Bugün Dünya Çevre Günü: 'Doğayı korumak, kendi yaşamımızı korumak demek'

TEMA Vakfı'ndan Dünya Çevre Günü dolayısıyla yapılan açıklamada, "Canlıların yaşamlarını sürdürebilmeleri, iklim değişikliğine karşı koyabilmeleri ve biyolojik çeşitliliğin korunabilmesi ancak sağlıklı ekosistemlerle mümkün" denildi.

1972 yılında İsveç’in Stokholm kentinde yapılan Birleşmiş Milletler Çevre Konferansı'nda alınan bir kararla, 5 Haziran günü Dünya Çevre Günü olarak kabul edildi.

Bugün Türkiye ormanların madenler için talan edilmesi, plastik atıkların ithalatı, Marmara'yı tehdit eden müsilaj krizi gibi pek çok sorunla karşı karşıya.

Dünya Çevre Günü dolayısıyla pek çok kurum ve sosyal medyada çok syaıda kullanıcı peş peşe açıklamalarda bulunuyor.

TEMA Vakfı tarafından yapılan açıklamada "Tüm dünyada 'Ekosistem Restorasyonu' sloganıyla kutlanan Dünya Çevre Günü’nde doğayı korumanın, gezegenimizi ve kendi yaşamımızı korumak anlamına geldiğini bir kez daha hatırlatmak istiyoruz" denildi.

TEMA, "Canlıların yaşamlarını sürdürebilmeleri, iklim değişikliğine karşı koyabilmeleri ve biyolojik çeşitliliğin korunabilmesi ancak sağlıklı ekosistemlerle mümkün. Doğayla ilişkimizi yeniden tanımlama ve kurma ihtiyacı hissettiğimiz bugünlerde doğayı korumak için hep birlikte harekete geçelim" çağrısında bulundu.

Buğday Derneği de Dünya Çevre Günü dolayısyla açıklamalarda bulundu.

Buğday Derneği'nin açıklaması şöyle:
"Bugün Dünya Çevre Günü. Gezegen olarak ekolojik bir krizin ortasındayız. Yer küre Avrupa-Afrika Dünyayı yeniden yaşanabilir bir yer haline getirmek için sadece korumak yeterli değil. Aynı zamanda ekosistemleri onarmamız, ekolojik dönüşüm için adımlar atmamız gerek.  Peki nereden başlayabiliriz?

-Ekolojik, doğa dostu ve yerel tohumlarla yetiştirilen mevsimsel ve ağırlıklı olarak bitkisel ürünlerle beslenelim.
-Küçük üreticilerin, gıda topluluklarının ve kooperatiflerin sipariş listelerini takip edelim.
-Mutfak ihtiyacımızın bir bölümünü kendimiz yetiştirelim.
-Kompost yaparak organik atıklarımızı faydalı bir toprak zenginleştirici haline getirelim.
-Ekolojik çiftliklerde gönüllü olarak zehirsiz üretimi ve küçük üreticiyi destekleyelim.
-Yağmur getiren ormanlara ve sulak alanlara sahip çıkalım: Bahçemize, boş arazilere meyve fidanları dikelim.
-Sağlığımızı bozan ve doğayı kirleten kimyasalları kullanmak yerine; zehirsiz malzemeler ile kendi temizlik ürünlerimizi yapalım.
-Tek kullanımlık plastik ürünlerden vazgeçelim. Gerekmiyorsa yenisini almayalım; onaralım, tamir edelim, dönüştürelim, takas edelim.
-Satın almamız gerekiyorsa, tercihlerimizin neye hizmet ettiğini ve doğal döngüdeki yerini araştıralım.
-İhtiyaçlarımızı çok uzak bölgelerden sağlamak yerine yerelden karşılayalım, böylece ekolojik ve karbon ayak izimizi azaltalım.
-Seyahatlerimizde toplu taşımayı ya da araba paylaşma sitelerini kullanalım. Kısa mesafelerde bisiklete binelim ya da yürüyelim.
-Bilişim ayak izimizi azaltalım. Örneğin, “tümünü yanıtla” yerine “yanıtla” tuşuna basalım, gereksiz e-posta gruplarından çıkalım, veriler için temiz enerjili bulut sunucularını kullanım, kullanım dışı olduğunda fişi çekelim.
-Karar vericileri ve politika yapıcıları uyaralım; tüm canlıların sağlığını gözeten doğa dostu yöntemlerin hayata geçirilmesi konusunda mücadele edelim.
-Hayatımızda yapabileceğimiz değişiklikleri planlayalım, yeni toplulukların adımlarını hep birlikte atalım.
-Yaşamı savunmak, ekosistemi onarmak için çalışan kurumlara ve onların kampanyalarına destek olalım. Örneğin, pestisitlerin yasaklanmasını talep eden -Zehirsiz Sofralar Kampanyası'nı imzalayalım."

"Korumazsak kaybederiz"
Doğal Hayatı Koruma Vakfı Türkiye'den yapılan açıklamada ise "Sürdürülebilir bir Türkiye için elimizde kalan son kaleler olan korunan alanların üç katına çıkarılarak karaların ve denizlerin en az üçte birinin (%30) koruma altına alınması gerekiyor. Bu hedefe yalnız yürümediğimizi biliyoruz. Dünya ÇevreGünü kutlu olsun! Korumazsak kaybederiz" denildi.