Merhaba adlı dosyasıyla 1999 yılı Yunus Nadi Öykü Ödülü'nü paylaştı. Çok rahat okunabilen eserlerinde, “insan ruhunun değişimini, bireyin içinde bulunduğu çevre ve toplumsal baskıları, kadınlarla erkeklerin çatışmalı ilişkilerini” anlatmada büyük başarı gösterdi. 2005’te yayımlanan ilk romanı Çalkantı’yı Vedat Günyol’a ve denizde yiten Denizcilere adadı. BESAM, PEN yönetim kurullarında görev yaptı. İstanbul’da yaşıyor.